1.
türk dil kurumu'nun büyük sözlüğünde "kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak" olarak geçmekle birlikte, günlük kullanımda ''çeşitli oyunlarla karşı cinsten birinin yoğun ilgisini kazanmak'' anlamı taşıyan deyim.
imiş.
çünkü aslında işin özüne baktığımız zaman durum göründüğünden daha yoğun ve farklı. genel olarak toplumlarda müstehcenlikle ilişkilendirilmiştir bu kalıp/kavram... ceza yasasına göre ise müstehcen ''halkın ar ve hayâ duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eden, genel ahlâka aykırı'' olarak tanımlanmaktadır. bu tanımla kamu ister istemez müstehcende erotik olan ile politik olanı yan yana getirir. liberterler içinse düş ve devrim kavramlarının buluştuğu noktadır baştan çıkarıcılık. ''baştan çıkarıcı olmayan bir ayaklanma olamaz. devrim bir tahrik anıdır.''
imiş.
çünkü aslında işin özüne baktığımız zaman durum göründüğünden daha yoğun ve farklı. genel olarak toplumlarda müstehcenlikle ilişkilendirilmiştir bu kalıp/kavram... ceza yasasına göre ise müstehcen ''halkın ar ve hayâ duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eden, genel ahlâka aykırı'' olarak tanımlanmaktadır. bu tanımla kamu ister istemez müstehcende erotik olan ile politik olanı yan yana getirir. liberterler içinse düş ve devrim kavramlarının buluştuğu noktadır baştan çıkarıcılık. ''baştan çıkarıcı olmayan bir ayaklanma olamaz. devrim bir tahrik anıdır.''
devamını gör...
2.
sadece görünümden ibaret olan kadının evrimsel haklı kazanımı. / "oysa kadın görüntüden ibarettir." —jean baudrillard, baştan çıkarma üzerine.
ataerkil toplumun üzerinde telkin uygulayamadığı, zapt edemediği yegane şey olduğunu söylemek yanlış olmaz. kadına uygulanan tüm yasaklar, onun özgürlüğüne çizilmiş tüm sınırlar ayartmanın, baştan çıkarmanın sayesinde ortadan kalkar. kadın erkeğin sınırlarını ölüme kadar daraltır, werther yavşağından öğrendiğimiz kadarıyla onun da(yaşamın) sınırlarının dışına taşırır ve kadın gücünü, biriciğini gerçekleştirir, orayı terk eder.
tarihin anlatılış şeklinden öğrendiğimiz kadarıyla kralların, sultanların, hanların nice tiran, nice hükümdarın arkasında sürekli bir kadın vardır. "her başarılı erkeğin--" ardında diye başlayan klişe aslında bu noktada kadının bu gücünü küçümsemektedir. "erkek başarılıdır, kadın isimsiz kalacaktır" der böylece. oysa şöyledir; "kadın, her başarılı erkeği yönetebilir." gücünü halktan aldığı söylenen liderler gibidir böylece kadının bu noktadaki görevi, karikatürize edilmiş şekilde "tahtanın uçurumdan aşağı düşmemesi için orada duran yük" kadındır, ağırlıktır ve tüm göstergeleri ortadan kaldırır.
baudrillard'a göre kadının bu gücü erk tarafından kaldırılmak istenir, ona sürekli olarak cinsiyet görevleri hatırlatılır ya da bu görevlerin dışlanması gerektiği söylenir. "kadın olarak bedeninde özgürce yaşayabilmelisin", "kadın olarak doğum yapma görevini gerçekleştirebilmelisin." gibi birbirinin zıddı olarak yansıyan iki dayatma da aslında erilin elinden çıkmadır, onun yaratımının bir parçasıdır. kadın ise söylemez, eyler.
kadın her zaman vücudunu bir erkeğin kendi vücudunu tanıdığından daha iyi tanır, gelişim sürecinde erkeğin orada olduğundan çok orada olmuştur, daha detaylı ve kendine karşı daha didaktiktir. bakışların farkında olduğundan onları nereye yönlendirmesi gerektiğini gayet iyi bilir çünkü kendini görmek için bir nehire ihtiyaç duymaz, nehir başkalarının gözlerinde kendini gösterir.
buradaki sorun şudur; kutupları kaldırma. baudrillard yine bunun simülasyondan farkı olmadığını söylemektedir, cinsiyetleri ortadan kaldırdığımızda bunun herhangi bir öneminin kalmayacağı, böylelikle baştan çıkarmaya gerek duyulmayacağını belirtir. kadın ve erkek kendi özelliklerini yitirip her şeye yönelik cinsel hazzı bulabildikleri andan itibaren tüm göstergeler kendini kapatacak ya da yönlerini kaybedeceklerdir. eril güç olduğu kadar dişil güç olma zorunluğu, dişil gücün olduğu kadarın erilin olma zorunluluğuyla var olmak zorundadır, bu ortadan kalktığında katastrofi hükmünü ilan eder, her şey ne olduğu fark etmeksizin kimliksizleşir, ismini kaybedenler çağrılmamak üzere boşluğa dönüşür, bu da simgesel anlamda ölümdür.
kadın erkek üzerinde güç sahibi olduğu kadarıyla kendi hemcinsi karşısında da güç sahibidir, bu kadının lezbiyen ya da diğer eğilimlerden olmasını gerektirmeden gerçekleşir. bir kadın bir diğerini ayartabilir, bunun cinsel olması gerekmemekle beraber cinsel ayartma arzulamadığını düşünen üzerinden bile gerçekleşebilir. kısaca, kadının özelliği baştan çıkarabilmesidir, eğer bu ortadan kalkarsa kadın kalmayacaktır. kadın ortadan kalkarsa da ona "kadın" denemeyecek ve onun baştan çıkarma özellikleri dışında kalan tüm yapısı ortadan kalkarak isim anlamını yitirecektir.
adem ile havva'nın hikayesinde olduğu gibi, kadın yine ayartandır. bundan önce bir hikayeye sahibizdir buna rağmen, ilk hikaye bize kadının erkekten bir parça olmadığını, onun en az erkek kadar tam olduğunu söyler.
lilith adem'in sürekli üstünde olmasından sıkılır, adem'e üstte olmak istediğini söyler fakat adem bunu reddeder çünkü iktidarı kurmak ona göre erkeğin görevidir, bunu fark eden lilith cenneti ve adem'i terk eder. adem yalnız hissetiğinde tanrıya koşarak lilith'i geri getirmesini söyler fakat lilith cehennemde samuel'in yanındadır, onun çocuklarını doğuruyordur. tanrı eğer lilith dönmezse her gün otuz çocuğunun öleceğini söyler, bunun için üç meleğini gönderir. senoy, sansenoy, semangelof. "üç dilenci geldiğinde biri ölmeli-" bunun ardından lilith ademoğullarının canlarını alacağına, onların hayatını cehenneme çevireceğine yemin eder. lilith geri dönmeyince de havva yaratılır, adem'in kaburgasından bir parça olarak ondan aşağı ve itaatkardır. hikaye gerçekleşir öyle değil mi? havva adem'i ayartır ve elmayı yedirtir. lilith'in arzusu eşit olmaktır, şimdi eşit olmayan havva kötü bir kaderi var etmiştir.
bu hikayeden ne anlamamız gerekiyor? kadın erkeğin bir parçası olarak ne kadar var olursa var olsun, kendi özelliklerini taşımaya devam edecektir yani kadın olarak var olmayı başarabilecektir, erkeğin daha fazlasına yönelik arzusu ya da kadına kontrol etmekle başarmaya çalıştığı şeyse erkek dahil olmak üzere tüm göstergelerin ortadan kalkmasını sağlayarak her şeyi kimliksizleştirecektir. lilith'in katledilen isimsiz bebekleri gibi adem'e dair her şey onun ismiyle birlikte ortadan kalkacaktır. ataerkil toplumun sorunu, tarihin anlattığı hikayenin ne kadar yanlış olduğunu buradan anlarız böylece.
erkeğin baştan çıkarmaya karşı savunmasız kaldığını kadını zapt etmeye yönelik çabalarının sürekli yenilenmesinden anlayabiliriz, kadın sürekli değişebilir ve role bürünebilirken erkek aynılığını korumaktadır. çağın başından beri kadını değiştirmek ister, kendini ise aynı kalmak, ölümsüzleştirmek için debelenir. tabi ki hiçbir zaman başarılı olamaz.
entry yüzeyseldir, kadın ve erkek şu bu demek saçmadır. baştan çıkarma tam olarak bu şekilde anlatılmadığı gibi, kadının bu gücünü yitirmemesi gerektiği kolayca söylenebilir. böyle olduğunda sürekli direnen kimlik ortadan kalkacaktır, kimlik ortadan kalktığında roller gerçekleşecek ve kadın artık rol yapmadan kendi olacaktır, böylece erkek tutkuyla bağlanmak istediği varlığı elde edecek, kendi rüyasını gerçekleştirmenin yolunu bulacaktır. tutkuyla bağlı olduğu kadının görüntüsü, asıl kimliğinin ortadan kalkmasıyla beraber gerçek kimlik halini alacaktır ve erkeğin tutkusu asıl kimliğe değil o görüntüye yöneliktir. o yüzden; "oysa kadın görüntüden ibarettir."
ataerkil toplumun üzerinde telkin uygulayamadığı, zapt edemediği yegane şey olduğunu söylemek yanlış olmaz. kadına uygulanan tüm yasaklar, onun özgürlüğüne çizilmiş tüm sınırlar ayartmanın, baştan çıkarmanın sayesinde ortadan kalkar. kadın erkeğin sınırlarını ölüme kadar daraltır, werther yavşağından öğrendiğimiz kadarıyla onun da(yaşamın) sınırlarının dışına taşırır ve kadın gücünü, biriciğini gerçekleştirir, orayı terk eder.
tarihin anlatılış şeklinden öğrendiğimiz kadarıyla kralların, sultanların, hanların nice tiran, nice hükümdarın arkasında sürekli bir kadın vardır. "her başarılı erkeğin--" ardında diye başlayan klişe aslında bu noktada kadının bu gücünü küçümsemektedir. "erkek başarılıdır, kadın isimsiz kalacaktır" der böylece. oysa şöyledir; "kadın, her başarılı erkeği yönetebilir." gücünü halktan aldığı söylenen liderler gibidir böylece kadının bu noktadaki görevi, karikatürize edilmiş şekilde "tahtanın uçurumdan aşağı düşmemesi için orada duran yük" kadındır, ağırlıktır ve tüm göstergeleri ortadan kaldırır.
baudrillard'a göre kadının bu gücü erk tarafından kaldırılmak istenir, ona sürekli olarak cinsiyet görevleri hatırlatılır ya da bu görevlerin dışlanması gerektiği söylenir. "kadın olarak bedeninde özgürce yaşayabilmelisin", "kadın olarak doğum yapma görevini gerçekleştirebilmelisin." gibi birbirinin zıddı olarak yansıyan iki dayatma da aslında erilin elinden çıkmadır, onun yaratımının bir parçasıdır. kadın ise söylemez, eyler.
kadın her zaman vücudunu bir erkeğin kendi vücudunu tanıdığından daha iyi tanır, gelişim sürecinde erkeğin orada olduğundan çok orada olmuştur, daha detaylı ve kendine karşı daha didaktiktir. bakışların farkında olduğundan onları nereye yönlendirmesi gerektiğini gayet iyi bilir çünkü kendini görmek için bir nehire ihtiyaç duymaz, nehir başkalarının gözlerinde kendini gösterir.
buradaki sorun şudur; kutupları kaldırma. baudrillard yine bunun simülasyondan farkı olmadığını söylemektedir, cinsiyetleri ortadan kaldırdığımızda bunun herhangi bir öneminin kalmayacağı, böylelikle baştan çıkarmaya gerek duyulmayacağını belirtir. kadın ve erkek kendi özelliklerini yitirip her şeye yönelik cinsel hazzı bulabildikleri andan itibaren tüm göstergeler kendini kapatacak ya da yönlerini kaybedeceklerdir. eril güç olduğu kadar dişil güç olma zorunluğu, dişil gücün olduğu kadarın erilin olma zorunluluğuyla var olmak zorundadır, bu ortadan kalktığında katastrofi hükmünü ilan eder, her şey ne olduğu fark etmeksizin kimliksizleşir, ismini kaybedenler çağrılmamak üzere boşluğa dönüşür, bu da simgesel anlamda ölümdür.
kadın erkek üzerinde güç sahibi olduğu kadarıyla kendi hemcinsi karşısında da güç sahibidir, bu kadının lezbiyen ya da diğer eğilimlerden olmasını gerektirmeden gerçekleşir. bir kadın bir diğerini ayartabilir, bunun cinsel olması gerekmemekle beraber cinsel ayartma arzulamadığını düşünen üzerinden bile gerçekleşebilir. kısaca, kadının özelliği baştan çıkarabilmesidir, eğer bu ortadan kalkarsa kadın kalmayacaktır. kadın ortadan kalkarsa da ona "kadın" denemeyecek ve onun baştan çıkarma özellikleri dışında kalan tüm yapısı ortadan kalkarak isim anlamını yitirecektir.
adem ile havva'nın hikayesinde olduğu gibi, kadın yine ayartandır. bundan önce bir hikayeye sahibizdir buna rağmen, ilk hikaye bize kadının erkekten bir parça olmadığını, onun en az erkek kadar tam olduğunu söyler.
lilith adem'in sürekli üstünde olmasından sıkılır, adem'e üstte olmak istediğini söyler fakat adem bunu reddeder çünkü iktidarı kurmak ona göre erkeğin görevidir, bunu fark eden lilith cenneti ve adem'i terk eder. adem yalnız hissetiğinde tanrıya koşarak lilith'i geri getirmesini söyler fakat lilith cehennemde samuel'in yanındadır, onun çocuklarını doğuruyordur. tanrı eğer lilith dönmezse her gün otuz çocuğunun öleceğini söyler, bunun için üç meleğini gönderir. senoy, sansenoy, semangelof. "üç dilenci geldiğinde biri ölmeli-" bunun ardından lilith ademoğullarının canlarını alacağına, onların hayatını cehenneme çevireceğine yemin eder. lilith geri dönmeyince de havva yaratılır, adem'in kaburgasından bir parça olarak ondan aşağı ve itaatkardır. hikaye gerçekleşir öyle değil mi? havva adem'i ayartır ve elmayı yedirtir. lilith'in arzusu eşit olmaktır, şimdi eşit olmayan havva kötü bir kaderi var etmiştir.
bu hikayeden ne anlamamız gerekiyor? kadın erkeğin bir parçası olarak ne kadar var olursa var olsun, kendi özelliklerini taşımaya devam edecektir yani kadın olarak var olmayı başarabilecektir, erkeğin daha fazlasına yönelik arzusu ya da kadına kontrol etmekle başarmaya çalıştığı şeyse erkek dahil olmak üzere tüm göstergelerin ortadan kalkmasını sağlayarak her şeyi kimliksizleştirecektir. lilith'in katledilen isimsiz bebekleri gibi adem'e dair her şey onun ismiyle birlikte ortadan kalkacaktır. ataerkil toplumun sorunu, tarihin anlattığı hikayenin ne kadar yanlış olduğunu buradan anlarız böylece.
erkeğin baştan çıkarmaya karşı savunmasız kaldığını kadını zapt etmeye yönelik çabalarının sürekli yenilenmesinden anlayabiliriz, kadın sürekli değişebilir ve role bürünebilirken erkek aynılığını korumaktadır. çağın başından beri kadını değiştirmek ister, kendini ise aynı kalmak, ölümsüzleştirmek için debelenir. tabi ki hiçbir zaman başarılı olamaz.
entry yüzeyseldir, kadın ve erkek şu bu demek saçmadır. baştan çıkarma tam olarak bu şekilde anlatılmadığı gibi, kadının bu gücünü yitirmemesi gerektiği kolayca söylenebilir. böyle olduğunda sürekli direnen kimlik ortadan kalkacaktır, kimlik ortadan kalktığında roller gerçekleşecek ve kadın artık rol yapmadan kendi olacaktır, böylece erkek tutkuyla bağlanmak istediği varlığı elde edecek, kendi rüyasını gerçekleştirmenin yolunu bulacaktır. tutkuyla bağlı olduğu kadının görüntüsü, asıl kimliğinin ortadan kalkmasıyla beraber gerçek kimlik halini alacaktır ve erkeğin tutkusu asıl kimliğe değil o görüntüye yöneliktir. o yüzden; "oysa kadın görüntüden ibarettir."
devamını gör...
3.
parmak uçları, avuç içi, dudak kenarı, boyun, kulak ve çevresi, ense, sırt ve uyluk kısımlarına ağırlık verilerek yapılabilir eylem.
devamını gör...
4.
denilene göre ben çok baştan çıkarıcıymışım. her zaman kendimi karşı cinse karşı; soğuk ve durağan hissetmiş ve öyle de davranmış biriyimdir. hiç bir şey yapmadan bir insan nasıl baştan çıkarıcı olabilir ki?!?
devamını gör...
5.
sokratesin gittiği bir heter(eskort) var. bunlar uzun kaliteli bir arkadaşlık ilişkisi ve kaliteli sohbetler sonucu parayla birliktelik yapıyor. o dönem atinanın en lüks heteri theodote’nin yanına gidiyor ve öğrencilerinin önünde soruyor, baştan çıkarmak için ne yapmalıyız? theodote nin cevabı şöyle: “seni arzu eden kişileri mümkün olduğunca çok ahlaklı davranarak onları tahrik edebilirsin. onlara görünüşten bir ibaret yakınlık gösterir sonra tekrar soğuk davranırsın. ta ki onlar seni şiddetle arzulayıncaya dek.” demiş. kaynak ise buyrunuz: theodote xenophon: memorabilia 3,11
devamını gör...
6.
bir insanı amacından ve yolundan saptırmak-sapıtmak.
devamını gör...
7.
beyin ve beyin sapı olarak bakarsak, kontrolü baştan yani beyinden çıkarıp beyin sapına yani temel görevleri yerine getiren daha ilkel beynimiz olduğu kısıma alta aktarmayı anlatır.
(bkz: aklımı başımdan alan kadın)
(bkz: aklımı başımdan alan kadın)
devamını gör...
8.
9.
sehvetli 1 sekilde etkilemek.
devamını gör...
"baştan çıkarmak" ile benzer başlıklar
sil baştan
17