#netflix dizisi
#final yapan diziler
türkçe adı: gözlerinin ardında
2021 yılında izleyici ile buluşan toplam 6 bölümden oluşan bir mini dizidir.
psikiyatrist patronu ile aşk yaşayan genç bir annenin, patronun karısı ile de arkadaş olması sonucu yaşanan olanlar anlatılır.
2021 yılında izleyici ile buluşan toplam 6 bölümden oluşan bir mini dizidir.
psikiyatrist patronu ile aşk yaşayan genç bir annenin, patronun karısı ile de arkadaş olması sonucu yaşanan olanlar anlatılır.
yaratıcı:
steve lightfoot
oyuncular:
eve hewson
tom bateman
simona brown
robert aramayo
tyler howitt
steve lightfoot
oyuncular:
eve hewson
tom bateman
simona brown
robert aramayo
tyler howitt
*reframe ödülü (2021) - imdbpro en popüler 200 tv başlığı 2020-2021
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "anlatabilseydik" tarafından 21.02.2021 02:40 tarihinde açılmıştır.
21.
2021 yılında yayımlanan 6 bölümlük, film olacakken son anda dizi yapılmış kitaptan uyarlanma bir netflix dizisidir.
gerçekten değişik bir dizi. yani astral seyahat işlenmiş dizide fakat olaylar olaylar.
rob (robert aramayo) denilen bir ruh hastasının bir çok insanın hayatına musallat olmasını konu alır. başı, ortası, özellikle sonu komple bana farklı gelmiştir. ve sonunda evet anlık bir 'aa' olmuşumdur ama durup bir düşündüğümde ne saçma iş ya demişimdir. açıkçası beğenip beğenmemek arasında kaldım ve hala emin değilim. çok fazlaca mantık hatası var.
ama tabi çerezlik bir şeyler olsa da izlesem diyorsanız izlenebilir.
rob ve adele (eve hewson) iki arkadaştır. rob hani bazen görür görmez bunda var bir halt ama dur bakalım dediğimiz insanlardandır. yani o 'dur bakalım' çok ince bir çizgidir. o çizgi bazen hayatımıza bazen kariyerimize bazen ailemize bazen insanların bize bakış açısına maal olabilir.
hayatınızda 'dur bakalım' dediğiniz bir insan varsa ya da yakın zamanda tanıştıysanız böyle biriyle aman dikkat edin derim. benim tavsiyem ayaklarınızı bir tarafınıza vurdura vurdura kaçmanızdır ama yine de siz bilirsiniz. ben kim için bu sözü söylediysem başıma hep bir çorap örülmüştür. ondan şimdi sütten bolca ağzım yandığından eve ayran sokmuyorum. (o derece)
efendim rob ölüp gitmiştir peki kötülük onunla bitmiş midir? vah ki vah.
adele ile dr. david (tom bateman) evlenmiş pekte sıradan olmayan hayatlarına geçiş yapmıştır. şu adele'nin bakışları insanın sinirlerini hoplatıyor yahu.
dr. david'in yardımcısı louse (simona brown) bekar bir annedir ve adele'nin o bed bakışları ona kadar değmiştir. al bir ruh hastası daha. yok yok bu işin bir sonu yok. bu psikolojik olaylar bulaşıcı arkadaşlar. vallahi bakın aynı grip gibi. (yok artık) kendimden biliyorum 4 sene ciddi psikolojik sorunu olan bir insanla yaşadıktan sonra onun bir çok huyunu kendimde gördüğümde kaygılarını ensemde hissettiğimde fark ettim bunu.
bu hikayede olan david'de değil louse'nin oğlu adam'a (tyler howett) olmuştur. vah benim canım çocuğum.
gerçekten değişik bir dizi. yani astral seyahat işlenmiş dizide fakat olaylar olaylar.
rob (robert aramayo) denilen bir ruh hastasının bir çok insanın hayatına musallat olmasını konu alır. başı, ortası, özellikle sonu komple bana farklı gelmiştir. ve sonunda evet anlık bir 'aa' olmuşumdur ama durup bir düşündüğümde ne saçma iş ya demişimdir. açıkçası beğenip beğenmemek arasında kaldım ve hala emin değilim. çok fazlaca mantık hatası var.
ama tabi çerezlik bir şeyler olsa da izlesem diyorsanız izlenebilir.
rob ve adele (eve hewson) iki arkadaştır. rob hani bazen görür görmez bunda var bir halt ama dur bakalım dediğimiz insanlardandır. yani o 'dur bakalım' çok ince bir çizgidir. o çizgi bazen hayatımıza bazen kariyerimize bazen ailemize bazen insanların bize bakış açısına maal olabilir.
hayatınızda 'dur bakalım' dediğiniz bir insan varsa ya da yakın zamanda tanıştıysanız böyle biriyle aman dikkat edin derim. benim tavsiyem ayaklarınızı bir tarafınıza vurdura vurdura kaçmanızdır ama yine de siz bilirsiniz. ben kim için bu sözü söylediysem başıma hep bir çorap örülmüştür. ondan şimdi sütten bolca ağzım yandığından eve ayran sokmuyorum. (o derece)
efendim rob ölüp gitmiştir peki kötülük onunla bitmiş midir? vah ki vah.
adele ile dr. david (tom bateman) evlenmiş pekte sıradan olmayan hayatlarına geçiş yapmıştır. şu adele'nin bakışları insanın sinirlerini hoplatıyor yahu.
dr. david'in yardımcısı louse (simona brown) bekar bir annedir ve adele'nin o bed bakışları ona kadar değmiştir. al bir ruh hastası daha. yok yok bu işin bir sonu yok. bu psikolojik olaylar bulaşıcı arkadaşlar. vallahi bakın aynı grip gibi. (yok artık) kendimden biliyorum 4 sene ciddi psikolojik sorunu olan bir insanla yaşadıktan sonra onun bir çok huyunu kendimde gördüğümde kaygılarını ensemde hissettiğimde fark ettim bunu.
bu hikayede olan david'de değil louse'nin oğlu adam'a (tyler howett) olmuştur. vah benim canım çocuğum.
devamını gör...
22.
ingiliz yapımı bir mini dizi. ben netflix önerilerinde denk gelip türüne falan bakmadan amaan 6 bölümmüş zaten, kafa dağıtmalık dizi diye direkt daldım. dalmaz olaydım. gerçekten kafamı dağıttı son bölümde!
açıkçası ben izlemeye başlarken suç türünde bir yapım diye düşünüyordum*, meğersem doğaüstü psikolojik gerilimmiş. bilsem başlamazdım çünkü evet adı üzerinde; geriliyorum!
son bölümü de gece gece aman bir bölüm kaldı bitirip öyle yatayım diye izleyince sağ olsun oldukça huzursuz bir uyku sonunda sabah ağzımda kekremsi bir tat ile uyandım.
bu durum dizinin başarılı olup olmaması ile ilişkili mi emin değilim*. normalde bu tür izlemeyen biri olarak benim hassasiyetim olabilir ya da bir noktada ne olduğundan emin olmadığım bir korkumu tetiklemiş olabilir.
dizinin konusuna gelirsek bekar bir anne olan hanım kızımızın bir tesadüf eseri barda karizmatik bir beyle tanışıp gecenin sonunda da öpüşmesi ile başlıyoruz. ertesi gün işe gittiğinde bu iskoç beyfendinin yeni patronumuz olduğunu görerek minik bir kalp krizi geçiriyoruz çünkü yanında güzeller güzeli eşi ile birlikte diğer ortaklarla tanışmaya gelmiş. neyse efendim profesyonelliğimizi bozmayalım, dün gece hiç bir şey ifade etmiyordu desek de arada oluşan çekime karşı duramıyoruz ve kendimizi aşk-ı memnu'nun göbeğinde buluyoruz.
üstüne üstlük yine bir gün şansa bak ki koynunda fink attığımız beyfendinin eşi ile yolda çarpışmak sureti ile tanışıyor ve gel zaman git zaman arkadaş oluyoruz. elbette iki taraf ile de yaşadığımız bu yakın ilişkilerden karı-kocanın haberi yok. birisi ile gizli gizli kankilik yaparken diğeri ile günah geceleri yaşıyoruz. bu ilişki ağı derinleştikçe karı-koca arasında ve geçmişlerinde bazı tuhaflıklar fark etmeye başlıyoruz. uzak durmamız konusunda evren bize pek çok sinyal gönderse de tabii ki burnumuzu sokmadan duramıyor ve gittikçe sırları keşfetmeye başlıyoruz. bu esnada lucid dreamler ve flash backlerle karakterlerimizin psikolojik durumlarına da izleyici olarak biraz daha hakim oluyoruz.
bundan sonrası spoiler içermektedir.
efendim lucid dream mevzularını zaten severiz, astral seyahat ise her zaman biraz mesafeli davrandığım bir konuydu. inanma konusunda açık görüşlü bir çekimserliğim var diyelim. amma ve lakin allah bin kere belanı versin rob! sonu beni neden bu kadar rahatsız etti ondan da tam emin değilim; yani sevdiğim birinin içinde bir yabancı olması mı yoksa başka birinin bedenimi ele geçirmesi fikri mi ya da öyle saplantılı bir şekilde aşık olan biri tarafından hayatımın ele geçirilmesi mi vallahi bilmiyorum.
çocukluğuma inmek isteyen psikolog yazarlar turunculandırın litfen.
kaç para ulan bi seans!
açıkçası ben izlemeye başlarken suç türünde bir yapım diye düşünüyordum*, meğersem doğaüstü psikolojik gerilimmiş. bilsem başlamazdım çünkü evet adı üzerinde; geriliyorum!
son bölümü de gece gece aman bir bölüm kaldı bitirip öyle yatayım diye izleyince sağ olsun oldukça huzursuz bir uyku sonunda sabah ağzımda kekremsi bir tat ile uyandım.
bu durum dizinin başarılı olup olmaması ile ilişkili mi emin değilim*. normalde bu tür izlemeyen biri olarak benim hassasiyetim olabilir ya da bir noktada ne olduğundan emin olmadığım bir korkumu tetiklemiş olabilir.
dizinin konusuna gelirsek bekar bir anne olan hanım kızımızın bir tesadüf eseri barda karizmatik bir beyle tanışıp gecenin sonunda da öpüşmesi ile başlıyoruz. ertesi gün işe gittiğinde bu iskoç beyfendinin yeni patronumuz olduğunu görerek minik bir kalp krizi geçiriyoruz çünkü yanında güzeller güzeli eşi ile birlikte diğer ortaklarla tanışmaya gelmiş. neyse efendim profesyonelliğimizi bozmayalım, dün gece hiç bir şey ifade etmiyordu desek de arada oluşan çekime karşı duramıyoruz ve kendimizi aşk-ı memnu'nun göbeğinde buluyoruz.
üstüne üstlük yine bir gün şansa bak ki koynunda fink attığımız beyfendinin eşi ile yolda çarpışmak sureti ile tanışıyor ve gel zaman git zaman arkadaş oluyoruz. elbette iki taraf ile de yaşadığımız bu yakın ilişkilerden karı-kocanın haberi yok. birisi ile gizli gizli kankilik yaparken diğeri ile günah geceleri yaşıyoruz. bu ilişki ağı derinleştikçe karı-koca arasında ve geçmişlerinde bazı tuhaflıklar fark etmeye başlıyoruz. uzak durmamız konusunda evren bize pek çok sinyal gönderse de tabii ki burnumuzu sokmadan duramıyor ve gittikçe sırları keşfetmeye başlıyoruz. bu esnada lucid dreamler ve flash backlerle karakterlerimizin psikolojik durumlarına da izleyici olarak biraz daha hakim oluyoruz.
bundan sonrası spoiler içermektedir.
efendim lucid dream mevzularını zaten severiz, astral seyahat ise her zaman biraz mesafeli davrandığım bir konuydu. inanma konusunda açık görüşlü bir çekimserliğim var diyelim. amma ve lakin allah bin kere belanı versin rob! sonu beni neden bu kadar rahatsız etti ondan da tam emin değilim; yani sevdiğim birinin içinde bir yabancı olması mı yoksa başka birinin bedenimi ele geçirmesi fikri mi ya da öyle saplantılı bir şekilde aşık olan biri tarafından hayatımın ele geçirilmesi mi vallahi bilmiyorum.
çocukluğuma inmek isteyen psikolog yazarlar turunculandırın litfen.
kaç para ulan bi seans!
devamını gör...
23.
netflix'in 6 bölümlük gerilim-psikoloji dizisi.
filmin başlangıcı ve algıladığımız konusu itibariyle aslında ilk başta tamamen psikolojik-gerilim devam edeceğini ve bir aşk üçgeni izleyeceğimizi düşünüyoruz. şahsen bu şekilde işleseydi de izlenirdi hatta daha keyifli bile olabilirdi.
pek sevmedim bu diziyi. işledikleri lucid rüya, astral seyahat konularına oldukça ilgiliyim aslında. işlemeyi beceremedikleri için bön bön ekrana baktım genel olarak. özellikle rüyalarımın arttığı bir dönemde izlemek için saklamıştım diziyi, iyice ağzıma tükürsün diye ama dizi ne gerdi, ne eğlendirdi.
insan sırf yarım kalmasın diye sonuna kadar katlanıyor.
astral seyahat sahnelerini eğer ki bir çocuk filmi edasıyla değil grafikler bakımından daha profesyonel çekebilselerdi, astral seyahat esnasında kahramanımızı pembiş yada maviş ışık yapmak yerine herhangi bir renk koymadan, şeffad ama yoğun bir hava kitlesi yapsalardı eminim çok daha gergin sahneler olurdu. seyahat esnasında da biz bunu kahramanın gözünden izlemeliydik, uçan iki tane ışık huzmesi izlemek hiç de germiyor. ne biçim çekmişsiniz ya.
lucid dream için de aynı şey geçerli. neyse o biraz daha kabul edilebilir ama amatörlükten ötürü insan verilmek istenen gerilimi alamıyor.
oyuncular iyi ama kostüm seçimleri gerçekten vasattı. iki başrol hanıma da kendisine ve vücuduna asla yakışmıyacak kıyafetler giydirirken ne düşündüklerini epey merak ediyorum.
sevişme sahneleri için de ufak bir parantez açmam lazım. bir sevişme sahnesi var ki gerçekten ben bunu neden izledim dedirten tarzdan. üff dedim izlerken, bunaldım, geçin lan geç geç dedim. neyse bitti derken ard arda bu sefer de fazla ateşli sevişme sahneleri geldi. sakin olun ergen değilsiniz diyesim geldi başrollere cidden. bir de abartılı sesleri çok komik, bence tek başınıza izleyin diziyi bağır çağır sevişmeler hoş değil haha.
ne gerilim, ne seyir zevki veren bir dizi. puyanım zıfir.
filmin başlangıcı ve algıladığımız konusu itibariyle aslında ilk başta tamamen psikolojik-gerilim devam edeceğini ve bir aşk üçgeni izleyeceğimizi düşünüyoruz. şahsen bu şekilde işleseydi de izlenirdi hatta daha keyifli bile olabilirdi.
pek sevmedim bu diziyi. işledikleri lucid rüya, astral seyahat konularına oldukça ilgiliyim aslında. işlemeyi beceremedikleri için bön bön ekrana baktım genel olarak. özellikle rüyalarımın arttığı bir dönemde izlemek için saklamıştım diziyi, iyice ağzıma tükürsün diye ama dizi ne gerdi, ne eğlendirdi.
insan sırf yarım kalmasın diye sonuna kadar katlanıyor.
astral seyahat sahnelerini eğer ki bir çocuk filmi edasıyla değil grafikler bakımından daha profesyonel çekebilselerdi, astral seyahat esnasında kahramanımızı pembiş yada maviş ışık yapmak yerine herhangi bir renk koymadan, şeffad ama yoğun bir hava kitlesi yapsalardı eminim çok daha gergin sahneler olurdu. seyahat esnasında da biz bunu kahramanın gözünden izlemeliydik, uçan iki tane ışık huzmesi izlemek hiç de germiyor. ne biçim çekmişsiniz ya.
lucid dream için de aynı şey geçerli. neyse o biraz daha kabul edilebilir ama amatörlükten ötürü insan verilmek istenen gerilimi alamıyor.
oyuncular iyi ama kostüm seçimleri gerçekten vasattı. iki başrol hanıma da kendisine ve vücuduna asla yakışmıyacak kıyafetler giydirirken ne düşündüklerini epey merak ediyorum.
sevişme sahneleri için de ufak bir parantez açmam lazım. bir sevişme sahnesi var ki gerçekten ben bunu neden izledim dedirten tarzdan. üff dedim izlerken, bunaldım, geçin lan geç geç dedim. neyse bitti derken ard arda bu sefer de fazla ateşli sevişme sahneleri geldi. sakin olun ergen değilsiniz diyesim geldi başrollere cidden. bir de abartılı sesleri çok komik, bence tek başınıza izleyin diziyi bağır çağır sevişmeler hoş değil haha.
ne gerilim, ne seyir zevki veren bir dizi. puyanım zıfir.
devamını gör...
24.
2021 yapımı netflix mini mini dizisi.
mini diziler, konunun hemen bağlanması ve lastik gibi uzatılmaması yönünden iyi oluyor. bu da sadece 50’şer dakikadan oluşan 6 bölümcük bir dizi.
önceden astral seyahatli bir film/dizi izlemediğimden beni gerçekten etkiledi. dizinin son bölümü, son 15 dk’sına kadar kim iyi kim kötü anlayamıyorsunuz. sonu gerçekten şaşırtıyor.
adele’i kötü kalpli ve hatta evindeki yangını o çıkardı zannederken , olayın bambaşka olduğunu anlıyorsunuz. david mi iyi, adele mi derken, taşın altından rob’ın çıkması gerçekten sürpriz oldu.
ilk bölümünden itibaren, garip bir çift olan adele ile david’in hayatlarına loise’in de dahil olmasıyla, işler yılan hikayesine dönüyor. oyunculuklar gerçekten iyiydi; belki astral seyahatlerini biraz daha geliştirebilirlerdi , bana o rüya sahneleri az geldi çünkü. en sonunda sadece loise’in oğluna üzüldüm gerçekten.
loise dinlemedi arkadaşının sözünü. hayatındaki hayal kırıklıkları, hep iyi olma çabası sonunda isyan bayrağını david ile çekiyor. bir defa da ben kötü olayım diyor ve alıyor boyunun ölçüsünü*. her zaman olmasa da arada nasihatlere de kulak asmanın önemi bana göre dizinin ana fikri*.
ben gerçekten sevdim. hem beni şaşırtması, hem konusunun farklılığı, hem sonu, hem oyunculukları ve en önemlisi mini mini olmasından dolayı. ama yorumlara bakılırsa beğenilme oranı yüzde 50. ben beğen tuşuna basıyorum. izleyecek olana iyi seyirler.
mini diziler, konunun hemen bağlanması ve lastik gibi uzatılmaması yönünden iyi oluyor. bu da sadece 50’şer dakikadan oluşan 6 bölümcük bir dizi.
önceden astral seyahatli bir film/dizi izlemediğimden beni gerçekten etkiledi. dizinin son bölümü, son 15 dk’sına kadar kim iyi kim kötü anlayamıyorsunuz. sonu gerçekten şaşırtıyor.
adele’i kötü kalpli ve hatta evindeki yangını o çıkardı zannederken , olayın bambaşka olduğunu anlıyorsunuz. david mi iyi, adele mi derken, taşın altından rob’ın çıkması gerçekten sürpriz oldu.
ilk bölümünden itibaren, garip bir çift olan adele ile david’in hayatlarına loise’in de dahil olmasıyla, işler yılan hikayesine dönüyor. oyunculuklar gerçekten iyiydi; belki astral seyahatlerini biraz daha geliştirebilirlerdi , bana o rüya sahneleri az geldi çünkü. en sonunda sadece loise’in oğluna üzüldüm gerçekten.
loise dinlemedi arkadaşının sözünü. hayatındaki hayal kırıklıkları, hep iyi olma çabası sonunda isyan bayrağını david ile çekiyor. bir defa da ben kötü olayım diyor ve alıyor boyunun ölçüsünü*. her zaman olmasa da arada nasihatlere de kulak asmanın önemi bana göre dizinin ana fikri*.
ben gerçekten sevdim. hem beni şaşırtması, hem konusunun farklılığı, hem sonu, hem oyunculukları ve en önemlisi mini mini olmasından dolayı. ama yorumlara bakılırsa beğenilme oranı yüzde 50. ben beğen tuşuna basıyorum. izleyecek olana iyi seyirler.
devamını gör...
25.
taze bitirdim. tavsiye ederim. şaşırttı sonlara doğru. louise'i oynayan kadın çok hoş.
demek ki neymiş; fazla iyi niyetli ve meraklı olmayacakmışsın. dizinin son bölümünde rob, david'i gördüğünde aklıma geldi ama louise sürpriz oldu. olan küçük çocuğa oldu. david yazık tam "oh" derken yine düştü aynı derdin içine.
demek ki neymiş; fazla iyi niyetli ve meraklı olmayacakmışsın. dizinin son bölümünde rob, david'i gördüğünde aklıma geldi ama louise sürpriz oldu. olan küçük çocuğa oldu. david yazık tam "oh" derken yine düştü aynı derdin içine.
devamını gör...
26.
kimsenin aklına bile gelmeyecek sürpriz bir finalle bittiği için vakit kaybı dizi kategorisinde olmayan dizi. o bombastik final olmasaydı boş bir diziydi çünkü, bayık 4 bölüme değdi kesinlikle final ve öncesindeki bölüm. bu arada adele rolündeki oyuncu, u2'nun vokalisti bono' nun öz kızı eve hewson. bunu da bir dipnot olarak belirtmek istedim.
devamını gör...