#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

yerli sinema filmidir.

filmi yazan ve yöneten türk sinemasının en değerli yönetmenlerinden yavuz özkan’dır.

başrollerde zuhal olcay ve can togay’ı izliyoruz.

filmde 12 eylül dönemi üniversitede öğretim görevlisi bir kadın ile iktisatçı bir erkeğin ilişkisi anlatılıyor.

kadın karakter çağdaş, sanata, edebiyata, bilime önem veren, kibirden hoşlanmayan, hassas, değer yargıları olan duyarlı birisi. erkek karakter ise kapitalist düzeni benimsemiş, özenti, aşırı hırslı duyarsız ve kibirli birisi. baktığımız zaman ortak noktaları yok denecek kadar az. bu açıdan ilişkide artı kutup eksi kutbu çeker olayını gözlemlemek mümkün. en büyük ortak noktaları ikisi de işinde başarılı. yine de aralarında yaşanan sorunlardan kurtulmaları hiç kolay değil.

oyunculuklar harikaydı. zuhal olcay’ın oyunculuğunu öteden beri çok beğeniyorum. neredeyse tüm filmlerini izledim. bu tarz karakterler için yaratılmış âdeta. gizli yüz’den beri bu tarz içsel çekişmeler yaşayan, gizemli, depresif, kırgın, soğuk rollere inanılmaz yakıştırıyorum. yüz yapısı ve mimikleri de bu rollere son derece uygun. can togay’ı mavi sürgün’den hatırlıyorum. oradaki performansını beğenmiştim. burada da rolünün hakkını vermiş. bu arada çoğunluğun aksine ben dublajını beğendim. zaten sungun babacan’ın can verdiği kötü seslendirme duymadım. üstad, bir çöpe dahi ses verse o çöp şaha kalkar.

müzikleri de en az film kadar harikulâdeydi. kesinlikle sinema tarihimizin en iyi müzikleri listesinde kendine üst sıralarda yer bulacağına inanıyorum filmdeki bestelerin. bu büyüleyici film müziklerini bizlere armağan eden büyük usta cahit berkay’a teşekkürlerimi ve saygılarımı gönderiyorum.

film, geçtiği dönemi son derece başarılı yansıtıyor. 12 eylül’ün baskısını, zulmünü, müdahalelerini, korkusunu, sosyal yaşama ve iş hayatına etkilerini kısaca dönemin her şeyini görüyor ve yaşıyoruz filmde.

filmdeki diyaloglar muhteşemdi. çok zamandır ikili diyalogların bu kadar anlamlı, bu kadar etkileyici, bu kadar derin olduğu yerli film izlememiştim.

filmde kadın-erkek ilişkilerine dair harika saptamalar var. modern ilişkilerdeki sorunlara da ışık tutuyor film.

filmi yönetmenin en iyi üç filmi listesinde olması gerektiğini düşünüyorum. yönetmenin izlediğim filmlerinden şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bence yavuz özkan sinemasının en iyi örneğidir bir sonbahar hikâyesi.

filmi izlemeden önce yönetmenin kim olduğunu bilmesem ve bana yönetmenini sorsalar, filmin yönetmenine kesinlikle yavuz özkan derdim. her şeyiyle bir yavuz özkan şaheseri.

filmle ilgili en beğendiğim hususlardan birisi klişeyle başlayıp klişeyle bitmemesiydi.

filmde büyük şair nazım hikmet’in o muhteşem şiirlerine de yer veriliyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir sonbahar hikâyesi, en iyi film, en iyi senaryo, en iyi kadın oyuncu, en iyi erkek oyuncu ödülleri dahil pek çok film şenliğinden ödülle dönmüş. şahsi görüşüm aldığını ödüllerin tamamını hak etmiş. hatta bana göre aday olup kazanamadığı diğer bütün ödülleri de hak etmiştir.

bir sonbahar hikâyesi, yavuz özkan’ın en beğendiğim ve en özel bulduğum filmidir.

bir sonbahar hikâyesi, sinema sanat mıdır değil midir? sorusuna sinema sanattır cevabını veren filmdir.

film ülkemizde pek bilinmez. bu harikulâde filmin herkes tarafından bilinmemesinden hoşnutum.

bir sonbahar hikâyesi, türk sinemasının gizli başyapıtlarındandır.

aşağıda filmle ilgili bazı ayrıntılara değineceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten hoşlanmıyorsanız aşağıda yazılanları okumamanızı öneririm.



darbe olmuştur. bu dönemde kadın öğretim görevlisinin üniversite girişinde yaşadığı o üzücü sahneden.

— bayan! çantanızı açın.

— görmüyor musunuz? öğretim görevlisiyim!

— olabilir.

— bakalım deniyorsa sebebi vardır!

— buna hakkınız yok.

— yoksa çekindiğiniz bir şey mi var?

bu iğneleyici sual üzerine öğretim görevlisi çantayı gösterir. görevli çantaya bakar, çanta temizdir. geçebilirsiniz der. ve onur kırıcı bu davranış o günlük sona erer.

kadın ile erkek arasında geçen sarsıcı diyalogtan.

— gidelim buradan. amerika’ya.

— amerika’ya mı? amerika. ciddi misin?

— çok ciddiyim.

— hayır, yapamam.

— yapamaz mısın?

— olacak şey değil. ne yaparım ben orada?

— ne mi yaparsın? çok şey. orası amerika. eğer ufacık bir ışıltın varsa hemen fark edilir. burada hiç kimse hiçbir şeyin farkında değil. kimsenin ışıltıya falan bakacak hâli yok. burada hiçbir beklentin olamaz. orada çok iyi olacaksın bana inan.

— bak, ben işimi çok seviyorum.

— işini orada da yapacaksın. hem de gerektiği gibi.

— gidemem. gitmemeliyim. burada her şey yolunda olsa belki. ben bir aydınım.

— aydın mı? peki senin değerlerinin hangisinin karşılığı var burada. bilim, kültür, sanat, estetik. kimin umurunda sanıyorsun? hepsi çöpe atılmış.

— söyle bana akşam eve geldiğinde neydi o hâlin? bilimmiş. bu ülke kızılderili saldırısına uğramış bir amerikan kasabasına benziyor. bunu görmüyor musun?

— peki kızılderiler saldırınca kasabalılar ne yaptılar? evlerini mi terk ettiler? hem unutmaki kızılderililer o ülkenin gerçek sahibiydiler. hayatı kana bulayanlar onlar değildi.

erkek, onur kırıcı bir eylemde bulunarak kadını aldatır, daha sonra bu ihaneti itiraf eder, hem de bunu bayağı bir kadınla yaptığını itiraf eder. o sırada yaşan o unutulmaz diyalogtan.

kadın: birbirimize yetiyoruz sanıyordum.

erkek: tabii ki yetiyoruz. bu bir fanteziydi.

kadın: bak. bayağılıkta seni çeken bir şey varsa benimle yaşarken bunun eksikliğini duyacaksın. herkes kendi rüyasını görür. ben seninle sevişirken bulutlarda dolaşıyordum, ama görüyorum ki sen lağımlarda dolaşıyormuşsun.

filmde birbirinden değerli diyaloglar vardı. ancak beni en çok etkileyen diyalog aşağıdakiydi.

öğretim görevlisi kadın darbe sonrası ilk kez üniversitedeki dersine girer hüzün dolu sahne başlar.

— bir süredir derslerimiz kesintiye uğradı, zorunlu olarak. birçok arkadaşınızı göremiyorum. umarım kendi istekleriyle gelmemişlerdir okula. evet. her neyse. bugün ders yapmayalım. aklımıza ne geliyorsa onlardan söz edelim. edebiyattan, sinemadan, resimden her şeyden.

bir kadın öğrenci el kaldırır, söz alır.

— dün sinemaya gittim hocam. filmin adı gece bekçisi. kurbanın celladına karşı duyduğu hayranlık anlatılıyordu. kurbanın celladına karşı duyduğu hayranlık! bu hayranlığı bir türlü içime sindiremedim. bu kadar, bunu yüksek sesle söylemek zorundaydım.

— evet anlıyorum. başka konuşmak isteyen var mı?

başka bir kadın öğrenci söz alır.

— size kendi psikolojimden söz edebilir miyim hocam?

— istiyorsan tabii.

— kafam karmakarışık hocam. 22 yaşındayım. 22 yıldır etrafıma bakıyorum. nefret, kavga ve ölüm. ölüm diyorum. düşünebiliyor musunuz? bizler edebiyat okuyoruz. yeryüzünde yazılmış en güzel şiirlerden haberimiz var. okuduğum romanları düşünüyorum. insanlar ne güzel şeyler yaşamışlar hocam. inanıyorum ki hâlâ da yaşıyorlar. ya biz hocam, ya ben! ya ben neden o duyguları hiç tanımıyorum. bu beni çok korkutuyor.

devamını gör...
hafiften dram barındıran 1994 yapımı film. buram buram da yavuz özkan kokan bir film. zaten filmi izleyen ve işin uzmanı filmi yavuz özkan 'ın yönettiğini anlar.

film, üniversitede öğretim görevlisi olan, değer yargılarına bağlı, kendisini edebiyat ve sanata adamış, aydın görüşlü bir kadın ( zuhal olcay) ile elitist, amerikan özentili, para hırsı olan, kapitalizm odaklı bir iktisatçı adam ( can togay) ile olan evliliği, sonra bu evliliklerinin uyumsuz ve mutsuz bir hal alması, adamın kadını aldatması, kadının da kendisine ilgi duyan öğrencisi ( kaan girgin) ile ilişkiye girip kocasından intikam alması üzerine gelişiyor

doksanlı yıllardaki tipik bağımsız, içsel çekişmelere sahip, gizemli, depresif, ciddi, entelektüel kadın rollerinin başarılı ismi zuhal olcay bu filmde de kalitesini konuşturmuş. erkek oyuncu can togay yarı türk yarı macar olan, filmlerine fazlaca rastlamadığımız bir aktör. filmde küçük rollerde meltem cumbul, bir dönemin haber sunucusu ve belgesellerin dış sesi olan, güzel sese sahip, yaşadığı talihsiz bir olay sonucu cezaevinde hayatını kaybeden alp buğdaycı ve yine geçtiğimiz günlerde vefat eden manken sinem üretmen de rol alıyor. doksanlı yıllardaki elit yaşantılar, başarılı bir şekilde filme dahil edilmiştir. ayrıca fazladan da ödül almış bir filmdir. filmin jenerik müziği de keman ve piyano solosu üzerine kurulu etkileyici bir çalışma olan lament - david ferguson müziği düşünülmüş ve gayet de filmle bütünleşmiş başarılı bir seçim olmuş.

filmin fragmanı :
devamını gör...
"savunulması gereken tek şey hayattır"

başrolde zuhal olcay ve
can togay'ın yer aldığı; yönetmen koltuğunda ise
yavuz özkan'ın olduğu 1994 yapımlı 1 saat 34 dakikalık türk filmi.
müziğini cahit berkay hocamız yapmıştır.
filmin bazı yerleri restorasyon adı altında kesilip biçilmiş, hahahaha, sansürü anlatan filmi bile sansürlüyorlar, başka ülkede yaşayamam.^^
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yüzünü batıya avrupa'ya dönmüş bir adam ile ülkesinde kalmak isteyen bir öğretim görevlisi kadının aşkları, dönemin sağ/ sol/ devrimcilik olayları başta biraz gösterilmek suretiyle anlatılıyor.
ikisinin aşkı önce bir yaz mevsimi, sonradan hazana, sonbahara dönüyor, aralarında uçurum boy gösteriyor, ilişkinin sonbahara evrildiğini izliyoruz, çabucak evlenip aşık olup hızlı karar vermeleri zamanla büyük bir hata yaptıklarını gösteriyor.

adam; burada senin vizyonunun, bilginin değeri yok diyor, kadın ise gitmek istemiyor, çünkü burası, bu vatan bizim diyor.
çünkü özgürlük bile yok, doğruları söyleyen herkesin içeri atılma ihtimâli var, kadın bunu bile bile gitmek istemiyor.
dönemin olaylarını, insanın değerini, politik olmayı, aşkı ve ayrılığı izlemek isteyenler için bence izlenmeli.


zuhal olcay'ın oyunculuğunu çok beğendim.


"kafam karmakarışık hocam. 22 yaşındayım. 22 yıldır etrafıma bakıyorum. nefret, kavga ve ölüm. ölüm diyorum. düşünebiliyor musunuz? bizler edebiyat okuyoruz. yeryüzünde yazılmış en güzel şiirlerden haberimiz var.
okuduğum romanları düşünüyorum.
insanlar ne güzel şeyler yaşamışlar hocam. inanıyorum ki hala da yaşıyorlar. ya biz hocam, ya ben?
ya ben neden o duyguları hiç tanımıyorum?
bu beni çok korkutuyor."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir sonbahar hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim