#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda özcan alper'in yer aldığı 2008 yapımlı yerli dram filmidir. konu; bir üniversite öğrencisinin kendini hapishanede bulması ile başlamaktadır. film, gencin yaşadığı son iki ayı anlatmaktadır.
*adana film festivali 2008/en iyi film, jüri ödülü,en iyi yardımcı kadın oyuncu
*angers avrupa birinci film festivali 2009/en iyi film müziği
*ankara uluslararası film festivali 2009/en iyi sinematografi, en iyi yönetmen, en iyi düzenleme,en iyi film, en iyi yardımcı kadın oyuncu
*antalya altın portakal film festivali 2008/netpac ödülü
*altın kayısı erivan uluslararası film festivali 2009/fıprescı ödülü,en iyi film
film, toplamda 21 ödül almıştır.
*angers avrupa birinci film festivali 2009/en iyi film müziği
*ankara uluslararası film festivali 2009/en iyi sinematografi, en iyi yönetmen, en iyi düzenleme,en iyi film, en iyi yardımcı kadın oyuncu
*antalya altın portakal film festivali 2008/netpac ödülü
*altın kayısı erivan uluslararası film festivali 2009/fıprescı ödülü,en iyi film
film, toplamda 21 ödül almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "tenturdiyot" tarafından 11.12.2020 10:20 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini özcan alper'in yaptığı 2008 yapımı bir türk filmi. filmde olaylar hopa, çamlıhemşin, fırtına deresi taraflarında geçmektedir. başrolümüz yusuf (onur saylak), 22 yaşında bir üniversite öğrencisiyken cezaevine giriyor ve 10-12 yıl sonra özgürlüğüne (???) kavuşarak memleketine geri dönüyor, ama sağlık sorunlarıyla. hayatının son iki ayını eski anıları ve yaşanmışlıkları ve kendi içinde olan hesaplaşmasıyla sakin bir şekilde geçiriyor. durumundan da kimseyi haberdar etmemiştir.
film biraz yavaş/sıkıcı ilerliyor da olsa, son zamanlarını geçiren birinin hayatını izliyor olmanın düşüncesiyle de zaman ayırıp izlenebilir diye düşünüyorum.
bir de apolas lermi'nin bir şarkısı var klibinde bu filme ait görüntüler bulunuyor. aklıma gelmişken onu da buradan paylaşayım
film biraz yavaş/sıkıcı ilerliyor da olsa, son zamanlarını geçiren birinin hayatını izliyor olmanın düşüncesiyle de zaman ayırıp izlenebilir diye düşünüyorum.
bir de apolas lermi'nin bir şarkısı var klibinde bu filme ait görüntüler bulunuyor. aklıma gelmişken onu da buradan paylaşayım
devamını gör...
2.
2008 yapım özcan alper yönetmenliğinde ödüllü bir filmdir.
hayata dönüş operasyonu ve solculuk temalı bir film olması sebebiyle aynı tarz filmlerin çokluğu düşünülebilir. sonbahar onlardan değildir. yusuf karakterinin hapishane sonrası hayata uyum sağlama evrelerini izliyoruz, hem de muhteşem manzaralarla. dumanlı dağların ve yeşilliğin ortasında inandıklarımız uğrunda kaybettiğimiz şeylere biz de birer sigara yakıyoruz yusuf ile beraber. yusuf'un asla pişmanlığı olmadığını o koca dalgaların önünde dimdik durmasından anlıyoruz. öylesine korkusuz ve hazır. yusuf'un mikail adında bir arkadaşı var. aralarındaki konuşmaları izleriz ama aslında hiçbir şey eskisi gibi değil. yusuf eğer gitmeseydi o köyden, mikail olacaktı. mikail o köyden gitme cesareti bulsaydı yusuf...
filmin en can alıcı yeri sonu elbette. bir ağıt söylerler filmin sonunda. hemşincedir bu ağıt. (bkz: da im yusuf orti) bunu dinledikten sonra anneannem aklıma geldi. o da ölen kızının arkasından buna benzer bir ağıt yakmıştı. belki tek kelimesini anlamazsınız ama ölüm eğer notalı bir şekilde ifade edilebilseydi bu ağıt olurdu.
" devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi." tol'a selam olsun.
hayata dönüş operasyonu ve solculuk temalı bir film olması sebebiyle aynı tarz filmlerin çokluğu düşünülebilir. sonbahar onlardan değildir. yusuf karakterinin hapishane sonrası hayata uyum sağlama evrelerini izliyoruz, hem de muhteşem manzaralarla. dumanlı dağların ve yeşilliğin ortasında inandıklarımız uğrunda kaybettiğimiz şeylere biz de birer sigara yakıyoruz yusuf ile beraber. yusuf'un asla pişmanlığı olmadığını o koca dalgaların önünde dimdik durmasından anlıyoruz. öylesine korkusuz ve hazır. yusuf'un mikail adında bir arkadaşı var. aralarındaki konuşmaları izleriz ama aslında hiçbir şey eskisi gibi değil. yusuf eğer gitmeseydi o köyden, mikail olacaktı. mikail o köyden gitme cesareti bulsaydı yusuf...
filmin en can alıcı yeri sonu elbette. bir ağıt söylerler filmin sonunda. hemşincedir bu ağıt. (bkz: da im yusuf orti) bunu dinledikten sonra anneannem aklıma geldi. o da ölen kızının arkasından buna benzer bir ağıt yakmıştı. belki tek kelimesini anlamazsınız ama ölüm eğer notalı bir şekilde ifade edilebilseydi bu ağıt olurdu.
" devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi." tol'a selam olsun.
devamını gör...