eskiden, oğuzların çepni boyuna ait türklerin konuştuğu dil. dil mi, lehçe mi, şive mi olduğuna dair tartışmalar vardır. belki batı asya'da konuşulduğu dönemde dil diyebilirdik ama şuan sanki yöresel, unutulmaya yüz tutmuş bir şive gibi duruyor. açıkçası karadeniz çepnileriyle, ege-marmara çepnileri arasında dil olarak nasıl farklılıklar veya benzerlikler var bilmiyorum. ben size ege-marmara bölgesindeki çepnilerin konuştukları dilden bahsedeceğim.

ağız olarak orta anadolu, kırşehir, tokat çevresinde konuşulan ağızla bir birine çok yakındır. "k" harfinin "g" harfine dönüşmesi, genizden "n"-"g" karışımı seslerin çıkması, -yım, -yın, -yık, -yı"ng"ız, ... şeklinde fiil çekimleri... çok ortak noktaları vardır.

ege-marmara çepnilerine değinmişken, yörüklere de mutlaka değinmek gerekir. kültür ve ağız olarak bire bir aynı olmakla beraber, çepnice içerdiği pek çok farklı kelime ile yörüklerin konuştuğu dilden ayrışmaktadır. bunun da tarihsel bazı sebepleri vardır ama onlara değinmeyeceğim. bu arada eğer tolkien "uruk" kelimesini "yörük" kelimesinden esinlendiyse eğer, bu çok kırıcı. ama tabi avrupa'nın "barbar türk" düşüncesiyle de uyumlu bir yaklaşım.

o zaman, belki ilk defa duyacağınız, belki benzer şekilde kullanıldığına şahit olduğunuz, aklıma gelen bazı kelimeler ve fiillerle örnek vermeye başlayayım.

elbiz: örümcek. özellikle uzun ince bacaklı, ağır hareketlerle hareket eden, küçük gövdeli kiler örümceği için kullanılır. öldürülmesi hoş karşılanmaz.

çaltı: dikenli, bodursu bitkilere verilen isim. özellikle kara çalı için kullanılır. dikenli olduğu için, evlerin etrafı tilki, kurt, domuz gibi yabanıl hayvanlara karşı koruma amaçlı, çit gibi çaltılarla çevrilir. arazilerin etrafı da sınırları belli etmek için çaltılarla çevrilebilir.

pakıldak: çaltının meyvesine denir. keçiler pakıldağa bayılır. ayrıca cafe veya bar açarsam adını da pakıldak koyacağım. *

çaltı biti: çalı kuşuna verilen isim.

yemiş: özellikle incir için kullanılır. meyve anlamında genelleme bulunmamaktadır.

melki: kavak mantarı ve kır mantarı için kullanılır.

göbelek: minik minik, yumrumsu, beyaz, kültür mantarına benzeyen mantar. belki de kültür mantarıyla aynı türdür fakat, yöre halkının bunu yediğine şahit olmadım.

maşınga: kuzine dediğimiz, üstü geniş, fırını da olan soba. maşınga üstünde pişen melki harika olur.

kele: boğa, dana anlamına gelir.

düve: tam olarak yetişkin sayılmayan, teenager inek kişisidir. *

kepir: su kaplumbağası

kestane: küçük tarla kertenkelesi için de kullanılır.

çinçin: kırık cam parçası

hanay: iki katlı, içerden merdivenli evlerde üst kat için kullanılır.

hayat: eve ilk girişteki geniş boşluğa, yani salona denir. mutfak için kullanıldığını da gördüm.

bükme: gözleme. eylem değil de, ıspanaklı, peynirli, kıymalı olan.

ansadan: aniden, farkında olmadan, yanlışlıkla gerçekleşen

şansadan: beklenmeyen bir şans eseri ortaya çıkan. bu kelimeyi sanırım ben bulmuş da olabilirim. hatta bununla ilgili öykü de yazdım. *

karamatadan: rastgele seçim yaparak. devamında "ooooo, çık çıkarım çardağa, yem veririm ördeğe..." diye devam eder.

tınatoz: eskiden evli erkeklerin eşleri için kullandıkları bir tabirdi ama şimdi, yeni nesil manita anlamında kullanmaktadır.

buymak: soğuk havada, ayazda çok üşümek. fiil kökü "buz"dur. genel olarak "buyup öldüm" şeklinde kullanılır.

zıypak: yokuş aşağı kumlu kaygan zemin. bu biraz tabii bir genelleme oldu. kaydırak için de kullanılabilir. bu zeminde kayma eylemine de zıypmak denir.

yuva: argo bir kelimedir. serseri, piç anlamına gelir. yuvarantı şeklinde daha da şiddeti arttırılabilir.

kuzu kuzu göbeği: salıncakta sallanan kişiyi önden ittirerek kendi başınızın üstüne kadar çıkartmanıza denir. kuzu kuzu göbeğine çıkartmak şeklinde kullanılır. en çok sevdiğim kelimelerden bir tanesidir ama, tehlikeli bir eylemdir. *

şimdilik aklıma gelenler bunlar. hatırladıkça eklemeler yaparım. siz de bir şeyler eklemek isterseniz sevinirim.
devamını gör...
ısimlendirme olarak çok yanlış açılmış başlıktır. ancak yukardaki arkadaşı türk dili ile en azından araştirma yapması ve belirledigi kelimeleri bizimle paylaşması guzel bir davranış tebrik ederim.

tanıma gelecek olursak: oğuzlarin 24 boyundan biri olan çepniler iç anadolu ve karadenize kadar geniş alanda yaşarlar. konustukları dil çepni dili degil; oguzcadır. bu yuzden bu tanımı yanlış buluyorum. çepni ağzı, şivesi ya da lehçesi diyebilmek için kendi özel grameri, ses ve şekil gibi farklılıklar olması gerekir ki zaten çepni boyu genis bir alana yayıldığı için boyle bir ayrım yapmak sacma olur. sinop'ta yaşayan bir cepni ile kayseri'de yasayan bir çepni aynı ağzı konuşmaz. o zaman avsşar boyu da kendi dili ya da agzi var dersek yaniliriz. onlar da yoresel olarak ses bakimindan farklilaşir. yani kayseri ağzı, sivas ağzı gibi vs. bu yüzden bu tanımın başlığının duzeltilmesi gerekir vesselâm
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çepni lehçesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim