1.
antimilitarist gazeteci bir kadın kaçırılıp teröristlerin eline geçiyor. bizim ekip de onu kurtarmak için seferber oluyor. ilk film kadar etkilemedi beni ama yine de çok keyifliydi.
devamını gör...
2.
şu ana kadar bizim yaptığımız en harika askeri film olabilir. el ryan'ı kurtmak adlı filmi anımsattı. ve ikisini çıkarıp ilk başarıyı üste taşıyan nadir filmlerden. (ilkinin daha altı değil.)
annemlerle izlemiyor olsaydım hıçkıra hıçkıra ağlardım. hem acıdan hem de güzellikten ağlatacak yerleri var.
keskin nişancının sözleri ve komutanın verdiği not en çok beğendiğim detaylardan.
notu ekleyeceğim ve birkaç spoi daha. (izleyecek varsa okumayabilir.)
"benim bir kızım vardı ceyda, yaşasaydı senin gibi olsun isterdim. yürekli, bilgili, boyun eğmeyen. bu ülkeyi eleştirsin isterdim, askeri de, devleti de insanları da. hatalarını yüzlerine vursun isterdim. yeter ki sevsin, ülkeyi ve içindekileri kusurlarıyla sevsin. sen de bizleri onurlandırmak için sev yeter ceyda..."
en çok ağlatacak yerlerinden biri yakılmaktan kurtarılan kadının tepkisiydi.
"bu kurşunu tutar mı?" (hayır ama sektirir.)
sonra ki "beni kendine siper et, hadi, beni kendine siper et." yemin ediyorum burada o askerin sırtını kendimle kapatmak istedim. "olamaz, olamaz sen askersin ölemezsin kendine gel." dedim içimde. onların anlamı, önemi ve değeri kendimden daha fazla. ki öyle askerlerin canı nasıl bize fedaysa bizimki de onlara. (hassasiyetim var ama formayı üstünde süs diye giymişlere yok. sadece forma hassasiyetine girerim.)
nota gelirsek ülkesini seven ve ileriye taşımak isteyen herkes bunun bilincine varır. hani filmde diyor ya"komutanım biz neden kendi paraşütlerimizi katlamadık?" (birbirlerininkiyi katladılar.)
"çünkü sadece kendinizden sorumlu değilsiniz. bunu unutmayın diye."
bu da öyle bir şey. ortada küçük kurtların oluşturduğu sürü varken sen en iyisi olmak veya en iyisini yapmak zorundasın. yoksa birliği parçalar ve yok edilmesi için fırsat oluşturursun. askerlik sadece askerlikte yok, normal hayat anlayışı da askerlik gibi. sen vatandaş olarak milleti oluşturuyorsun. yaptığın bir hata, başkasının canına mal olabilir. ve sen yaşamak kadar yaşatmak için de hayatta kalmalısın. bu ne demek, insanlığını var etmen veya koruman demek. işini düzgün yapman, sorumluluklarını adam gibi yerine getirmen demek vs.
bireysellikten sıyrılıp toplumsal odaklı düşünmek demek en basiti.
böyle şeyler izleyip izlemeden önce ki hâlinizle kalıyorsanız çok yazık. bu film bazı şeyler için dönüm noktası olabilecek nitelikte...
annemlerle izlemiyor olsaydım hıçkıra hıçkıra ağlardım. hem acıdan hem de güzellikten ağlatacak yerleri var.
keskin nişancının sözleri ve komutanın verdiği not en çok beğendiğim detaylardan.
notu ekleyeceğim ve birkaç spoi daha. (izleyecek varsa okumayabilir.)
"benim bir kızım vardı ceyda, yaşasaydı senin gibi olsun isterdim. yürekli, bilgili, boyun eğmeyen. bu ülkeyi eleştirsin isterdim, askeri de, devleti de insanları da. hatalarını yüzlerine vursun isterdim. yeter ki sevsin, ülkeyi ve içindekileri kusurlarıyla sevsin. sen de bizleri onurlandırmak için sev yeter ceyda..."
en çok ağlatacak yerlerinden biri yakılmaktan kurtarılan kadının tepkisiydi.
"bu kurşunu tutar mı?" (hayır ama sektirir.)
sonra ki "beni kendine siper et, hadi, beni kendine siper et." yemin ediyorum burada o askerin sırtını kendimle kapatmak istedim. "olamaz, olamaz sen askersin ölemezsin kendine gel." dedim içimde. onların anlamı, önemi ve değeri kendimden daha fazla. ki öyle askerlerin canı nasıl bize fedaysa bizimki de onlara. (hassasiyetim var ama formayı üstünde süs diye giymişlere yok. sadece forma hassasiyetine girerim.)
nota gelirsek ülkesini seven ve ileriye taşımak isteyen herkes bunun bilincine varır. hani filmde diyor ya"komutanım biz neden kendi paraşütlerimizi katlamadık?" (birbirlerininkiyi katladılar.)
"çünkü sadece kendinizden sorumlu değilsiniz. bunu unutmayın diye."
bu da öyle bir şey. ortada küçük kurtların oluşturduğu sürü varken sen en iyisi olmak veya en iyisini yapmak zorundasın. yoksa birliği parçalar ve yok edilmesi için fırsat oluşturursun. askerlik sadece askerlikte yok, normal hayat anlayışı da askerlik gibi. sen vatandaş olarak milleti oluşturuyorsun. yaptığın bir hata, başkasının canına mal olabilir. ve sen yaşamak kadar yaşatmak için de hayatta kalmalısın. bu ne demek, insanlığını var etmen veya koruman demek. işini düzgün yapman, sorumluluklarını adam gibi yerine getirmen demek vs.
bireysellikten sıyrılıp toplumsal odaklı düşünmek demek en basiti.
böyle şeyler izleyip izlemeden önce ki hâlinizle kalıyorsanız çok yazık. bu film bazı şeyler için dönüm noktası olabilecek nitelikte...
devamını gör...
3.
yapay, gerçekçilikten uzak, amerikan sinemasına özenti film.
sinemasına gitmiştim. ama isteyerek değil. bir arkadaşım hadi buna girelim demişti de öyle..
gercekcilikte, duygusallıkta asla nefes filmi kadar olamayacak.
sinemasına gitmiştim. ama isteyerek değil. bir arkadaşım hadi buna girelim demişti de öyle..
gercekcilikte, duygusallıkta asla nefes filmi kadar olamayacak.
devamını gör...
4.
özgün senaryoya sahip olmayan film.
(bkz: saving private ryan) * filminin son 30 dakikasını alıp filme kopyala yapıştır yapmışlar. araya da nihal atsız’dan şiirler sıkıştırıp seküler kafatasçı türkçülere oynamışlar.
yıl olmuş 2024 hala hollywood özentisi işleri ülkemizde satmaya çalışıyorlar.
(bkz: saving private ryan) * filminin son 30 dakikasını alıp filme kopyala yapıştır yapmışlar. araya da nihal atsız’dan şiirler sıkıştırıp seküler kafatasçı türkçülere oynamışlar.
yıl olmuş 2024 hala hollywood özentisi işleri ülkemizde satmaya çalışıyorlar.
devamını gör...
5.
ben bir filmin başarısını filmin bende bıraktığı duygu ile değerlendiriyorum.
bu filmi sadece bir defa izledim o da bu türü sevdiğim ve ilk filmi izlemiş olduğum için.
filmle ilgili hatırladığım pek bir şey yok. keskin nişancı atışı sahnelerini hayal meyal hatırlıyorum.
o zaman aklıma takılmıştı. sınır dışı operasyona gidiyorsan yanına neden * bora tüfeğini alırsın olmuştu.
jandarma genel komutanlığı üretimi hk g3 ailesinden yarı otomatik tüfekler var ordunun envanterinde.
tamam şiir okuyup ağır çekim ateş etmek filmin amacına hitap ediyor ama askeri açıdan bana mantıklı gelmeyen filmlerin duygusu da bana geçmiyor.
sırf dramatik olması için askerlik tecrübesi olmayan belki hayatında eline ilk kez tabanca alacak sivillere kendi silahını verdiğini için ölmek falan evet tiyatral ama 45 metre menzili olan pompalı tüfekle sırf türkiye'de üretimi yapılıyor diye özel operasyona gitmek filmi yerli izleyiciye hitap eden bir yapıya sokuyor.
bugün dünyada kendi silahını üreten ülkeler yeri geldiğinde gittikleri yerde kullanılan tüfekleri kullanıyor.
sen ırağa irana artık neresiyse oraya gidiyorsun mühimmat bitmiş ve öldürdüğün adamlara gidip üstlerini arıyorsun sonra da gelip hepsi keleş komutanım diyorsun.
senin adamların yanına gidip bakmana gerek mi var bilmiyor musun mühimmat farklı.
işte izleyiciye yönelik çekilen sahneler bakın birazdan mühimmat bitecek zor duruma düşeceğiz diye bağıran sahneler falan seyir zevkine gölge düşüren şeyler.
çatışma ortamında öyle tiyatral hareketlere girmeden mümkünse kendini çok az gösterip dikkat çekmeden sayıca üstünlüğü ele geçirmeye çalışırsın ama bizimkiler sağ olsun kızın repliğinin bitmesini ve son anda dramatik kurtarılmasını bekliyor.
keskin nişancılar çoğu zaman ilk atışta hedefi kafadan vurmazlar. zaten askeri nişancı kaçırma ihtimali yüksek olan baş hedefi yerine gövdeye ilk atışı yapar.
keskin nişancı ilk atışı yapar ve merminin düştüğü yere göre yükseklik ve rüzgar düzeltmesi yapar. ondan sonra ikinci belki üçüncü atışta hedefini ölümcül bir noktadan vurur.
sen kızın konuşması bitsin de şov yapayım derken gerçek hayatta o kız ölür.
bu filmi sadece bir defa izledim o da bu türü sevdiğim ve ilk filmi izlemiş olduğum için.
filmle ilgili hatırladığım pek bir şey yok. keskin nişancı atışı sahnelerini hayal meyal hatırlıyorum.
o zaman aklıma takılmıştı. sınır dışı operasyona gidiyorsan yanına neden * bora tüfeğini alırsın olmuştu.
jandarma genel komutanlığı üretimi hk g3 ailesinden yarı otomatik tüfekler var ordunun envanterinde.
tamam şiir okuyup ağır çekim ateş etmek filmin amacına hitap ediyor ama askeri açıdan bana mantıklı gelmeyen filmlerin duygusu da bana geçmiyor.
sırf dramatik olması için askerlik tecrübesi olmayan belki hayatında eline ilk kez tabanca alacak sivillere kendi silahını verdiğini için ölmek falan evet tiyatral ama 45 metre menzili olan pompalı tüfekle sırf türkiye'de üretimi yapılıyor diye özel operasyona gitmek filmi yerli izleyiciye hitap eden bir yapıya sokuyor.
bugün dünyada kendi silahını üreten ülkeler yeri geldiğinde gittikleri yerde kullanılan tüfekleri kullanıyor.
sen ırağa irana artık neresiyse oraya gidiyorsun mühimmat bitmiş ve öldürdüğün adamlara gidip üstlerini arıyorsun sonra da gelip hepsi keleş komutanım diyorsun.
senin adamların yanına gidip bakmana gerek mi var bilmiyor musun mühimmat farklı.
işte izleyiciye yönelik çekilen sahneler bakın birazdan mühimmat bitecek zor duruma düşeceğiz diye bağıran sahneler falan seyir zevkine gölge düşüren şeyler.
çatışma ortamında öyle tiyatral hareketlere girmeden mümkünse kendini çok az gösterip dikkat çekmeden sayıca üstünlüğü ele geçirmeye çalışırsın ama bizimkiler sağ olsun kızın repliğinin bitmesini ve son anda dramatik kurtarılmasını bekliyor.
keskin nişancılar çoğu zaman ilk atışta hedefi kafadan vurmazlar. zaten askeri nişancı kaçırma ihtimali yüksek olan baş hedefi yerine gövdeye ilk atışı yapar.
keskin nişancı ilk atışı yapar ve merminin düştüğü yere göre yükseklik ve rüzgar düzeltmesi yapar. ondan sonra ikinci belki üçüncü atışta hedefini ölümcül bir noktadan vurur.
sen kızın konuşması bitsin de şov yapayım derken gerçek hayatta o kız ölür.
devamını gör...