demokrasiyi yunanlar mı icat etti sorunsalı
başlık "chronos" tarafından 06.06.2021 15:57 tarihinde açılmıştır.
1.
modern batının genel kültüründe en derine kök salan yerleşik fikirlerden biri yunanların demokrasiyi icat ettikleridir.
sözcüğün, demos (halk) ve kratos (iktidar) köklerinden üretilmesi bir yana, bundan daha yanlış bir şey yoktur. hatırlatmak gerekirse, bu sözcük gayet geç bir tarihte, v. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı.
öncelikle, o devirde yunanistan, millî kimlik anlamında varolmuş değildi. ellada bağımsız bölgeler olan trakya, halkidiki, adalar, iyonya ve karya arasında paylaşılmıştı. orada nüfusu 10 bin vatandaşı geçmeyen şehir devletleri yükseliyordu: atina, tebaai, megara, argos, sparta, amphipolis ve bugünkü türkiye kıyılarında yer alan sestos, klazomenai, efes, milet... bazen bu şehir devletleri arasında işbirlikleri oluyordu, ancak atina ve sparta örneğinde olduğu gibi, anlaşmazlıklar onları sık sık karşı karşıya getiriyordu.
atina demokrasinin taslağını çizdiğinde sparta bir krallık olarak kaldı.
etnoloji ve arkeoloji gösterdi ki doğrudan demokrasi, yani karar alma hakkının çoğunluk yasasına göre bütün vatandaşlar tarafından kullanıldığı yönetim biçimi, dünyanın başka birçok bölgesinde klanlar konseyi biçimiyle yüzyıllardan beri uygulanıyordu.
temsili demokrasi ayrıca kabileler konseyi biçiminde de vardı ve bunların bir başkan seçmeleri gerekiyordu.
demokrasi atina’da hemen kök salmadı ve romalılar tarafından fethine kadar şehir oligarşi ile demokrasi arasında gidip geldi. atinalıların düşündükleri biçimiyle demokrasi, modern çağda bu isimle anladığımız rejimle hiçbir biçimde kıyaslanamaz: öncelikle atina’da demokrasi, vatandaş olarak görülmeyen bazı toplulukları dışlıyordu, örneğin köleler ve denizciler gibi.
hatta yalnızca toplumsal görevlerden muaf vatandaşlar şehrin işleriyle meşgul olabildiklerinden, kölelik demokrasiyi meydana getiren unsurlardan sayılırdı. ayrıca demokrasi kuvvetlerin ayrılığını tanımıyordu ve aynı yargı görevlisi hem yargıç hem de yasa koyucu olabilirdi.
perikles'e kadar demokrasi aslında en zengin vatandaşlar tarafından yönetilmişti; bu, solon’un anayasasının mirasıydı (mö vıı.-vı. yüzyıllar). perikles en fakirlerin de şehir hayatına katılabilmeleri için ödenek sağlayan bir vergi koyduğunda, atina'nın demokrasi kavramına uymayan bu icada karşı eleştiri okları yağdı. nihayet, ııı. yüzyılda, aristoteles, kendi döneminde şehrin sorumlularının seçilme yöntemini “fazla çocukça” bulur (politika, lf); seçimin, yaşlı üyelerin seçiminde olduğu gibi alkışlarla ya da kuş falına baktıktan sonra kura çekimiyle yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. plutharkos oyları saymakla görevlendirilenlerin “bir binaya kapatılarak alkışların yoğunluğunu tahmin etmeye çalıştıklarını” (lykurgos) anlatıyor. her koşulda, seçim oy verilerek yapılmıyordu.
dolayısıyla, demokrasinin icadını “yunanlara” mal etmek yanlıştır. bu terim çürümüş yemeklere sarılan bir ambalajdır; tıpkı sovyetlerin arka bahçelerinde george orwell’in “newspeak”inin (1984) karanlık kehanetleri ile ütopya fanatiklerinin fantezilerini gerçekleştiren, halkla da demokrasiyle de ilgili olmayan şu “halk demokrasileri” örneğinde olduğu gibi.
sözcüğün, demos (halk) ve kratos (iktidar) köklerinden üretilmesi bir yana, bundan daha yanlış bir şey yoktur. hatırlatmak gerekirse, bu sözcük gayet geç bir tarihte, v. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı.
öncelikle, o devirde yunanistan, millî kimlik anlamında varolmuş değildi. ellada bağımsız bölgeler olan trakya, halkidiki, adalar, iyonya ve karya arasında paylaşılmıştı. orada nüfusu 10 bin vatandaşı geçmeyen şehir devletleri yükseliyordu: atina, tebaai, megara, argos, sparta, amphipolis ve bugünkü türkiye kıyılarında yer alan sestos, klazomenai, efes, milet... bazen bu şehir devletleri arasında işbirlikleri oluyordu, ancak atina ve sparta örneğinde olduğu gibi, anlaşmazlıklar onları sık sık karşı karşıya getiriyordu.
atina demokrasinin taslağını çizdiğinde sparta bir krallık olarak kaldı.
etnoloji ve arkeoloji gösterdi ki doğrudan demokrasi, yani karar alma hakkının çoğunluk yasasına göre bütün vatandaşlar tarafından kullanıldığı yönetim biçimi, dünyanın başka birçok bölgesinde klanlar konseyi biçimiyle yüzyıllardan beri uygulanıyordu.
temsili demokrasi ayrıca kabileler konseyi biçiminde de vardı ve bunların bir başkan seçmeleri gerekiyordu.
demokrasi atina’da hemen kök salmadı ve romalılar tarafından fethine kadar şehir oligarşi ile demokrasi arasında gidip geldi. atinalıların düşündükleri biçimiyle demokrasi, modern çağda bu isimle anladığımız rejimle hiçbir biçimde kıyaslanamaz: öncelikle atina’da demokrasi, vatandaş olarak görülmeyen bazı toplulukları dışlıyordu, örneğin köleler ve denizciler gibi.
hatta yalnızca toplumsal görevlerden muaf vatandaşlar şehrin işleriyle meşgul olabildiklerinden, kölelik demokrasiyi meydana getiren unsurlardan sayılırdı. ayrıca demokrasi kuvvetlerin ayrılığını tanımıyordu ve aynı yargı görevlisi hem yargıç hem de yasa koyucu olabilirdi.
perikles'e kadar demokrasi aslında en zengin vatandaşlar tarafından yönetilmişti; bu, solon’un anayasasının mirasıydı (mö vıı.-vı. yüzyıllar). perikles en fakirlerin de şehir hayatına katılabilmeleri için ödenek sağlayan bir vergi koyduğunda, atina'nın demokrasi kavramına uymayan bu icada karşı eleştiri okları yağdı. nihayet, ııı. yüzyılda, aristoteles, kendi döneminde şehrin sorumlularının seçilme yöntemini “fazla çocukça” bulur (politika, lf); seçimin, yaşlı üyelerin seçiminde olduğu gibi alkışlarla ya da kuş falına baktıktan sonra kura çekimiyle yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. plutharkos oyları saymakla görevlendirilenlerin “bir binaya kapatılarak alkışların yoğunluğunu tahmin etmeye çalıştıklarını” (lykurgos) anlatıyor. her koşulda, seçim oy verilerek yapılmıyordu.
dolayısıyla, demokrasinin icadını “yunanlara” mal etmek yanlıştır. bu terim çürümüş yemeklere sarılan bir ambalajdır; tıpkı sovyetlerin arka bahçelerinde george orwell’in “newspeak”inin (1984) karanlık kehanetleri ile ütopya fanatiklerinin fantezilerini gerçekleştiren, halkla da demokrasiyle de ilgili olmayan şu “halk demokrasileri” örneğinde olduğu gibi.
devamını gör...
2.
kim icat etti bilmem ama kimse doğru kullanmıyor.
devamını gör...