1.
deprem psikolojisi
bir deprem yaşamış insanların artık avizeye bakarak yaşaması ve her an deprem olacak sanması durumudur.
yalnızca fay hatlarının değil hayata duyulan güvenin de sarsılmasıdır. deprem psikolojisi; her an tetikte olmak, uyuyamamak, sürekli sallanıyorum zannetmek ve depremi bekleyerek yaşamaktır. bir gözün açık uyumaktır.
en güvendiğin barınağın, evin yuvanın başına yıkılması sonrası evine duyulan kızgınlık, korku, endişe olarak zuhur eder.
doğal bir felaket olan deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar.
bir deprem yaşamış insanların artık avizeye bakarak yaşaması ve her an deprem olacak sanması durumudur.
yalnızca fay hatlarının değil hayata duyulan güvenin de sarsılmasıdır. deprem psikolojisi; her an tetikte olmak, uyuyamamak, sürekli sallanıyorum zannetmek ve depremi bekleyerek yaşamaktır. bir gözün açık uyumaktır.
en güvendiğin barınağın, evin yuvanın başına yıkılması sonrası evine duyulan kızgınlık, korku, endişe olarak zuhur eder.
doğal bir felaket olan deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar.
devamını gör...
2.
deprem psikolojisi ben de kalp çarpıntısı gibi bir şeye dönüştü. en son istanbul depreminde psikolojim alt üst olunca kalbimin çarpıntısına uyanıp kaçıyordum deprem oluyor diye. gecen bursa depreminde de yine kalbim çarpıyor diye geri yattım. alışıyorsun işte bir şeylere, ruhun bile duymuyor, duysa kulak asmıyor.
devamını gör...
3.
depremin iki çeşit yıkım etkisi var. bunlardan biri fiziksel, yani karton gibi dağılıp yıkılan binalar ve bedensel hasarlar gibi gözle görülebilir kısım. bir de kişilerin sosyal hasarı var. insanların yaşamı ve düzeni beklenmedik bir anda altüst olabiliyor. kurtulanlar ve başka kente gidenler, o enkazı da beraberinde götürüyor. her şeyin özünü oluşturan esas güven dediğimiz duygu da sarsılıyor. önce şok yaşanıyor, daha sonraki de inkar aşaması, yani kendi başına geleni kabul edememe, neden kendi başına geldiğini sorgulama, ardından bir öfke aşaması yaşanıyor, binanın sağlam olmadığı konusunda duyulan bir öfke. bunlar doğal tepkiler, sonuç olarak deprem ve yer kabuğu bizim hükmedemediğimiz olgular. sonrasında ve gün geçtikçe bu belirtiler azalma gösterecek. felaketi yakından yaşayanlar ile felaketi uzaktan seyredenler, bu belirtilerin azaldığını görecekler, biraz acı hatıralar ve tutulan yaslara ait belirtiler olacak. karanlık tünelden aydınlığa çıkabilmek için psikolog desteği ve bunlar yanında eş, dost, arkadaş desteği ile hayata tutunmak çok önemli. insan bu kadar büyük afetlerden yıpranarak çıktığı kadar değişerek de çıkar. bu ruhsal açıdan olumsuz değil, bazen de güçlü ve kendinden emin olarak ortaya çıkacak bir değişimdir. son depremde 100 binin üzerinde insan kaybımız oldu. buna rağmen insanlar depremi unutmaya meyilli. enkazı kaldıra kaldıra unutmaya çalışacaklar ki kötü hatıralar böyle silinsin. burada hem vatandaş da, hem devlet de deprem kültürü ve deprem bilinci oluşturmayı göz ardı etmemeli.
devamını gör...
4.
iş bankası bir reklam yapmış 65 saniye 365 gündür içimizde diye. o günden sonra bu topraklarda yaşayan herkes o anlarda takılı kaldı. sanki felaket nereye gidersek gidelim bizimle geliyor. enkaz şehrimiz değil yüreğimiz artık.
devamını gör...
5.
yıldönümü için gün sayıp kalp atışlarının hızlanmasına, sanki o anı tekrar o günde yaşayacakmışcasına anksiyetik hallere gebe bırakıyor.
devamını gör...