1.
insanlar depresyonun hüzün, ağlamak ya da siyah giyinmek olduğunu zannederler, ancak yanılırlar. depresyon tamamıyla bir uyuşukluk halidir.. sabah, tekrar yatmak için uyanmaktır...
devamını gör...
2.
sebep bulamamaktır. yapılacak şeylerin sebepsiz olması da yapılmasını engeller. kısır döngüdür. içinden çıkılması zordur da niye çıkalım?
devamını gör...
3.
beni sürekli suçlayan, gelecekte bir tek güzel günüm olmayacağını söyleyen iç sesimi susturamamıştım ben. kendimin en büyük düşmanı olmuştum. psikologa da ilk söylediğim buydu; "düşünmeye biraz ara versem, biraz dinlenebilsem iyi olacağım belki ama yapamıyorum.". depresyon benim için tam da o iç sesti.
devamını gör...
4.
yiyordu, içiyordu, uyuyordu, ama yaşamıyordu.
kaynak/ twitter.
kaynak/ twitter.
devamını gör...
5.
depresyonda olan bir insana "neden üzülüyorsun, hayat çok güzel" demek astımı olan bir insana "neden nefes almıyorsun, bir sürü hava var" demekle aynı şeydir.
kaynak/instagram
kaynak/instagram
devamını gör...
6.
yaşayan ölü.
devamını gör...
7.
nasıl bir his biliyor musun? oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.”
kaynak (şahsiyet)
kaynak (şahsiyet)
devamını gör...
8.
9.
genelde öyle olur zaten.
kalbim sivri bir çakıyla oyulur
ben evi süpürürüm.
geberirim kahrımdan, sonra gider faturaları öderim.”
devamını gör...
10.
deplasmandayımunutuldumaldatıldımsevgilimdenayrıldımçokyalnızım.
devamını gör...
11.
sevilen şeylerden bile zevk alamamak.
devamını gör...
12.
herkese iyi olduğunu kanıtlamaya çalışmak.
devamını gör...
13.
çığlık atıyorum, ama kimse duymuyor.
devamını gör...
14.
kimseyi görmek istemiyorum
devamını gör...
15.
hiçbir şeye konsantre olamıyorum. istesem de hiçbir şeye odaklanamıyorum. dikkatimi kısacık süreler için bile toparlayamıyorum. hiçbir şeyden tat alamıyorum. yaşamaya dair hiçbir şevkim yok.
devamını gör...
16.
ruhunun yaralanıp bedenine "ben seni yavaşlatırım, sen git." demesinin ardından sadece bedenen dünyevi işleri sürdürmek ve bu sırada ruhuna yeni yaralar eklenmesi.
devamını gör...
17.
dipteyim
devamını gör...
18.
göğsün bir kum tanesine sıkışması gibi bir şey.
devamını gör...
19.
şu an unutmak istediğim şeylere yıllar önce mutluluktan ölüyordum.
devamını gör...
20.
ben olsam, herkesin bir hışım bindiği trenin durağında öylece beklemek derdim. üstelik yeni yeni trenler gelip geçiyor. siz oradasınız. hareket edemiyorsunuz. hayır, çıkıp hava almakla düzelecek bir şey de olmuyor bu.
kendinize kızıyorsunuz, herkesin yapabildiğini yapma yeterliligine sahipsiniz çünkü görünürde. yapabileceğinizi biliyorsunuz. ama olmuyor. hadi, madem öyle kabulleneyim diyorsunuz bu kez daha dibe batıyorsunuz ve trenler yoluna devam ediyor.
insan kalabalığı içindeki bir hiç kimseyi oynuyorsunuz. memnun değilsiniz. duygularınızı bulamıyorsunuz ve sınırlardasınız. bazen geçmesini istiyor bazense bu hastalığın hep mahkumu olduğunuzu düşünüyorsunuz. aslında geçebiliyor.
zaman gözünüzde büyüyor. zaman gözünüzde büyüdükçe kestirip atmak istiyorsunuz. doğal bu. beyin iradenize direniyor. hayır diyor, ben kapattım kendimi, ne yapsan nafile.
kendinize gelemiyor, kim olduğunuzu bulamiyorsunuz. bazen biri olduğunuzdan bile emin olamıyorsunuz. idealleriniz, sizi siz yapan şeyler, hisleriniz siliniyor. izlerinden yola çıkarak hissetmeye çalışıyorsunuz. bu dışarıdakiler için fena olmuyor ama içeride iyi gitmeyen şeyleri biliyorsunuz.
aniden, tek bir hareketle kat ettiğiniz bütün yollardan geri geri sürükleniyorsunuz. bu bataklıkta boğuluyorsunuz. en sevdiğiniz insanlardan bile uzaklaşma gereği duyuyorsunuz. bazen bu suçluluk hissettiriyor, bazense ne kadar haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz.
duran beyin, bütün kötü duygularla baş etmeyi de durduruyor. içerideki binlerce küçük böcek kalbinizi, iyiliğinizi kemiriyor sanki. ama iyi olmayı ne çok istiyorsunuz.
tren kalkmak üzere. kalkmak istiyorsunuz ama hayır, bağlısınız oturduğunuz yere. yine de bir gün trene binebiliyorsunuz.
kendinize kızıyorsunuz, herkesin yapabildiğini yapma yeterliligine sahipsiniz çünkü görünürde. yapabileceğinizi biliyorsunuz. ama olmuyor. hadi, madem öyle kabulleneyim diyorsunuz bu kez daha dibe batıyorsunuz ve trenler yoluna devam ediyor.
insan kalabalığı içindeki bir hiç kimseyi oynuyorsunuz. memnun değilsiniz. duygularınızı bulamıyorsunuz ve sınırlardasınız. bazen geçmesini istiyor bazense bu hastalığın hep mahkumu olduğunuzu düşünüyorsunuz. aslında geçebiliyor.
zaman gözünüzde büyüyor. zaman gözünüzde büyüdükçe kestirip atmak istiyorsunuz. doğal bu. beyin iradenize direniyor. hayır diyor, ben kapattım kendimi, ne yapsan nafile.
kendinize gelemiyor, kim olduğunuzu bulamiyorsunuz. bazen biri olduğunuzdan bile emin olamıyorsunuz. idealleriniz, sizi siz yapan şeyler, hisleriniz siliniyor. izlerinden yola çıkarak hissetmeye çalışıyorsunuz. bu dışarıdakiler için fena olmuyor ama içeride iyi gitmeyen şeyleri biliyorsunuz.
aniden, tek bir hareketle kat ettiğiniz bütün yollardan geri geri sürükleniyorsunuz. bu bataklıkta boğuluyorsunuz. en sevdiğiniz insanlardan bile uzaklaşma gereği duyuyorsunuz. bazen bu suçluluk hissettiriyor, bazense ne kadar haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz.
duran beyin, bütün kötü duygularla baş etmeyi de durduruyor. içerideki binlerce küçük böcek kalbinizi, iyiliğinizi kemiriyor sanki. ama iyi olmayı ne çok istiyorsunuz.
tren kalkmak üzere. kalkmak istiyorsunuz ama hayır, bağlısınız oturduğunuz yere. yine de bir gün trene binebiliyorsunuz.
devamını gör...