devlete neden baba deriz sorunsalı
başlık "ivanmilinski" tarafından 31.07.2021 23:30 tarihinde açılmıştır.
1.
harbiden merak ettiğim sorunsaldır.
anamızı şey ettikleri için mi yoksa başka bir anlamı var mı ?
devlet baba diyorlar hep. babalık yaptığını hiç görmedim.
anamızı şey ettikleri için mi yoksa başka bir anlamı var mı ?
devlet baba diyorlar hep. babalık yaptığını hiç görmedim.
devamını gör...
2.
devlet neden babadır?
çünkü tabiat anadır…
bu yüzdendir ki; tüm devletler tabiatın ırzına geçmektedir.
söyleyeceklerim bu kadar…
çünkü tabiat anadır…
bu yüzdendir ki; tüm devletler tabiatın ırzına geçmektedir.
söyleyeceklerim bu kadar…
devamını gör...
3.
çünkü doğur doğur devlet bakar.
devamını gör...
4.
devlet baba ekolü, süleyman demirel ile oluşan bir jargon olup; toplumumuzun ''memur ol, maaşın belli olsun'' kanaatinin yansıması olarak gerçekleştirilen söylem diye cevaplayacağım sorunsal.
devamını gör...
5.
bu sorunsalın aklıma getirdiği bir şarkı
sözleri;
uyandım, günaydın
söylenecek cümleler gördüm
anlatmam lazım sana uyan artık
halk bir çocukmuş meğer dayak yediğine hem baba, hem devlet dermiş
onlara birkaç arsa, arpa, buğday, verimsiz toprak vermiş
işlemiş insan, kazanmamış insaf
altmış yılını heba etmiş taşrada ölüp gitmiş
oysa ismi dahi hiç bilinmemiş
birkaç kazma, birkaç kürek, birkaç da omuz
bu son dansa istemeden eşlik etmiş
hangi dağın türküsü bu?
sorma bana; ben bilemem zaten
kendi var olmadı kader; benim de payım var n'olur affet
methetmem yaşadığım şehri asla bundan sonra
burada insanlar soğuk; sevmeyi dahi beceremezler öyle bakma
haklıyım bu konuda; bazı bazı yanılsam da
burada ne gönül ne aşk var ve paran varsa adamsın da
burada koltuk sevdasıdır tek bilinen sevda
sen bana bakma...
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
kalem, kağıt, umut, barış
huzur kaybeder rengini;
bir dünya düşün bir o kadar karanlık ve sevgisiz
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
para, savaş, haset, zaman
yanar kaybeder rengini;
bir dünya düşün tüm kalpleri karanlık ve sevgisiz
yazdı şanın paçavralarına kanlı kalem;
can yitik tıkandı kalem
yalanla yıkandı kalem
susup yalana kandık aney, yüzleri kavruk aney
bilmiyor sendika ne, sormuyor sendika ne
titriyor cürmü soğuk dağda kışın kar basıyor
bilir gayrı kavgası yok ve sırtında parkası yok
bir yüzü var, arkası yok içinde yâr yazıyor
şehirden mektup var can; okuma yazması yok
eli hep nasır, beli hep bükük, yâr ağzında tütün
bura o yeşil vurmuş bütün
orası uzak ve harp orası
kerpiçten odası yanmıyor sobası
devletin gelmiyor sorası
maraz var mı evde? karar mı çehre?
ben beş beğenmezken ömür geçirip mutlu oluyor tekle
can pahası ekiyor; sonra yok fiyata satıyor
hem de; hiç gitmediği bir şehre
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
kalem, kağıt, umut, barış
huzur kaybeder rengini;
bir dünya düşün bir o kadar karanlık ve sevgisiz
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
para, savaş, haset, zaman
yanar kaybeder rengini;
bir dünya düşün tüm kalpleri karanlık ve sevgisiz
sözleri;
uyandım, günaydın
söylenecek cümleler gördüm
anlatmam lazım sana uyan artık
halk bir çocukmuş meğer dayak yediğine hem baba, hem devlet dermiş
onlara birkaç arsa, arpa, buğday, verimsiz toprak vermiş
işlemiş insan, kazanmamış insaf
altmış yılını heba etmiş taşrada ölüp gitmiş
oysa ismi dahi hiç bilinmemiş
birkaç kazma, birkaç kürek, birkaç da omuz
bu son dansa istemeden eşlik etmiş
hangi dağın türküsü bu?
sorma bana; ben bilemem zaten
kendi var olmadı kader; benim de payım var n'olur affet
methetmem yaşadığım şehri asla bundan sonra
burada insanlar soğuk; sevmeyi dahi beceremezler öyle bakma
haklıyım bu konuda; bazı bazı yanılsam da
burada ne gönül ne aşk var ve paran varsa adamsın da
burada koltuk sevdasıdır tek bilinen sevda
sen bana bakma...
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
kalem, kağıt, umut, barış
huzur kaybeder rengini;
bir dünya düşün bir o kadar karanlık ve sevgisiz
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
para, savaş, haset, zaman
yanar kaybeder rengini;
bir dünya düşün tüm kalpleri karanlık ve sevgisiz
yazdı şanın paçavralarına kanlı kalem;
can yitik tıkandı kalem
yalanla yıkandı kalem
susup yalana kandık aney, yüzleri kavruk aney
bilmiyor sendika ne, sormuyor sendika ne
titriyor cürmü soğuk dağda kışın kar basıyor
bilir gayrı kavgası yok ve sırtında parkası yok
bir yüzü var, arkası yok içinde yâr yazıyor
şehirden mektup var can; okuma yazması yok
eli hep nasır, beli hep bükük, yâr ağzında tütün
bura o yeşil vurmuş bütün
orası uzak ve harp orası
kerpiçten odası yanmıyor sobası
devletin gelmiyor sorası
maraz var mı evde? karar mı çehre?
ben beş beğenmezken ömür geçirip mutlu oluyor tekle
can pahası ekiyor; sonra yok fiyata satıyor
hem de; hiç gitmediği bir şehre
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
kalem, kağıt, umut, barış
huzur kaybeder rengini;
bir dünya düşün bir o kadar karanlık ve sevgisiz
dayan! dünyalar devrilir
gök kubbe aşinadır buna, döndükçe evrilir
para, savaş, haset, zaman
yanar kaybeder rengini;
bir dünya düşün tüm kalpleri karanlık ve sevgisiz
devamını gör...
6.
devamını gör...
7.
fakat müzeyyen bu derin bir konu diyebileceğim başlıktır…
kafam biraz meşgul, o yüzden kısa ve yüzeysel geçeceğim, affola:
en kısa cevap “tipik doğu (mezopotamya) kültürüdür” şeklinde olacaktır.
mesela batıda beklentiler, şikayetler, protestolar hiç bir zaman devlete karşı olmaz, hep hükümete karşıdır ve hükümetten beklenir. çünkü devlet ortak aklın (tinin) ürünü ve fonksiyoneldir. kalıcıdır. direkt muhattap alınması hiç gerekmez, zira insanın kendi kendine şikayetlenmesi demektir.
hükümet ise günceldir. mevcut konjonktürde ve halkın beklentilerine göre seçilirler. eğer beceremezse de bir dahaki seçime hesap verir ve giderler. bu yüzden “baba” gibi kalıcı bir figürden bahsedilemez.
ama doğuda öyle değildir. hiç değişmeyen, kalıcı figürden; yani kodumu oturtan, annenin karşıtı olarak “dışarıdaki bizden” olan babadan olaylara el atması ve hayatımıza müdahale etmesi beklenir. yeri gelir bir kurtarıcı, yeri gelir kardeşler arası düzeni sağlayan bir yargıçtır.
dolayısıyla doğuda adaletin devletten beklenmesi ile de direkt ilgili olduğu kanısındayım.
bu klasik bir “mezopotamya” anlayış ve geleneğidir.
kafam biraz meşgul, o yüzden kısa ve yüzeysel geçeceğim, affola:
en kısa cevap “tipik doğu (mezopotamya) kültürüdür” şeklinde olacaktır.
mesela batıda beklentiler, şikayetler, protestolar hiç bir zaman devlete karşı olmaz, hep hükümete karşıdır ve hükümetten beklenir. çünkü devlet ortak aklın (tinin) ürünü ve fonksiyoneldir. kalıcıdır. direkt muhattap alınması hiç gerekmez, zira insanın kendi kendine şikayetlenmesi demektir.
hükümet ise günceldir. mevcut konjonktürde ve halkın beklentilerine göre seçilirler. eğer beceremezse de bir dahaki seçime hesap verir ve giderler. bu yüzden “baba” gibi kalıcı bir figürden bahsedilemez.
ama doğuda öyle değildir. hiç değişmeyen, kalıcı figürden; yani kodumu oturtan, annenin karşıtı olarak “dışarıdaki bizden” olan babadan olaylara el atması ve hayatımıza müdahale etmesi beklenir. yeri gelir bir kurtarıcı, yeri gelir kardeşler arası düzeni sağlayan bir yargıçtır.
dolayısıyla doğuda adaletin devletten beklenmesi ile de direkt ilgili olduğu kanısındayım.
bu klasik bir “mezopotamya” anlayış ve geleneğidir.
devamını gör...
8.
eril bir nitelikte anılması, magandalık barındıran sosyolojik söylemlerin neticesindedir. her türlü iktidarı ataerkil pozisyonda değerlendirmek, toplumun kanına işlemiştir bu coğrafyada. hükmetmek, yasa koyuculuk, sınırlandırma, ötekileştirme ve sindirme, tabiatında vardır tüm bunların. sahip olunan kemik yapısı itibariyle ucuz gövde gösterisi ve katliamların, himayenin ve idarenin tüm organlarını kendinde toplayan bir durumdur. baba da evdeki kanunları koyar. familyanın şefidir, üst katmandır, hiyerarşinin ilk basamağıdır bu toplumda. o sebeple devleti de bir baba olarak düşünürsek, halk da diğer aile azalarıdır. fakat bilinmez ki tüm aileyi çekip çeviren anadır, ortalığa saçılmış hüzünleri toplayan, yıkılmaya müsait yapılanmaları kompanse eden, yapılanları görmezden gelen, türlü iğrençlikleri sineye çeken...
devamını gör...
9.
çünkü iktidar eril bir terim olarak ortaya çıkmıştır. tarihi çağların bütününde yönetme gücü erkeklerdedir. erkek egemen demek yanlış bir tanım olabilir fakat devletlerin yönetici kesimi doğal güç kavramından hareketle hep erkeklerden çıkmıştır. erkek vücut gücünü kullanarak avlanır, savaşır bu yolla ailesine bakar ilkçağlardan beri süregelen bu görüş yöneticilerin erkek olmasını beraberinde getirmiştir. ayrıca eski türk töresine göre de aile reisi erkektir. bu sadece türklerde de böyle değildir, dünya üzerinde ataerkil toplumlarda toplumun en küçük aile birimi göz önüne alındığında reis babadır. dolayısıyla devleti yönetme yetkisine sahip olabilecek kişi de babadır.
devamını gör...
10.
(bkz: babayla olan ilişki)
devamını gör...
11.
ataerkil bir toplumun kültürünün meyvesidir. pederşahi devlet anlayışının türklerde yaygın olması da bu kapsamdadır
devamını gör...
12.
devletçi bir toplum olmanın getirisidir
devamını gör...
13.
sert bir merkezi otoriteyle yönetilmemizden ötürüdür. biz de inkılabı devlet yapmıştır fabrikayı devlet açmıştır kişisel hak ve özgürlükleri devlet vermiştir. bu tanzimattan beri böyledir. normalde halkda belli bir okur yazar entelektüel kitlenin oluşmasıyla yapılması gereken modernleşme süreci tepeden inme sert bir şekilde hızlıca tanzimattan itibaren uygulanmıştır. edebiyat gibi bir alanda bile modern eser türlerini tanıtan devletin batıya yolladığı öğrenciler olunca doğal olarak devlet baba oluyor. bu hızlı merkezileşme sürecinin eksisi artıları vardır orası tartışılır ama şüphesiz ki bu süreç devlete baba denmesini sağlamıştır.
ek:bu tanzimattan cumhuriyete kadar devam eden süreç kendi şahsi fikrime çok gereklidir yoksa iran gibi olabilirdik. iran da denedi olmadı çünkü onlarda ulema acayip güçlü merkezileşemedi.
ek2: devleti devlet baba yapan süreci iyi anlamak için niyazi berkes'in türkiye'de çağdaşlaşma kitabı okunabilir.
ek:bu tanzimattan cumhuriyete kadar devam eden süreç kendi şahsi fikrime çok gereklidir yoksa iran gibi olabilirdik. iran da denedi olmadı çünkü onlarda ulema acayip güçlü merkezileşemedi.
ek2: devleti devlet baba yapan süreci iyi anlamak için niyazi berkes'in türkiye'de çağdaşlaşma kitabı okunabilir.
devamını gör...
14.
koca demek daha doğru. büyük anlamında yanlış anlaşılmasın.
devamını gör...
15.
annenizle olan malum ilişkisinden ötürü. başka sorularınız olursa çekinmeyin.
devamını gör...
16.
mesaj atın anlatayım dediğim başlık.
devamını gör...