doktora gitmeyi ertelemek

özel hastanelerin adını soyadını sorduğunda bile para alması, devlet hastanelerinin de aylar sonrasına randevular vermesi ve her branşta suriyeli hasta işgaline uğramasından insanımızda yer edinmiş kötü huylardan birisidir. erteleyenlerden birisi de benim. iyi halt yiyorum.

gassala gitmeyi yaklaştıran eylem.

akp iktidarın sorunlu hale gelen durumdur.

eskiden hastanelerde sıra vardı ama sabah sıraya gider, en kötü mesai bitimine kadar işinizi halleder, ilaçlarınızı alır, evinize dönerdiniz.

şimdi ise devlet hastanesinden 1 aya yakın randevu çıkmıyor. çıksa da en az 1 hafta sonraya çıkıyor. ulan 1 haftaya insan ya ölür ya da düzelir.

hadi özele gideyim desen sağlık bakanının ve malum kişinin eşinin hastane zincirleri var. 3-5 maaş bırakmak zorundasınız ki, şu devirde de buna kimsenin gücü yetmez.

yani insanlar devasa şehir hastaneleri olan, dünyanın bizi çatır çatır kıskandığı sağlık sisteminde hastaneye gidemiyor!!.

...genetik kodumuza dönüşmüş durum, genelde hastaneden cenazemiz çıkar, bundandır doktora gitmekten hep kaçarız, kaçtıkça da cenazemiz çıkar, kısır döngü... en sevdiğim dostlarımdan biri doktor, bazen ondan daha çok tıbbi bilgiye sahip olduğumu düşünüyorum, hadsiz özgüven gibi olmasın ama, o bile bazen keşke doktor olsaydın, çok yatkınsın, diyor... çocukken hikaye kitabı yerine mayo clinic ciltlerini yiyip yutmak gibi bir obsesif bozukluğum vardı, şimdi çok işime yarıyor, babamın cerrahı uzun süre beni cerrah sanıp sonunda uç bir cerrahi kavram kullandığında, üzgünüm anlamadım diyince, siz cerrah değil misiniz nasıl yani demişti, sinemacı olduğumu duyunca şok olmuştu. çocuklara kesinlikle mayo clinic dersleri verilmeli, en azından okusunlar yahu...

internette yaptığımız çeşitli araştırmalar sonucu ölümcül hastalığımız olduğuna ikna olmamıza neden olacak eylem.

hastalık kendiliğinden geçer belki diye yapılan durum. doğru bir yol olmayabilir.

ihmal etmeyin...
sizin umursamadığınız her şey farklı şeylere yol açabilir.
erken gitmekte fayda var.

saat başı su tüketen bir kişiyim. böbrekler sağlamdır benim. tuvalete bi işiyorum bembeyaz idrar çıkıyor, o derece yani.

size doktora gitmeniz gerektiğini düşündürecek bir durum varken bunu ertelemek, erteleyebilmek bana ya aslında çok da kötü olmadığınızı düşündürür ya da gerçekten canınıza hiç kıymet vermediğinizi.
bilmiyorum, akıl kârı değil bence.
hastaysanız ve acil bir durum söz konusu değilse lütfen ilgili branştan randevu alarak doktora görününüz.
acil durumlarda nereye gitmeniz gerektiğinizi bence biliyorsunuz, onu söylemeyeceğim.

#kamuspotu
lütfen gerçekten acil durumlar dışında acil servisleri meşgul etmeyelim.
#kamuspotu

bu ben. hastane iticiliğinden geliyor o da. tabi insanlar tedavi görüyor ve saygı gerektiren meslek grubu içinde vs. ama o kokuya, kalabalığa, bazen yoğunlaşmış mülteci grubuna denk gelesim gelmiyor ( kadın doğum/çocuk hastalıkları bizim burası normalde baya yoğun zaten hastanede çoğalıyorlar ama cidden yani...). özellikle kan tahlili varsa. aç kalmak, sıranın öğlene doğru gelmesi ve sonuçların öğleden sonrayı bulması vs. işkence. uyandıktan sonra 15-20 dk sonra yemek istiyorum. kendi isteğim dışında aç kalınca sanki 1 haftadır yememiş gibi bir görüntüm ve ruh halim olur.
allah'a şükür ki yılda en fazla 3-6 kez giderim. onun dışında sağlık ocağına gidiyorum. oraya her ay kan tahlili için kontrol amaçlı gidiyordum mesela. sağlıklı yaşam kadar kontrol de önemli ve evet sağlıklı yaşama rağmen.
sağlıkta çok hassasım ve de pinpirikli. kalbim mi ağrıdı 3-5 kez birkaç gün içinde "anne birkaç gün içinde kalbim 4 kez ağrıdı ve 5 kere sıkıştı. bazı kalp ağrıları kalp krizi habercisi, bir kardiyolojiye gidelim mi?"
en çok gittiğim bölümler; kardiyoloji, nöroloji.
migren ve uykusuzluktan o da. bazı dönemlerde vertigo da sayılmıştı. ve illet küme ağrıları.
fiziksel olarak iyi olup ruhsal olarak hasta olunca öyle. bir de eskiden çok düşünen insanların baş ağrısı çektiğini sanardım ama bence somut bir gerekçesi vardır bunların. ama pek demiyorlar ve psikolojiye yönlendiriyorlardı. çeşitli baş ağrılarının hepsi mi psikolojik?
anksiyete bozukluğunda hormonlar ve duygu dengelerinde sıkıntı olmuyor mu? yani bu da psikolojik mesela ama somut dayankları nasıl olmuyor?
doktorlar "bir şeyiniz yok." veya "bir şey görünmedi, iyisiniz." tarzı söylemler deyince kendimi deli gibi hissetmeye başlamıştım. neyin ağrısını çekiyorum, neyin ağrısı göz kapaklarımı kaldırtacak gücü bile vermiyor o zaman, çektiğim ağrıyla kafamı duvarlara vurasım geliyordu yani tabi yarı baygın hâle gelmediğim süreçlerde.
bunu lise sonda yaşamıştım. bir yıla kalmayı düşündüğüm için ilk dönemden sonra kaygım sıfırlanmıştı ama tavan yaptığı anlarda ikinci dönemdi. o yüzden bir bağlantı da bulamamıştım.
doktora "sebebi siz yerine psikolog bulabilecekse gideceğim, cidden bulabilabilecek mi neyimin olduğunu?" deyince "kesin bir şey diyemem." demişti. ben üniversite sınavına hazırlanırken saçım çok uzundu ve zaman kaybı oluyor diye kısalttım sonra. o yüzden bana o dönemde kesinlik vermek zorundaydı yoksa hiç vakit harcayamazdım çünkü sınav öğrencisiydim ve hedefim yüksekti. o zamanlar ağrılarım zirveydi. neredeyse her hafta okula annemler gelip beni acile alıyordu. bu kadar ziyan olan zamanım varken benim tasarruf etmem gerekiyordu israf değil.
nörolojik hastalıklarda migren, vertigo gibi hastalıklar için su diyeti tedavisini görmüştüm. bu alternatif tıbba giriyor mesela ama açlığa çok gelemem ve suyla diyet? gözümde koca bir dağ.
orucun sağlığa çok faydalı olduğu kanıtlanmıştı. zaten doygunluk yerine açlık daha faydalı evet ama dayanması zor. bunu denemek istedim ama annem sevdiğim yemek yapınca yemek yedim yani. hızlı da acıkıyorum, sadece çok üzgünsem acıkmam ve rekorum 3.5 gün. tabi işe gitmek yoktu. evde klasik vakit geçirme. vücut için asıl detoks açlık.
canım buna tekrardan girişmek istedi. belki yemek saatlerinde başka yerlere kaçarsam en azından 3-4 güne uzatıp etkilerini inceleyebilirim. o hâlde normal mutsuz ruh halimi zirveye çıkarmam lazım.
bu arada o su diyeti içeriği sadece normal suyla alakalı değil bazen yeşillik ve meyve suyu, bazen yemek suyu vs. ortak nokta: su. ve zarardan çok, çok çok faydası var.
doktora başvurularak yapılmalı. doktor tahlil ve testler isteyip kişiye özel hazırlıyordu. tıptan uzaksanız hiç kendi başınıza uydurmasyon olarak yapmayın. sonra bu aç karna çiğ sarımsağın faydalı oluşundan 15-20 tane yiyip mide delinmesi gibi ciddi bir rahatsızlıktan ölen kadına benzer olayınız. bilginiz ve ayarınız olmayınca gidici olabilirsiniz...

hani hilal cebeci şarkısı gibi, kapıma bir gün s* s* geleceksin diyor ya, doktor da öyle.
ya şimdi ben doktora gidip ne diyeyim? hani ambülamslık olunca mecbur gidiyoruz da, çekap mekap, kontrol filan hiç sevmem. tohdor diyecek ki ne şikayetin var?
anacım bende şikayet biter mi? ben bir günde 3 inme 6 kalp krizi 14 ağlama krizi filan geçiriyorum. ben neremin ağrısını sayayım? ağrımayan yerim yok ki.

bir de tohdor bana diyecek ki, şunu azalt bunu çoğalt bilmem ne. ya kardeşim, azaltsam sana gelmem. bana nasihat verme bana ilaç neyin ver. ya da ameliyat yap sıfırla, sonrasına bakarız ya.

ay bu arada, bu hemşireler var ya, ayyy, ömrüm çürüdü bundan sallasam ya hemşire ya öretmen, ay kuruttular beni başka meslekten yok mu ya? neyse bu benim özelimdi sizi ilgilendirmes.