dönme semazen ferdi
başlık "iche iche oldu nietzsche" tarafından 29.05.2024 01:07 tarihinde açılmıştır.
1.
sene 1980 aylardan ekim, doğumhanede duyulan bir kadının avazı, gazinoda çalan ferdi tayfur - gelmez olaydım.
birden aklına doğum yapan karısı gelen şükrü kadehi masaya vurup;
- bugün bir oğlum olsun adını ferdi koyacağım o kadar! der ve raconu keser.
avaz diner ve erkek doğduğu için adı netleşmiş olan ferdi ağlayarak dünyaya gelir. o gün gazinoda ferdi çalmasa belki de adını dedesinin adı olan kamber koyacaklardı, o açıdan iyi olmuştur, isabet olmuştur.
doğumuna bile gitmemiş ayyaş baba şükrü 2 kızdan sonra doğan ferdi'ye onlara göstermediği ilgiyi, sevgiyi, eh biraz da masrafı gösterir diye beklemiş, ummuş anne perihan. ama adam çocuğu ve adını koymuş gerisine karışmamış. oluruna bırakılan ferdi ablaları sayesinde bir nebze daha rahat büyüyebilse de, klasik alkolik babalı hane. içer sıçar, bağırır çağırır, kavga dövüş, yatar, sızar, kalkar gider, gelir, ya para az, ya para yok döngüsü. yoksul zor geçen bir çocukluk yazgısı.
dram kralı ferdimiz lisedeyken babası şükrü beklenmedik şekilde sirozdan ölür. yardımlarla güç bela okuyup bitirdiği liseden sonra çalışmak zorunda kalır. mahalleden bir ablanın tavsiyesi ve yönlendirmesiyle tennure yani semazen elbisesi diken bir atölyede işe başlar. alpaka kumaş ceket ve etekler, şile bezi gömlekler, taytı, kuşağı, başlığı ıvırı zıvırı herşeyini üreten ulvi dokumacılık diye biryer. ufak bir ücrete çıraklık, getir götür işleri yapacaktır burada ferdi.
o güne kadar beyazdan başka tennure üretmeyen atölyeye nişantaşından ismi gizli özel bir müşteriden lal kırmızısı elbise siparişi gelir.
acilen kumaş bulunur ve verilen ölçülere göre dikilir. siparişi teslim etmesi için ferdi görevlendirilir. daha doğrusu ferdi gönüllü olur bu işe. kim istemiş olabilir bu takımı diye acayip merak etmiştir. ödemesi teslimde yapılacaktır, kim bilir belki de müşteriden sağlam bir bahşiş gelir diye düşünür.
ücreti peşin ödenmiş taksiye biner, adrese gider. apartman o güne kadar görmediği değişik bir mimaride yapılmıştır. kabartmalı, çıkıntılı, işlemeli ancak çok eski ve yıpranmış bir binadır. binaya girer ve daireye çıkar. kapının yanında duvarda bronz renginde kırmızı parlak gözleri olan yeleli bir arslan başı şeklinde zil vardır. dişlerinin arasındaki butona basınca arslanın gözleri kırmızı yanar ve zil ding dong diye çalar. o an ferdinin içi ürperir, heyecan basar.
içerinden bir adam seslenir.
- kimsiniz kim o
ferdi çekingen bir sesle.
+ efendim, ulvi dokumadan geldim, siparişinizi getirdim.
kapıyı açar adam. 40 lı yaşlarda zayıf uzun boylu esmer sakallı kısaca karakuruçirkin bir adamdır.
- hoşgeldin, içeri buyur genç.
+ sağolun, gelmeyeyim efendim, buyurun elbiseniz pakette.
- önce bir kontrol edeyim, deneyeyim gir içeri bekle 10 dakika genç, acelen ne.
ferdi ayakkabılarını çıkarır ve eve girer. ev çok tufahtır. antikacı dükkanı gibi eşyalar var, resmen müzelik. ayrıca içeride yanan tütsüden tarif edemediği değişik bir koku geliyordur. devasa salonunda oturup beklemeye başlar. bizim gecekondu bu salona sığar herhalde diye düşünürken adam elinde bir bardakla odaya gelir.
+ buyur bakalım beklerken içersin evlat, demirhindi şerbeti afiyet olsun.
- teşekkür ederim, isminiz neydi efendim
+ sadi, peki senin adın ne
- ferdi efendim
+ memnun oldum ferdicim, fazla tutamayacağım seni, işimizi sağlama alalım.
ferdi şerbeti içmekte tereddüt eder, zaten daha önce adını bile duymadığı bir şeydir. ama yine de meraktan bir yudum alır. tadı iyi mi kötü mü bir karar veremez, peşinden bir yudum bir yudum daha derken ufak ufak şerbeti bitirir ve beklemeye koyulur. allah günah yazmasın ne çirkin adammış sadi bey diye içinden geçirir beklerken.
sadi bey semazen elbisesini giymiş vaziyette çıkar gelir. hem komik hemde ürkütücü gözüküyordur. koyu kırmızı tennureyle bu çirkin adam çok garip gözükmektedir. şeytan semazen olsa böyle olurdu herhalde.
+ ferdi canım şu teybin tuşuna basda bir semah döneyim etek düzgün açılıyor mu bir noksanlık var mı anca öyle anlarım.
ferdi gider teybin düğmesine basar yerine oturur. sadi bey çalan sufi müziğiyle mevlana gibi dönmeye başlar.
ferdi ilk kez semah izliyordur. kırmızı bir semazen, gargamel tipli şeytan bir eli yukarıda bir eli aşağıda kafası yana yatık dönüyordür, bu an ona çok absürt geldiğinden istemsizce sesli bir şekilde gülmüştür. ama sadi bey inanılmaz bir tepki verir;
- ne gülüyorsun lan!
+ özür dilerim efendim
- efendini s*me yavşak soytarı mı var karşında!
bunlar bir semazenden duymayı beklediği şeyler değildi.
- bekle burada!
adam gider ve elinde çıkardığı takımla geri gelir.
- demek çok komik he. al şimdi bunları sr* ol git buradan, ödeme falan yok, gidince anlatırsın.
ferdi takımları iade alır. ödeme alamadığı için cepte para da yoktur. kucağında kırmızı tennure götüne baka baka atölyeye dönmek için yola koyulur. tam akşamüstü, yolu da bilmiyor.
- 3 ay bedava çalışsam bu takımların parası anca çıkar, ulan gülmeyen garibanın yüzü bir kere güldü onda da ihale aldık iyi mi!
ferdinin kafa öyle bir gitmiş ki nere gittiğini bilmeden yarım saat yürür. kendine gelince ulan ben nereye gidiyorum birine sorayım bari diyerek etrafa bakınmaya başlar. az ileride bekleyen 3 adam vardır. yanlarına doğru ilerler.
- selamünaleyküm abiler bir yer soracaktım
adamlar önce oralı olmaz kendi aralarında tartışıyorlardır, hatta elinde çiçek olan bir tanesi ağlıyordur.
+ murat bana bunu yapma aşkım nolur beni terk etme
- ne aşkı be ruh hastası şu tipe bak salya sümük ağlıyor bir de hadi yallah canım
× murat gerçekten çok gaddarsın kuzum çocuk sana çiçek almış gelmiş
- kıçına soksun çiçeğini
çiçekli gay ağlayarak uzaklaşır. şişko olan ve adı murat olan kalmıştır.
ferdi salağı hâlâ sorusuna cevap beklerken yorgunluktan ve gördüklerinden ağzı açık şekilde olan biteni izliyekalmıştır.
o sırada murat ferdiye döner ve
- ağzını kapat aslanım sinek kaçacak hahahahaja
+ abi ben biryer soracaktım da
- abi deme lazım olur ahhahajaja, nerelisin sen kirli sakallı
alaya alınan ferdinin gözleri aşağı iner, cevap vermemesi gerektiğini bilir ama yine de efendiliğinden mahçup şekilde cevap verir
+ sinop
- neeeee sinopmuuuuu ahaaa yakışıklı hemşehrim çıktı oleyy
+ yaaa bırak şimdi dalgayı ben gidiyorum haydi
- dur dur gitme bekleeee gitmek yok gidemezsin hemşericim
murat cüzdanından kimliğini çıkartır ve ferdi'ye uzatır
- al oku bakalım doğum yeri ne yazıyor orada
+ sinop
murat yüksek sesle duyuruyu yapar
- gördünüz mü bunun memleketinden hep ibne çıkıyor dimi sinoplum
ferdi çılgın gaylerin arasına düşmüştür. aralıksız billur geçilen ferdi iyice ambole olur. gitmek istiyordur, gidemiyordur.
- neyse sen nereyi arıyorsun ateş parçası söyle
+ be ben fatihe gitmem lazım kayboldum
- fatihe niyet taksime kısmet o kucağındaki ne öyle nişan elbisen mi hemşo
ferdinin testosteron ve adrenalin son bir atak yapar.
+ neyse ne be! amma uzattın sana ne!
murat altta kalmaz, cebinden bıçağı çeker çektiği gibi ferdinin alete dayar
- şşşşşşt akıllı ol seni hadım ederim burada nişanına yetişemezsin
+ bırak beni yoluma gideyim abi nolur
- şaka yaptım lan korkma gel benimle seni otobüslere götürcem kıyamadım
ferdiyi ciddi anlamda göt korkusu sarmıştı. şakasız benzetme olmayan dümdüz göt korkusu. murat ve şişkonun peşine takılır yolda seri şekilde t*ş*k geçilmeye devam edilir. ağzını açıp tek kelime edemez, gururu ayaklar altındadır.
- o elindeki neydi sinoplum cevap vermedin
+ he bu, şey bu tennure yani semazen elbisesi
- şaka yapıyorsun sen semazen misin?
yaşadıklarından sonra ferdinin gözü açılmıştı o an vereceği cevapla başına birşey gelmeden bu cendereden çıkabileceğini hesaplar ve kendinden emin bir şekilde evet der ben semazenim.
- ooooo genco hocam desene baştan çok özür dilerim ya senle uğraşıyoruz çarpılacaz ayol
+ yok estağfurullah benim acilen gitmem lazım ama paramı da düşürdüm
- kıyamam ya gel sen seni arabamla bırakıcam hemşehri hemşehriyi gurbette yolda bırakır mı hem.
muratın evine varırlar. murat ısrarla eve davet eder ferdiyi. ferdi istemese de artık birşey olmaz diye düşünür ve girer.
- ya şu zennureye bir bakabilir miyiz
+ zennure değil o tennure
- ay ne şeyurreyimse işte, hocam bir giy şunu be bir görelim öyle gideriz hiç yakından semazen görmedim
+ iyi tamam bekleyin giyip geleyim
ferdi tennureyi giyer ve odaya gelir.
- ulaaaan ne bu böyle bordo kırmızı çok seksiymiş valla
o an kırılırcasına kapıya vurulur ve kulakları yırtan o ses bağırır; açın kapıyı polis!
- noluyor lan ne polisi?!!!!
aşkına karşılık bulamadığı için ağlayan gay intikam için eve fuhuş ihbarı vermiştir. muratın ev arkadaşı şişkonun bu konuda sabıkası olduğundan eve baskına gelmiştir polisler. murat kapıyı açar.
kimse kıpırdamasın!
ferdi üzerinde tennure ellerini havaya kaldırmış gözleri dolu şekilde karşılar polisleri.
- ahahah bu ne lan? müşteri mi çalışan mı abi bu şimdi semazen var içeride.
murat son şakasını yapar ferdiye.
- memur beyyy bu adam evimize zorla girdi, bizi döne döne s*yr sabahtan beri yemin ederim bizim bir suçumuz yok.
+ yok öyle birşey ne diyorsun murat abi
- ya sen adını bile söylemedin
+ ferdi ben ayrıca semazen değilim ben memur bey
memur şok içerisinde
vay ismi de ferdi ha, dönme semazen ferdi!
birden aklına doğum yapan karısı gelen şükrü kadehi masaya vurup;
- bugün bir oğlum olsun adını ferdi koyacağım o kadar! der ve raconu keser.
avaz diner ve erkek doğduğu için adı netleşmiş olan ferdi ağlayarak dünyaya gelir. o gün gazinoda ferdi çalmasa belki de adını dedesinin adı olan kamber koyacaklardı, o açıdan iyi olmuştur, isabet olmuştur.
doğumuna bile gitmemiş ayyaş baba şükrü 2 kızdan sonra doğan ferdi'ye onlara göstermediği ilgiyi, sevgiyi, eh biraz da masrafı gösterir diye beklemiş, ummuş anne perihan. ama adam çocuğu ve adını koymuş gerisine karışmamış. oluruna bırakılan ferdi ablaları sayesinde bir nebze daha rahat büyüyebilse de, klasik alkolik babalı hane. içer sıçar, bağırır çağırır, kavga dövüş, yatar, sızar, kalkar gider, gelir, ya para az, ya para yok döngüsü. yoksul zor geçen bir çocukluk yazgısı.
dram kralı ferdimiz lisedeyken babası şükrü beklenmedik şekilde sirozdan ölür. yardımlarla güç bela okuyup bitirdiği liseden sonra çalışmak zorunda kalır. mahalleden bir ablanın tavsiyesi ve yönlendirmesiyle tennure yani semazen elbisesi diken bir atölyede işe başlar. alpaka kumaş ceket ve etekler, şile bezi gömlekler, taytı, kuşağı, başlığı ıvırı zıvırı herşeyini üreten ulvi dokumacılık diye biryer. ufak bir ücrete çıraklık, getir götür işleri yapacaktır burada ferdi.
o güne kadar beyazdan başka tennure üretmeyen atölyeye nişantaşından ismi gizli özel bir müşteriden lal kırmızısı elbise siparişi gelir.
acilen kumaş bulunur ve verilen ölçülere göre dikilir. siparişi teslim etmesi için ferdi görevlendirilir. daha doğrusu ferdi gönüllü olur bu işe. kim istemiş olabilir bu takımı diye acayip merak etmiştir. ödemesi teslimde yapılacaktır, kim bilir belki de müşteriden sağlam bir bahşiş gelir diye düşünür.
ücreti peşin ödenmiş taksiye biner, adrese gider. apartman o güne kadar görmediği değişik bir mimaride yapılmıştır. kabartmalı, çıkıntılı, işlemeli ancak çok eski ve yıpranmış bir binadır. binaya girer ve daireye çıkar. kapının yanında duvarda bronz renginde kırmızı parlak gözleri olan yeleli bir arslan başı şeklinde zil vardır. dişlerinin arasındaki butona basınca arslanın gözleri kırmızı yanar ve zil ding dong diye çalar. o an ferdinin içi ürperir, heyecan basar.
içerinden bir adam seslenir.
- kimsiniz kim o
ferdi çekingen bir sesle.
+ efendim, ulvi dokumadan geldim, siparişinizi getirdim.
kapıyı açar adam. 40 lı yaşlarda zayıf uzun boylu esmer sakallı kısaca karakuruçirkin bir adamdır.
- hoşgeldin, içeri buyur genç.
+ sağolun, gelmeyeyim efendim, buyurun elbiseniz pakette.
- önce bir kontrol edeyim, deneyeyim gir içeri bekle 10 dakika genç, acelen ne.
ferdi ayakkabılarını çıkarır ve eve girer. ev çok tufahtır. antikacı dükkanı gibi eşyalar var, resmen müzelik. ayrıca içeride yanan tütsüden tarif edemediği değişik bir koku geliyordur. devasa salonunda oturup beklemeye başlar. bizim gecekondu bu salona sığar herhalde diye düşünürken adam elinde bir bardakla odaya gelir.
+ buyur bakalım beklerken içersin evlat, demirhindi şerbeti afiyet olsun.
- teşekkür ederim, isminiz neydi efendim
+ sadi, peki senin adın ne
- ferdi efendim
+ memnun oldum ferdicim, fazla tutamayacağım seni, işimizi sağlama alalım.
ferdi şerbeti içmekte tereddüt eder, zaten daha önce adını bile duymadığı bir şeydir. ama yine de meraktan bir yudum alır. tadı iyi mi kötü mü bir karar veremez, peşinden bir yudum bir yudum daha derken ufak ufak şerbeti bitirir ve beklemeye koyulur. allah günah yazmasın ne çirkin adammış sadi bey diye içinden geçirir beklerken.
sadi bey semazen elbisesini giymiş vaziyette çıkar gelir. hem komik hemde ürkütücü gözüküyordur. koyu kırmızı tennureyle bu çirkin adam çok garip gözükmektedir. şeytan semazen olsa böyle olurdu herhalde.
+ ferdi canım şu teybin tuşuna basda bir semah döneyim etek düzgün açılıyor mu bir noksanlık var mı anca öyle anlarım.
ferdi gider teybin düğmesine basar yerine oturur. sadi bey çalan sufi müziğiyle mevlana gibi dönmeye başlar.
ferdi ilk kez semah izliyordur. kırmızı bir semazen, gargamel tipli şeytan bir eli yukarıda bir eli aşağıda kafası yana yatık dönüyordür, bu an ona çok absürt geldiğinden istemsizce sesli bir şekilde gülmüştür. ama sadi bey inanılmaz bir tepki verir;
- ne gülüyorsun lan!
+ özür dilerim efendim
- efendini s*me yavşak soytarı mı var karşında!
bunlar bir semazenden duymayı beklediği şeyler değildi.
- bekle burada!
adam gider ve elinde çıkardığı takımla geri gelir.
- demek çok komik he. al şimdi bunları sr* ol git buradan, ödeme falan yok, gidince anlatırsın.
ferdi takımları iade alır. ödeme alamadığı için cepte para da yoktur. kucağında kırmızı tennure götüne baka baka atölyeye dönmek için yola koyulur. tam akşamüstü, yolu da bilmiyor.
- 3 ay bedava çalışsam bu takımların parası anca çıkar, ulan gülmeyen garibanın yüzü bir kere güldü onda da ihale aldık iyi mi!
ferdinin kafa öyle bir gitmiş ki nere gittiğini bilmeden yarım saat yürür. kendine gelince ulan ben nereye gidiyorum birine sorayım bari diyerek etrafa bakınmaya başlar. az ileride bekleyen 3 adam vardır. yanlarına doğru ilerler.
- selamünaleyküm abiler bir yer soracaktım
adamlar önce oralı olmaz kendi aralarında tartışıyorlardır, hatta elinde çiçek olan bir tanesi ağlıyordur.
+ murat bana bunu yapma aşkım nolur beni terk etme
- ne aşkı be ruh hastası şu tipe bak salya sümük ağlıyor bir de hadi yallah canım
× murat gerçekten çok gaddarsın kuzum çocuk sana çiçek almış gelmiş
- kıçına soksun çiçeğini
çiçekli gay ağlayarak uzaklaşır. şişko olan ve adı murat olan kalmıştır.
ferdi salağı hâlâ sorusuna cevap beklerken yorgunluktan ve gördüklerinden ağzı açık şekilde olan biteni izliyekalmıştır.
o sırada murat ferdiye döner ve
- ağzını kapat aslanım sinek kaçacak hahahahaja
+ abi ben biryer soracaktım da
- abi deme lazım olur ahhahajaja, nerelisin sen kirli sakallı
alaya alınan ferdinin gözleri aşağı iner, cevap vermemesi gerektiğini bilir ama yine de efendiliğinden mahçup şekilde cevap verir
+ sinop
- neeeee sinopmuuuuu ahaaa yakışıklı hemşehrim çıktı oleyy
+ yaaa bırak şimdi dalgayı ben gidiyorum haydi
- dur dur gitme bekleeee gitmek yok gidemezsin hemşericim
murat cüzdanından kimliğini çıkartır ve ferdi'ye uzatır
- al oku bakalım doğum yeri ne yazıyor orada
+ sinop
murat yüksek sesle duyuruyu yapar
- gördünüz mü bunun memleketinden hep ibne çıkıyor dimi sinoplum
ferdi çılgın gaylerin arasına düşmüştür. aralıksız billur geçilen ferdi iyice ambole olur. gitmek istiyordur, gidemiyordur.
- neyse sen nereyi arıyorsun ateş parçası söyle
+ be ben fatihe gitmem lazım kayboldum
- fatihe niyet taksime kısmet o kucağındaki ne öyle nişan elbisen mi hemşo
ferdinin testosteron ve adrenalin son bir atak yapar.
+ neyse ne be! amma uzattın sana ne!
murat altta kalmaz, cebinden bıçağı çeker çektiği gibi ferdinin alete dayar
- şşşşşşt akıllı ol seni hadım ederim burada nişanına yetişemezsin
+ bırak beni yoluma gideyim abi nolur
- şaka yaptım lan korkma gel benimle seni otobüslere götürcem kıyamadım
ferdiyi ciddi anlamda göt korkusu sarmıştı. şakasız benzetme olmayan dümdüz göt korkusu. murat ve şişkonun peşine takılır yolda seri şekilde t*ş*k geçilmeye devam edilir. ağzını açıp tek kelime edemez, gururu ayaklar altındadır.
- o elindeki neydi sinoplum cevap vermedin
+ he bu, şey bu tennure yani semazen elbisesi
- şaka yapıyorsun sen semazen misin?
yaşadıklarından sonra ferdinin gözü açılmıştı o an vereceği cevapla başına birşey gelmeden bu cendereden çıkabileceğini hesaplar ve kendinden emin bir şekilde evet der ben semazenim.
- ooooo genco hocam desene baştan çok özür dilerim ya senle uğraşıyoruz çarpılacaz ayol
+ yok estağfurullah benim acilen gitmem lazım ama paramı da düşürdüm
- kıyamam ya gel sen seni arabamla bırakıcam hemşehri hemşehriyi gurbette yolda bırakır mı hem.
muratın evine varırlar. murat ısrarla eve davet eder ferdiyi. ferdi istemese de artık birşey olmaz diye düşünür ve girer.
- ya şu zennureye bir bakabilir miyiz
+ zennure değil o tennure
- ay ne şeyurreyimse işte, hocam bir giy şunu be bir görelim öyle gideriz hiç yakından semazen görmedim
+ iyi tamam bekleyin giyip geleyim
ferdi tennureyi giyer ve odaya gelir.
- ulaaaan ne bu böyle bordo kırmızı çok seksiymiş valla
o an kırılırcasına kapıya vurulur ve kulakları yırtan o ses bağırır; açın kapıyı polis!
- noluyor lan ne polisi?!!!!
aşkına karşılık bulamadığı için ağlayan gay intikam için eve fuhuş ihbarı vermiştir. muratın ev arkadaşı şişkonun bu konuda sabıkası olduğundan eve baskına gelmiştir polisler. murat kapıyı açar.
kimse kıpırdamasın!
ferdi üzerinde tennure ellerini havaya kaldırmış gözleri dolu şekilde karşılar polisleri.
- ahahah bu ne lan? müşteri mi çalışan mı abi bu şimdi semazen var içeride.
murat son şakasını yapar ferdiye.
- memur beyyy bu adam evimize zorla girdi, bizi döne döne s*yr sabahtan beri yemin ederim bizim bir suçumuz yok.
+ yok öyle birşey ne diyorsun murat abi
- ya sen adını bile söylemedin
+ ferdi ben ayrıca semazen değilim ben memur bey
memur şok içerisinde
vay ismi de ferdi ha, dönme semazen ferdi!
devamını gör...