#ödüllü filmler
drama / suç / gizem
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

başrollerini monica belluci ve vincent cassel çiftinin paylaştığı, gaspar noé'nin adını duyurduğu 2002 yapımı ilk uzun metrajlı filmidir. film çok garip bir filmdir. izledikten sonra uzun bir süre etkisinde bırakabilir. öyle ki filmin henüz ilk on dakikasında ortaya çıkan gaspar noé cameosu gay barda mastürbasyon yapan bir adamdır. bu filme psikolojik gerilim dense, bu kategorideki diğer filmler çizgi film falan olmalı. çarpıcılığı ve etkileyişi sebebiyle epey başarılı bulduğum, yönetmenin en sevdiğim filmlerinden.
devamını gör...
2002 yılı yapımı olan senaryosunu ve yönetmenliğini gaspar noe tarafında yapılan film. film intikam üzerine işlenmiştir. en çarpıcı sahnesi yer altı geçitte monica bellucinin canlandırdığı alex in uğradığı tecavüz sahnesi. filmi izleyip bu sahneden etkilenmeyen yoktur diye düşünüyorum. her zaman ki gibi monica belluci rolü yaşamış.
filimde en çok dönen kamera hareketleri göze çarpıyor. vertigonuz varsa izlerken hem mide bulantısı hem baş dönmesi yaşanası olasılıklardandır. rektum denen gece kulübüne girişinde başlayan ve döne döne pisliğin dibine kadar inen bir betimleme söz konusudur.. ayrıca filmin cesur sahneleri gaspar noe tarzını her zamanki gibi yansıtmış.
izleme listesine dahil edilecek bir filmdir diye düşünüyorum.
devamını gör...
gaspar noe'nin ortaya çıkış hikayesi ilginç olan filmi.
noe ilk uzun metraj filmi olan "seul contre tous"(herkese karşı tek başına) ile fransada ulusal üne kavuşur. daha sonra ikinci filmi "soudain le vide"(enter the void-boşluk) yi çekmek ister ancak film için bütçe bulamayınca ticari gelir sağlayacak bir filme öncelik vermek zorunda kalır. bu niyetle "love" ın senaryosunu yazar. bir gün şans eseri barda karşılaştığı vincent cassel gaspar noe'ye kendisi ve eşi monica belluci'nin onun filminde oynamak istediklerini söyler ve o da love filmini anlatır ve senaryoyu okumadan kabul ederler. noe bu filmi için yapımcılardan yüksek bir bütçe alır ancak daha sonra senaryoyu okuyan cassel ve belluci çok müstehcen bulur ve oynamak istemezler. gaspar noe karakterleri ve çekim takvimini değiştirmeden farklı bir film çekmeyi teklif eder. çekimlerin başlamasına 5 hafta kala dar bir zamanda niyetsiz şekilde "irreversible" senaryosunu yazar ve bu gaspar noe'nin en çok ses getiren ve en çok gelir sağladığı filmi olur.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2002 çıkışlı gaspar noé filmidir. filmin yönetmenliğini, yapımcılığını, senaryosunu gaspar noé üstlenmiştir.

filmin başrollerinde monica bellucci ve vincent cassel yer almıştır.

filme gelecek olursak gönül rahatlığıyla çok rahatsız edici bir film olduğunu söyleyebilirim. rahatsız eden ve sürekli seyirciye kötü hissettirmeye çalışan bir film yapmış yönetmen. tarzı ve tavrı hep buna yönelik ama bu filmi diğerlerinden ayrı bir yere koyuyorum.
film ilk 20 dakika izletebilecek bütün gariplikleri izletiyor ve sonra hikaye geriye sarıyor, zaman geriye aktıkça merak ediyorsunuz ve filme kendinizi kaptırıyorsunuz.

filmin senaryosu, kurgusu, görüntüleri, oyuncu performanslarını hepsini çok beğendim. filmde rahatsız eden müzikleri bile çok beğendim, böyle bir filme böyle bir müzik dercesine rahatsız ediciydi.

yönetmenin anlatmak istediğini tokat vurarak anlatmasını seviyorum. tavsiye ederim.

zaman her şeyi yok eder.


bu filmin bütün anlam ve önemi bence sondan başlayan kurgusuydu. hem seyirci olarak merakla izledim, hem filme olan heyecanım hiç azalmadı, yönetmen olaylara yaklaşımını izletirken tarafını belli etmeden düşünmemizi sağladı. bu fikir benim filmi ilk izlediğimde bu kadar hoşuma gitmemişti, tekrar izlediğimde çok keyif aldığım bir şey olduğunu fark ettim. zekice.

filmin devam ettikçe şiddetinin azalması yine benim hoşuma giden taraflardan bir tanesiydi, gittikçe açılan ve yumuşayan bir film haline geliyor.

filmin çok konuşulan ve en rahatsız edici sahnesi ise tecavüz sahnesi. hikayenin anahtar bölümü bu sahneden geçiyor. ilk izlediğimde ne hissettiysem ikinci izlediğimde aynısını hissettim. arkadan gelen siyah siluet kurtaracak zannettim ve hayal kırıklığına uğradım. seyirci tam "oh kurtulacak" hissine kapıldığı anda gelen kişi arkasını dönüp gidiyor.

sonuç olarak zaman tersine akıyor ve her şeyi silip yok ediyor.
devamını gör...
yönetmenin filmlerine aşina olanlar için kamera kullanımı pek şaşırtmıyor aslında, keza kırmızı rengin film boyunca yoğun olarak kullanılması gaspar noe filmi olduğunu doğruluyor. tersten akan hikaye, altta verilmek istenen mesajlar, renkler, müzikler, kamera hareketliliği filmin başlarda çok daha yorucu olmasına sebep oluyor. zaten müthiş bir aksiyonla başlayıp çok sakin bir şekilde filmin bittiğini görüyoruz. ters akış sebebiyle maalesef filmde bazı şeyleri yakalamam uzun sürdü, bittikten sonra eleştirilere göz atınca bazı şeyler ancak kafamda oluştu. aşırı rahatsız edici sahneleri olduğu söylenen ama bu rahatsız ediciliği bu kadar hissedebileceğimi asla tahmin etmediğim bir filmdi. başlangıç sahnesi cehennem tasvirine aşırı uyuyor, başka bir açıklama olamaz dedim (ayrıca homofobisi olmayan beni bile aşırı itmiştir), kamera ne zaman geri saracak merakla bekledim ruhum daraldı ve bazı sahnelerde bakmak istemedim. tecavüz sahnesinde ise filmin içine girip adamı öldürecek kadar öfkelendim. kadının o çaresizliğini görmek, haberlerde duyduğum bu tarz tecavüz olaylarına nasıl bu kadar soğukkanlı yaklaşabildiğimi sorgulattı bana. eleştirilerin tam aksi gaspar noe tam da izleyiciye hissettirmesi gerekenler yüzünden bu kadar uzun ve sahici bir sahneyi filme yerleştirdi. avrupa filmlerinin kendine has ilişki dinamiklerinin dışında, noe’nin filmlerde kullanmayı sevdiği (enter the void örneği) psikanaliz ile ilgili önemli kavramları da ufak ufak yakalıyoruz filmde. monica belluci’den daha uygun bir kadın karakter olamazdı bence, güzelliğine vurgu yapılması sebebiyle, ayrıca vincent cassella uyumları (sanırım gerçekte de evliler o dönemde) şahane. pierrin naifliği temsili, tenya karakterinin iğrençliği, her karakter aşırı yerinde olmuş. filmde tek kusur bulunmuyor. gaspar noe tüm olumsuzluk eleştirilerin çok dışında deli-dahi bir yönetmen, ve insan olmanın ne demek olduğunu çoktan çözmüş ve apaçık şekilde bize gösteriyor.
devamını gör...
üstad vincent cassel'in harika oynadığı filmdir. pierre süper ego'dur, marcus ego'dur tenya piçi ise id'dir. kurbanımız da alex'tir. iğfal etme sahnesi uzundur, salonlardan seyircilerin kaçtığına dair şikayetler vardır.
devamını gör...
''zaman her şeyi yok eder.''
irreversible
yönetmen: gaspar noé, senaryo:gaspar noé, oynayanlar: monica bellucci, vincelent cassel, albert dupontel, philippe nahon, jo prestia, gaspar noé.

uzun bir aradan sonra dün akşam tekrar izleme cesareti gösterdiğim, 2002 yapımı, fransız yeni aşırılık akımı öncülerinden, suç ve gerilim filmi. aşırılık ifadesi yanıltıcı olabilir zira filmdeki sahneler oldukça gerçekçidir ve bu da rahatsız ediciliği fazlasıyla besleyen bir detay. dürüst olmam gerekirse, bu defa ne ile karşılaşacağımı bildiğim için daha soğukkanlı izleyebildim ve bazı detaylar daha çok dikkatimi çekti. ilk izlediğimde gözlerimi ve kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım.
öncelikle filmle ilgili şöyle bir şey var, gaspar noé, bu film için bir kaza benzetmesi yapıyor. henüz fransa'da ulusal bir tanınırlılık kazandığı dönemde yeni filmi için bütçeye ihtiyaç duyuyor ve bu sırada 'love '' filmini önce çekmeye karar veriyor. bir barda tanıştığı vincelent cassel, senaryoyu okumadan eşi monica belluci ile filmde oynamayı kabul ediyor ve senaryoyu okuduktan sonra çok müstehcen buldukları için oynamaktan vazgeçiyorlar. bunun üzerine irreversible filmi ortaya çıkıyor. noé, bu filmi banka soymaya benzetiyor, ''nasıl ki polisler gelmeden bankayı soymak gerekliyse, yapımcılara söz verilen tarihten önce de filmi bitirmek gerekir'' diyor ve kariyerinin en önemli filmini yapıyor böylece.

filmde çekim ve kamera kullanımına pek değinmek istemiyorum, zaten yönetmenin tarzı malum, rahatsız edici filmler konusunda istikrarlı. bunu da jenerikten tutun da kamera açıları, sarsıntı, ışık kullanımı, sahneler arası geçişlerin kameranın dönüş sekansı ile yapılması, tek plan çekilmiş gibi durması gibi teknik detaylarla iyice pekiştirerek başlıyor filme.

ilk sahne, bir önceki filmindeki ''kasap'' karakteri ile başlıyor ve bu karakterin akıbetini de öğrenmiş oluyoruz aslında. kasap, yanında kalan tek kişi olan kızı ile cinsel ilişkiye girdiğini ve hapse girdiğini anlatır seviştiği erkeğe. aslında kasap oldukça milliyetçi ve homofobik bir kişi olmasına karşın, zaman onu tam zıttına çevirmiştir.
sonra kamera binanın altındaki rectum bara doğru kayar ve yönetmen bize cehennemi iliklerimize kadar hissettirmeyi amaçlayan ışık, kamera, şiddet ve aşırılığa doğru filmin içine alır.

film, ters kronoloji ile 12 bölümden oluşan 90 dakikalık bir süresi vardır. burada filmi diğer rahatsız edici filmlerden ayıran unsur belki de bu montaj tekniğidir. geriye doğru bir ilerleme olduğu için bırakıp gitmek yerine merak uyandırır. kesme yoktur ve geçişler kameranın dönüşü ile bağlanır. her yeni sahne bir önceki sahnenin öncesidir.

filmle ilgili en bilinen detay, cannes'taki gösterimi sırasında, izleyicilerin büyük bir kısmının yaklaşık 10 dakika olan ve sürekli hareket eden kameranın 10 dakikalık tecavüz sahnesi boyunca sabit ve tek açıda kalması izleyenleri fazlasıyla rahatsız etmiştir ve büyük bir kısmı salonu terketmiştir. bu sahnede aslında yönetmenin amacının tam da, o çaresizlik hissini, dehşeti, vahşeti bütün gerçekçiliği ile yaşatmak istemesi olduğunu düşünüyorum. sahnenin başlarında kadraja bir gölge gibi giren ve aslında alex'e yardım edebilecekken arkasını dönüp giden figür, toplumdaki yozlaşmanın bir tasviri gibidir. gaspar noé, izleyenlerin salonu terketmesinden memnun olduğunu belirtmiştir daha sonra.

filmde çeşitli asal ve yan karşıtlıklar bulunmaktadır. temel karşıtlıklar; intikam-merhamet, aydınlık-karanlık, iyilik-kötülük, şiddet-sükut, kontrollülük-serbestlik, güzellik ve çirkinliktir.
yan karşıtlıklar ise;bilinç-bilinçdışı, uysallık-asilik, ölüm-yaşam, vahşilik-normallik olarak işlenmektedir.
film 3 ana karakter ve 1 yan karakter etrafında şekillenir.
alex, genç ve güzel bir kadındır. düzenli bir işi ve büyük bir evi vardır.
marcus, alex'in kocasıdır. romantizm düşkünü, madde kullanan, bütün duyguları uçlarda yaşayan bir karakterdir.
pierre, alex ve marcus'un arkadaşı ve alex'in eski kocasıdır. marcus ile tam zıt karakterdir.
tenya, alex'e tecavüz ederek darp eden ve film boyunca marcus'un aramaya koyulduğu karakterdir.
filmde kaderci bir yaklaşım da vardır aynı zamanda. alex'in okuduğu kitaptan bahsederken yaptığı '' öyle görünüyor ki, gelecek her şeyiyle kesin olarak belirlenmiş ve bunun kanıtı da rüyalarımız.'' alıntısı ile ifade ediliyor. aslında alex, rüyasında bir fragman gibi başına geleceklerin başlangıcını görmüştür ama adet olamamasına yormuştur ve üzerine düşmemiştir. aynı sahnede marcus ve pierre arasındaki derin farkları da işliyor film. alex'e göre pierre'nin en büyük sorunu, sürekli başkalarını düşünüp kendisini ikinci planda tutmasından kaynaklıdır. pierre de marcus'u yeterince entelektüel olmadığı için suçlar. ama filmin başında ve hikayenin sonunda alex haklı çıkmıştır ve pierre marcus'u kurtarmak için katil olmuştur. marcus, maddenin de etkisi ile kör bir intikam duygusuyla hareket eder, pierre onu sakinleştirmeye ve engel olmaya çalışır fakat birbirlerinden de ayrılmazlar ve sonunda marcus2u baygın bir şekilde sedyede, pierre'i de tevkif edilmiş olarak görürüz.
tecavüz sahnesinden sonra karşımıza metro sahnesi gelir ve bütün bu detaylar aslında bu sahnede yer alır. aslında gelen ''mavi'' tren bu andan itibaren sahnelerin sakinleşeceğini müjdeler nitelikte olsa da, biz alex'in ve diğer kişilerin başına gelenleri ve asıl suçlunun da cezasız kaldığını zaten öğrendiğimiz için o sakinlik ve huzur hissini yaşayamayız film boyunca. bu noktada da yönetmeni çok başarılı bulduğumu belirtmek istiyorum. asla bizi rahatlatma çabası yoktur. suçlular cezasını bulmamıştır; nitekim gerçek hayatta da suçlular cezasız kalabiliyordur. katarsis ya da karma durumu en başından yıkılmıştır.
filmde en sakin kısım da bu metro sahnesinden sonra gelen bölümdür. alex hamile olduğunu öğrenir, yemyeşil bir bahçede/parkta uzanarak kitabını okur, gökyüzü masmavidir, beethoven'ın 7. senfonisi çalar... bu da bizi rahatlatmaz tabii ki. buruk bir tat bırakır. çünkü zamanın her şeyi yok edeceğini biliyoruzdur artık.
tekrar tecavüz sahnesine dönecek olurak, yönetmen burada tecavüzü cinsel bir dürtü olarak değil de, güzelliğin cezalandırılması gerektiğini düşünen bir ucubenin aşağılık kompleksi olarak işlemiştir. tenya'ya göre alex çok güzeldir ve güzel olduğu için her şeyi yapabileceğini düşünür. bu da cezayı hak eden bir şeydir ve olanca nefreti ile gerçekleştirir bu eylemi.
ne kadar da tanıdık geliyor, öyle değil mi?

hey sen!
''tenya'yı tanıyor musun?''

edit: noktalama işaretleri.
devamını gör...
üniversitede kız arakadaşımla gitmiştim filme. gitmeden önce kesinlikle kızla gidilmez, millet o sahnede sinemadan çıkıyor kimse kalmıyor sinemada felan demişlerdi hiç aldırış etmeden gitmiştim. ama gerçektende beni bile çok rahatsız etmişti film. etkisinden kurtulamamıştım 1 hafta boyunca. monica belluci ne kadar profesyonel ve inanılmaz bir aktristse, tecavüzcüsü de bir o kadar profesyoneldi.
doğu dizisi 1. sezon 2. böülümde 18. dakikadaki yönetmenin repliği yukarıda bahse konu filmin nasıl çekildiğini anlatıyor sanki.

"ana akım sinemaya en sert cevabımdır o filmler benim. benim işlerim, öyle sizin alışık oludğunuz gibi salt seyir zevkine oynayan, sırtını katarsise yaslamış gişe maymunlarının hikayelerine benzemez. elbette kalkıp gidecek seyirci."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dönüş yok" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim