lipton yok doritos yok mcdonalds yok peki ben ne yiyeceğim
başlık "hiç" tarafından 15.03.2022 19:14 tarihinde açılmıştır.
1.
lipton, doritos ve mc donalds'ın lüks kabul edilmesi de bizim ülke hakkında gerekeni söylüyor.
yemek yapmayı bilmeyen koca kadının saçmalaması ya da gündem olma, takpçi kasma çabası.
yemek yapmayı bilmeyen koca kadının saçmalaması ya da gündem olma, takpçi kasma çabası.
devamını gör...
2.
bende fakirim diye yiyemiyorum. seni o kadar iyi anlıyorum ki hamburger kız.
devamını gör...
3.
#_₺-'(' /# ye kanka dediğim aptal insandır.
devamını gör...
4.
(bkz: ziftin peki)ni yi.
devamını gör...
5.
bunların hiç birinden yemedim, ölünmüyor, yaşanıyor yani.
devamını gör...
6.
ağzım yapış yapış oldu, dilim buruştu, yağlar, şekerler ve bakteriler havada uçuştu başlığı okurken.
hiç benlik değil başlık, iğrenç.
hiç benlik değil başlık, iğrenç.
devamını gör...
7.
okurken suratımda sivilce çıktı, midem bozuldu, kaşıntı başladı, ayak parmaklarım şişti...
devamını gör...
8.
devamını gör...
9.
10.
fazlasıyla "yemişsiniz" zaten.. hala da "yedirilmeye çalışılanların" farkında değilsiniz gibi..
devamını gör...
11.
"fast food" kültürü dediğiniz şeyin açılımı " hızlı ve zahmetsiz yemektir". avrupa'da çok olmasa da, amerika'nın %80'i bu yemek kültürü sebebiyle obezdir. hepsi bira- burger- et ile beslenirler ve özellikle et- içki masalarına " barbekü partileri" denir. bizim gibi saatlerce mutfağa girip yemek yapan kimse yoktur yurt dışında. marketten gider dondurulmuş ürünü alır, mikrodalga fırında ısıtırsın. miss gibi yemektir.
dolayısıyla kendi kültürleri böyle olduğu için, yemek sektörleri/ firmalar ve çıkan gıdaların besin değerleri de bu kültüre göre oluşturuluyor. şimdi her şeyin cogunlukla paket şeklinde alındığı bir ülkede, taze ve sağlıklı yemek yapan bir restaurant bulabilir misin? ya da riske girip taze ürün çıkaran ve marketin standına koyan bir firma? yargılayıcı cok olmamak gerekiyor bu yüzden. ayrıca ben biraz abartıldığını düşünüyorum. evet, her ürünün içerisinde katkı maddesi var ama bunlar kimseyi yaşlandırıp, hormon dengelerini alt üst edecek seviyede değil. işin bu kısmı abartıdır. dünyanın en doğal yogurdu diye satılan ürünün( türkiyeden bahsediyorum), şeker oranı 7. günlük almamız gereken seker miktarı 20-25gram iken, doğal olduğu iddia edilip, satılan yoğurt 100 gramda 7gram seker yüklüyor bize. dolayısıyla başka şeylere ok yöneltmeden önce, dönüp kendi kültürümüze bakmamız lazım. bizim yemek sektörümüz daha berbat. en azından yurt dışında dürüstlük var. bir yiyeceğin besin değerlerine baktığında gerçekten içinde ne varsa görüyorsun. burada et- tavuk- balık diye ne yediğin belli değil. yoğurtların içerisinde neden böyle seker var belli değil. yani suçlayıcı olmadan önce saha araştırması şart.
keza bütün cocukluğum hamburgerler ve liptonlarla geçti çünkü bunları çok severdim. şu an zıpkın gibi, günde 10-12 saat kondisyon tutabilen bir kadınım. insanları yanlış bilgilerle korkutmamak gerekiyor. bu olay tamamen sizin kendi genetiğiniz ve bağışıklık sisteminizin ne kadar hasarsız çalıştığı ile alakalı. tabi zararı var ama " bunları tüketmek size bunu yapıyor- sunu yapıyor" demek çok farazidir. herkesin genetik kodu ve bağışıklık düzeyi farklıdır çünkü.
dolayısıyla kendi kültürleri böyle olduğu için, yemek sektörleri/ firmalar ve çıkan gıdaların besin değerleri de bu kültüre göre oluşturuluyor. şimdi her şeyin cogunlukla paket şeklinde alındığı bir ülkede, taze ve sağlıklı yemek yapan bir restaurant bulabilir misin? ya da riske girip taze ürün çıkaran ve marketin standına koyan bir firma? yargılayıcı cok olmamak gerekiyor bu yüzden. ayrıca ben biraz abartıldığını düşünüyorum. evet, her ürünün içerisinde katkı maddesi var ama bunlar kimseyi yaşlandırıp, hormon dengelerini alt üst edecek seviyede değil. işin bu kısmı abartıdır. dünyanın en doğal yogurdu diye satılan ürünün( türkiyeden bahsediyorum), şeker oranı 7. günlük almamız gereken seker miktarı 20-25gram iken, doğal olduğu iddia edilip, satılan yoğurt 100 gramda 7gram seker yüklüyor bize. dolayısıyla başka şeylere ok yöneltmeden önce, dönüp kendi kültürümüze bakmamız lazım. bizim yemek sektörümüz daha berbat. en azından yurt dışında dürüstlük var. bir yiyeceğin besin değerlerine baktığında gerçekten içinde ne varsa görüyorsun. burada et- tavuk- balık diye ne yediğin belli değil. yoğurtların içerisinde neden böyle seker var belli değil. yani suçlayıcı olmadan önce saha araştırması şart.
keza bütün cocukluğum hamburgerler ve liptonlarla geçti çünkü bunları çok severdim. şu an zıpkın gibi, günde 10-12 saat kondisyon tutabilen bir kadınım. insanları yanlış bilgilerle korkutmamak gerekiyor. bu olay tamamen sizin kendi genetiğiniz ve bağışıklık sisteminizin ne kadar hasarsız çalıştığı ile alakalı. tabi zararı var ama " bunları tüketmek size bunu yapıyor- sunu yapıyor" demek çok farazidir. herkesin genetik kodu ve bağışıklık düzeyi farklıdır çünkü.
devamını gör...
12.
inek kesildikten sonra iç organları ve kellesi ayrılır. sonra kaliteli biftek yapılan etler ayrıldıktan sonraki etler başka ineklerden (en az 100 inek) toplanır ve birlikte çekilir. bunun nedeni olabildiğince tek tip et elde etmektir. bu şekilde üretilen kıyma, koruyucu maddeler, tuz ve diğer içeriklerde konularak köfte elde edilir ve bir anda (şoklanarak) dondurulur. böylece et suyunu ve kanını kaybetmemiş olur. pişirileceği zaman et buzluktan çıkarılır ve yine suyunu ve kanını kaybetmesine izin verilmeden hızla yarı pişirilir. afiyet olsun hamburger köftesi yediniz.
bunun sağlıklı olduğu düşünüleblir mi?
bunun sağlıklı olduğu düşünüleblir mi?
devamını gör...
"lipton yok doritos yok mcdonalds yok peki ben ne yiyeceğim" ile benzer başlıklar
lipton
7