dünkü poğaça satışının başlaması

kaynak
boş baklava ve boş tosttan sonra şimdi de 'dünkü poğaça' satılmaya başlamış.

yarısı yenmiş peynir, bir defa ısırılmış döner, gazı kaçmış kola gibi yeni ürünleri de bekliyoruz.

şu an alman hans'lar ağlıyor, kıskanıyorlar.

hep vardı zaten, ( ekonomi iyi demiyorum iyi oku ) bundan dogal bir sey. bos poğaçalar da hep vardi. benzin bile 25 olmuşken algıya gerek var mı. belli bir kesimin tuzu gayet kuru, su gercegi bir kabullenin özellikle de muhalif kesim gayet rahat. herkesin buzdolabı dolu agzina kadar. sokakta ağzını acan yok

bugünkü her kuruşunuza yarın ihtiyacınız olacak. çünkü şu an, gelecekteki en zengin gününüz. bunu unutmayın

bloggerankara.blogspot.com/...

değerli çünkü.
her türlü gideri var.
ısıt biraz tost makinesinde, tazesinden güzel olur.
olabilir yani.
mikrodalgaya da atabilirsin.
pofuduk pofuduk seviyorsan.

yıllardır neden yapılmadığını merak ettiğim bir olaydı bu, sonunda yayılmaya başlamış demek.

geçen gün ben de, görele'ye gitmiştim, kuzenimi okuluna bırakmak için, "aaa" dedim bir an, araç kullanırken; "pastane mi var şurada? poğaça simit de olur şimdi orada. bi deneyeyim."

çektim arabayı girdim içeri ve evet!
vardı mis gibi poğaçaları.
yan tepsideki açmalar da dikkatimi çekti o an ama hemen satıcı kadın; "onlar sana gelmez" dedi.
niye öyle dediyse?

"dünkü açmalar onlar" dedi..
dedim "fiyatı ne?"
"bugün çıkanlar 3, dünküler 1,5 tl."

"iyi o zaman, ver 2 taze poğaça, 2 de dünden kalma açma."
aldım çıktım gittim.

fakat, arabada dayım ve kuzenin olduğunu unutmuşum.
tüh ki ne tüh!
taze poğaçaları onlara verdim, açmadan ise hiç söz etmedim.
yanımda hamır humur yediler.
ben de bir süre sonra, sigara altı niyetine açmayı kemirdim.
lezzete vereceğim puan, 10 üzerinden 3.
poğaçayı deneme şansım olmadı ama bir dahaki sefere mutlaka deneyeceğim.

ha bu arada, görele'nin pidesi çok güzeldir bak.
yolunuz düşerse mutlaka deneyin.

bu millete çöp yemeyi layık gören zihniyetinize sıçayım sizin ulan!

eskiden de varmış da hep olacakmış da! ulan bu ülke 20 yıldır aynı şahıslar tarafından yönetiliyor. muhaliflerin dolapları doluymuş da bilmem neymiş de, çakallığın alemi yok!

kulluk ettikleriniz kollarında trilyonluk saatlerle gezerken, villalarda, lüks araçlarda kokain partileri verirken, torpille atanıp dolaplarını doldururken muhalif insanlar buna tepki gösteriyor diye mi gocunuyorsunuz?!

sağlık açısından bile sakıncalı bir durum bu, hangi koşullarda saklandı da ikinci güne devretti bu gıdalar? paraya tapan memleket çakalı bile fiyatı neredeyse yarı yarıya kırmış. demek ki atıl olması gereken bir besini “çöpe gideceğine az da olsa kâr ettirsin” zihniyetiyle satıyor.

insanları bu derece yoksulluğa düşürenlerin köpeklerine kanmayın dostlar. bir muhalif olarak soruyorum, birileri torpille atanıp sefa sürüyorken, birileri yalakalıkla milyoner oluyorken, birileri bol ballı ihalelerle zengin ediliyorken, birileri hiç çalışmadan 2-3 yerden aldığı maaş ile tıkınıyorken biz muhalifler ve bu ülkenin geri kalan vatandaşları, gençleri, emekçileri 5-6 senelik telefon kullanıyoruz, en az 10 senelik bilgisayar, baklavayı boş yiyoruz, bayat ekmek ya da bayat poğaça yiyoruz, kimimiz çocuklarını doyurabilmek için atık yemek topluyor, kimimiz kira yardımı için sokakta insanlardan destek rica ediyor, kimimiz çöpten bulup yiyor, kimimiz pazar artıklarını topluyor… hak ettiğimiz hayat gerçekten bu mu?

bu tip olaylar etkili olsa boş dürüm satışında etkili olurdu. boş dürüm, bayat ekmek, yarım simit, dilim karpuz, şimdi de dünden kalan poğaça.

örnekler artar da. mesele halkın bir kısmı için aç kalmanın bile anlamı yok. eskiden yiyecek yemeği olmayan domates peynir ekmek çay yer kahvaltı yaptık derdi.

bugün 3 harfli indirim markete gittim. adı sanı olmayan bir markanın 1 kg kaşar peyniri 105.90'a satılıyordu.

bu son faiz toplantısı ile görüldü ki durum iyiye gitmiyor ve gitmeyecek. kahvaltı yapabilen kendini şanslı sayacak bundan sonra.

o değilde fiyat listesinde kafası karışık bir poğaçacıymış.

ben 2010 dan beri önceki günün poğaçalarını yiyordum benim için yeni bir hadise değil. bizim bakkal cafer abi 2 3 günlük poğaçaları tost makinasına basardı 50 kuruşa alırdık.
fakirlik konusunda 12 yıl ilerideyim.

urfa'da pazarlarda son kullanma tarihi geçmiş bisküviler, pastalar ucuz fiyata satılıyor ve rağbet görüyor.

dünkü poğaçayu bugününmüş gibi iteleme vardı, artık çekinmeden utanmadan söyleyerek satmak olmuş. bizim esnaf hiçbir şeyi atmaz satar arkadaşlar. bir mekanda kahvaltı yaptığınızda tabakta kalanları çöpe dökmezler mesela, alır başkasının tabağına koyar. geçenlerde yere dökülen biberi yerden faraşla süpürüp tekrar kaba dolduran adamı görmüştür sanırım herkes. şuan tek değişen bunlar zaten vardı, millete göstermeden yapıyorlardı artık aleni olarak yapılıyor.
yakında millet piyanist filminde yere dökülen yemeği eğilip oradan çamurla karışık halinde yiyen adam, platform filminde üstüne basılmış yemekleri yiyen insanlara dönüşecek.

bunlara laf söylemeyen ekonomiden şikayet etmesin. gelen siparişinin hijyeninden dert yanmasın. korona ya da yarın birgün çıkacak emsali hastalıkta hijyen bilmem ne gibi konulardan şikayet etmesin. insan eşinin bile ısırdığı şeyi yemiyor bazen. hiç tanımadığın insanın yediği yemeğin devamını yedirecekler yakında millete. son kullanma tarihi geçmişi, bayatı falan dayamakla sınırlı kalacak mı sanıyorsunuz bu işi.

mantıklı hareket. poğaça 1 gün bekleyince bozulmuyor. tazeye göre daha ucuza satıldığı sürece mantıklı.

ifadelerle fakirleşmeyi hayata aktarma, üzülüyorum.