duygusal zeka eksikliği

ben bu durumu yaşıyorum, normal insanlar gibi öyle çok duygusal değilim bu yüzden doğru düzgün empati bile yapamıyorum, duygusal şeylere tepki vermete zorlanıyorum. ayrıca normal insanların verdiği tepkiler bazen yapay ya da abartı geliyor.

duygusal zekayı duygusal olmak zanneden yazarların yazdığı başlık.

ikibinli yıllar itibariyle yetişen neslin popüler tabiriyle z kuşağının handikapı. teknolojiyle yüklenirken dışarda olup bitene uzak kaldılar. tek yönlü düşün ve duygusal birikime yoğunlaştılar.
yaşam artık onların bir çoğu için sanal bir oyundan ibaret.

eq olarak ifade edilir, geliştirmek mümkündür çok kafaya takmamak gerekir.

kısaca insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır.

eq olarak da adlandırılır. ve eksikliği tamamıyla olumsuz görülmemelidir. sonuçta tarihe ismini kazıyan bir çok isim (nicola tesla, newton vs) düşük eq'ya sahip insanlardır. bu arada #635449 tanımı için aksini kanıtlayabilirim ama üşeniyorum.

duygusal zekanın tek komponenti empati değildir, kişinin kendi duygularının farkında olması ve bunları yönlendirebilmesi-yönetebilmesi de vardır. bence önemli olan insanın davranışının çevrede yaptığı etkiyi fark etmesi olduğu için pek çok insanın duygusal zekasını düşük buluyorum. ben bunun yüzde yüz bireysel değil toplumsal bir şey olduğunu düşünüyorum.

gelecek yıllarda narsisizme doğru evrilmesi muhtemeldir.

fazlalığından daha iyidir.

bu devirde eq > iq. siyasetten sosyal yaşama, televizyonculuktan internet ünlüsüne iyi para kazanan, sevilen kimi görürseniz yüksek duygusal zekaya sahip olduğunu fark edeceksiniz. maalesef alim olmanın fayda sağlamadığı devirdeyiz.

duygusal zeka oldukça komplike bir konu. bu konuda çığır açmış insanlardan biri olan daniel goleman bunu eksiklik değil, duygusal zeka cehaleti olarak ele alıyor. eksiklik, elbette yok sayılamaz, görmezden gelemeyiz. lakin kastedilen duruma göre düşüş veya cehalet kaynaklı duygusal eğitimsizlik belki de daha iyi bir sözcük bunun için. görünürde doğrudan duygusal zeka ile ilişkili izlenimi veren pek çok deneyim aslında çevre, dönemin sosyal-siyasal-düşünsel olaylarıyla da ilişkili olabilir. bu durum, köpekbalıklarının uyanıkmış gibi uyuduğu için hiç uyumadığının zannedilmesi kadar doğal ve hataya açık bir formda bence.

ayrıca bakınız: duygusal zeka, daniel goleman.

low eq olarak da bilinir.

halden anlamayan hımbılın teki olmanıza yol açan eksikliktir.

bu öyle menem bir konu ki eksikliği insanı aptallaştırır, fazlalığı insanı kırılganlaştırır.

yani yine orta yolu tavsiye edeceğim, zaten ne hikmetse bu ara tanımlarımın sonu hep bu denge mevzusuna ulaşıyor.

tam orta yolcu olmuşum haberim yok, neyse tanım da bitti zaten.

kişinin hayatını doğru idare edebilmesi ve hatta başkalarının hayatlarında katlanabilir etkiler bırakması açısından gerekli zeka türüdür. çok komplike bir konu ama en önemlisi ne kadar zeki olursanız olun, en zorlu denklemleri çözebilseniz de moron olmanız tamamen duygusal zeka eksikliğinden kaynaklanıyor. kişisel gözlemim düşük duygusal zekaya sahip insanların sosyal ilişkilerde empati eksikliği, yanlış muhakeme sonuncunda oluşturdukları aptallığın telafisi de pek mümkün olmuyor. bağlam kurmakla ilgili zayıflıkları ve saçmalıklarına yakın zamanda tanık oldum ve insan gerçekten hayret ediyor dedirtti.

benliğin fazlaca şiddetli oluşu ve cehalet bunda büyük etkendir.

aynı anda birbirinden farklı bir çok parametrenin bir arada etkileşime girmesi süreci ile iletişimi tanımlayabiliriz.

iletişimde çok klasik olarak mesajı gönderen , mesajı alan bir de mesaj var. diğer bileşenleri geçiyorum çünkü burada asıl önemli olan mesaj değil mesajı gönderen ve alan kişinin anlık ruh halleri.

bir cümle tek başına bir anlam ifade etmez. yani elbette eder ama bir cümlenin anlamını belirleyen onun hangi bağlamda kullanıldığıdır.

insanlar duygularını ifade etmek istedikleri zaman cümlelerini bu duygulara göre seçer bu duygulara göre tonlar.

beden dili de konuşması da her şekilde bu duygu iletiminin içindedir. duygu iletimi olmaması da duygusal değer taşıyan bir iletimdir.

aynı dili konuşan insanlar değil aynı duyguda buluşan insanlar anlaşır. anlaşmak anlamak değildir. anlamak hissetmekle ilgilidir.

siz kendi duygularınızın farkında değilseniz mesajı yanlış anlamaya da müsait olursunuz. mesajı ileten kişinin neyi neden söylediğini hangi şartlar altında söylediğini ve aslında ne söylemeye çalıştığını fark etmek için çaba sarf etmiyorsanız mesajı doğru alamazsınız.

dil ve iletişim varoluş açısından hayati öneme sahip olgular. yani ben bu sürece dahil olmamayı seçiyorum deme lüksünüz yok.

genelde erkeklerde görülen eksikliktir.