ekrem imamoğlu ingilizcesi

şu videoda izlediğim ve takdir ettiğim ingilizcedir. aksan, vurgu ve akıcılık olarak kasmasına gerek görmesem de, takıldığım tek nokta şu and’lere “ent” demeyin başkanım. en, hiç olmadı end diyin geçin işte.
tanım: van minitlerden öteye gidemeyenlere göre oldukça başarılıdır.
edit : takdir yerine taktir yazmışım. alttaki yazar arkadaşa teşekkürler.

evet aksan kasmak kötü bir şey ama akıcılık da önemli. bir native speaker performansı beklemiyorum tabi ki ama istanbul büyükşehir belediye başkanı ve müstakbel cumhurbaşkanının ingilizcesi daha da iyi olabilir yine de.

bir nusret olmayandır*

birtakım telaffuz sorunları olan ingilizce.

bir ecevit değildir:

telafuz sorununu benimle konusarak duzeltebilir. pratik yapariz kendisiyle

bir tek bana mı samimi geldiğini merak ettiğim, azmin örneği ingilizcedir.

şimdi sizlere her geçen gün gelişen ekrem imamoğlu ingilizcesi analizi yapacağım.
bir diplomat ziyaretinde, videonun 2.dakikasında imamoğlu ingilizce topuna giriyor.



yahu bu topa niye giriyorsun ekrem başkan demiştim iki sene kadar önce. nötr kalsan daha çok puan toplarsın.
diplomat bey de hiçbir şey anlamıyor, anlamış gibi yapıyor.
ingilizce konuşup iletişim geliştirmek gibi bir niyet var ama ekrem başkanın ingilizcesi iletişim kurmayı engelleyen bir seviyede.

aradan 2 sene geçti ve ekrem başkan bu iki senede hiç ingilizce konuşmadı.
adam 5 cümlelik ingilizce setini, sunum yapacak seviyeye çıkartmış.

bakın bu azimdir sevgili dostlar.

en azından ingilizce konuşabiliyor. akdeniz'e white sea diyen adama yarı tanrı muamelesi yapan tipler hiç konuşmasın.

iyidir, hiç konuşmamak da var veya anlamamak.
adam adeta second minute*.
bu adam tayyip erdoğan’ın 14.8.1. versiyonu.
-belediye başkanlığı
-yasin okumak
-başına buyrukluk
-karadenizlilik
iki büyük eksik, üniversite ve ingiliççe güncel versiyonda mevcut. güle güle kullanılın arkadaşlar.

bu aksan konusunu bir tek hayatında tek başarısı ingilizce bilmek olan türkler yapıyor. bak şimdi 25 nesil ingilizoğlu ingiliz jim carragher'in konuşmasını koyacağım. aksan neymiş görün kaç kişi diyor sizce bu ne aksan jim'i diye.

20 yıldır ingilizce konuşmayan birisine göre olağanüstü ingilizcedir.

gayet iyi bir ingilizce.

uzun süreler o ülkelerde yaşamadıysa ya da özellikle çalışmadıysa dünyada hiç kimsenin kusursuz bir aksanı olmaz, olamaz. kimse bir fransızdan bir almandan profesör dahi olsa mükemmel bir telaffuz beklemez. herkes kendi aksanıyla konuşur kimse de yadırgamaz, ayıplamaz. koskoca einstein'ın alman aksanlı bir ingilizcesi vardı. madame curie'nin ağır bir leh aksanı olduğu söylenir. önemli olan derdinizi anlatmaktır, aksan sonra gelir.

edit: lan başlık eskiymiş

dinleyenlerin pek anladıklarını düşünmediğim bir ingilizcedir. hedef gördükleri yerleri baz alırsak ingilizce öğrenip güzel güzel konuşmak bu kadar zor olmamalı...

şahsi fikrim normal bir türk vatandaşı bu kadar konuşsa tatile gittiğinde derdini anlatabilir ama iş insanı kimliği olup parası olduğu halde ülke dışına çıkıp doğru telaffuz edecek kadar dışarıda yaşamayan kişileri anlamıyorum.

tamam belki akdeniz'e white sea diyerek bizi utandırmıyor ama ileride belki cmb olacak politik kimliği olan bir yerel yöneticinin daha iyi telafuzla daha akıcı konuşmasını arzu ederim.

(bkz: okey ayem okey) *

takdir edilen ingilizce’dir. evet. ben şahsen bu fikire ok’yim. hatta yeah eyem okeyim. *

nasıl ingilizce işletme bitirmiş olur bilemiyorum. baba akü yok! akü komple yok!

tayyip erdoğan'ın ingilizcesinden emin olun iyidir.

ekrem başkan seni çok seviyorum ama, videonu izleyince içimden havagi dedim hakkını helal et.

bir daha da tercüman olmadan bu işlere girişme.

başlığı açan için söyleyeyim "one minute" diyen ingilizce işletme okumadı. turistlere huva ay em diyen ( imamoğlu) okudu. farkı farkedeceğini umuyorum. ayrıca o "one minute" az şey değildir!.