erkeğin seçen kadının seçilen olması

yadsınamaz bir gerçektir. dünyanın neresinde olursa olsun erkek seçer, kadın seçilir. nadiren tersi de olsa, çoğunlukla yani genellikle erkek seçen taraftadır. eski olsa da halen günümüzde az çok görülen "görücü usulü" geleneğinde bile erkek tarafı, gelin adayını seçer. hadi bu eski bir gelenek diyelim ama zamanımızda da bunun değişmediği gerçeği ortaya çıkıyor. genel olarak baktığımız seçilen kadın, seçen erkek ile kaldığı yerden devam eder.

... siz öyle mi sanıyordunuz, vah yazık... kadın, aptala yatarak da kazanır ve isterse hep kadın kazanır, seçer, terk eder, sever... erkek de garip gönlünü teselli eder, ben seçtim onu , diye kasada elma muamelesi yaparak... sadece card finans derdindeki kadın, card finans olmaya talip şekilsiz tarafından seçilmek için oyunu farklı oynar... ama zaten o hikaye tümden rezillik...

dişi cinsiyete neden hep edilgen olmak görevi düşüyor anlamış değilim. bu tür safsataları ne yaparken uyduruyor acaba insanlar, tuvalette falanken mi akıllarına geliyor acaba.

bir şeyi kabul edip etmemek de seçim olduğundan, ağzına burnuna mantık hatası barındıran gereksiz başlık.

olayı bütün boyutlarıyla birlikte değerlendirip baskı ve zorlama içeren kültürel ıvır zıvırları hariç tuttuğunuzda, normal koşullarda iki taraf da birbirini seçmektedir.

'görücü usulü geleneğinde bile' erkek ev ev gezip görüşüyor. kadın oturup taliplerini bekliyor.
sanki tersi gibi..

(bkz: hahahahahahahaha)

kız isteme geyiğine bakılırsa doğru olan önerme.

(bkz: türkiye'de geçerli olmayan önermeler)

o öyle değil ama siz bilirsiniz.
kız sizi istemezse, istemeye de gidemezsiniz.e hani erkek seçiyodu? siz istediğiniz kadar seçmeye çalışmayla mücadele edin. o sizi seçecek ki evet diyecek. al sana denklem, burdan düşünün bir de.

yenilebilecek kader.
hadi yenelim.

taraflardan hangisi daha baskın ise o seçen taraftır. kadını erkeği yok.

pikaçu kadınmış mı?

seçtirme sende kendini kardeşim.

ikili ilişkiler seçme ve seçilme bağıntılı bir süreç olmadığını düşündüğüm için katılmadığım sav.

bu noktada doğal süreçlerde hayvanlardan insana dişi varlıkların seçtiği doğrudur. fakat çeşitli vasıtalarla süreç farklı noktalara gelebiliyor. bense her iki noktada da kişinin otoritesine bağlı olduğunu düşünüyorum.
öyle ki... flört etmek için sözüm ona amiyane tabirle* eril bir faaliyet olarak gözüküyorsa, burada seçenin erkek olduğunu düşünebiliriz. fakat olumlu-olumsuz yanıt vermek penceresinden bakarsak kaçınılmaz olarak dişil hegemonyayı görürürüz diye düşünüyorum.

mesele çok açık. sevmek ve değer görmek, değer vermek. ötesi laf-ı güzaf...
umut verip gitmedikçe, sevip sarmaladıkça, gözünün içinden anladıkça hiçbir şey önemli değildir benim nazarımda. ister seçileyim, ister seçeyim.

n'eyleyim onsuz gelen herhangi bir sıfatı? o olsun, yeter...

kadın otuzunu geçmişse gayet yerinde tespittir.

bundan önce tam tersi.

bir erkek şimdi dışarı çıkıp kadınlara hey yavrum akşami benimle geçirir misin dese. dayağı yer.
ama kadın dese erkeklere.
aha candan erçetin in klibindeki gibi bir ortam olur izdiham.

hep öyle bir algı oluşturulur aslında seçen kadındır. demokrasilerde böyledir seçenler aslında seçim yaptığını düşünerek mutlu olurlar (aslında seçilecek kişiler önümüze sürülür biz seçtik diyerek mutlu oluruz).