ersan şen

ilk çıktığında iyiydi ama sonra, her zaman olan şey oldu ve o da bozdu...

kitlelerin taleplerine, popülizme bıraktığın zaman dizginleri, koparsın o ilk saf halinden...
kendin istesen bile önünü alamazsın... öyle bir eline alır ki seni o kitle, aklına geleni söyleyemezsin...
hatta aklından geçenler bile değişir bir anda, zihninin kontrolünü kaybedersin.

ben sırf bu nedenle, 25 yıldan fazla süredir aktif olarak yazdığım bu sanal alemde, takipçi kitlemin hep mütevazı bir seviyede kalmasına dikkat etmişimdir..
çünkü bu bir zehir.. çünkü bu, insanın aklını başından alan bir büyü..

seni seven insanlar, senin düşüncelerini yönlendirmeye çalıştığı an, artık sen, sen değilsindir.
sen artık sadece bir araçsındır.. bir obje...

şimdi dün de, değerli ceza hukukçumuz prof. dr. ersan şen, bu tuzağa düştü...
(bkz: ersan şen'in iyi parti'nin cumhurbaşkanı adayı olmaya sıcak bakması)

saniyesinde gevşedi...
o an, mantığını tamamen bir kenara itip, koca bir ceza hukukçusu profesör olmasına rağmen, popülizmin kollarına kendisini atıverdi...

başka biri olsa.. başka biri böyle davransa, farklı yorumlardım ama ersan şen, gerçekten de apayrı bir olay...
onun tarzı, inanılmaz doğaldı bir zamanlar...
eyvallahı yoktu...

sonra ne oldu?
yok efendim halk böyle istiyor.. yok efendim, vatandaş edebiyatı...
üzüldüm açıkçası...

bu kadar değerli bir insanın gözlerimizin önünde pamuk helvaya dönüşmesi, beni derinden yaraladı...
şimdi şu an, halinden memnundur eminim.
televizyonculuk ve yorumculuk kariyerinin zirvesinde olduğunu düşünüyordur...
''halkın aradığı lider'' profiline uygun görüyordur kendisini... göğsü müthiş kabarmıştır..

şimdi öyle evet...
fakat ben, bir 5 yıl sonra görmek isterim ersan şen'i...
o zaman bakalım neler düşünecek?

''valla, ben nasıl bir bok çukuruna düşmüşüm arkadaş?''
''aklımı almışlar başımdan ve ben, hiçbir şekilde ayıkamamışım olaya!''
''keşke şöyle yapsaydım.. keşke, ekranlara ilk çıktığımda sergilediğim ersan şen profilini koruyabilseydim..''


ve sadece ersan şen değil...
sayısız insan var... kimi ünlü, kimi ünlü olma peşinde...
hepsi düşüyor aynı tuzağa...

o sizin hayranınız olduğunu düşündüğünüz ''sadık'' kitleler var ya... saniyesinde buharlaşıp giderler bir anda...
anlamazsınız...
kullanırlar, atarlar sizi bir köşeye.. farkına bile varmazsınız...

popülizmin kucağında bir hoca..
olur mu abi? hani zamanında bir tabir vardı "medya maymunu". herkesin pürdikkat izlediği bir ortamda kendini bu kadar rencide edecek bir olaya girmek sana ne kazandıracak? kafamda deli sorular. bence ülkeyi kim yönetecek sorusu artık önemini yitirmiştir. önemli olan karar verilecek olan gelecek ve ekonomik kaygılardır. enflasyona ne çabuk alıştık. her gün domates, peynir, tuvalet kağıdı hesabı yapan ersan şen'i bile cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorum noktasına ne getirdi? hele bir de deprem gerçeği varken. olmaz abi olmaz. sorumlu vatandaşlıktan kanalizasyon izleyicisine döndük. gerçekler nerde. kim sakladı? düzensiz gündem herkesin işine gelir gibi. okullar ne olacak? kim bakıyor bu sorunlara kim önemsiyor.
acaba oy vermeyecek olsak kimin aklına geliriz. hadi hep beraber bakalım 60'lara, 70'lere, 80'lere ve 90'lara. işte tam bu durumda giriyor devreye sorunların ne kadar değişip kabullenmenin o eşsiz ısdırabı. hadi bakalım değerli yazarlar sizler de yazın popülist tarzda yazılarınızı. liberal savrulma herkesin iliklerine kadar işlemiş durumda.

mommy nasıl millet ittifakına yanlış yapınca motor mertebesine yükseltildiyse oktroller tarafından olur da chp'ye karşı bir yanlışı olursa hangi makama gelir orasını siz tahmin edin.
kendisine tavsiyem hiç bu islere bulasmamasi yönünde olur.

halısahaya adam eksikliğinden kalecilik için çağrılmıştır ancak daha iyisi bulununca gelmene gerek yok denmiştir.

abi bu sürecin en bomba saçmalığı bu yaratığın cb adaylığını açıklamasıydı. o kadar absürt komedi filmi izledim ben böyle bişey görmedim.

ezgi apartmanının kolonlarını kesen pastane sahiplerinin avukatlığını yapacakmış. ağızlarında hak, hukuk, adalet cart curt. sanırım geçmişte reza zarrab'ın da avukatlığını yaptı. her kritik davada karanlık taraftaki kişilerin avukatı olarak çıkıyor karşımıza ilginç.
buradan

akademisyenliğini, profesyonal kazanca dönüştürmeyi kafasına koymuş ve bunu başarmak adına yapmayacağı hiç bir şey olmadığı izlenimi veren, bu nedenle de trajik durumlar yaşayan bir avukat. ilkeli olduğundan da kuşkuluyum. (burhan kuzu'nun bir tık daha akıllısı sanki.)

avukatlığı ne kadar büyütüyorsunuz ,avukatların %95'i hatta fazlası genel kültür cahilidir, önemli avukatlık uzmanlığı lığı vardır ,ağır ceza, boşanma, gemi hukuku ticaret hukuku-tapu bir iki önemli uzmanlık daha gerisi boş beleş avukatlık işleridir.

bazı ülkelerde baro hukuk diploması bile aramaz ,baro -avukat sınavının geçerseniz avukat olursunuz .
bizde bana göre adil bir avukatlık sınavı olsa 100 mezundan-başvurandan 95'i tepetaklak olur.
bu erşan şen'de öyle kendi uzmanlık dalının harici zil cahile yakın konuşmayı bilmez oturmayı kalmayı hatta bir ara burnunu kulağını kaşıdığı videoları çıkmıştı ,birde konuşma adabı yoktur ,bilmeden anlamadan yorum yapar ,karşısında sağlam biri olduğunda cumburlop.
bununla açık oturum yapacak kişi rasim ozan kütahyalı gibi biridir. ismail saymaz ağır gelir.
şu var bazen niye şu davayı aldı bu davayı aldı diyorlar bana göre bir avukat kendisine gelen har davayı almakta serbesttir bu yüzden suçlanamaz ,sapığın-pedofilin bile mahkemede savunma hakkı vardır ,örneğin polisi öldüren yunus emre abd'de yaşasa ve aynı süreci geçirse şimdi dışarı da idi kefalet ile ,inanın 2-3 yargılama sonrası iyi bir avukat 1 gün bile ceza verdirmezdi. niye bunu yazdım dün akşam (24/9/2024- 20-21 arası ) merdan yanardağ'ı dinledim olayı oluşunu anlattı ,acayip .
hukuk devleti ayrı bir olay.
olay ingiltere'de olsaydı ( ki olamaz asaleti onaylanmamış bir polisi ağır suç olayına gönderemezsiniz ayrıca swatt desteği gerekir . bizde allah'a kalmış . zavallı kadın öldü hatta daha çocukluktan çıkmış kızcağız.
tabi ben olayın ,açık ateş edildiği ve maktulün vurulduğunun kesin olduğu video var mı bilmiyorum.

yani avukatları bu kadar giddiye almayın , bizm burhan kuzu gibi hukuk profesörlerini gördük.

şu var eskiden başkaydı ben sahir erman'ı tanırım ,çalıştığım şirketin özel davalarını takip ederdi patronunda samimi dostu idi ,adliyede(mahkeme salonu değil) sahir amcayı savcılar -hakimler gördüklerinde hemen gelirler hocam diye selam verrilerdi ,odalarında kapıda karşılarlardı .
burhan kuzu ile taşak geçiyordu millet.