eski mısır

gizemi günümüzde de hala pek çok hazine ve sır saklıyor. belki de bunu saklamayı hep sürdürecek. bu eşi bulunmaz ülkede firavunlar silinmeyecek izler bırakmışlar. sfenksler, piramitler, heykeller, tapınaklar vs.

piramitler yapılırken ki kullanılan teknolojiye hala ulasabilmis değiliz. öyle yüksek teknolojiler kullanmışlar ki bu yüzden sırlarını çözemiyoruz.

eski mısırlılar mısır a hiçbir zaman mısır demediler.
eski mısırlıların mısır için kullandıkları isim kemet tir.
bu söz öbeği ise eski kıpti dilinde kara ülke anlamına gelir.
bu isim nil nehrinin taşması sonrası oluşan alüvyonca zengin siyahımsı toprağın rengiyle ilinitli kabul edilir.

(bkz: antik mısır)

köleleri sinek yakalayıcı olarak kullanırmış firavunlar. köle önce soyulur, sonra üzerine bir bileşik sürülüp firavunun olduğu odaya yerleştirilirmiş. sinekler köleyi hacamat edip firavundan uzak dururmuş. yani çok manyak şeyler olmuş lan bu dünyada.

antik yunana taş çıkartacak fantastiklikte bir medeniyet. popüler kültürde yeterince yer bulmuyor.

çok fena seks döndüğünü düşündüğüm yerlerden biridir.
kraliyet ailesi, ölen üyeleri ile sevişmeye devam etmek için onları taze tutmaya mı çalışıyordu acaba. bir yerden sonra da yakmaya/gömmeye kıyamayıp mumyalama işlemini tamamlıyorlardı belki de.
kraliyet üyelerinin bedenlerinin gerçekte nereye gömüldükleri bilinmezmiş. mezar soyguncuları sebep olarak gösterilmiş ama yeni yapılan bir yapının içine bir sürü fake mezar yapıp sonra da kimsenin bulamayacağı bir mezarı soyguncular için yapmazsın..
gerçekte krallar vadisi ve gizemli mezarları açıldığında, hanedan üyeleri ve mezarlar dokunulmamış halde bulundular. antik mısır yıkıldıktan sonra soyulan mezarları saymazsak, bir de zengin batılı soylulara hizmet eden hırsız arkeolog ekipleri var.
hangi hırsız kraliyet mezarını soymaya cüret etmiş ki!?
o dönemde!!??
mezarların başına "bastet'in kedileri"ni mi bırakıyorlardı muhafız olarak??

belki yanılıyorum ama bence tarihçiler de yanılıyorlar..

çöpe atın. kurtlanırsa rahatsız eder. tazesini yiyin.

eski mısır'da insanlar genelde üst üste 2 gömlek giyerlerdi.

hala gizemini koruyan ve sırları çözülememiş mitolojik uygarlık.

piramitler örneğin; müthiş mühendislik çalışmalarıyla kusursuz yapılar. o kadar ki inşalarında sadece manyetik kuzey değil sirius yıldızı'nın konumu da dikkate alınmış. (manyetik kuzey'i nasıl biliyorlardı!?)

piramitler yılda iki kez hava kanallarından sirius yıldızı görülebilecek şekilde inşa edilmiş. birinci görüş firavunun doğumuna işaret ederken ikinci görüş firavunun tahta çıkışına işaret eder.

adalet tanrısı anübis çok ilginç bir figürdür. bu figür kurt başlı ve insan bedenlidir. diğer bir deyişle bu figür bir kurt insan karışımıdır.

bu durum göktürklerin türeyiş efsanesinde de görülür. efsaneye göre bataklıkta boğulmakta olan bir çocuk dişi bir kurt tarafından kurtarılır ve kurt çocuğu yuvasına götürür. bitkin olan çocuğu kendi sütüyle besleyerek kendine getirir ve çocuk yetişkin olunca onunla evlenir. bu evlilikten 12 çocuk olur. o 12 çocuk türk boylarını temsil eder. efsane böyle gider. ne kadar tanıdık!

eski mısır milattan öncesine dayanırken göktürk devleti ms 552 yılından itibaren ms 744 yılına kadar orta asya'da kırım yarımadasından kamçatka'ya kadar hüküm sürmüş bir devlet. acaba eski mısır mitolojilerinden haberleri var mıydı!?

yine orta asya'daki piramitler de aynı mantıkla inşa edilmiş yapılar. bilgi aktarımı nasıl oldu; ya da birbirlerinden haberleri olmadan aynı yapıları mı inşa ettiler!?

daha devam eder de gerek yok! anlayacağınız gizem sadece piramitlerin içiyle sınırlı değil. cevap bekleyen soru çok!

not : sirius büyük köpek takımyıldızı'nın alfası bir yıldızdır. (köpek/kurt)

piramitlerinden, tanrılarından ve ileri derece olan gelişmişlik düzeyi ile bambaşka bir uygarlık..

çok ilginç gelenekleri de vardı tabi..
dikkatimi çekenlerden biri de ölümden sonrası için yapılanlar..
ölümsüzlük takıntısı ve buna bağlı olarak ölüyle konuşan, ölüye mektup yazan bir toplum olmaları yapılan ritüeller hep gizemini korumuştur..

evet, eski mısırlılar sadece mumya yapıp ölülerini gömmekle kalmazdı, aynı zamanda onlara mektup yazar, sorunlarını anlatır, hatta miras davası gibi gündelik meselelerde "bize yardım et" diye seslenirlerdi. ölünün hâlâ bir gücü olduğuna inanılırdı; yani bir nevi öteki dünyadan torpil istemek gibi...

bu dünya ile öteki dünya arasında öyle detaylı bir köprü kurmuşlardı ki, neredeyse bir “sonsuz yaşam bürokrasisi” vardı. ölüler kitabı diye bir kılavuzla öbür dünyada nasıl davranman gerektiğini bile adım adım yazmışlardı. ruhun, kalbin bir terazide tartılır; eğer hafifse, tanrı osiris seni cennete alırdı. ama kalbin ağırsa… kalbini yiyen bir canavar vardı: ammit. timsah başlı, aslan gövdeli, su aygırı kalçalı bu korkunç yaratık, tövbeyi unutanların sonuydu.

kısacası eski mısır’ın en ilginç tarafı, ölümden sonra yaşamı, bu yaşamdan daha sistemli ve ciddi bir şekilde organize etmeleriydi.



*

(bkz: eski mısır'da laf sokmak) nasıl da hacılamış hemen bak (kırmızı surat). neyse sakinim.

ciddi bilgi vereyim bari. eski mısır'da, sinek ilacı olarak kullanılan köleler varmış. en son buna gülmüştüm.
adama özel bir madde sürüyorlar. görevi, firavunun yatağının başında durup sinekleri çekmek.
o zamanlarda silah da yoktu. yatağın ucunda raid gibi bekleyen kaslı köle kardeşlerimiz neden isyan etmemiş, onu da çözemedim. boğ lan işte firavunu uyurken.

(bkz: teosinte)