eskiden köylerde kız tavlama yöntemleri
başlık "emrebey003" tarafından 03.02.2022 23:33 tarihinde açılmıştır.
1.
bir kızı beğenen bekar erkek birey saçlarını tarar görece güzel kıyafetler giyer ve kızın onu onunda kızı görebileceği bir platforma gelir. bu köy meydanı, köy çeşmesi yada kızın evine yakın herhangi bir yer olabilir.
kız birey erkeği görüp bir süre bakışır ve bu bakışmaya hafif gülme kıkırdama eşlik ederse olumludur.
erkek birey beğendiği kıza ulaşabilecek kendi akrabalarından bir bayana kıza ulaştırılmak üzere sakız, şeker vb küçük hediyeler ile selam gönderir. selam alınır, kız şekeri yerse olay bitmiştir. köye ve kültürel yapının durumuna göre farklılıklar arzeden bir flörtleşme süreci peşinden kız isteme ve alma aşaması ile olay son bulur.
kız birey erkeği görüp bir süre bakışır ve bu bakışmaya hafif gülme kıkırdama eşlik ederse olumludur.
erkek birey beğendiği kıza ulaşabilecek kendi akrabalarından bir bayana kıza ulaştırılmak üzere sakız, şeker vb küçük hediyeler ile selam gönderir. selam alınır, kız şekeri yerse olay bitmiştir. köye ve kültürel yapının durumuna göre farklılıklar arzeden bir flörtleşme süreci peşinden kız isteme ve alma aşaması ile olay son bulur.
devamını gör...
2.
görücü gidiyorsun tak garanti temiz iş.
devamını gör...
3.
dedemin ananemi tavlamak için kullandığı yöntemdir. başka bir köye arkadaşını görmeye gittiğinde ananemi görüyor. o kadar güzel bi kız ki, taliplisi çok, herkesin peşinde koştuğunu öğreniyor. haber yollasa da ananem yüz vermiyor. sonra sabaha karşı tuvalete kalktığında(köyde tuvaletler bahçede) pusuya yatmış olan dedem kolundan tutup kaçırıyor. o da gıkını çıkarmadan peşinden gitmiş..
devamını gör...
4.
eskiden tinder, facebook, instagram olmayınca mecburen iş başa düşüyormuş.
şimdiki bütün o sunumlar, o dönemde köy meydanında piyasa yapmaktan ibaretmiş.
şimdi çift tık yapınca bütün mezra ayağına geliyor.
şimdiki bütün o sunumlar, o dönemde köy meydanında piyasa yapmaktan ibaretmiş.
şimdi çift tık yapınca bütün mezra ayağına geliyor.
devamını gör...
5.
küçük çocukların eline kibrit kutularında tutuşturulan mektuplar... ve bu sayede köy bakkalından gofrete, lokuma falan doyan çocuk. hikaye iki kişinin ama bakkal dahil dört kişi mutlu günün sonunda. ne yazıyor peki o mektupta? saat 3'te kör hüsüyünün tarlasına gel.
çocuk ya cevabı getirir aynı kibrit kutusu içinde ya da teklif cevapsız kaldığından sıradaki adaya gönderilir bu defa kibrit kutusu ve gofretiyle. çocuğun hemen bir başkasına gönderildiğini nereden mi biliyorum? bir keresinde biraz daha lokum yiyebilmek uğruna kızın elime tutuşturduğu cevabı attım dereye. çünkü çocuktum ve lokum her şeyden önemliydi o yaştayken. işte diyecektim ki kızı bulamadım, büyükler görmesin diye kutuyu yok ettim. ama yarın yine giderim istersen falan...kusursuz planımla döndüm dönmesine de. kemal abi, bu defa beni başka bir ablanın olduğu eve gönderdi. ben kötü değildim, kemal abi hovardaydı.
ilk gittiğim kız yani halam da salaktı hafiften. sonraki günlerde durup durup tekrar tekrar sordu bana "götürmedin sen o pusulayı, değil mi? doğru söyle, kızmayacam. yoksa gelirdi dediği yere." oysa ben onu bilmeden bir zamparadan korumuştum daha fazla lokum yiyeyim derken.
çocuk ya cevabı getirir aynı kibrit kutusu içinde ya da teklif cevapsız kaldığından sıradaki adaya gönderilir bu defa kibrit kutusu ve gofretiyle. çocuğun hemen bir başkasına gönderildiğini nereden mi biliyorum? bir keresinde biraz daha lokum yiyebilmek uğruna kızın elime tutuşturduğu cevabı attım dereye. çünkü çocuktum ve lokum her şeyden önemliydi o yaştayken. işte diyecektim ki kızı bulamadım, büyükler görmesin diye kutuyu yok ettim. ama yarın yine giderim istersen falan...kusursuz planımla döndüm dönmesine de. kemal abi, bu defa beni başka bir ablanın olduğu eve gönderdi. ben kötü değildim, kemal abi hovardaydı.
ilk gittiğim kız yani halam da salaktı hafiften. sonraki günlerde durup durup tekrar tekrar sordu bana "götürmedin sen o pusulayı, değil mi? doğru söyle, kızmayacam. yoksa gelirdi dediği yere." oysa ben onu bilmeden bir zamparadan korumuştum daha fazla lokum yiyeyim derken.
devamını gör...
6.
anılarla sizlere geri döndüm gençler;
sene 90 lardan bilmem kaç; annecağızım edirneye bağlı bir köyde öğretmen ben daha 3. sınıf öğrencisiyim. köy dediysem yanlış anlaşılma olmasın o yıllarda bile trakya dan ötesi köy. böyle bir modernlik daha anadoluda keşfedilmediği yıllar. her neyse; benım bir de ablam var ayağı aksayasıca pek severim kendisini. benden 7 yaş büyük. bir tatilimizde annem bizi köye götürdü. okul müdürünün lojmanı var okul bahçesinin köşesinde, küçük bir kümesi var bahçesi var. cocukluk hayallerinde “ev” denildiğinde çizilen ortak bilinç evlerden. tabi bizi misafir ettiler sıcacık insanlar. ablam hanım satın oturdu divana eller dizde, sıkıcılık boyunca maşallah. ben deli dumrul müdürün oğlu ve kızı ile attım kendimi dışarı; köyü gezdim tozdum, dillerinden tam anlayamadığım trakyalı teyzelerın sevme şekilleri ile mest oldum, derede kurbağa yavrusu yakaladım inek sürüsü ile otlakta takıldım vs sonra yorulunca okulun dışındaki köy çeşmesinde elimizi yüzümüzü yıkayıp duvarın üstüne sıralandık.
tam biraz dinleneceğiz gençten iki delikanlı geldi ve ablamı çeşmeye çağırdılar. masum akdenizli çocugu ben anlam veremedim “napacaksınız ablamı” diye ısrar edıyorum. çağır dıyorlar ısrarla. ulan ablam gelse deccal gibi çarpar sizi, dünya nimetlerinden fayda görmezsiniz daha diyemedim tabii, gittim kendisine “seni çeşmeye çağırıyorlar” dedim. - kim dedi. “ne bıleyım işte ne ara senı görmüşlerse arkadasların dedim”
odanın içinde ablam bana, ben anneme, annem müdürün eşine bakıyor, manâ arıyorduk adeta. müdürün güleç karısı son noktayı koydu o zaman . - meğersem köyün gençleri, kızlarla tanışmaya çeşmeye çağırır, çeşme başında konusulur anlaşılırsa da devamı gelirmiş.
peki bizim deccal ne yaptı, ruhundaki feodal köylüden habersiz sosyal sınıf ayrımcılığı ile kişnedi. çapsız çıksaydı da gençlerle tanışsaydı ne vardı
sene 90 lardan bilmem kaç; annecağızım edirneye bağlı bir köyde öğretmen ben daha 3. sınıf öğrencisiyim. köy dediysem yanlış anlaşılma olmasın o yıllarda bile trakya dan ötesi köy. böyle bir modernlik daha anadoluda keşfedilmediği yıllar. her neyse; benım bir de ablam var ayağı aksayasıca pek severim kendisini. benden 7 yaş büyük. bir tatilimizde annem bizi köye götürdü. okul müdürünün lojmanı var okul bahçesinin köşesinde, küçük bir kümesi var bahçesi var. cocukluk hayallerinde “ev” denildiğinde çizilen ortak bilinç evlerden. tabi bizi misafir ettiler sıcacık insanlar. ablam hanım satın oturdu divana eller dizde, sıkıcılık boyunca maşallah. ben deli dumrul müdürün oğlu ve kızı ile attım kendimi dışarı; köyü gezdim tozdum, dillerinden tam anlayamadığım trakyalı teyzelerın sevme şekilleri ile mest oldum, derede kurbağa yavrusu yakaladım inek sürüsü ile otlakta takıldım vs sonra yorulunca okulun dışındaki köy çeşmesinde elimizi yüzümüzü yıkayıp duvarın üstüne sıralandık.
tam biraz dinleneceğiz gençten iki delikanlı geldi ve ablamı çeşmeye çağırdılar. masum akdenizli çocugu ben anlam veremedim “napacaksınız ablamı” diye ısrar edıyorum. çağır dıyorlar ısrarla. ulan ablam gelse deccal gibi çarpar sizi, dünya nimetlerinden fayda görmezsiniz daha diyemedim tabii, gittim kendisine “seni çeşmeye çağırıyorlar” dedim. - kim dedi. “ne bıleyım işte ne ara senı görmüşlerse arkadasların dedim”
odanın içinde ablam bana, ben anneme, annem müdürün eşine bakıyor, manâ arıyorduk adeta. müdürün güleç karısı son noktayı koydu o zaman . - meğersem köyün gençleri, kızlarla tanışmaya çeşmeye çağırır, çeşme başında konusulur anlaşılırsa da devamı gelirmiş.
peki bizim deccal ne yaptı, ruhundaki feodal köylüden habersiz sosyal sınıf ayrımcılığı ile kişnedi. çapsız çıksaydı da gençlerle tanışsaydı ne vardı
devamını gör...
7.
horon oynarken yan yana gelmeye çalışmak.
güzel oynuyorsa güzel de söylüyorsa tamam.
babanneme öyle yaparlarmış.
eskiler şimdiden daha keyifli hayat sürmüş.
her şey beraber yapılırmış.
topluca yaylaya gidilirken, yolda yemek ve horon molası verirlermiş.
her yaş gurubu ayrı ayrı gidermiş yaylaya.
yol en az 5 km, yürüye yürüye gitmeyi keyifli hale getirmeyecekler de ne yapacaklar?
birde bunu hemen her hafta yaparlarmış.
eskiler yaşamış bu hayatı resmen.
bizde konfor var diye yaşıyoruz sanıyoruz.
güzel oynuyorsa güzel de söylüyorsa tamam.
babanneme öyle yaparlarmış.
eskiler şimdiden daha keyifli hayat sürmüş.
her şey beraber yapılırmış.
topluca yaylaya gidilirken, yolda yemek ve horon molası verirlermiş.
her yaş gurubu ayrı ayrı gidermiş yaylaya.
yol en az 5 km, yürüye yürüye gitmeyi keyifli hale getirmeyecekler de ne yapacaklar?
birde bunu hemen her hafta yaparlarmış.
eskiler yaşamış bu hayatı resmen.
bizde konfor var diye yaşıyoruz sanıyoruz.
devamını gör...
8.
internetten şehirli hatunlara yazmak.
onları yanlarına getirtmek. artistlenmek.. fakat sonra köylü kadınlara kalmak çünkü şehir kızlarımız bunları yememek.
bakın mesela rus kadınları getirtin onlar alışkın başını bağla, tavuk yemlesin, keçi gütsün sana hamur açsın ayaklarını yıkasın. hem güzel bembeyaz hatunlar.
yeter ki bizi salın arkadaşlar.
al bak ukrayna savaşın eşiğinde getir onları yanına. paran mı bitti fark etmez zaten. geçinir gidersiniz.
onları yanlarına getirtmek. artistlenmek.. fakat sonra köylü kadınlara kalmak çünkü şehir kızlarımız bunları yememek.
bakın mesela rus kadınları getirtin onlar alışkın başını bağla, tavuk yemlesin, keçi gütsün sana hamur açsın ayaklarını yıkasın. hem güzel bembeyaz hatunlar.
yeter ki bizi salın arkadaşlar.
al bak ukrayna savaşın eşiğinde getir onları yanına. paran mı bitti fark etmez zaten. geçinir gidersiniz.
devamını gör...