1.
ethical pluralism
schmitt'in dediği gibi herkesin kendi rahibi olma durumu veya nikiforenko'nun deyişiyle normlar çiftliği..
ortaya çıkışının ana sebebi değerler hiyerarşisinin yıkımıdır ki bu amaçlar plüralizmini hemen akabinde doğurur. bunun batıda ve burada apayrı iki hikayesi var. bize gelene kadar liberal kopillerin liberal dünya ethosu ve tırnak içinde bile yazılamayacak normlar çiftliği mühim. liberal anlayışın bireyin kendisinden ileri gidemeyen ethosu, eski dünyanın tüm kutsallarını ufalar ve her bireyin avucuna koyar. dolayısıyla birey sayısı adedince kutsal, birey sayısı adedince doğru ortaya çıkar. her şeyin doğru olduğu yerde doğru, her şeyin kutsal olduğu yerde kutsal yoktur. bütün normatif yasaları eşitleyen bu anlayış bireyi etik plüralizmin kucağına bırakır. etik plüralizmde herkes istediğini olmakta özgürdür çünkü otorite patates edilmiştir. herkes otoritedir anasını satim. bak mesela misal hatırlayanlar olacaktır bunu mutlaka :
böyle gerizekalı durumlara düşmemek için siyaset, düşünce, fikir -veya felsefe- tarihleri yazılmış ve disiplin haline getirilmiş*. sonrakiler baksınlar ve anlasınlar ki düşüncenin başlaması için zorunlu aksiyomlar var ve bunları tartışmaya açarsan düşünmeye başlayamazsın. özellikle postmodern düşünce sanki tüm kitaplar yanmış, geçmişlerin tecrübeleri bugüne gelmemiş ve geride kalan kişilerden ağzından salyalar akan bi avuç embesilin bir şeyler denemeye karar vermesiyle başlamış gibidir. düşünce her zaman tartışmaya kapalı olan bi uzlaşıyla başlar - ki mantık ve matematik de öyledir aksi takdirde önerme kurulamaz - ve en önemlisi anlam, uzlaşının ta kendisidir.
schmitt'in dediği gibi herkesin kendi rahibi olma durumu veya nikiforenko'nun deyişiyle normlar çiftliği..
ortaya çıkışının ana sebebi değerler hiyerarşisinin yıkımıdır ki bu amaçlar plüralizmini hemen akabinde doğurur. bunun batıda ve burada apayrı iki hikayesi var. bize gelene kadar liberal kopillerin liberal dünya ethosu ve tırnak içinde bile yazılamayacak normlar çiftliği mühim. liberal anlayışın bireyin kendisinden ileri gidemeyen ethosu, eski dünyanın tüm kutsallarını ufalar ve her bireyin avucuna koyar. dolayısıyla birey sayısı adedince kutsal, birey sayısı adedince doğru ortaya çıkar. her şeyin doğru olduğu yerde doğru, her şeyin kutsal olduğu yerde kutsal yoktur. bütün normatif yasaları eşitleyen bu anlayış bireyi etik plüralizmin kucağına bırakır. etik plüralizmde herkes istediğini olmakta özgürdür çünkü otorite patates edilmiştir. herkes otoritedir anasını satim. bak mesela misal hatırlayanlar olacaktır bunu mutlaka :

böyle gerizekalı durumlara düşmemek için siyaset, düşünce, fikir -veya felsefe- tarihleri yazılmış ve disiplin haline getirilmiş*. sonrakiler baksınlar ve anlasınlar ki düşüncenin başlaması için zorunlu aksiyomlar var ve bunları tartışmaya açarsan düşünmeye başlayamazsın. özellikle postmodern düşünce sanki tüm kitaplar yanmış, geçmişlerin tecrübeleri bugüne gelmemiş ve geride kalan kişilerden ağzından salyalar akan bi avuç embesilin bir şeyler denemeye karar vermesiyle başlamış gibidir. düşünce her zaman tartışmaya kapalı olan bi uzlaşıyla başlar - ki mantık ve matematik de öyledir aksi takdirde önerme kurulamaz - ve en önemlisi anlam, uzlaşının ta kendisidir.
devamını gör...
"etik plüralizm" ile benzer başlıklar
etik
12