orijinal adı: اوليا چلبى سياحتنامه سى - müntehâbât-ı evliya çelebi
yazar: evliya çelebi
yayım yılı: 1848
unesco dünya belleği listesine dahil edilen ve birçok dile çevrilen eser, 10 ciltten oluşan bir gezi yazısıdır. evliya çelebi bu eseri 17. yüzyılda kaleme almıştır. eserin 10 cildinin yayımının bitmesi ancak 1938 yılını bulmuştur.
yazar: evliya çelebi
yayım yılı: 1848
unesco dünya belleği listesine dahil edilen ve birçok dile çevrilen eser, 10 ciltten oluşan bir gezi yazısıdır. evliya çelebi bu eseri 17. yüzyılda kaleme almıştır. eserin 10 cildinin yayımının bitmesi ancak 1938 yılını bulmuştur.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "rainbow cactus" tarafından 06.01.2021 00:08 tarihinde açılmıştır.
1.
ünlü bir seyyah olan evliya çelebi’nin yazmış olduğu eserdir. evliya çelebi, bu eserinde gezip gördüğü yerlerin sosyal ve ekonomik durumunu, ilgi çekici özellikleriyle dile getirmiştir.
seyahatname; değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerini, davranışlarını, tarımla ilgili çalışmalarını ayrıntılarıyla anlatmaktadır. seyahatname döneme ilişkin ekonomik ve sosyal yaşama ait bilgiler nedeniyle önemli bir coğrafya kaynağı durumundadır.
- - - alıntı - - -
referans: coğrafya dersi notlarıdır. bilgiler bana ait değildir.
seyahatname; değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerini, davranışlarını, tarımla ilgili çalışmalarını ayrıntılarıyla anlatmaktadır. seyahatname döneme ilişkin ekonomik ve sosyal yaşama ait bilgiler nedeniyle önemli bir coğrafya kaynağı durumundadır.
- - - alıntı - - -
referans: coğrafya dersi notlarıdır. bilgiler bana ait değildir.
devamını gör...
2.
10 cilttir. içeriği ve genel bilinenlerin yanı sıra birkaç ilginç hikayeye de ev sahipliği yapar. s
eyahatnâme’nin üçüncü cildinde tavuğa dönüşen cadıyla karşılaştığı geceyi, yedinci cildinde çerkez oburları (cadı/hortlak) ile abaza oburlarının gökyüzünde büyük ağaçlar, küpler, araba tekerlekleri gibi nesneler üzerinde uçarak gece boyu yaptıkları savaşlarını anlatır. sekizinci cildin başında ise bir kalmuk tatarının yaptığı hava büyüsüne şahit olur.
--! biraz copy paste biraz alın teri !--
evliyâ çelebi, 1076 şevvâlinin yirminci gecesi hatukay çerkezi ülkesinde olduğunu belirttiği üç yüz haneli pedsi köyünde, gökyüzünde cadıların savaşına şahit olduğunu söyler. karanlık gece kıyametler, yıldırımlar kopmasıyla çerkez kadınlarının nakış bile işleyebilecekleri kadar aydınlanır. olağanüstülüğü sezen evliyâ etrafındaki çerkezlerden “yılda bir kerre bu kara koncoloz gecelerinde bir çerkez oburlarıyla abaza oburları gökyüzünde uçup ceng‑i azîm ederler” bilgisini ve dışarı çıkıp korkmadan seyretmesi tavsiyesini alır. obur sözcüğünü “sehhâr câzû” (büyücü cadı) olarak açıklayan evliyâ, yetmiş seksen kişi ile birlikte dışarıya çıkar.
büyük ağaçlar, küpler, tekneler, hasırlar, araba tekerlekleri, fırın söykeleri ve nice benzer eşyalara binmiş abaza cadıları ile at ve sığır leşlerine, deve ölülerine binmiş ellerinde yılanlar, insan, at ve deve kelleleri olan çerkez cadıları savaşa tutuşur. çığlıklarının kulakları sağır ettiği bu savaş altı saat sürüp seyredenlerin üzerine keçe, hasır ve sırık parçaları, insan, at ve deve kelleleri ve leşleri, küp kırıkları, tekne parçaları, araba tekerlekleri gibi nesneler düşmeye başlar.
yedi abaza oburu ile yedi çerkez oburu yere düşer. iki abaza oburu, çerkez oburu kanı emince ölür ve çerkezler de onları ateşe atar. horozların ötmesiyle biten savaşın ardından oburlar gider. evliyâ bu gibi olaylara “gayet münkir” olduğunu, ama kendisiyle birlikte olanların da görüp hayrette kaldıklarını belirtir. çerkezlerin de kırk elli yıldan beri bu derecede bir savaş görmediklerini söyledikten
sonra oburlarla ilgili başka bilgiler verir.
buna göre karakoncolos gecelerinde insan kanı içen oburlar vardır. kanı içilen kişinin yakınları obur tanıtıcı, yani “câdî sihirbâz bilici” ihtiyar çerkez âdemlerine başvururlar. toprağının bozulmasından içinden obur çıktığı anlaşılan mezar kazıldığında kan içmekten gözleri kızarmış obur leşi bulunur. oburun göbeğine böğürtlen çalısı kazığı çakıldığında sihri bâtıl olur, kanı içilen insan da ölümden
kurtulur. kanı içilen kişinin kimsesi yoksa, obur tanıtıcı bulunmazsa o kişi ölür gider. bazı kişiler de bulunan oburun göbeğine kazık çaktırdıktan sonra başka bir obur onun leşine girmesin diye o leşi ateşe atarlar. bir obur, bir insanın kulağından kanını emdiğinde o kişi günden güne hastalanır. obur tanıtıcılara haber ve mal verince, onlar köyleri gezip insan kanı içmekten gözleri kan çanağına dönmüş oburu yakalar ve zincire vururlar. obur, oburluğunu itiraf edince de yine göbeğine böğürtlen kazığı çakıp kanından, hastalanan kişiye sürdüklerinde o kişi şifa bulur. obur da ateşe atılır.
--! biraz copy paste biraz alın teri !--
daha çok "bol copy paste biraz imla ve düzeltme" oldu ehehe. kaynağı da koyalım ileri okuma yapmak isteyenler için. witch, vampire, wizard narratives and their functions in evliyâ çelebi’s seyahatnâme başak öztürk bitik.
bu arada buna anlatmadığım diğer iki hikaye daha az detaylı anlatılmış seyahatnamede, bu sebeple entryde onlara yer vermedim.
editto mussolini ; anlık hata farkedip düzeltmece
eyahatnâme’nin üçüncü cildinde tavuğa dönüşen cadıyla karşılaştığı geceyi, yedinci cildinde çerkez oburları (cadı/hortlak) ile abaza oburlarının gökyüzünde büyük ağaçlar, küpler, araba tekerlekleri gibi nesneler üzerinde uçarak gece boyu yaptıkları savaşlarını anlatır. sekizinci cildin başında ise bir kalmuk tatarının yaptığı hava büyüsüne şahit olur.
--! biraz copy paste biraz alın teri !--
evliyâ çelebi, 1076 şevvâlinin yirminci gecesi hatukay çerkezi ülkesinde olduğunu belirttiği üç yüz haneli pedsi köyünde, gökyüzünde cadıların savaşına şahit olduğunu söyler. karanlık gece kıyametler, yıldırımlar kopmasıyla çerkez kadınlarının nakış bile işleyebilecekleri kadar aydınlanır. olağanüstülüğü sezen evliyâ etrafındaki çerkezlerden “yılda bir kerre bu kara koncoloz gecelerinde bir çerkez oburlarıyla abaza oburları gökyüzünde uçup ceng‑i azîm ederler” bilgisini ve dışarı çıkıp korkmadan seyretmesi tavsiyesini alır. obur sözcüğünü “sehhâr câzû” (büyücü cadı) olarak açıklayan evliyâ, yetmiş seksen kişi ile birlikte dışarıya çıkar.
büyük ağaçlar, küpler, tekneler, hasırlar, araba tekerlekleri, fırın söykeleri ve nice benzer eşyalara binmiş abaza cadıları ile at ve sığır leşlerine, deve ölülerine binmiş ellerinde yılanlar, insan, at ve deve kelleleri olan çerkez cadıları savaşa tutuşur. çığlıklarının kulakları sağır ettiği bu savaş altı saat sürüp seyredenlerin üzerine keçe, hasır ve sırık parçaları, insan, at ve deve kelleleri ve leşleri, küp kırıkları, tekne parçaları, araba tekerlekleri gibi nesneler düşmeye başlar.
yedi abaza oburu ile yedi çerkez oburu yere düşer. iki abaza oburu, çerkez oburu kanı emince ölür ve çerkezler de onları ateşe atar. horozların ötmesiyle biten savaşın ardından oburlar gider. evliyâ bu gibi olaylara “gayet münkir” olduğunu, ama kendisiyle birlikte olanların da görüp hayrette kaldıklarını belirtir. çerkezlerin de kırk elli yıldan beri bu derecede bir savaş görmediklerini söyledikten
sonra oburlarla ilgili başka bilgiler verir.
buna göre karakoncolos gecelerinde insan kanı içen oburlar vardır. kanı içilen kişinin yakınları obur tanıtıcı, yani “câdî sihirbâz bilici” ihtiyar çerkez âdemlerine başvururlar. toprağının bozulmasından içinden obur çıktığı anlaşılan mezar kazıldığında kan içmekten gözleri kızarmış obur leşi bulunur. oburun göbeğine böğürtlen çalısı kazığı çakıldığında sihri bâtıl olur, kanı içilen insan da ölümden
kurtulur. kanı içilen kişinin kimsesi yoksa, obur tanıtıcı bulunmazsa o kişi ölür gider. bazı kişiler de bulunan oburun göbeğine kazık çaktırdıktan sonra başka bir obur onun leşine girmesin diye o leşi ateşe atarlar. bir obur, bir insanın kulağından kanını emdiğinde o kişi günden güne hastalanır. obur tanıtıcılara haber ve mal verince, onlar köyleri gezip insan kanı içmekten gözleri kan çanağına dönmüş oburu yakalar ve zincire vururlar. obur, oburluğunu itiraf edince de yine göbeğine böğürtlen kazığı çakıp kanından, hastalanan kişiye sürdüklerinde o kişi şifa bulur. obur da ateşe atılır.
--! biraz copy paste biraz alın teri !--
daha çok "bol copy paste biraz imla ve düzeltme" oldu ehehe. kaynağı da koyalım ileri okuma yapmak isteyenler için. witch, vampire, wizard narratives and their functions in evliyâ çelebi’s seyahatnâme başak öztürk bitik.
bu arada buna anlatmadığım diğer iki hikaye daha az detaylı anlatılmış seyahatnamede, bu sebeple entryde onlara yer vermedim.
editto mussolini ; anlık hata farkedip düzeltmece
devamını gör...
3.
döneminin bazi bilgileri en iyi anlatan yazilar dizisidir.
satır aralarını okumak konusunda becerinizin gelişmişliğine göre cok değerli bilgilere erişebileceğiniz kaynaktır. tek başına tam bir aydınlanma sağlayamasa bile destekçi olarak önemlidir.
satır aralarını okumak konusunda becerinizin gelişmişliğine göre cok değerli bilgilere erişebileceğiniz kaynaktır. tek başına tam bir aydınlanma sağlayamasa bile destekçi olarak önemlidir.
devamını gör...
4.
okuması acayip zevklidir. özellikle avrupa gözlemlerindeki şaşırdığı şeylere bakınca doğu-batı arasındaki toplum yapısının farklarını görmek insanın kafasında bazı şeyleri daha net oturturuyor..
bir örnek kadın mevzusu:
garâ’ib ü acîb: bu diyârda bir aceb-temâşâ gördüm. kaçan yolda bir avret giderken kral ol avrete râst gelse eger at ile ise kral at başı çeküp andan avret geçer, eger çâsâr piyâde ise yine kral bir avrete râst gelirse el kavşurup durur. avret kralı selâmlayup kral dahi başından şapkasın çıkarup avrete ta‘zîm edüp avret güzer etdikden sonra kral geçer. garîb temâşâdır. bu diyârda ve gayri kâfiristânda söz avretin olup meryem ana aşkına avrete ta‘zîm ü tekrîm ederler.*
bir örnek kadın mevzusu:
garâ’ib ü acîb: bu diyârda bir aceb-temâşâ gördüm. kaçan yolda bir avret giderken kral ol avrete râst gelse eger at ile ise kral at başı çeküp andan avret geçer, eger çâsâr piyâde ise yine kral bir avrete râst gelirse el kavşurup durur. avret kralı selâmlayup kral dahi başından şapkasın çıkarup avrete ta‘zîm edüp avret güzer etdikden sonra kral geçer. garîb temâşâdır. bu diyârda ve gayri kâfiristânda söz avretin olup meryem ana aşkına avrete ta‘zîm ü tekrîm ederler.*
devamını gör...