fare bile yakalayamayan bir kedi beslemek
başlık "setlocalelcallturkish" tarafından 21.06.2021 22:41 tarihinde açılmıştır.
1.
anlayamıyorum, bir kedi fare, kertenkele ve ufak tefek yılan sincap vs avlayamayıp yaşadığı haneye katkıda bulunmayacaksa neden beslenir ki? bu soruyu dedem soruyor, mantıklı geldi...
sonuçta kedi dediğin canavar gibi olup koşturacak ki sen de onu evinin bahçesinde tutacan, mangal artıkları verip besleyecen. aksi takdirde yiyip içip minnoş minnoş yaşayan bir kedinin yaşama amacı yanlış olmuyor mu?
sonuçta kedi dediğin canavar gibi olup koşturacak ki sen de onu evinin bahçesinde tutacan, mangal artıkları verip besleyecen. aksi takdirde yiyip içip minnoş minnoş yaşayan bir kedinin yaşama amacı yanlış olmuyor mu?
devamını gör...
2.
fare bile yakalayamayan bir kedi besleme eylemi.
ben fare bile yakalayamayan kedi beslerim, lakin, mahlasımdan da belli olacağı üzere, asla kedi bile yakalayamayan bir fare beslemem. bu şahsıma hakarettir.
ben fare bile yakalayamayan kedi beslerim, lakin, mahlasımdan da belli olacağı üzere, asla kedi bile yakalayamayan bir fare beslemem. bu şahsıma hakarettir.
devamını gör...
3.
kedilerin eski mesleği fare yakalamakti. oysa şimdi tek yapmaları gereken kuma çiş yapıp
ortalıkta sevimli sevimli dolasmalari.
ortalıkta sevimli sevimli dolasmalari.
devamını gör...
4.
şu an yaptığım eylemdir. yahu siz neden her şeye karşı bu kadar fiyat/performans ya da fayda odaklı yaşıyorsunuz ben anlamıyorum. kertenkele, sincap yakalayıp getirince onları pişirip yiyor musunuz? darı ambarlarınız falan mı var da fare yakalaması bu kadar önemli? ben evimi bir canlı ile paylaşmayı seviyorum, hiçbir şey yapmasa bile varlığı beni çok mutlu ediyor. mangal artıklarını da siz yeyiverin, afiyet olsun.
devamını gör...
5.
fareden korkan kedi de bende var çok tatlı değil mi ..
devamını gör...
6.
hayvanları araç olarak kullananlardan cümleler.
devamını gör...
7.
fare büyükse bizim kediler anca izler. küçüklere yetiyor güçleri. iyy.
devamını gör...
8.
ya benim ilk kedim olduğunda istanbul'daydım. yeni mezun olmuşum cebimdeki parayı kuruşuna kadar aileme vermişim, şova bak sen. 500 tlye kiraladığımız halkalıda zemin kattayız. apartman çok eski. her neyse bir gün fare gördüm evde. o dönem birlikte yaşadığım arkadaşıma söyledim. köşeye sıkıştırdığı printerın içine girdi salak fare. benim de o dönem kedim var.
hayatımın özeti gibi bir hikaye anlatacağım şimdi. yürekleri ısıtacak ve beni aptal bulacaksınız. bulun, biraz öyleyim. çalışıyorum o dönem bir mağazada. henüz bulamamışım kafama göre bir iş ama oturmak da istemiyorum. işten eve evden işe bir yaşantım var. canım sıkkın, kafam bozuk. neyse bir gün eve geldim ve üstümdeki gömleği çıkarmak için dolabı açtığımda dolabın dibinde beyaz bir kedi ve yeni doğurduğu dört yavruyu gördüm. pencereyi açık bırakmıştım işe giderken kedi doğum yapacak ya sıcak bir yerde yapmak istemiş olsa gerek ki girmiş içeri, dalmış dolaba yavrulamış.
kedi almak falan yoktu aklımda. ben nasıl sokağa atarım şimdi bunları? duyacağınız en hippie ass shit şeyi söyleyeceğim şimdi. ben biraz kafasına göre yaşayan bir insanımdır. her şeyi hesaplarım ancak hissettiğimin dışına çıkamam. yaptığım tüm iyilikleri bir şekilde bana döner. bir ateist olarak kesinlikle karma marma hiçbir şeye inanmıyorum ancak karşılıksız yaptığım bir şeyin hiçbir zaman bana geri dönmediği olmadı. ne zaman sokakta kalsam biri yardım etmiştir, ne zaman biri yardıma ihtiyaç duysa yardım etmişimdir. bu tür şeylerde akla yatkın olmayan bir rahatlığım var. dolayısıyla düşündüm ki bu kediler bu evde doğdu. o halde bu ev benden çok onların evi. anne ve 4 yavru. hepsine bakmaya karar verdim. ev arkadaşım da problem etmedi sağolsun. sonra iki yavru öldü. iki tane kaldı. biri arkadaşıma biri bana dedik. sonra sarışın yavru da ölünce bir tekir kaldı. anneleri de vahşi kedi olduğu için kuş falan öldürüp eve getiriyordu. bir yerden sonra bastı gitti. bu kedi bey kaldı bizle. bir süre isim bulamadık. ben zaten tatar olduğum için(ahshs) bizde adını yaptığı bir kahramanlıkla kazanmalı evlat. o yüzden bir kahramanlık yapmasını bekledik ve yapmadı. bir gün sere serpe yayılmış yanımda oturuyordu. arkadaşım ''bu ne lan muhtar gibi oturuyor, böyle kedi mi olur?'' dedi ve kediye muhtar adını koyduk. kahramanlık yapacağı yoktu çünkü. şşşt diyip duruyoruz kediye olmuyordu.
neyse fare diyordum. bu fareyi yakaladık biz. eh elimizde kedi de var. yalvarırım yargılamayın, neyse dahiyane bir fikir buldum. ya biz muhtarla bu fareyi kapıştıralım dedim. ters çevirdiğimiz çamaşır selesine hapsettik fareyi. muhtarı da diğer taraftan açtığımız delikten attık içeri. bekliyoruz ki muhtar ağzına sıçsın farenin. kahramanca savaşsın, parçalasın ama kedim de ben gibi tembel ve leblebi karakterlinin tekiydi. parmak kadar fareden korktu. sepetin içinde kaçtı durdu kendini kovalamayan fareden. en son baktık olmuyor aldık muhtarı, ben de kedimin yapamadığı kahramanlığı yaparak farenin üzerine sepetin kenarıyla basarak canını aldım. salak kedimin örselenen onuru ve dağılan psikolojisini toparlamış oldum böylece.
muhtar ile çok güzel günlerimiz geçti uçmağa varana kadar. dünyanın en cesur kedisi değildi, sizin muhteşem kedileriniz kadar zeki de değildi, bilakis gerizekalıydı benim kedim ama severdim ya. ne zaman işten dönsem hep pencerede beni beklerken buldum. ne zaman üzgün hissetsem bir anda kucağıma atlayıp beni teselli etti. ne zaman eve pizza gelse aç köpekler gibi pizza kutusunun etrafında dört döndü. mamasını severdi, yaş mama için anasını babasını satacak kadar karaktersizdi ama bizden biriydi. ruhun şad olsun muhtar. umarım cennette fareleri marizliyorsundur.
hayatımın özeti gibi bir hikaye anlatacağım şimdi. yürekleri ısıtacak ve beni aptal bulacaksınız. bulun, biraz öyleyim. çalışıyorum o dönem bir mağazada. henüz bulamamışım kafama göre bir iş ama oturmak da istemiyorum. işten eve evden işe bir yaşantım var. canım sıkkın, kafam bozuk. neyse bir gün eve geldim ve üstümdeki gömleği çıkarmak için dolabı açtığımda dolabın dibinde beyaz bir kedi ve yeni doğurduğu dört yavruyu gördüm. pencereyi açık bırakmıştım işe giderken kedi doğum yapacak ya sıcak bir yerde yapmak istemiş olsa gerek ki girmiş içeri, dalmış dolaba yavrulamış.
kedi almak falan yoktu aklımda. ben nasıl sokağa atarım şimdi bunları? duyacağınız en hippie ass shit şeyi söyleyeceğim şimdi. ben biraz kafasına göre yaşayan bir insanımdır. her şeyi hesaplarım ancak hissettiğimin dışına çıkamam. yaptığım tüm iyilikleri bir şekilde bana döner. bir ateist olarak kesinlikle karma marma hiçbir şeye inanmıyorum ancak karşılıksız yaptığım bir şeyin hiçbir zaman bana geri dönmediği olmadı. ne zaman sokakta kalsam biri yardım etmiştir, ne zaman biri yardıma ihtiyaç duysa yardım etmişimdir. bu tür şeylerde akla yatkın olmayan bir rahatlığım var. dolayısıyla düşündüm ki bu kediler bu evde doğdu. o halde bu ev benden çok onların evi. anne ve 4 yavru. hepsine bakmaya karar verdim. ev arkadaşım da problem etmedi sağolsun. sonra iki yavru öldü. iki tane kaldı. biri arkadaşıma biri bana dedik. sonra sarışın yavru da ölünce bir tekir kaldı. anneleri de vahşi kedi olduğu için kuş falan öldürüp eve getiriyordu. bir yerden sonra bastı gitti. bu kedi bey kaldı bizle. bir süre isim bulamadık. ben zaten tatar olduğum için(ahshs) bizde adını yaptığı bir kahramanlıkla kazanmalı evlat. o yüzden bir kahramanlık yapmasını bekledik ve yapmadı. bir gün sere serpe yayılmış yanımda oturuyordu. arkadaşım ''bu ne lan muhtar gibi oturuyor, böyle kedi mi olur?'' dedi ve kediye muhtar adını koyduk. kahramanlık yapacağı yoktu çünkü. şşşt diyip duruyoruz kediye olmuyordu.
neyse fare diyordum. bu fareyi yakaladık biz. eh elimizde kedi de var. yalvarırım yargılamayın, neyse dahiyane bir fikir buldum. ya biz muhtarla bu fareyi kapıştıralım dedim. ters çevirdiğimiz çamaşır selesine hapsettik fareyi. muhtarı da diğer taraftan açtığımız delikten attık içeri. bekliyoruz ki muhtar ağzına sıçsın farenin. kahramanca savaşsın, parçalasın ama kedim de ben gibi tembel ve leblebi karakterlinin tekiydi. parmak kadar fareden korktu. sepetin içinde kaçtı durdu kendini kovalamayan fareden. en son baktık olmuyor aldık muhtarı, ben de kedimin yapamadığı kahramanlığı yaparak farenin üzerine sepetin kenarıyla basarak canını aldım. salak kedimin örselenen onuru ve dağılan psikolojisini toparlamış oldum böylece.
muhtar ile çok güzel günlerimiz geçti uçmağa varana kadar. dünyanın en cesur kedisi değildi, sizin muhteşem kedileriniz kadar zeki de değildi, bilakis gerizekalıydı benim kedim ama severdim ya. ne zaman işten dönsem hep pencerede beni beklerken buldum. ne zaman üzgün hissetsem bir anda kucağıma atlayıp beni teselli etti. ne zaman eve pizza gelse aç köpekler gibi pizza kutusunun etrafında dört döndü. mamasını severdi, yaş mama için anasını babasını satacak kadar karaktersizdi ama bizden biriydi. ruhun şad olsun muhtar. umarım cennette fareleri marizliyorsundur.
devamını gör...
9.
eve geldiğinde kapıda karşılayıp karnını açtığında insan bütün dertlerini unutuyor. evde o kadar güzel ve devamlı keyif, huzur halinde bir canlı görünce o hisler insana da sirayet ediyor. onun dışında insanın zor günlerini hissedip yanında olduğunu da düşünüyorum. atama tercihlerinin son gecesinde kafam çok karışıkken ve hastayken gece boyu boncuk gözlerini üzerime dikip benimle oturmuştu. gidip ara ara onu öperek stresimi atmıştım. zaten ne zaman stres yapıp bir şeye üzülsem onu öpmek istiyorum. bazen beni oyuna davet ediyor ve saklambaç yakalambaç oynuyoruz mesela. saklandığım yerden pıtı pıtı ayak sesleri duyup tepemde beni koklayan tatlı bir kedi bulmak da beni mutlu ediyor. en önemlisi sana ihtiyacı olan bir canlının olduğunu bilmek insanı diri tutuyor. hiçbir şey yapmak istemediğin günlerde bile yataktan kalkıp ona mamasını suyunu veriyorsun, tuvaletini temizliyorsun. kalkıp çiçekleri suluyorsun. tüm bunların insana verdiği her şey normal ve güzel hissi paha biçilemez. yani kedi neden fare yakalasın ki. bu aynı bir çocuğun evde yemek varken çöp karıştırması gibi. hayvan hep evde yaşadığından avlanmaya alışmamış ve avlanan bir yiyeceği yemek belki bağışıklığına bile iyi gelmeyecek. onun hayatıma kattığı güzelliklerin yanında benim ona kuru mama yaş mama oyuncak almam çok mu? keşke daha çok param olsa da onu prens gibi yaşatsam.
devamını gör...
10.
bunu sorgulayanlara (tamam aynı şey değil ama sonuçta onlar da sizi besledi)
aileniz sizi neden besledi?
diye sormak istiyorum.
yani ne yaparak ailenizin sizi beslemesine karşılık verdiniz?
merak ediyorum...
aileniz sizi neden besledi?
diye sormak istiyorum.
yani ne yaparak ailenizin sizi beslemesine karşılık verdiniz?
merak ediyorum...
devamını gör...
11.
peki evin dışındaki fareyi yakalayıp eve getiriyorsa.
img-9gag-fun.9cache.com/pho...
bence şükredin.
img-9gag-fun.9cache.com/pho...
bence şükredin.
devamını gör...