evde kedi beslemek

çok iyi yapıyorum dedirten bir olaydır.

sonra ikinci ile devam eder..


(bkz: aysenin_soyledikleri123) ukdesi.

bir süre kedi değil evlat oluyor.
sinir, stres her şey uçup gidiyor.yerine huzur ve mutluluk kalıyor.

dün telime bir mesaj geldi; trendyol dan yaptığınız 1650 tl lik alışverişi onaylıyor musunuz? bu ne lan derken eşim aradı; şifre pleaseeee...
kızım bu ne? kedi maması...4 olmuş kedi, toplu alıyormuş. yaw ben 80 tl ye kedi eti tantuni yiyorum burada, bokunu çıkarma dedim. hep benim suçum, ilkini ben getirmiştim eve.

kaçıyor ve sonra seni dağıtıyor. çok güzel ama sonu, bağlandıysan eğer, çok kötü bir şey.

arkaşlar arkaşlar, ben kedileri çok severim ama eviniz kokai. benim kedim kokmaz, ay temizdir filan niye anam senin kedinin ne özelliği var, dışarıdan gelene kokai.

ay bir müşteri geldi mahallenin güzin ablasıyım adam veryansın ediyor. evde 20 tane kedi varmış, eşini tanıyorum sokakta kedi peşinde koşan bir kadın. yavru kedileri alıyor besleyip büyütüp sokağa salarım diye, kız salınır mı be vicdan yapar insan nasıl atacaksın sokağa? eve almışsın bir kere.

böyle böyle 20 kedi olmuş. aylık masrafım 10 bin lira diyor. veterinere 3,3-5 para veriyormuş her ay. hıı dimi abi aşısı maşısı dedim yok be dedi aşı yaptırmıyorum nasıl yaptırayım dedi 20 kediye. haklı.

12-13 tanesi balkondaymış. balkonu kedi hağuz yapmışlar. aman diyor evlenirsen kedi sevmeyen birini al. gerçi bizim hanım da sonradan böyle oldu diyor.
abicim ne diyiyim yani kız yarın bir gün üstüme kedi getirmezsin ona göre evlenelim mi diyiyim?

ben de besliyorum. milat adi.

dünyanın en güzel şeylerinden biridir. bu duyguyu hiç yaşamamış olanların yalnızca önyargıları olabilir.
ayrıca evini düzenli temizlemezsen kedi olsun olmasın kokar. takılmayın bunlara, mahrum kalmayın.

bi ara ben de bakıyordum ve tiksinenleri anlayamıyordum ama meğer benim kedim çok temizmiş ondan tiksinmiyormuşum, sürekli mis gibi kokardı, hiç tüyü felan da dökülmezdi, o tekrar gelse yine alır evde bakarım ama onun haricinde hiçbir kediyi bakamam evimde, dışarda severim yumuştururum sonra yoluma devam ederim

doğruluğu yanlışlığı konusunda kesin bir kanaate varmak zor olsa da, günümüzde kedileri hapsetmekle benzer bir durum haline geldiği kuşkusuz hareket.

şimdi bizim ninede dedede hep bir kedi olur. ankara'da bahçeli evde yaşadıklarından, dış ardiyede kediye bir minder, yemi suyu durur. kedi sözde onların kedisi, aşısı çipi bilmem nesi var ama gün içinde serbest şekilde ister bahçede, ister yolda sokakta takılır.

ben bu kadar olmasa da en azından bir park bahçe, bir sokak cadde görür diye düşünüyordum ev kedilerini.

ancak öğrendim ki bu kediler evde doğuyor, tüm ömrünü de evde geçiriyormuş. ev dediğimiz de maalesef hepimizin yaşadığı 2+1 3+1 sıkış tepiş evler.

özellikle kemalettin tuğcu kitaplarında böyle köyünde doğmuş, köyünün dışını hiç görmemiş, hayatındaki ilgi çekici şey kasabaya inenlerin hikayesini dinlemek olan karakterler oluyordu.
insana böyle acımayla üzülme arası, kekremsi bir his veriyordu.
hani insanoğlu bildiği kadarıyla mutlu mudur, hayatı biz mi çok abartıyoruz yoksa bu insanların yaşamı bir dram mı gibi sorular aklını kurcalıyor insanın.

işte evden çıkamayan ev kedisi de bana bu hissi veren bir mefhum.
belki yağmur çamur yemiyor, sokakta köpek parçalamıyor, arabaların altında kalmıyor. en azından bu riskleri üstlenmiyor.

ama bir yerde brüt 80 metrekarenin fazlasını da göremiyor. bir ağaca tırmanmıyor, 3-5 insandan fazlasını görmemiş. hatta kısırlaştırılmış, kendi türdeşi bir hayvan dahi göremiyor. 8-10 sene sonra da ölüp gidiyor.

bu bir yaşatmak mı yoksa uzun vadeye yayılmış bir ıstırap çektirmek mi karar veremiyorum.

yaşam kavramını nominal olarak daha fazla gün nefes alıp vermekle özdeşleştirmek, pek doğru gelmiyor.

kendi egomuz, kendimizi tanrı gibi hissetmemiz için pek çok akıl dışılığı rasyonalize ettiğimiz eylem.
bir canlıyı eve alıyorsun. belli bir olgunluğa gelince veterinere götürüp testislerini ya da yumurtalıklarını alıp yavru yapmasını engelliyorsun. soranlara "ömrünü uzatmak için" diyorsun. doğum yapan kediler ileride rahim kanseri oluyormuş. "yok yaa. doğa düşünmemiş mi zamanında bunu" diyorsun. hayvan düşmanı oluyorsun. veterinerlerden daha iyi mi biliyor muşum. "kedi kısırlaştırma iki bin lira. veteriner taş mı yiyecek, elbet öyle diyecek" diyorsun. ukala oluyorsun.
peki erkeği neden kısırlaştırıyorsun diyorsun. soru duymazlıktan geliniyor.
veterinere gittiğinizde söyleyin sizi de kısırlaştırsın diyorsunuz. kediler sadece üremek için çiftleşir diyor. "yok yaa" diyorsun. görüldüğü üzere bir kedi sahibiyle mantık dahilinde konuşmak namümkün. memeli hayvanlar üzerinde yapılan deneyler göstermiş ki, çiftleşme eylemi dişi erkek her memeli için zevk faktörünü içeriyor. kitap dergi okuyun.
neyse. hayvanın taaşuklarını aldırdınız, prostat duruyor. o prostat sıvısı (seminal sıvı) atılamadığı için hayvan ileriki yaşlarda prostat hastası oluyor.
neyse. hayvanın ömrünü uzattınız. eviniz 110metre kare. bir kedi her gün en az üç kilometre yürür, bir kilometre kare alanı dolaşır. eviniz 110 metre kare.
bir kedi doğada kuş yer, kertenkele yer, havada uçan arıyı yakalar yer, çekirge yer.
siz "ahanda bunu ye" diye whiskas verirsiniz. katır kutur. yaş maması da var.
hepsi bu. götü büyür. çıkın bakın bir sokak kedisine, çelik gibi, zıpkın gibi gövdesi vardır. (o mamalarla besleye besleye onların da feleğini şaşırttınız ya neyse) sizinki koca götlü bir şey. pirinçli patatesli mama yiye yiye şeker hastası olmuş. müebbet hapsinin bitmesini bekliyor.
ömrü uzun ama.
götü büyük olduğundan götünü de temizleyemiyor.
olsun ömrü uzun.

evde kedi beslemeyi hijyenik bulmayanlar toplum icinde nasil yasiyorlar, gercekten cok merak ediyorum. bindigin aracin kapi kolu, elinde tututtugun paradan tutta, bindigin toplu tasimanin icine kadar dokundugun, soludugun, yedigin, ictigin neredeyse hersey o kedinin gotunden bile daha pis ve mikrop yuvasi.

kedinin götü çoğu insandan daha temizdir, ne zaman görsem yalanıyor. tırnak aralarına kadar yalıyor. bir yerini seviyorsun, sevdiğin yeri yalıyor. sanırım pis olan biziz.

ben besliyorum milat'i. 1 yil oldu guzel bisey bence. cocugum gibi.