büyük denizci barbaros hayreddin paşa'nın gazalarını anlattığı hatıratıdır.
kanuni sultan süleyman'ın emriyle yazılmıştır. hayreddin paşa da bu görevi seyyid muradi'ye vermiştir.
seyyid muradi barbaros hayreddin paşa'dan ve diğer reislerden duyup dinlediklerine ek olarak kendi gördüklerini de eklemiştir.
yazım ve anlatım dili halkın kolayca okuyacağı şekildedir.
film şeridi gibi gözlerinizin önünde canlanabilir.
en bariz özelliği ise türklük vurgusunun yüksek olmasının yanında arapların hainliklerini de 500 yıl öncesinden bizlere anlatmaktadır.

bir kaç örnek vermek gerekirse:


sahte bir ricat hareketi yapalım, demişler; "bizi kaleyi bırakıp kaçtık sansınlar. bu araplar gayetle arsız bir kavimdir. galiptik, mağluptuk bilmezler. "türkler kaçtı" deyü kaleden çıkıp yağma hırsıyla üzerimize gelirler. o zaman onları haklar, kaleyi alır, emir abdullah'a teslim eder, cezayir'e döneriz."

"benden sonra arap ileri gelenleri, birbirlerine düşecekler, halk perişan olacaktı. sonunda tek çare olarak, nice minnetle beni tekrar ülkelerine çağıracaklardı. buna imanım gibi emindim."

"12000 askerim vardı. fakat bunların yarısı, askerlik kaidelerine göre savaşmayı bilmeyen arap gönüllüleriydi ve başları sıkışınca kaçmaları, hatta düşmanla birleşmeleri görülmemiş işlerden değildi."

"tahmin ettiğim gibi, emrimdeki 6000 arap gönüllüsü öyle zararlı bir hareketle ihanet ettiler ki, bir an önce güneye çekilmek vacip oldu. bu sözde gönüllüler, kral karlos’a yaranmak için, ben 6000 türk levendiyle surların önündeyken, şehrin hapishanelerini açıp, 10000 hristiyan esirini serbest bıraktılar. içlerinde türkler’i seven, böyle bir alçaklığı irtikap etmeyecek derecede dinine bağlı kimseler vardı. fakat sözde hükümdarları mevlay hasan tarafından kandırılmışlardı. mevlay hasan’ın casusları, tunus şehrinde havayı bulandırıyor, ispanyollar’ın ülkeyi türkler’den kurtarmak için tunus’a geldiklerini, hükümdarlarının karlos kral’la müttefik olduğunu ağızdan ağza yayıyorlar, ispanyollar’ı şehre alırlarsa, bir tek müslüman’ın burnunun kanamayacağını söylüyorlardı. öyle bir an geldi ki, bu düşman muhit içinde, bir yandan şehirdeki 10000 hristiyan esirin muhafazası, diğer taraftan kafirlerle savaşmak, imkansız göründü. tam bu sırada halkulvad kalesi de düştü."

"ağam oruç, hamiyet kuşağını dört elle kuşandı. sabaha kadar başını secdeden kaldırmadı. cenab-ı hak’tan nusrat ve zafer diledi. sabah güneş doğarken, leventlerini topladı. arap’tan, berberi’den, endülüslü’den de çok askeri vardı. amma bunlar, türk leventleri gibi cenk bilmezler, sıkışınca düşmandan yüzgeri ederlerdi."

"araplar, cenk sanatını bilmez bir kavimdirler. çölde çapulculuk yapmakla ordu halinde cenk etmeyi aynı şey sanırlar.
cenk sanatını bilen ispanyol kafiri bile türk leventlerine daima mağlup olagelmişken, hangi akılla bilinmez, bu arap kabileleri olur olmaz yerde türkler'in karşısına çıkıp perişan olurlar. zira onlarda insan canı gayetle değersizdir.
kulluklarını bilip tedbir alacakları yerde, "her şey allah'tandır" deyip budalaca ölürler. iyi silahları yoktur. olsa da kullanamazlar. ateşli silahlarla araları iyi değildir.
sonra en büyük mağlubiyet sebepleri şudur ki, kitle halinde döğüşmenin kaidelerini asla bilmezler. padişah hazretlerinden bizzat ricamdır ki emrimizde arap leventi bulundurmayınız! "
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"gazavat-ı hayreddin paşa" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim