gerçek tıp: yitik şifanın izinde

islam tıbbı' nın üstadı doktor aidin salih hanımefendi' nin ilmini ve 40 yıllık birikimini konu alan eşsiz eser.

aidin salih'in kalemiyle yazılan,günümüzde benzerine rastlanılmayan özel bir eserdir.kitap,okurun sağlık hakkında görüşlerini değiştirebiliyor.
hastalıkların sebepleri,nasıl başladığı,doğal ilaçları,korunma yolları ve hastalık durumunda olanlar için önerilere yer veriyor.tam puan veriyorum.

yeme içme alışkanlığınızı tekrar tekrar gözden geçirmenizi sağlayacak güzel bir eserdir.

kitabın ana konusu; mizaca göre beslenmek üzerinedir. her insanın kendine özgü biyolojik bir yapısı olduğu tezini akıcı bir dille anlatır.

yeme içme kültürünün, insan hayatını şekillendirdiğini, insanın dış görünüşünü nasıl etkiliyor ise; insanın ruhsal durumunun da yeme içme alışkanlığından mütevellit değişebilir olduğunu sağlam argümanlar ile kanıtlayan bir kitaptır.

birçok inançta olduğu gibi, islami açıdan yeme içme prensibinin temelini açıklamaya çalışan bu eser, aslında dini yasaklamaların insanın faydasını gözeten bir prensibe sahip olduğu konusunda bir çok fikir yürütmüştür.

et türlerinin birbiriyle beraber tüketilmemesi gerektiği konusunda çarpıcı bir yaklaşım sergileyen yazar, yeme içme konusunda birçok alışkanlığınızı komple değiştirmenize sebep olacaktır.

sofra zenginliğinin; sağlık açısından faydasından çok, zararlı olabileceği konusunda ilginç ve mantıklı bir çok argüman görürsünüz bu kitapta.

yeme içme kültürü üzerine çok keskin iddiaların yer aldığı bu eser, okunup kenara konulmaması gereken eserlerdendir.

aidin salih, modern tıbbın gelişmiş teşhis imkanlarına rağmen hastalıkların azalmadığı, aksine arttığına dikkat çekiyor gerçek tıp kitabının önsözünde.

modern tıbbın yüksek ateşe ateş düşürücü, yüksek tansiyona tansiyon düşürücü, enfeksiyona antibiyotik, hormon dengesizliğine hormon takviyesi önerdiğini aktarıyor.

modern tıp, hastalığı değil, semptomları, bağışıklık sistemimizin dengeleme çabasını ortadan kaldırıyor, tedavi yerine bağışıklık sistemimizle savaşıyor diyerek önümüze bambaşka bir pencere açıyor.

baştan belirtelim ki, kitabın gerçek tanımı, mottosu: 'sahte tıp ekmeğinin peşinde' olmalı. niye mi : bir dinin, tanrıdan geldiğine inandığı temel kitabındaki, bir inanç tümcesi ilke ve hareket noktası alınarak, biyoloji, anatomi, kimya, biokimya, fizyoloji, endokronoloji, nöroloji, farmakoloji, anatomi, psikiyatri vd.vd. yani toplamda tüm tıp ve tıbbi bilimler ve hatta tüm bilim dalları konusunda, sağlıklı sonuçlara öngörülere, önerilere, nasıl ulaşılabilir, ulaşılabilir mi.. tabii ki hayır.. olsa olsa sonuçta da yine "öyle olabileceğine inanılır." e inanmakla başlayıp inanmakla biten bir süreçte bilgi üretemez ki.. olsa olsa yeni inançlar üretir.
düşünün ki, dinin tanrı buyrukları olduğuna inanılan buyruklarının, o din ve inancın gerçekte neler olduğu ve neler yapılmasını istediği konusunda bile, daha kendi inananlarının dahi anlaşma sağlayamadığı, bu anlaşmazlıklardaki giderilemez karşıtlığın, binlerce yıldır savaşlara, kırımlara katliamlara yol açtığı ve hala sürdüğü gerçeği ortadayken, hastalıkların tanrıca kişiye bilinçli "verilmiş" dertler olduğu, fakat tanrının derdin şifasını da verdiği ve ancak bu şifanın ne olduğunu da "bilenin bildiği, bilmeyenin de bilmediği" ni söyleyen bir kitap, sizce işe yarar, dişe değer bir şey söylemiş olabilir mi.?
sözüm ona, modern tıp teşhis ve tedavi yöntemleri eleştirisi yapacak (ki bu akademik düzeyde, bilim çevrelerinde zaten sürekli yapılır, sonuçlara göre yöntem ve müdahaleler gerekirse yenilenir ve zaten tıp öyle ilerler.) allahın emri ki sonunda da gizemli güçlere, "şifalara!" değinecek, dolaylı olarakta kendi mahallesindeki dükkanlara çağırıp yönlendirecek.. onlara inanmanızı isteyecek.. binlerce yıldır hep yaptıkları gibi yani..
nereden mi biliyorum.?
ee bunu "bilen bilir, bilmeyen de bilmez.."
peki buna niye inanmıyorsunuz.. yoksa siz, sadece "işinize gelenlere" mi inanıyorsunuz..
sizi gidi uyanıklar siziii...!