orijinal adı: tagebücher
yazar: stefan zweig
yayım yılı: 1988
yazarın günlüklerinden alıntılar içeren kitap; yazarın duygularını, düşüncelerini ve gözlemlerini içerir. yazarın 20. yüzyıl dünyasında savaşın içindeyken yaşadığı karamsarlık, sanata düşkünlük ve huzur arayışı çok iyi aktarılmıştır.
yazar: stefan zweig
yayım yılı: 1988
yazarın günlüklerinden alıntılar içeren kitap; yazarın duygularını, düşüncelerini ve gözlemlerini içerir. yazarın 20. yüzyıl dünyasında savaşın içindeyken yaşadığı karamsarlık, sanata düşkünlük ve huzur arayışı çok iyi aktarılmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 17.01.2025 20:55 tarihinde açılmıştır.
1.
günlükler adında başka başlıklar da olduğu için yazar ismi ile belirtilmiştir.
stefan zweig imzalı eser;
dilimize ise ilknur özdemir tarafından çevrilmiş ve can yayınları tarafından basılmıştır.
stefan zweig sevdiğim bir yazar olduğu için onu romanlarıyla olduğu kadar bizzat kendini odak noktasına koyduğu günlükleri ile de tanımak istedim.
günlerdir onunla sohbet ediyorum,
intihar ettiğini hatırlayınca okumak biraz buruk hissettiriyor tabii.
kitap hakkında konuşmam gerekirse;
bence edebî bir kitap ama büyüleyici bulmadım.
etkisi altına alan cümleler fazlasıyla karşımıza çıkıyor ama çok keskin olduğu da belki söylenemez.
anlatım gücü keskin ama tahmin edilen bir düzeyde ilerleyen bir kitap olduğu fikrindeyim, daha felsefik bir bakış açısının eksikliği ara sıra hissediliyor.
yazarın gözlemleri, psikanalitik ruh çözümlemeleri günlüğünde de hissediliyor,
genellikle kişisel rutinleri değil de kişisel rutinlerini edebiyat ve sanat ekseninde anlatıyor stefan zweig.
edebiyat dünyasından tanınmış isimlerle olan iletişimi, yazı yazma rutini, insanlara karşı gözlemleri, hayata karşı duygu ve düşünceleri, kitabın şablonunu oluşturuyor denilebilir.
sürükleyici bir anlatım söz konusu,
yazarın keskin anlatımı ve gitgellerle dolu karmaşık zihni onun anlatımına da yansıyor,
algıladığı şeyleri edebî olarak yansıtma biçimi oldukça iyi ve güçlü, bu yüzden mutlaka okunulası bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
yazarın tanıdığı insanlar hakkında kesin yargılara varan sözlerini biraz ön yargılı buldum, insanları izleyen, dinleyen ama kendisi fazla konuşmayan, iç dünyasını insanlara açmayan, bunu sadece edebiyatla gideren biri olduğunu düşündürdü.
etkileyici bulduğum sözleri bırakıp burada bitiriyorum.
ruhsal açıdan dumura uğramış olduğumu sanmıyorum, belki yalnızca çamura saplanmışımdır.
geçmişle gereğinden çok ilgileniyorum.
bu felaketi hâlâ içimde algılayabilmiş değilim.
kendine güveni çok yüksek,
bu yüzden de büyük yalnızlık çekiyor.
beklenti yüzünden özgürlük duygumuz azalmıştı.
onu ne kadar tanıdığınızı sansanız da bir soru işareti olarak zihninizde kalıyor.
ona bağlanmamaya çalışmalıyım.
stefan zweig imzalı eser;
dilimize ise ilknur özdemir tarafından çevrilmiş ve can yayınları tarafından basılmıştır.
stefan zweig sevdiğim bir yazar olduğu için onu romanlarıyla olduğu kadar bizzat kendini odak noktasına koyduğu günlükleri ile de tanımak istedim.
günlerdir onunla sohbet ediyorum,
intihar ettiğini hatırlayınca okumak biraz buruk hissettiriyor tabii.
kitap hakkında konuşmam gerekirse;
bence edebî bir kitap ama büyüleyici bulmadım.
etkisi altına alan cümleler fazlasıyla karşımıza çıkıyor ama çok keskin olduğu da belki söylenemez.
anlatım gücü keskin ama tahmin edilen bir düzeyde ilerleyen bir kitap olduğu fikrindeyim, daha felsefik bir bakış açısının eksikliği ara sıra hissediliyor.
yazarın gözlemleri, psikanalitik ruh çözümlemeleri günlüğünde de hissediliyor,
genellikle kişisel rutinleri değil de kişisel rutinlerini edebiyat ve sanat ekseninde anlatıyor stefan zweig.
edebiyat dünyasından tanınmış isimlerle olan iletişimi, yazı yazma rutini, insanlara karşı gözlemleri, hayata karşı duygu ve düşünceleri, kitabın şablonunu oluşturuyor denilebilir.
sürükleyici bir anlatım söz konusu,
yazarın keskin anlatımı ve gitgellerle dolu karmaşık zihni onun anlatımına da yansıyor,
algıladığı şeyleri edebî olarak yansıtma biçimi oldukça iyi ve güçlü, bu yüzden mutlaka okunulası bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
yazarın tanıdığı insanlar hakkında kesin yargılara varan sözlerini biraz ön yargılı buldum, insanları izleyen, dinleyen ama kendisi fazla konuşmayan, iç dünyasını insanlara açmayan, bunu sadece edebiyatla gideren biri olduğunu düşündürdü.
etkileyici bulduğum sözleri bırakıp burada bitiriyorum.
ruhsal açıdan dumura uğramış olduğumu sanmıyorum, belki yalnızca çamura saplanmışımdır.
geçmişle gereğinden çok ilgileniyorum.
bu felaketi hâlâ içimde algılayabilmiş değilim.
kendine güveni çok yüksek,
bu yüzden de büyük yalnızlık çekiyor.
beklenti yüzünden özgürlük duygumuz azalmıştı.
onu ne kadar tanıdığınızı sansanız da bir soru işareti olarak zihninizde kalıyor.
ona bağlanmamaya çalışmalıyım.
devamını gör...
"günlükler (stefan zweig)" ile benzer başlıklar
stefan zweig
152