yazar: reşat nuri güntekin
yayım yılı: 1953
usta yazarın ''cemil nimet'' takma adıyla kaleme aldığı, 3 farklı hikayede acının, sevginin, umudun ve yaşamın gerçeklerinin aktarıldığı eser.
yayım yılı: 1953
usta yazarın ''cemil nimet'' takma adıyla kaleme aldığı, 3 farklı hikayede acının, sevginin, umudun ve yaşamın gerçeklerinin aktarıldığı eser.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "emine pir zola" tarafından 25.02.2025 23:10 tarihinde açılmıştır.
1.
reşat nuri güntekin'in kitabı. 3 ayrı hikayeden oluşuyor. eski basımda 184 sayfaymış, şu an 154 sayfa. puntoları küçülttüler herhalde. tasarruf tedbirleri her yerde.
kitabın içinde harabelerin çiçeği, eski ahbap ve boyunduruk hikayeleri var. yazarın ilk eserlerinden olduğu için acemiliği biraz hissediliyor ama kötü değil. içlerinde sadece eski ahbap bana çok basit ve sıkıcı geldi. harabelerin çiçeği küçükken yüzü yangında yanmış bir adamın hikayesini anlatıyor. çok etkileyiciydi. yüzüne harabe dediği için gözlerini harabelerin çiçeği olarak düşünmüş. çünkü adamın yüzünün yanan kısmı gözükmediği zaman herkes onun çok yakışıklı olduğunu düşünüyor. saçları, bedeni, gözleri herkesi etkiliyor. bu adamın acıklı hikayesini okuyoruz ilk hikayede. boyunduruk hikayesinde evlendiği kadının etkisi altına girmiş, hayatından çok memnun olmasa da sesini çıkarmayan, küçük şeylerde huzur ve mutluluk arayan bir adamın hikayesi anlatılıyor. bir özgürleşme hikayesi diyebiliriz. bunu da çok beğendim. özellikle sonu beni çok tatmin etti. mutlu oldum.
kitap genel itibariyle akıcı ve merak uyandırıcı. özellikle ilk 100 sayfalık hikayeyi tek oturuşta elimden bırakamadan bitirdim. akıcı bir şeyler okuyayım da keyfim yerine gelsin diyenler için şifa niyetine efendim, afiyet olsun.
kitabın içinde harabelerin çiçeği, eski ahbap ve boyunduruk hikayeleri var. yazarın ilk eserlerinden olduğu için acemiliği biraz hissediliyor ama kötü değil. içlerinde sadece eski ahbap bana çok basit ve sıkıcı geldi. harabelerin çiçeği küçükken yüzü yangında yanmış bir adamın hikayesini anlatıyor. çok etkileyiciydi. yüzüne harabe dediği için gözlerini harabelerin çiçeği olarak düşünmüş. çünkü adamın yüzünün yanan kısmı gözükmediği zaman herkes onun çok yakışıklı olduğunu düşünüyor. saçları, bedeni, gözleri herkesi etkiliyor. bu adamın acıklı hikayesini okuyoruz ilk hikayede. boyunduruk hikayesinde evlendiği kadının etkisi altına girmiş, hayatından çok memnun olmasa da sesini çıkarmayan, küçük şeylerde huzur ve mutluluk arayan bir adamın hikayesi anlatılıyor. bir özgürleşme hikayesi diyebiliriz. bunu da çok beğendim. özellikle sonu beni çok tatmin etti. mutlu oldum.
kitap genel itibariyle akıcı ve merak uyandırıcı. özellikle ilk 100 sayfalık hikayeyi tek oturuşta elimden bırakamadan bitirdim. akıcı bir şeyler okuyayım da keyfim yerine gelsin diyenler için şifa niyetine efendim, afiyet olsun.
devamını gör...