1.
ilk defa hayatımdaki her bir detay bir throwback sahnesi gibi geçti gözümün önünden. kaçtı anında uykum. yalnız kendi hayatım değil rastgele gördüğüm şeyler bile anlamlandi gözümde. aydınlanma yaşadım diye dalga geçiyordum ve sanırım bu gece oldu o. nerede ne yaptığını ve kim olduğunu idrak etmesi ne zormuş insanın. burada entelektüel değil tamamen uykusu kaçan biri olarak bulunuyorum ve sanırım her şeyin farkında olmak mümkün.
devamını gör...
2.
eziklikten çıkan bireyin yaşadığı durum.
devamını gör...
3.
işkence odasında hissettirir insana. kah parmaklarını keserler teker teker, kah elektrik verirler taşaklarına.
devamını gör...
4.
bundan nefret ediyorum. çünkü olsan da elin kolun kapalı olduktan sonra bir halta yaramıyor.
düşünün ki güzel, bakımlı, salıncaklı, çardaklı, çiçekli, ağaçlı bir bahçeniz var. siz ise yatalaksınız. ne o bahçede yürüyebiliyor, ne o salıncakta sallanabiliyorsunuz ne o çardaklarda oturabiliyorsunuz, ne çiçekleri koklamak için eğilebiliyorsunuz, ne de o ağaçlardan meyve koparabiliyorsunuz...
o bahçede tekerlekli sandalye ile gezebilirsiniz. salıncak yerine hamak tercih edebilirsiniz. size koparılıp uzatılan çiçekleri koklayıp koparılan ve dilimlenerek ağzınıza yaklaştırılan meyveleri yiyebilirsiniz. bunlar zevk vermiyor, mutlu hissettirmiyor, yarım yamalak...
tabi olay güzelliklerden mahrum kalmak değil olan onca kötü şey arasında bu kadar yüzeysel ve başkalarına muhtaç şekilde bırakılmanız? kendiniz için bir şeyler yapma şansınız yok ama olayları görüyorsunuz, ayaklarınızı çimenleri ya da toprağı hissederek kullanmak istiyorsunuz ama yok.
onların hepsinin farkında olup tek yapabildiğiniz; bir ayak parmağı kıpırtısı...
etkisizlik içinde ölüp gideceğinizin de bir o kadar farkındasınız. hadi bir şeyler yapın yapabiliyorsanız? bu kadar b.ktan işte.
bazen o bahçeyi hiç görmemek isterdiniz bazen ise yaşamın gerçeklerinden bir haber kalmamak.
çünkü siz görmeyince onlar yok olmuyor. herkes görmezden gelmek isterse ne olacak? çözüm bu değil...
düşünün ki güzel, bakımlı, salıncaklı, çardaklı, çiçekli, ağaçlı bir bahçeniz var. siz ise yatalaksınız. ne o bahçede yürüyebiliyor, ne o salıncakta sallanabiliyorsunuz ne o çardaklarda oturabiliyorsunuz, ne çiçekleri koklamak için eğilebiliyorsunuz, ne de o ağaçlardan meyve koparabiliyorsunuz...
o bahçede tekerlekli sandalye ile gezebilirsiniz. salıncak yerine hamak tercih edebilirsiniz. size koparılıp uzatılan çiçekleri koklayıp koparılan ve dilimlenerek ağzınıza yaklaştırılan meyveleri yiyebilirsiniz. bunlar zevk vermiyor, mutlu hissettirmiyor, yarım yamalak...
tabi olay güzelliklerden mahrum kalmak değil olan onca kötü şey arasında bu kadar yüzeysel ve başkalarına muhtaç şekilde bırakılmanız? kendiniz için bir şeyler yapma şansınız yok ama olayları görüyorsunuz, ayaklarınızı çimenleri ya da toprağı hissederek kullanmak istiyorsunuz ama yok.
onların hepsinin farkında olup tek yapabildiğiniz; bir ayak parmağı kıpırtısı...
etkisizlik içinde ölüp gideceğinizin de bir o kadar farkındasınız. hadi bir şeyler yapın yapabiliyorsanız? bu kadar b.ktan işte.
bazen o bahçeyi hiç görmemek isterdiniz bazen ise yaşamın gerçeklerinden bir haber kalmamak.
çünkü siz görmeyince onlar yok olmuyor. herkes görmezden gelmek isterse ne olacak? çözüm bu değil...
devamını gör...