1.
eğer 18 yaşını geçip halen bir ilişki yapmadıysa onun için tehlike çanları çalmıştır. bundan sonra da yalnız kalacaktır muhtemelen.
edit: alttaki enrtry'e istinaden "bu devirde" diye düzeltelim. zira z kuşağı ergenlerinin birini yaftalarken artık kimseye acıması yok.
edit: alttaki enrtry'e istinaden "bu devirde" diye düzeltelim. zira z kuşağı ergenlerinin birini yaftalarken artık kimseye acıması yok.
devamını gör...
2.
bazı kesim kadınlarca hayatında 1-0 ileriden giden erkektir.
başlık tanımına ithafen,
18 yaşımı geçtiğimde değil kız arkadaş sahibi olmak, kızlarla yan yana gelince avuçlarım terliyordu. üniversite beni bozdu. top noktam milli voleybolcu ayarlamak. yani 18'i geçip manita edinememişler bunu okuyorsa üzülmeyin. ben yaptıysam siz de yaparsınız. haydi koçlar...
başlık tanımına ithafen,
18 yaşımı geçtiğimde değil kız arkadaş sahibi olmak, kızlarla yan yana gelince avuçlarım terliyordu. üniversite beni bozdu. top noktam milli voleybolcu ayarlamak. yani 18'i geçip manita edinememişler bunu okuyorsa üzülmeyin. ben yaptıysam siz de yaparsınız. haydi koçlar...
devamını gör...
3.
sevgilisi olmayınca ejderiyaları ile yaşayan erkektir.
devamını gör...
4.
lisedeyken 14 yaşının verdiği abazalıkla sakallı kızların yanağına makas atmanın getirdiği travmanın sonucu olabilir. hayat bu, herkesin karşısına cillop gibi kızlar çıkarmıyor.
devamını gör...
5.
erkeği kızı diye değil de, olmayanlar için ver müzigi;
sevdim sevilmedim,
seveni sevemedim,
canımdan böyle bezdim amaan..
sevdim sevilmedim,
seveni sevemedim,
canımdan böyle bezdim amaan..
devamını gör...
6.
27 yaşıma kadar hiç sevgilim olmadı. tabii ki hayatıma giren kadınlar oldu ama büsbütün bir sevgili mi hayır olmadı. nedenine gelirsek; yeterince cesur değildim. aslında ağzım iyi laf yapar, fena da adam sayılmam hani tipime bakınca ama dedim ya cesur değildim. ne birini sevebileceğimi düşündüm sahiden ne de gerçekten birine ait olabileceğim fikrini benimseyebildim. sonra 27 yaşımda bir gece. bir mesaj geldi telefonuma. sonra bir mesaj daha bir mesaj daha derken. harfler ses oldu, sesler suret. bir kadın girdi hayatıma paldır küldür. tanrı'm ne görkemli bir sevmek.
27 yaşımda sevgilim oldu ilk defa. çocuklar gibi şendim. adımlamayı yeni öğrenen bebeler gibi düşe kalka seviyordum işte. ve filmin sonu paldır küldür geldiği gibi paldır küldür gitti hayatımdan. 27 yaşımda ilk defa sevgilim oldu. 30 yaşında ilk defa terk edildim....
aldırmamak gerek hayat bu;
hiç sevgilisi olmamış bir adam olmaktan çıkıp;
hiç sevgilisi olmamayı dilen bir adam haline geliyorsunuz işte!
27 yaşımda sevgilim oldu ilk defa. çocuklar gibi şendim. adımlamayı yeni öğrenen bebeler gibi düşe kalka seviyordum işte. ve filmin sonu paldır küldür geldiği gibi paldır küldür gitti hayatımdan. 27 yaşımda ilk defa sevgilim oldu. 30 yaşında ilk defa terk edildim....
aldırmamak gerek hayat bu;
hiç sevgilisi olmamış bir adam olmaktan çıkıp;
hiç sevgilisi olmamayı dilen bir adam haline geliyorsunuz işte!
devamını gör...
7.
yazık lan.
devamını gör...
8.
benimdir. olmasını elbette istedim ama olmadı belki sorun bendeydi. ama sevilmek nasıl bir şeydi hiç tatmadım.
devamını gör...
9.
teklif etmeden , sonucunu kafasında yaşayanların yapamadığıdır. iki tane sonucu olan bir şey için çok fazla ihtimal vermek sevgilinin olmamasına yeterlidir. ne demiş şair : sonunu düşünen kahraman olamaz.
devamını gör...
10.
kafasına göre olan bir insana denk gelmemiştir. bu yüzden şansızdır.
devamını gör...
11.
tam tersine şanslıdır. bizim zeka özürlü kızlara maruz kalmamış en azından.
devamını gör...
12.
öyle bir arkadaşım vardı hep derdi kendini evleneceğim insana saklıyorum vede evlendi ..pek sorun olmuyor aslında
devamını gör...
13.
oy benim kuzum oy benim çiğ sütüm. sevgili kızçelerim hele de deneyimli kızçelerim oy size bol güç kuvvet ihsan eylensin işiniz zor be annem. ama bu çocukları elinizde iyi tutun bunlar %85 iyi çocuklardır. ha sakın buna emek verdim benden ayrılır emekler çöp olur da demeyin.
devamını gör...
14.
olmamasını kendisi mi istemiştir yoksa zorunlu tercih midir bu değişebilir.
devamını gör...
15.
yaşları ile ters orantılı olarak hiç sevgilisi olmamış olma ihtimalleri azalacaktır. mesela 25 yaşını geçmiş ama hiç sevgilisi olmamış bir erkekle karşılaşma ihtimaliniz 20 yaşında ve hiç sevgilisi olmamış bir erkekle karşılaşma ihtimalinize göre oldukça düşüktür.
devamını gör...
16.
benimdir. şimdi kadınların ve erkeklerin işine yarayacak bazı analizlerle bu adamı adamakıllı ele alacağız. hiç sevgilisi olmamış erkekle ilgili konuşmamızın tek bir yararlı sebebi olabilir: bir ilişki ihtimalinde bu tecrübesizliğin bize nasıl bir yansıması olacak ?
her erkek, eğer sosyal çevresi çok kopuk bir yaşam sürmediyse, belirli dönemlerde, belirli yerlerde (okul,mahalle,iş) kadınlarla etkileşim halinde olur. mutlaka olur bu, aşık oluruz, hoşlanırız, birden fazla karşılaştığımız ve bekar olduğunu düşündüğümüz, beğendiğimiz bir kadınla en masumu göz teması olmak üzere temas kurarız. bu karşılıklı bir şeydir ve hepimizin iyi kötü başına gelmiştir. şöyle bir geriye dönüp baktığınızda, birçok insanın sizden hoşlandığını, birçoğundan da sizin hoşlandığınızı görürsünüz. bu etkileşim, bir kıvılcımla ilişkiye dönüşür. bizim elemanımız da bu kıvılcımı yakmamış ya da yakamamıştır. sebepleri çoktur, hepsini ayrı ayrı inceleyemeyeceğimiz için ben direkt olarak sonuca gideceğim ki işin faydalı kısmı budur.
hiç sevgilisi olmamış bir erkeğin hepimizin malumu bir tecrübesizliği vardır. bu tecrübesizlik şöyle tezahür eder: hayatında bir sevgilinin varlığının getirdiği etkiyi, o gücü hissetmemiş erkek, bu kadının etkisinin, bildiği ve önem sırasına soktuğu duygular arasında tam olarak nereye yerleştiğini bilemez. bu erkeği şu şekilde somutlaştırabiliriz: sözgelimi hayatı boyunca en sevdiği şeylerden biri bilgisayar oyunu oynamak olan bir erkeğe, "sevgiliniz mi yoksa bu oyun mu" diye sorduğunuzda cüretkat bir şekilde "bu oyun tabi lan, o kim de beni oyunumdan ayıracak, haddini bilsin" gibi gir cevap vermeye meyillidir. hatta bir filmde erkeğin "ya ben ya fenerbahçe" diyen kız arkadaşına "kendine hiç şans tanımıyorsun" dediği bir sahne vardır. tam olarak böyle olma ihtimali yüksektir.
ya da bu erkeklere siz "anan mı ben mi diye soran kadın hakkında ne düşünürsün ?" şeklinde, sevgi sırasında en üstte olan anne ile sevgiliyi kıyaslamak gibi bir soru sorduğunuz zaman "giderken kapıyı kapatmayı unutma" "bavulunu toplamak için bir saatin var" derim gibi racon laflar ederler. haha, evet, racondur çünkü bu lafı yazarken masada bir adet namlusundan duman çıkan glock marka silah vardır; görev tamamlanmıştır, anneye olan bağlılık kanıtlanmıştır ve olası sevgilinin de kırmızı çizgilerimize dokunamayacağına dair ultimatom verilmiştir. gerçekte ise böyle bir soru, çok nadir bir şekilde karşımıza çıkacak bir sorudur.
bir erkek için ilişki konusunda tecrübesizliğin en bariz ortaya çıktığı durumlar, genellikle ortamda sevgilileriyle ilgili sorunları olan dostlarımızın, olayları anlattıkları ve çözüm aradıkları durumlardır. bu hallerde, daha önce söylediğimiz gibi, bu sevginin hayatımızdaki önem sırasını bilmediğimiz için genellikle sert yaklaşımlarda bulunuruz. o yüzden "bekara karı boşamak kolay" demişlerdir. sözgelimi arkadaşımızın sevgilisi, arkadaşlarıyla buluştuğu bir gün somurtmuştur ve o günü rezil etmiştir. bizim için bunun karşılığı: "ya arkadaşlarımın yanında somurtup durdun, senle uğraşmaktan rezil oldum, bir daha gözüm görmesin seni" olabilir. çünkü biz birinin sevgilisi değiliz, onun kokusunu içimize çekmemişiz, elini tutmamışız, şefkatini hissetmemişiz. bilmiyoruz, kocaman bir boşluk var orada.
bu empati eksikliğini, bol bol okuyarak, konuşarak atmaya çalıştım hayatım boyunca. benim sevgilimin olmayışının sebeplerini başka bir gün detaylı yazabilirim; olan oldu ve koskoca yirmi altı yıl sonunda sevgililiğin ne olduğunu bilmeden bugünlere geldik. geldiğimiz noktada, bu tecrübesizliğimizle ilgili benim gibi olan dostlarıma vereceğim tavsiye; asla ne kendinizin olası ilişkileri ne de başkalarının ilişkileri hakkında keskin yargılara varmamanızdır.
belki istemeden bir yuvayı yıkacak belki çok mutlu olacağınız bir ilişkiden, sırf kuru gürültünüz yüzünden mahrum kalacaksınız. öncelikle kendinize ve karşınızdakine zaman verin. onun istekleri sizinkilerle çelişebilir. ilkelerinizi, arzularınızı, beklentilerinizi sanki anayasanın ilk dört maddesiymişçesine "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" konumundan çıkarın. zaten bir insanın en değerli varlığı erdemleridir ve onları da kimse kolay kolay değiştirmeye çalışmaz. bakın bakalım, ne tartışmaya açılabilir; nelerden vazgeçebiliriz biz bu uzun saçlı, güzel kokan şey için. bakalım varlığı hayatımızda nasıl yeni pencereler açacak, kapasitemizi nasıl genişletecek. belki her şeye, herkese yetecek bir enerjiyle dolacaksınız. belki de hayatınızı mahvedeceksiniz. inceleyin, bakın, olmazsa o kıvılcım zaten yanmamıştı ve bugünlere gelmiştik, artık yanmasa da olur.
bu erkekle ilişki kurma ihtimali olan kadınlara da tavsiyem; eğer gerçekten sevilmeye layık biri gibi görünüyorsa, o ilk aşamadan sonra onların hayattaki duruşlarına bakarak, dikkat ederek, saygıyla yaklaşın. eğer hayatınıza bu adamı katmak istiyorsanız, "bunla olur, baba adama benziyor bu" diyorsanız, onun bu tecrübesizliğini hissettirmeden, hayatın olağan bir akışıymışçasına girin hayatına. hemen ilk aydan "şu kızın numarasını sil, bu çocuklar içki içiyor, şu adam playboy seni de saptırmasından korkuyorum" gibi manyaklıklara girerseniz bu adamı kaybedebilirsiniz.
iyi kötü herkes, günün sonunda mutlu olduğu bir yaşamı hak ediyor. kimsenin hayatına kabus olmayı değil, güneş olmayı istemeliyiz.
her erkek, eğer sosyal çevresi çok kopuk bir yaşam sürmediyse, belirli dönemlerde, belirli yerlerde (okul,mahalle,iş) kadınlarla etkileşim halinde olur. mutlaka olur bu, aşık oluruz, hoşlanırız, birden fazla karşılaştığımız ve bekar olduğunu düşündüğümüz, beğendiğimiz bir kadınla en masumu göz teması olmak üzere temas kurarız. bu karşılıklı bir şeydir ve hepimizin iyi kötü başına gelmiştir. şöyle bir geriye dönüp baktığınızda, birçok insanın sizden hoşlandığını, birçoğundan da sizin hoşlandığınızı görürsünüz. bu etkileşim, bir kıvılcımla ilişkiye dönüşür. bizim elemanımız da bu kıvılcımı yakmamış ya da yakamamıştır. sebepleri çoktur, hepsini ayrı ayrı inceleyemeyeceğimiz için ben direkt olarak sonuca gideceğim ki işin faydalı kısmı budur.
hiç sevgilisi olmamış bir erkeğin hepimizin malumu bir tecrübesizliği vardır. bu tecrübesizlik şöyle tezahür eder: hayatında bir sevgilinin varlığının getirdiği etkiyi, o gücü hissetmemiş erkek, bu kadının etkisinin, bildiği ve önem sırasına soktuğu duygular arasında tam olarak nereye yerleştiğini bilemez. bu erkeği şu şekilde somutlaştırabiliriz: sözgelimi hayatı boyunca en sevdiği şeylerden biri bilgisayar oyunu oynamak olan bir erkeğe, "sevgiliniz mi yoksa bu oyun mu" diye sorduğunuzda cüretkat bir şekilde "bu oyun tabi lan, o kim de beni oyunumdan ayıracak, haddini bilsin" gibi gir cevap vermeye meyillidir. hatta bir filmde erkeğin "ya ben ya fenerbahçe" diyen kız arkadaşına "kendine hiç şans tanımıyorsun" dediği bir sahne vardır. tam olarak böyle olma ihtimali yüksektir.
ya da bu erkeklere siz "anan mı ben mi diye soran kadın hakkında ne düşünürsün ?" şeklinde, sevgi sırasında en üstte olan anne ile sevgiliyi kıyaslamak gibi bir soru sorduğunuz zaman "giderken kapıyı kapatmayı unutma" "bavulunu toplamak için bir saatin var" derim gibi racon laflar ederler. haha, evet, racondur çünkü bu lafı yazarken masada bir adet namlusundan duman çıkan glock marka silah vardır; görev tamamlanmıştır, anneye olan bağlılık kanıtlanmıştır ve olası sevgilinin de kırmızı çizgilerimize dokunamayacağına dair ultimatom verilmiştir. gerçekte ise böyle bir soru, çok nadir bir şekilde karşımıza çıkacak bir sorudur.
bir erkek için ilişki konusunda tecrübesizliğin en bariz ortaya çıktığı durumlar, genellikle ortamda sevgilileriyle ilgili sorunları olan dostlarımızın, olayları anlattıkları ve çözüm aradıkları durumlardır. bu hallerde, daha önce söylediğimiz gibi, bu sevginin hayatımızdaki önem sırasını bilmediğimiz için genellikle sert yaklaşımlarda bulunuruz. o yüzden "bekara karı boşamak kolay" demişlerdir. sözgelimi arkadaşımızın sevgilisi, arkadaşlarıyla buluştuğu bir gün somurtmuştur ve o günü rezil etmiştir. bizim için bunun karşılığı: "ya arkadaşlarımın yanında somurtup durdun, senle uğraşmaktan rezil oldum, bir daha gözüm görmesin seni" olabilir. çünkü biz birinin sevgilisi değiliz, onun kokusunu içimize çekmemişiz, elini tutmamışız, şefkatini hissetmemişiz. bilmiyoruz, kocaman bir boşluk var orada.
bu empati eksikliğini, bol bol okuyarak, konuşarak atmaya çalıştım hayatım boyunca. benim sevgilimin olmayışının sebeplerini başka bir gün detaylı yazabilirim; olan oldu ve koskoca yirmi altı yıl sonunda sevgililiğin ne olduğunu bilmeden bugünlere geldik. geldiğimiz noktada, bu tecrübesizliğimizle ilgili benim gibi olan dostlarıma vereceğim tavsiye; asla ne kendinizin olası ilişkileri ne de başkalarının ilişkileri hakkında keskin yargılara varmamanızdır.
belki istemeden bir yuvayı yıkacak belki çok mutlu olacağınız bir ilişkiden, sırf kuru gürültünüz yüzünden mahrum kalacaksınız. öncelikle kendinize ve karşınızdakine zaman verin. onun istekleri sizinkilerle çelişebilir. ilkelerinizi, arzularınızı, beklentilerinizi sanki anayasanın ilk dört maddesiymişçesine "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" konumundan çıkarın. zaten bir insanın en değerli varlığı erdemleridir ve onları da kimse kolay kolay değiştirmeye çalışmaz. bakın bakalım, ne tartışmaya açılabilir; nelerden vazgeçebiliriz biz bu uzun saçlı, güzel kokan şey için. bakalım varlığı hayatımızda nasıl yeni pencereler açacak, kapasitemizi nasıl genişletecek. belki her şeye, herkese yetecek bir enerjiyle dolacaksınız. belki de hayatınızı mahvedeceksiniz. inceleyin, bakın, olmazsa o kıvılcım zaten yanmamıştı ve bugünlere gelmiştik, artık yanmasa da olur.
bu erkekle ilişki kurma ihtimali olan kadınlara da tavsiyem; eğer gerçekten sevilmeye layık biri gibi görünüyorsa, o ilk aşamadan sonra onların hayattaki duruşlarına bakarak, dikkat ederek, saygıyla yaklaşın. eğer hayatınıza bu adamı katmak istiyorsanız, "bunla olur, baba adama benziyor bu" diyorsanız, onun bu tecrübesizliğini hissettirmeden, hayatın olağan bir akışıymışçasına girin hayatına. hemen ilk aydan "şu kızın numarasını sil, bu çocuklar içki içiyor, şu adam playboy seni de saptırmasından korkuyorum" gibi manyaklıklara girerseniz bu adamı kaybedebilirsiniz.
iyi kötü herkes, günün sonunda mutlu olduğu bir yaşamı hak ediyor. kimsenin hayatına kabus olmayı değil, güneş olmayı istemeliyiz.
devamını gör...
17.
25 yaşında hala olmadi manitamiz
devamını gör...
18.
20 yaşına kadar sevgilim olmadı, 21'ime girerken de olmayacak. hoşlandığım insanlar oldu elbette lakin kendimi açamayacak kadar özgüvensiz ve korkak oluşumdan dolayı yalnız kalmayı seçtim. aslında lisenin sonuna kadar ciddi bir eksikliğini hissetmedim, hala da hissetmiyorum. belki de bu kadınlardan kaçan bilim insanlarından olmama sebep olacak bir özelliktir. belki de sadece yıkıklığımın bir göstergesidir. zamanla göreceğiz.
devamını gör...
19.
sevilen bir şeyse sevgili, evet motosikletim sevgilimdi.
devamını gör...
20.
yalnız yaşamaktan, yalnız kalmaktan feci şekilde haz alıyordur.
devamını gör...