hülya avşar'ın zenginlik ile ilgili açıklaması

zenginlik kadar insanın başına gelebilecek kötü bir şey olamaz -
yazık ki ne yazık.
t24.com.tr/foto-haber/hulya...

geçenlerde de sapyoseksüelim demişti.

konuşulmak için yine bir şeyler demiş.

bu şey değil mi ya alamanyayı kötüleyen alamancı stili.

zengin olmak hülya avşar’ı yoruyorsa parasını ihtiyacı olanlara dağıtsın da bari onlar yararlansın.

(bkz: sahip olmak istenen dertler)

söylediklerinde samimi olduğunu düşünsek bile zengin olmadan önce böyle düşünmediğini biliyoruz. biz de zengin değiliz, yani ortada bizi ilgilendiren bir beyan yok.

ne güzel bizim ülkenin yüzde 99’unun başına kötü bir şey gelmiyor demek ki. büyük kocaman mutlu bir aileymişiz de haberimiz yokmuş

(bkz: tamam en dertli sensin)

milleti trollüyor...

servetini 3 fakire bölüştür, sen git özlem duyarak yaşa bundan sonraki hayatını desen, bon boyle bor soy kast etmedom der, zengin ve kötü hayatına devam eder.
yaşlandıkça saçmalayanlar derneği kurulsun artık bu ülkede.

bunun gibi tipleri izleyip prim yaptıranlar düşünsün.

canı sıkılan boş yapma sanatını benimsiyor..

ne zor hayatlar var yaaa...

keşke yüce rabbim oruç tutup fakirin halinden anlayın demek yerine zenginin halinden anlamamız için bizi paraya boğsaydı.

not: ateistspor

boş yapan insan tipi. madem kötü bir şey olduğunu düşünüyorsun malını dağıt görelim.

kısaca saçmalıktır madem bu kadar şikayetçisin zengin olmaktan dağıt bütün mal varlığını ihtiyacı olanlara kendin zengin kalma böyle de basit bir çözümü var sorunun

e doğru demiş hatta bunun için bir de hikaye vardır.

zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. öldüğünde "kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. kimse çıkmamış. nihayet bir hamal,

-benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.
vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. sorgu sual melekleri gelmiş. bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "nasıl olsa bu ölü elimizde... biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.
-o ip kimin? nereden aldın? niye aldın? nasıl aldın? nerelerde kullandın?"
sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. sabahleyin kabirden çıkmış.
- tamam, servetin yarısı senin, demişler.
- aman, demiş hamal, istemem, kalsın. ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. o kadar servetin hesabını nasıl veririm?

zenginlik ile ne yaptığınız önemli siz yalılarda yaşar ulaşılmaz olursanız insanlar da size böyle davranır.

kimler kimler ne acılarla sınanıyor ya rab dedirten, içimi cız ettiren açıklamadır. kıyamiş hülyam

o kadar zenginse dizisi yayından kalkmasın diye niye şirket basmaya gitmiş derler bu açıklamaya karşılık.