1.
zorluklar karşısında herkesin mücadele etmek için bir yöntemi vardır. - aslında yoktur da daha yazının girişinde içimizi müphem bir karanlığa sürükleyecek bir yazıya başlamak istemedim.-
herkesin bir yolu, olmadı bir çabası vardır. benimki pes etmek.
hayatta birçok insana nazaran şanslı sayılabilirim. dolambaçlı yollarda çok kayboldum ama en azından maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini birçok basamağını tırmandım. ya da şöyle mi demeliyim acaba bir, iki ve dört tamam ama üçte takılıp kalmış gibi hissediyorum kendimi. en üst basamağa erişmiş olsam da ondan bahsetmemem gerekecek kadar erdem sahibi olmam gerekeceğinden bunu hiç bilemeyeceksiniz. ama meselemiz de bu olmadığı için bu durum pek de sıkıntı yaratmıyor.
ne diyordum üçüncü basamak: sevgi- ait olma.
bu konuda biraz kederliyim. kafam çok karışıyor. küçük bir çocukken daha sevginin koşulsuz olması gerektiği empoze edildiği için benim sevgilerim hep sahte gibi geliyor. yani anlatmak istediğim şey sevgilerin çıkara dayalı olduğu değil elbet ama bizi sevmeyen birini ezelden ebededek sevmediğimiz için, bir yerde bu kadar hüzün yeter deyip vazgeçtiğimiz için sanırım haklı da oluyorum. düşününce mecnun bile yıllarca çöllerde dolanıp durduktan sonra leyla'ya kavuşunca, yüzündeki derin çizgilere bakıp benim aradığım sen değilmişsin demedi mi? adını aşkından mecnun* yapan kays bile vazgeçmişse biz sıradan kulların aşkı ne kadar yüce, kutsal ya da karşılıksız olabilir ki?
kendine dair, kendime dair bile mutlak bir sınır çizemediğim sevginin bir başkasında olma ihtimaline ise sıklıkla inanmıyorum. ya da daha doğru bir ifade ile varlığından şüphe duyuyorum. yani günde beş kere sevildiğim söylense altıncıyı söylemedi; yoksa, yoksa?..
işte o zaman başlıyor içimdeki ses bu, gerçek değil. gerçekten böyle bir şey yok.
o zaman işte bu kısım benim yöntemim ve çokça inandığım bir kelime grubu kendini gerçekleştiren kehanet ortaya çıkıyor. bir şeyin varlığını ispatlamak çoğu zaman kolay ama yokluğunu ispatlamak zor. ama ben bilim adamı da değilim. çözümler, iç konuşmalar, bilinç akışı aklıma gelen bütün teknikleri kullanan bir iç ses ve sonunda vazgeçmek. her şeyden.
herkesin bir yolu, olmadı bir çabası vardır. benimki pes etmek.
hayatta birçok insana nazaran şanslı sayılabilirim. dolambaçlı yollarda çok kayboldum ama en azından maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini birçok basamağını tırmandım. ya da şöyle mi demeliyim acaba bir, iki ve dört tamam ama üçte takılıp kalmış gibi hissediyorum kendimi. en üst basamağa erişmiş olsam da ondan bahsetmemem gerekecek kadar erdem sahibi olmam gerekeceğinden bunu hiç bilemeyeceksiniz. ama meselemiz de bu olmadığı için bu durum pek de sıkıntı yaratmıyor.
ne diyordum üçüncü basamak: sevgi- ait olma.
bu konuda biraz kederliyim. kafam çok karışıyor. küçük bir çocukken daha sevginin koşulsuz olması gerektiği empoze edildiği için benim sevgilerim hep sahte gibi geliyor. yani anlatmak istediğim şey sevgilerin çıkara dayalı olduğu değil elbet ama bizi sevmeyen birini ezelden ebededek sevmediğimiz için, bir yerde bu kadar hüzün yeter deyip vazgeçtiğimiz için sanırım haklı da oluyorum. düşününce mecnun bile yıllarca çöllerde dolanıp durduktan sonra leyla'ya kavuşunca, yüzündeki derin çizgilere bakıp benim aradığım sen değilmişsin demedi mi? adını aşkından mecnun* yapan kays bile vazgeçmişse biz sıradan kulların aşkı ne kadar yüce, kutsal ya da karşılıksız olabilir ki?
kendine dair, kendime dair bile mutlak bir sınır çizemediğim sevginin bir başkasında olma ihtimaline ise sıklıkla inanmıyorum. ya da daha doğru bir ifade ile varlığından şüphe duyuyorum. yani günde beş kere sevildiğim söylense altıncıyı söylemedi; yoksa, yoksa?..
işte o zaman başlıyor içimdeki ses bu, gerçek değil. gerçekten böyle bir şey yok.
o zaman işte bu kısım benim yöntemim ve çokça inandığım bir kelime grubu kendini gerçekleştiren kehanet ortaya çıkıyor. bir şeyin varlığını ispatlamak çoğu zaman kolay ama yokluğunu ispatlamak zor. ama ben bilim adamı da değilim. çözümler, iç konuşmalar, bilinç akışı aklıma gelen bütün teknikleri kullanan bir iç ses ve sonunda vazgeçmek. her şeyden.
devamını gör...
2.
3.
içimdeki sesi ben mi konuşturuyorum bilmiyorum ama çok geveze. yapmakta olduğum edimi bile tekrar ediyor. neden buna gerek duyuyor bilmiyorum, pek anlaşamıyoruz.
devamını gör...