iyi sıra dayağı çekerdi.
devamını gör...
gözlüklü ve kibar bir adamdı. ilkler unutulmazmış cidden adını bile hatırlıyorum. diğer örtmenlerimi hep unuttum.
devamını gör...
tek tek tahtaya bizi çıkarıp çarpım tablosunu sorması ve bilmezsek tokat atmasıdır. kendisi yüzünden çarpım tablosunu ezberlemeyeceğim diye kendimi odama kilitlemiştim fakat çocuk aklı, öğretmenim bizi dövüyor diyemedim.
devamını gör...
asla beden dersi müzik dersi resim dersi gibi dersleri yaptırmaz hep matematik anlatırdı. bazı arkadaşların matematikten uzaklaşmasına neden olsa da şu an bulunduğum konumda çok büyük etkisi vardır kendisinin.
devamını gör...
dövmesi...
devamını gör...
çok sabırlı ve şefkatli bir insan hala da öyle ve şimdiki öğrencilerinin çok şanslı olduğunu düşünüyorum. tabii bu 4 sene boyunca da hep aynı öğretmen olması da eğitimden kopmamamı sağlamıştı. ilkokul öğretmenim bize hep iyi insan olmamızı hep bir şeyleri merak edip öğrenmemizi sabretmeyi ve daha birçok güzel şeyi öğretti benim için bir öğretmenden çok daha fazlasıydı her zaman idolüm olarak kalacak
devamını gör...
asiydi. hakkını, hakkımızı asla yedirmezdi. gerçekten evlatları gibi görürdü bizleri. ve çok öngörülüydü. ta o zamanlar oku dediği bölümü inatla okumak istemediğimi söyleyip ayak dirememe rağmen şu an onun lafına gelmiş bir öğrencisi olarak büyük bir gururla söylüyorum ki çok büyüksün biray hocam. tek idolümsün.
devamını gör...
başarı takıntısı vardı, sözünü dinlemeyince bütün serbest dersleri, beden eğitimi derslerini alır matematik işlerdi. teneffüs bile yapamazdık bazen. başarısız öğrenci yoktu ama herkesin gözünün feri sönmüştü.
devamını gör...
ders arasında masasına başını koyup uyuması
devamını gör...
en öndeki gözde öğrencileri dışında kimseden memnun olmazdı. her gün en az 2 fotokopi verirdi ve arkalı önlü sorularla dolu olurdu, hem soruları hem cevapları deftere yazmamızı isterdi. o ödevler de neredeyse hiç bir zaman bitmemiştir.
devamını gör...
sık sık kürsüye eliyle yada bir objeyle vurup sessiz olun demeleri.
en sönük öğrencilerin genellikle en arkaya oturtmaları,
ben ne dedim size, kim o konuşan, otur yerine, dön önüne tarzı sözleridir.
devamını gör...
kıvırcık saçları.
devamını gör...
kendisini affedemiyorum maalesef. öyle bir psikolojik baskı uygulardı ki hayatımda derin yaralar açtı. misal gözlerime bakıp bizim sınıfın en çalışkanı diğer okulların en tembelinden daha tembel derdi. niyesi de onlar geriye doğru dörder dörder sayabiliyorlarmış* o yaşta benim için gerçekten zordu bunları duymak. tamam seviyorum kendisini ama böyle de yapılmaz ki.
devamını gör...
sakin ses tonu...
bir de hediye kutusu. soruyu doğru cevaplasak da hediye kutusundan payımıza düşenin ne olduğunu görsek diye heyecanla soruları ışık hızında doğru cevaba ulaştırmaya çalışırdık... hala da durur canım oyuncaklarım.
devamını gör...
elinin ağır olması.
devamını gör...
5 yıllık ilkokul sürecinde 5 hoca değişikliği yaşadım. bu hepsi hakkında unutmadığım ortak nokta. ilk öğretmenim genç ve güzeldi, cetvelle elimize vururdu. ikinci öğretmenim 3. sınıfın ilk döneminde gelmişti. 3. öğretmenim 3. sınıfın ikinci döneminde gelmişti ve geçen dönem gelen öğretmenin annesiydi. 4. öğretmenim 4. sınıfta geldi, 5 yıl kadar almanya'da öğretmenlik yapmış ve alman kültürünü bize tanıttı. "turşuyu siz mi satacaksınız ben mi" deyip dururdu derste birini konuşurken yakaladığında. bizi son haftalarda evine davet etmişti sınıfça misafir olmuştuk ailesine. bir de herkesin doğum gününde dünya haritalı yumuşak top ve süslü uçlu kalem almıştı. sonradan da lise de almanca öğretmenim oldu kendisi. 5. öğretmenim de 5. sınıfta geldi. kıvırcık kıvırcık saçları vardı. onun da küçük çocuğu vardı. bakıcısı bı şey olduğunda aradı o da derste de olsa bakardı hatırladığım kadarıyla. son zamanlarda da sınıfça sahile pikniğe gittik ve evi de sahilin oralardaydı, onun evine de girip görmüş olduk.
devamını gör...
zayif, kivircik sacli bir kadindi. o kadinla ilgili en unutamadigim sey ise ayaklarini surekli ogretmen masasina uzatirdi.

3. sinifta siniflar kalabalik oldugu icin yeni bir sinif acildi. yapilan kurada yeni sinifa dustum*. 3. sınıftan 5. sınıfın sonuna kadar beraberdik bu kadınla.

3.sınıfta alışma süreci geçtikten sonra ne zaman başladı hatırlamıyorum ama bizim sınıfta furkan diye bir çocuk vardı. yaiına göre matematiği iyi, zeki bir çocuktu*. öğretmen klavuz kitabındaki* soruları tahtaya yazdırıp çözdürürdü. kendisi soruyu anlattıktan sonra furkan çıksın o soruyu bir daha anlatsın isterdik. yaşımız 12 bile değildi siz düşünün. bu durum 6. sınıfa geçene kadar devam etti.

sonrasında hangi sene olduğunu hatırlamıyorum domuz gribi salgını çıktı ama yanlış hatırlamıyorsam bizim ülkede pek etkili değildi. ama bu sevgili öğretmenimiz bize maske taktırdı, küçük yaşımızda maskeyle tanıştık. yüzüme büyük geldiğini hatırlıyorum. ne kadar uğraşırsam uğraşayım maske yüzüme büyük geliyordu. koca okulda* sadece bizim sınıf maske takıyordu. çocukların bizi işaret edip domuz gribi diyerek dalga geçtiklerini hatırlıyorum. hiç hoşuma gitmemişti. yine bu sevgi pıtırcığı öğretmenimiz etütlerde ilk 3 sırayı boş bıraktırırdı arkalara otururduk. küçücüktük. ayaklarını hep o lanet masaya uzatırdı.

sonra 6. sınıfa geçtik, bizim sınıfı ziyarete gelmişti. canım* sınıf arkadaşlarım öğrtmenm sizi çık özledik diyip ayağa kalkmışken, ben kalkmamış, gülmemiş, sıramda oturmuştum. sevmiyordum ki.

onu da, o ayaklarını da, o ayaklarını uzattığı lanet masadan da nefret ediyorum.
devamını gör...
kulak uzatma gibi bir özelliği vardı.
devamını gör...
ilkokula gittiğimde okuma yazma biliyordum.ben de sorulan sorulara cevap vermek istiyordum.her zaman beni susturur ‘sen biliyorsun’ derdi; sanki suçmuş gibi.kendi memleketlilerini ayırır,onların çocuklarına farklı davranırdı.
resim yarışması olmuş, elimden geldiğince bir şeyler yapmıştım ben de .iki arkadaşımın resimleri kendileri yapmadıkları halde yarışmada ödül almıştı; benimkisiyse kendim yapmadığım gerekçesiyle gönderilmemişti bile.
sürekli rapor alan sevgili(!) öğretmenimiz ilkokul bitmeden ayrılmış yeni bir öğretmen almıştı bizi.
neden yazdım bunları, olur da bir ilkokul öğretmeni arkadaşımız bu satırları okur da ‘nasıl öğretmen olunmaz’ kısmını onlara aktarabilirim.
bir öğretmen eşit fırsat vermeli (eşit sevmeli de demiyorum), ayrımcılık yapmamalıdır, çocuk dünyasında küçük izler hayat boyu taşınabilir çünkü.
devamını gör...
öğretmenler gününde bile asla hediye kabul etmezdi. sadece çiçek kabul ederdi, bahçeden toplanmış olması kaydıyla...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ilkokul öğretmeninin unutulmayan özellikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim