bir şeyin varlığını kabul etmektir. inancı yitirmek ise sonrasında acı vericidir.

ilk önce tanrıya inanmayı bıraktım sonra da aşka. bugün fark ettim ki ikisi de bende aynı hayal kırıklığını uyandırdı.

küçük bir kızken allah'a inanıyordum. üzüldüğüm zaman dua ediyor; her şeyin geçeceğine, bunların bir sınav olduğuna, tanrının bizi sevdiğine inanıyordum.

aşk ise bir büyüydü benim için. birini gerçekten sevince iliklerine dek hissediyorsun bunu. yarattığı his, biri için vazgeçilmez olma duygusu, yanında yaşlanacağın biri olması ve güven mutluluğu getiriyordu.

şimdi ise onların yerinde kocaman bir boşluk var. içimde büyüyor. ve nasıl durduracağımı bilmiyorum.

bir hata yaptığımda bu şeytanın işi olmuyor. ve tüm suç bana kalıyor. kendini affetmek ise bir başkasını suçlamaktan çok daha zor geliyor.

yanında olduğum adama dair hislerimi ise nasıl isimlendireciğimi bilmiyorum. sevgi, heyececan, arzu... evet bunlar var. ama bu benim inandığım aşk değil.

iflah olmaz bir romantiğim ben. ve evet sanırım acı en derinden hissedebildiğim tek duygu. bir şeyler hissetmek için bazen bana acı veren şeyler yapıyorum. çünkü hissiz olmak, boşlukta asılı kalmak demek. ve ben boşlukla nasıl savaşılır bilmiyorum, mağlubiyeti ise hiç sevmiyorum.

yeniden hissetmek, inanmak istiyorum.
devamını gör...
hayatta kendinizden başka kimseye inanmayın derim, hatta kendinize bile inanmayın.
devamını gör...
bir şeyi gerçek ve doğru olarak kabul etmektir.
bence manasız bir kelimedir. gereksizdir yani.
inanmayı değil de bilmeyi tercih ederim diyor şair. kesinlikle öyle olmalıdır.
devamını gör...
çoğu zaman bir yanılsamadan ibarettir.
devamını gör...
soyuttur ve genellikle de beklentiye sokar. beklenilen gerçekleşmeyence de büyük bir düş kırıklığı yaratır.
devamını gör...
inanmayı red etmek beyhude bir çabadır. insanın ilk edindiği koşullardan biri inanmaktır. inancı mantık ve iradeden soyutlayarak sadece kendinizi kandırırsınız. ve inanmak artık hormonların boyundurluğunda bir duygu olarak zihinlerde nükseder. insan istemese bile bir çok şeye inanır. esasında, inanmak (eylem) inanmamak (olumsuzu) ile aynıdır, aynı yetinin iki farklı algılanış biçimidir. bilginin olup olmadığı konusunda bir fikrimiz -olduğuna ya da olmadığına dair inancımız- olmadan bilgiye ulaşmak mümkün olabilir mi? şüphesiz ki hayır. yaratıldığımızdan beri inanmaya ve harekete devam ettik, diğer taraftan eylemsizliğe inanıp -evet dostlarım eylemsizlik de bir inanmadır- durağan kalmamız zaten fiziken de imkansızdır. son olarak, bu yazıyı yazacağımı bilmem veya bunu yapabilecek yetimin olduğunu idrak etmem dışında beni bu yazıya güdüleyen en büyük etken yazacağıma inanmam olmuştur. inanmaktan daha muhteşemi ise bunu gerçekleştirmem, başından beri inandığım mefhumun doğru olduğunu öğrenmemdir.
devamını gör...
insanın yaşam serüveninde, büyüdükçe yitirdiği duygudur çoğunlukla. büyüdükçe daha doğrusu tanıdıkça daha az inanıyoruz kendi cinsimizden olana.
devamını gör...
aldanmaktır.
devamını gör...
inansın kendisini eksik görüp kendisinden daha üstün bir gücü kabul etmesi
devamını gör...
inanmak... işte bir âguuş-i rûhânî o gurbette.
(inanmak... işte tinsel bir kucak o gurbette.)
| tevfik fikret

(bkz: inanmak ihtiyacı)
devamını gör...
inanmak fıtrattan gelir. *güce tapmak ayrı şeydir, inanmak ayrı şeydir.

eğer inanmak; kişinin noksanlık veya zayıflığından kaynaklanıyor olsa idi, kendinden güçlü olan herkese veya herşey inanma ihtiyacı hasıl olurdu.

oysa inanmak öyle bir şeydir ki; bazen çok güçlü şeylere karşı direnç göstermeyi göze almaktır. bazen de çok zayıf olan düşünceleri benimsemektir.
devamını gör...
insanoğlunun kendisinden daha büyük ve kudretli bir şey arayarak işlediği suçları affettirmek ya da korkularından korunması için aradığı dayanaktır.

yani,
inanmak = tanrı
devamını gör...
eğer dini bir inançtan bahsediyorsak, ölüm korkusudur insanı ilahi bir varlığa tapmaya iten. ve ölüm korkusudur 70 sene günah işleyip de öleceği zaman hacca götüren.
insan bir şeye inanmayınca kendisini ya boşta hissediyor ya da yanlış yolda olduğuna inandırılıyor.
bakalım bizim inandıklarımız da bize inanıyor mu.
devamını gör...
söz konusu şey insanlara inanmaksa milyon kere ölmektir.
devamını gör...
bilinen en eski uyuşturucu.
devamını gör...
tdk tarafından anlamına bakıldığında kullanım durumuna göre 6 farklı anlamı var ama hepsinin ortak paydası şudur:
inanmak demek belirsiz olan bir şeye güvenmek demektir. örneğin bir insanın sizi sevdiğine inanabilirsiniz bu belirsizdir, soyuttur
ama bir martının uçtuğuna inanma gibi bir durumunuz olamaz zira bunu görürsünüz ve bu gerçektir. gerçeğe inanmak gibi bir durum olamaz zira gerçek belirsiz değildir. adı üstünde gerçek gerçektir.

insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak
hususundaki hayret verici temayülleridir.
- sabahattin ali
devamını gör...
inanmamak , kanma isteğidir. inaç yaşamın özüdür diyor bilge, eğer yaşıyorsanız bir şeylere de inanıyorsunuz demektir.
devamını gör...
bilinmezliğin korkusunu başınızdan sağar.
devamını gör...
bizi birçok olay karşı savunmasız kılan duygu. özellikle bir insana sonsuz inanmaya başladığımızda başımıza gelmeyen kalmıyor ve zamanla her şeye karşı inancımızı yavaş yavaş kaybediyoruz.
devamını gör...
birine karşı inanmayı özledim. o derece önemli bir kavram artık inancım kalmadı inanmaya
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"inanmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim