ingilizce öğretmenlerinin berbat aksana sahip olması
başlık "ickiliydibilmemne" tarafından 25.11.2020 16:45 tarihinde açılmıştır.
1.
istisnasız her ingilizce öğretmeninde olan durumdur. ingilizceyi sanki türkçeymiş gibi konuşuyolar.
devamını gör...
2.
tamamen katıldığım bir başlık. genelde ezberlemiş gibi konuşuyorlar.
devamını gör...
3.
okulda ingilizceyi doğru aksanıyla konuşmaya çalıştığımızda dalga geçen insanların olmasına yol açan durum. her dil hakkıyla öğrenilmeli ve konuşulmalıdır. öncelikle eğitimcilerin bu konuda kendini geliştirip ardından öğrencilerine doğru bir şekilde öğretmelidir.
devamını gör...
4.
aksan derken. lisede ingilizce dersine tarih hocası giriyordu, devlet okulu güzellemesi.
devamını gör...
5.
bana ingilizceyi sevdiren ortaokul hocam hariç hepsi diyebilirim.
devamını gör...
6.
bir ortaokul hocam hariç benim karşılaştıklarımın hepsi de öyleydi. bırakın aksanı kelime falan da bilmiyordu benimkiler türkçe işliyorduk dersi.
devamını gör...
7.
girilen tanımlardan dolayı gücendiğim durumdur. ingilizceyi küçük yaşta ingiliz yahut amerikanlardan öğrenmediğimiz için aksanımızın olmaması normaldir, elimizden geleni yapıyoruzdur, lütfen üstümüze gelmeyinizdir.
devamını gör...
8.
dersten soğutur. benim yozgatlı hocam bütün ingilizce öğrenme hevesimi söküp almıştır.
devamını gör...
9.
ingilizce artık bir lingua franca, veya daha bilinen bir tabirle dünya dili olduğu için takıntı haline getirilmemesi gereken bir durumdur. yalnızca doğru telaffuz önemlidir. aksan peşinde koşmak gereksizdir. zira ingilizce artık ne ingilizlerin ne de amerikalıların tekelindedir. bu ifade başta belki size komik veya saçma gelebilir ama ingilizce ingilizleri aşmıştır, onların malı değildir artık. milyonlarca insan ingilizceyi o dile, ingiltere'ye veya amerika'ya, hollywood'a vs. bayıldıkları için değil, dünyayla iletişimde olmak için, küresel dünyada bir yer tutmak için öğrenip kullanıyor. bir bangladeşli'nin aksanı da, türk'ün aksanı da, nijeryalı'nın aksanı da normaldir, meşrudur, alay veya eleştiri konusu yapılmamalıdır.
devamını gör...
10.
liseden dil mezunu biri olarak konuşayım ingilizce bölümü seçen insanlar gramer ezberleyip dil bilgisi çalışarak gidiyor ve konuşmaya değil dil bilgisine veriyor tüm ağırlığını. gereksiz derecede kasıntı bir dil bilgisi çalışınca, sözlü mülakatlar olmayınca ve sınav saçma bir sistemle işleyince sonuç olarak ne bekliyorsunuz ki. pek çok meslek için geçerli bu çürük. hiç matematikle geometriyle işi olmasa da istediği bölüm için çalışmak zorunda kalan insanlar, yapmaları gerekene değil yapmaları söylenene odaklanıyor ne yazık ki.
devamını gör...
11.
aksanı bırakalım bir kenara, bizim okulda ingilizce hocası bilmediği kelimeleri bana soruyordu alüminyum.
övünmek için de söylemiyorum, öyle acayip bilinmedik kelimeler de değildi sorduğu. hatırladıklarım arasında "discover" , "bounty" , ve "altitude" kelimeleri vardı...
övünmek için de söylemiyorum, öyle acayip bilinmedik kelimeler de değildi sorduğu. hatırladıklarım arasında "discover" , "bounty" , ve "altitude" kelimeleri vardı...
devamını gör...
12.
aksanın bireysel olduğunu, kişinin genetiği, anadili, yeteneği doğrultusunda değiştiğini bilmeyen ergenlerin/çokbilmişlerin iddia ettiği durumdur. aksan denen şey herksin yukarıda saydığım etkenlere bağlı olarak farklı telafuz ve vurgulara sahip olma durumudur.
örnek vermek gerekirse aynı kelimeyi ingiliz, amerikalı,avusturyalı, hintli,fransız,alman ve türk birer vatandaşa söylettiğinizde bambaşka telafuzlar duyarsınız. nasıl ki ingiliz aksanı, amerikan aksanı farklıysa türk aksanı da farklıdır. ama nedense bizim öğrencilerimiz çakma bi aksan yapmaya çalışmamızı bekliyorlar.
ekleme: berbat öğretmensin temalı arkadaşa buradan cevaben şunları söylemek istiyorum: verdiği örnekler hatalı değil ve o tipte telafuz ayrımlarını bilmeyen bi öğretmenin yetkinliği sorgulanabilir. fakat aksan ile telafuz farklı şeylerdir. aksan konuşmanın tümünü etkileyen telafuz, vurgu, tonlama gibi kavramların tamamıdır. ve başlıkta berbat aksan savunan, çoğunluğu henüz lise öğrencisi olan arkadaşlar da benim dediğim şeyi kastetmekteler.
örnek vermek gerekirse aynı kelimeyi ingiliz, amerikalı,avusturyalı, hintli,fransız,alman ve türk birer vatandaşa söylettiğinizde bambaşka telafuzlar duyarsınız. nasıl ki ingiliz aksanı, amerikan aksanı farklıysa türk aksanı da farklıdır. ama nedense bizim öğrencilerimiz çakma bi aksan yapmaya çalışmamızı bekliyorlar.
ekleme: berbat öğretmensin temalı arkadaşa buradan cevaben şunları söylemek istiyorum: verdiği örnekler hatalı değil ve o tipte telafuz ayrımlarını bilmeyen bi öğretmenin yetkinliği sorgulanabilir. fakat aksan ile telafuz farklı şeylerdir. aksan konuşmanın tümünü etkileyen telafuz, vurgu, tonlama gibi kavramların tamamıdır. ve başlıkta berbat aksan savunan, çoğunluğu henüz lise öğrencisi olan arkadaşlar da benim dediğim şeyi kastetmekteler.
devamını gör...
13.
yeni nesil ingilizce öğretmenlerinde sık görülen bir durumdur. dam üstünde aksan...
devamını gör...
14.
berbatsa işlerini kötü yaptıklarının göstergesidir.
burada "türk aksanına sahip oluşları" demiyor. "berbat bir aksan" diyor. elbette belli sesler hayatın ilk yıllarında oturur ve sonra hakim olmak zordur, hadi onu geçtik, "v" ile "w" nun farkını duyuramıyorsan, "th" sesini hala "t" diye çıkartıyorsan işini kötü yapıyorsun lakin işin teste hazırlamak değil, dil öğretmek. dil de duyma ile başlıyor.
death ile depth, debt (ve hatta that) arasındaki farkı çıkartamıyorsan anlaşılmıyorsun. işte o berbat bir aksan, çünkü öğrettiğin dilde, dediklerin anlaşılmıyor.
ikincisi dünyada ağır aksanlı ingilizce konuşanların olması, bir "doğru ingilizce" olmadığı anlamına gelmez. öğretmen hangi ingilizceyi öğreteceğini belirlemeli, yetersizliğini oradan oraya atlayarak gizlememelidir. ingiliz ingilizcesi öğretiyorsan farklı yazım kuralları, hatta noktalama ve gramer kuralları, sözcükler olacaktır. amerikan ise başka. ne yaptığını bilmiyorsan ve buna göre konuşamıyorsan dandik bir öğretmensin.
e:aksan- telaffuz ayrımı konusuna dikkat çekenler haklılar, ama o kadar kolay bir ayrım değil. başka başlıkta onu da yazmak lazım.
burada "türk aksanına sahip oluşları" demiyor. "berbat bir aksan" diyor. elbette belli sesler hayatın ilk yıllarında oturur ve sonra hakim olmak zordur, hadi onu geçtik, "v" ile "w" nun farkını duyuramıyorsan, "th" sesini hala "t" diye çıkartıyorsan işini kötü yapıyorsun lakin işin teste hazırlamak değil, dil öğretmek. dil de duyma ile başlıyor.
death ile depth, debt (ve hatta that) arasındaki farkı çıkartamıyorsan anlaşılmıyorsun. işte o berbat bir aksan, çünkü öğrettiğin dilde, dediklerin anlaşılmıyor.
ikincisi dünyada ağır aksanlı ingilizce konuşanların olması, bir "doğru ingilizce" olmadığı anlamına gelmez. öğretmen hangi ingilizceyi öğreteceğini belirlemeli, yetersizliğini oradan oraya atlayarak gizlememelidir. ingiliz ingilizcesi öğretiyorsan farklı yazım kuralları, hatta noktalama ve gramer kuralları, sözcükler olacaktır. amerikan ise başka. ne yaptığını bilmiyorsan ve buna göre konuşamıyorsan dandik bir öğretmensin.
e:aksan- telaffuz ayrımı konusuna dikkat çekenler haklılar, ama o kadar kolay bir ayrım değil. başka başlıkta onu da yazmak lazım.
devamını gör...
15.
üst edit : bana kalırsa ingilizce öğretimi ile ilgili şöyle bir sorun var. bunu bir örnekle açıklamaya çalışayım. mesela microsoft kelimesini mikrosoft olarak söylediğimizde doğru bir şekilde telaffuz etmiş olmuyoruz çünkü adam bunu maykrosoft olarak telaffuz ediyor. siz öğrenciye bunu bu şekilde telaffuz etmelisin diye öğretmek isterseniz bunun zorunlu olduğunu anlamıyor aksine küçük görüyor. doğru şekilde telaffuz etmek demek herkesin anlayacağı sesleri söylemek demek. pıçağu derseniz karadenizliler hariç bıçağı dediğinizi kaç kişi anlar. türk olmayan türkçeyi sonradan öğrenen kimse anlamaz.
iyi aksan ne bunu bilmiyorum ama ingiliz ingilizcesi veya güneyli ingilizcesini dinleyerek anlamıyorum.
milli eğitim ile veya ücretli dil kursuna giderek aksanlı konuşmak mümkün gelmiyor. amerika'nın da karadeniz gibi istanbul türkçesinden daha zor anlaşılan ingilizcesi olan bir yerinde kalırsanız yine işiniz zor. western izlerken kolay olur o ayrı. ben bu kadar yayarak konuşan kimseyi anlamıyorum.
iyi aksan ne bunu bilmiyorum ama ingiliz ingilizcesi veya güneyli ingilizcesini dinleyerek anlamıyorum.
milli eğitim ile veya ücretli dil kursuna giderek aksanlı konuşmak mümkün gelmiyor. amerika'nın da karadeniz gibi istanbul türkçesinden daha zor anlaşılan ingilizcesi olan bir yerinde kalırsanız yine işiniz zor. western izlerken kolay olur o ayrı. ben bu kadar yayarak konuşan kimseyi anlamıyorum.
devamını gör...
16.
ogretmenin aksanini begenmeyenlere vereceksin iskoc aksanli ingilizce. wa'd u say, nbody understoon me diye dolasacaklar.
yada avustralya aksani, g'day fisho, i'm a freshie.
yada avustralya aksani, g'day fisho, i'm a freshie.
devamını gör...
17.
tdk`dan
aksan: bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
düzgün aksanlı birini bulmanız imkansıza yakın. bir türk ingilizceyi türkiye`de türklerden öğreniyorsa onun türk aksanı olur. türk aksanıyla konuşmak normaldir.
tdk`dan
telaffuz: söyleyiş
başlık sahibinin ve yazarların değindiği konu telaffuz. telaffuz taklit ve pratik yapmakla gelişir.
violet`e katılıyorum. okulda ingilizceyi doğru konuşmaya ve kelimeleri düzgün telaffuz etmeye çalışanlarla dalga geçildiğinden genel olarak telaffuzumuz iyi değil.
lisede bir ingilizce öğretmenimiz vardı. p harfi bastırır, r harfini yutar, ya da yuvarlardi. öğrenciler sanki kendileri çok iyi biliyormuş gibi dalga geçerdi.
daha sonra okuldan ayrıldı. üniversitede çalışmaya başladığını duyduk.
aksan: bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
düzgün aksanlı birini bulmanız imkansıza yakın. bir türk ingilizceyi türkiye`de türklerden öğreniyorsa onun türk aksanı olur. türk aksanıyla konuşmak normaldir.
tdk`dan
telaffuz: söyleyiş
başlık sahibinin ve yazarların değindiği konu telaffuz. telaffuz taklit ve pratik yapmakla gelişir.
violet`e katılıyorum. okulda ingilizceyi doğru konuşmaya ve kelimeleri düzgün telaffuz etmeye çalışanlarla dalga geçildiğinden genel olarak telaffuzumuz iyi değil.
lisede bir ingilizce öğretmenimiz vardı. p harfi bastırır, r harfini yutar, ya da yuvarlardi. öğrenciler sanki kendileri çok iyi biliyormuş gibi dalga geçerdi.
daha sonra okuldan ayrıldı. üniversitede çalışmaya başladığını duyduk.
devamını gör...
18.
ingilizce öğretmenim rte değil.
devamını gör...
19.
ezbere gramer anlatıyorlar her sene.
devamını gör...
20.
ingilizce yerine lazca havası veriyorlar.
devamını gör...