2005 yılında davetiye ile açtığımız mail türüydü. öyle her isteyen bodoslama dalamazdı. biraz olsun seçkindi. taa o zamanın koşullarında * bile 5gb depolama alanı sağlardı.

(bkz: liseliler bilmez)
(bkz: z kuşağı yoktu o zamanlar)*
devamını gör...

diyarbakır'ın yenişehir ilçesi fabrika mahallesi'nde bulunan yenişehir şehitlik mesleki ve teknik anadolu lisesi'nde okuyan şevval inan isimli öğrenci.


diyarbakır'ın yenişehir ilçesi fabrika mahallesi'nde bulunan yenişehir şehitlik mesleki ve teknik anadolu lisesi'nde okuyan şevval inan, sabah istiklal marşı töreni bittikten sonra sınıflarına dağılacakken okul müdürünün 'formalılar içeri formasızlar dışarı' diyerek onu ve birçok öğrenciyi okuldan gönderdiğini iddia etti.

'babamın parası olmadığı için bana ünüforma alamadı'

baba yakup inan, kızına maddi imkanı olmadığı için forma alamadığını, kızının okulda olması gereken saatte eve gönderildiğini ve konuyla ilgili okul yetkililerinin onları hiçbir şekilde bilgilendirmediğini ifade etti.


kaynak: www.memurlar.net/haber/9943...
devamını gör...

bugünde atım gelmedi, kandırıldık ey sözlük.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye şahlanıyor.
kriz bizi teğet geçti.
avrupa bizi kıskanıyor.
devamını gör...

hem yayıncılarına olan sevgimden hem de konunun güzelliğinden kaçırdığım için çok üzüldüğüm yayın, oysa çok özlemiştim ikinizi de. geç ve azıcık olsa da sesinizi duymak çok güzel.

konu sevmekmiş, ne güzel.
her zaman herkese yakışan yegane duygu sanırım sevmek. seven, sevilen insanlar ayrı güzeldir, daha güzel bakarlar hayata bana göre çünkü sevgi güzelleştirir bizi.

ama burada önemli olan çok kritik bir nüans var ki o da sevginin ifade ediliş, gösteriliş şekli. dilde olan, sözde kalan, davranışa yansımayan sevginin zerre önemi yoktur bazen. o yüzden sadece sözde olan sevgiler bitmeye yani ayrılığa mahkumdur.
davranışla gösterilen sevgi kalıcı olur, beceremeyen sevmesin bir zahmet ya da seviyorum demesin. çünkü sevmek de yorulur.
son olarak sevmenin bahanesi olmaz. sevmek sevmektir, kolaydır, içten gelir ve gerçek sevgi sizi asla terk etmez. siz sevdiğiniz şeyi gerçekten seviyorsanız hiçbir bahanenin arkasına sığınamazsınız, çünkü insan sevgisinden de sorumludur.
ne diyordu tilki küçük prense "ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun şeyden."
işte asıl sevgi kurulan gönül bağıdır ve bu bağ kurulunca ölene kadar kopmaz.
devamını gör...

adrenalin salgılanan durumdur.

oldukça korkutur, akla ruhani varlıkları getirir.
devamını gör...

şaka gibi gelecek belki ama, dün şarj aletimin kablosu temassızlık yapmaya başlamıştı ve birkaç gun önce kulaklığımın tek tarafı bozulmuştu. intten alışveriş yapma huyum yok. o yüzden, bugün gider kapanma sonuna kadar idare edecek kablo ve kulaklık alırım diyordum, patladım. kendime gülüyorum yarım saattir. cenabetlik var ben de herhalde. hep böyle şeyler benim başıma gelir illa. kesin parayı bulduğum gün kıyamet kopacak ya hadi bakalım.
neyse hadi ben kabloyu bantladım, idare ederim biraz daha ama kalan temel ihtiyaç! listesini de yayınlasalardı. zaten tam kapanma diye bir şey yok. her yer vızır vızır. bir küçük esnaf kapalı. tatil yerlere lebaleb! zaten bulaşan bulaşıyor, taşıyan taşıyor. açın her yeri. yasak masak da olmasın. salın milleti ne olacaksa olsun. böyle de kafayı yedik, öyle de yeriz. işine geldiği yasaklarla korona bitmez. biz böyle yıllarca aç kapa yalama oluruz.
bir de sigara satışı var mı yahu biri desin lütfen. twitter karman çorman şu an, hiçbir şey anlamadım.
devamını gör...

o aradığın yolda sen ne kadarsın diye sorarlar adama.
devamını gör...

konuşmak bir deneyim biçimidir. ama ille de sessizliğin yerini tutması gerekmez...
sessizlik sözlerin yokluğu demek değildir. doldurulması gereken bir boşluk değildir...
ozanlar, sessizliğin seslerine kulak verirler.
gündüz vassaf-cehenneme övgü
devamını gör...

insanlara güvenmemek.
devamını gör...

yazdığım öyküdeki kadını neredeyse iki sayfadır evden çıkarmayı başaramadım. yanlışlıkla roman yazıyor olabilirim. çık artık be kadın!
devamını gör...

bu soğuk günlerde ısınmanız için sizinle çok pratik bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. bu bilgi de pike+yorgan kombinasyonuna dayanmaktadır ancak buradaki püf nokta ise pikenin yorganın altına koymaktır, böylelikle çok daha çabuk ısınabilirsiniz.
devamını gör...

ana tanrıça
anadolu’nun öz kültü (ana tanrıça) tarih öncesinin en gerilerinden tek tanrılı dinlerin ortaya çıktığı dönemlere kadar uzanan, hatta bu dinlerde de izleri görülebilen inancını, anadolu’nun kendi tarih akışı içinde yansıyan kişiliğinde izlemek gerekir. anadolu’nun en eski tanrı tasarımlarından olan ana tanrıça yaratma eyleminin özü, insanlar için bereket ve çoğalmanın simgesi olarak karşımıza çıkar. toprakların yüceltilmesi, bereketin ve vericiliğin simgesi hâline getirilen ana tanrıça düşüncesinin ilk ortaya çıkışının ilksel kültürlerdeki kadın egemen çağlara rastladığı saplanır.

ünlü bereket tanrıçaları, toprak ana simgeleri, bu çağların “büyük anasıdır". gerçeği mitler aracılığı ile kavrayan ilksel insanın inanışına göre ana tanrıça tüm doğayı kapsar. o, insanın dünyayla girdiği tüm ilişkileri düzenleyen bir ilkedir. ana tanrıça mitoslarında egemen olan döngüsel tanrı anlayışı tüm insana ilişkin eylemlerin ilk nedeni ve kökenidir ve ilerleyen süreçte, o ilk kökenden zaman bakımından ne kadar uzaklaşılırsa uzaklaşılsın, kutsal eylem biçimleri bereket adına sürekli tekrar edilmelidir. ana tanrıça kısaca şöyle anlatılır:
“bir zamanlar gökler, denizler ve kayalar birbirinden ayırt edilemeyecek hâldeymiş fakat birdenbire ortada bir musiki örmüş, gökler ve denizler yine bir kâinat teşkil etmiş, beraber birbirinden ayrılmış. o esrarengiz musiki, ürinom’un (yani kybele’nin) doğduğunu ilan ediyormuş. onun sembolü de aymış.”

inanç varlığı olarak dişilerin kutsallaştırılmasına yol açan bu durumda doğum olayının nedenini bilemeyen eski çağ insanının gözünde, bu eyleme (doğurma işine) doğaüstü gizli güçlerin katıldığına inanmak da doğaldır. doğadaki bu yaratıcı, doğurucu güçlerin, özellikle insanların üreme organları üzerinde yoğunlaştığı ya da yoğunlaşmasını sağlayan inançların yeşerdiği çağlardır bu zamanlar. çağlar boyu egemen olan ana tanrıça’nın anlamsal boyutunun yanı sıra bir de imgesel boyutu vardır.
işte, bu boyut anadolu’daki çayönü, çatalhöyük, hacılar gibi yerleşim merkezlerinde rastlanan kadın heykelciklerinde somutlaşır. bu yerleşimlerde ortaya çıkarılan kadın heykelcikleri, ana tanrıça’ya daha bu dönemlerde tapıldığına işaret etmektedir. anadolu’da toprak ilk onunla sürülmüş, ilk tohum onunla atılmıştı.
tarih öncesinin aydınlanabilen en gerilerine dek gidildiğinde, akdeniz çevresinde, kuzey ülkelerinde, asya içlerindeki tüm kültür ve uygarlıklarda çeşitli isimlerde fakat hep aynı öz ve hep aynı inançta birleşen bir ana tanrıça ile karşılaşılır. kökeninin anadolu olduğu kesinlik kazanan bu tanrıçanın varlığı, hacılar ve çatalhöyük’te yapılan çalışmalar neticesinde m.ö. 6500-7000’lere kadar uzanmaktadır.ana tanrıça ayakta, oturmuş ya da uzanmış olarak tasvir edilir.geniş kalçalı, karınlı, iri göğüslü ve daima çıplaktır. kalça, göğüs ve vurgulanan üreme organı analığı, üremeyi, dişiliği, hayatın sürmesini ve bereketi simgeler. ana tanrıça’nın bu özellikleri kybele’den artemis’e kadar bütün ana tanrıça imgelerinde vardır. ana tanrıça kültüne en eski çağlardan itibaren anadolu’nun her yöresinde rastlanmaktadır. her türlü bolluk ve bereketi sağlayan, bitkilerin ve hayvanların üzerinde büyük kuvvete sahip, tarımı koruyan bu tanrıçanın özellikleri doğal koşullara bağlı olarak gelişmiştir anadolu’nun birçok yerinde çeşitli yerli adlar altında eski ana tanrıça kültü devam etmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ana tanrıça’nın tapımı ve tarihi:yazılı kaynaklar bize kybele’nin pessinus’taki tapımı üstüne ayrıntılı bilgi verir. tanrıça’ya orada bir idol biçiminde tapınılırdı. bu idol bir “diopetes” yani gökten düştüğü ileri sürülen bir meteorit, bir kara taştı. pessinus’taki tapınağı siyasal güçlerden büsbütün bağımsız bir din merkezi olarak yönetilirdi. bu dinsel yönetimin başında iki baş rahip bulunur, bunların biri attis adını taşır, megabyzos adıyla anılan ikincisi dışardan gelme olması şart koşulan bir yabancıydı. bu iki kral rahibin attis efsanesinde anlatıldığı gibi erkekliklerini tanrıçaya adamış olması gerekiyordu. galloi diye anılan öbür rahiplerin de vecit halinde hadım edilmeleri töredendi. frygia’da yerli bir kült olduğu bütün kaynaklardan belli olan bir rahip devleti özelliğini bölgeye gelip yerleşen bütün yönetimlere karşı korumuştur. tanrıça’nın tapımı ilk defa, yeni taş devri’nde ve sonrasında tanrı ana adını taşıyan ve insan için bereket ve çoğalımın sembolü olan tanrıdır. kybele anadolu’nun en önemli tanrıçasıdır. doğanın doğurucu ve besleyici niteliği onda dile getirilmiş, zamanla kybele doğurganlıktan bolluk, verimlilik ve ürün kaynağı olma niteliği kazanmış ve daha sonraları karşılaşılan tanrıçaların öncüsü olmuştur. frygler bu tanrıçayı öyle benimsediler ki, tüm devlet ve ülkelerini pessinus kybelesi’nin mülkü saydılar. bunun sonucunda, aslında çok köklü bir anadolu tanrıçası olduğu halde kybele tarihe bir fryg tanrıçası olarak geçti; kral midas tanrıçanın oğlu ve pessinus’taki tapınağın kurucusu sayıldı. tapınımı roma imparatorluk çağı’nın içlerine değin sürdü.
kaynak buradan

anadolu’da bereket kültü:
insanoğlu 7 milyon yılı aşan evrimi boyunca çevresinde meydana gelen doğa olaylarını izlemiş ve onları anlamaya çalışmıştır. evriminin erken dönemlerinde insanoğlunun doğa karşısındaki tutumu hep edilgendir. doğayı etkilemeye, çevresini değiştirmeye yönelik bilinen herhangi bir çabası yoktur. günümüzden 1.5 milyon yıl önce ortaya çıkan homo erectus, ateşi kontrollü olarak kullanan ilk insandır. insan evrimi içinde ilk bilinçli avcılık da homo erectus döneminde gerçekleşir. avcılık ve ateşi kullanma, insanoğlunun doğayı değiştirmeye yönelik ilk somut hareketleridir. bu dönemden itibaren insan, doğa karşısındaki edilgen konumundan yavaş yavaş etken konuma doğru yükselir. bereket kültü bu dönüşüm serüveninin en önemli parçalarından birisidir.

anadolu’da bereket kültünün varlığına ilişkin en erken arkeolojik delillerden biri şanlıurfa yakınlarında fırat havzasında yer alan ve m.ö. 7000 yıllarına tarihlenen nevali çöri neolitik yerleşiminde bulunmuştur. kireç taşı kabartmalı bir kap parçasından oluşan bu eserin üzerindeki sahnenin merkezinde ellerini sevinç içinde yukarı doğru kaldırmış, adeta oynar ya da halay çeker pozda iki insan figürü, onların arasında ise çocuk olarak tanımlanabilecek bir figür bulunmaktadır. belki de burada kutsal bir birleşmenin bereketli sonucu olan ve başka bir değişle tanrıların insanlara bir hediyesi olarak değerlendirebileceğimiz çocuğun doğumu kutlanmaktadır. aynı sahnenin solunda boğa boynuzu kabartmasının yer alması da oldukça ilginçtir. özellikle çatalhöyük örneklerinden anladığımız kadarıyla boğa ve boğa boynuzu bereketle ilgili tapınımların ana öğelerinden birisidir.bu nedenle de söz konusu sahnede boğa boynuzunun varlığı eserin bereket kültüyle olan ilişkisini vurgulamaktadır.

neolitik çağ’da bereket kültüne ilişkin en zengin buluntu grubunu konya ili çumra ilçesi yakınlarındaki çatalhöyük yerleşimi verir. m.ö. 6500-5500 yıllarında yerleşime sahne olan çatalhöyük’te ele geçen bereketle ilişkili en tanınmış eser tahtta oturan ana tanrıça heykelciğidir. kol koyma yerleri aslan ya da kaplan kabartması şeklindeki tahtta oturan tanrıçanın bacakları arasında bir çocuk başı bulunmaktadır. bu eserde tanrıça yine bereketin simgesi olan çocuğu doğururken betimlenmiştir.

çatalhöyük’te bulunmuş, m.ö.6. binin ilk yarısına tarihlenen heykelcikte bu kez ana tanrıça bir fallus (phallus) biçiminde betimlenmiştir. burada da ana tanrıçaya fallus şekli verilerek erkeğin yaratma sürecindeki rolü vurgulanmış olmalıdır.

çatalhöyük’te bulunan bir kabartma ve hacılar’da ele geçen bir heykelcik neolitik çağ bereket kültünün başka bir yönüne ışık tutar. çatalhöyük’te bulunan kabartma tam ortasından geçen derin bir çizgiyle iki sahneye ayrılmıştır .soldaki birinci sahnede tanrı ve tanrıça olarak yorumlanan birbirine sarılmış iki yetişkin insan figürü, sağdaki ikinci sahnede ise, kucağında çocuk tutan bir kadın betimlenmiştir.

burdur yakınlarındaki hacılar yerleşiminde ele geçmiş geç neolitik döneme (m.ö. 5600) ait heykelcikte ise bir kadın ve bir erkek figür birbirlerine sarılmış halde yatar pozda betimlenmiştir. insanoğlu neolitik dönemin erken evrelerinden itibaren doğayı tanrı ve tanrıçanın kişiliğinde taklit ederek onun yaratma sürecini hızlandırmaya ve mevsimsel döngünün sürekliliğini garanti altına almaya çalışmıştır. bu uğraşın sonunda tanrı ve tanrıçanın cinsel birleşiminin doğa üzerinde olumlu bir etki yapacağı ve bu eylemin yardımıyla doğanın bereketi doğuracağı düşünülmüş, böylece hieros-gamos ritüeli bereket kültünün vazgeçilmez bir öğesi olarak ortaya çıkmıştır.

kalkolitik ve bronz çağlarda ana tanrıça heykelcikleri ve giderek artan sayıda erkek heykelciği görülmeye devam eder. afyonkarahisar’da bulunmuş m.ö.2. bin yılının ilk çeyreğine ait erkek biçimli tören kabı bu dönemde erkeğin bereket kültündeki rolünün giderek belirginleştiğine işaret etmektedir.
ancak bütün bu eserler bereket kültünün detaylarını vermekten uzaktır. bu kültün detaylarına ilişkin bilgiler yazının günlük hayatta kullanılmasıyla birlikte ortaya çıkar. aşağı mezopotamya’da m.ö. 3000 yıllarında sümerler, dini törenlerini, bu törenler sırasında söylenen şiir ya da şarkıları tabletlere yazarak günümüze ulaştırmışlardır.

inandık’ta bulunmuş bir vazo üzerine kabartma olarak yapılmış sahneler, hieros gamos ritüelini de içeren bir hitit bereket kültünün nasıl kutlandığını ayrıntılarıyla göstermektedir. bulunmuş bir vazo üzerine kabartma olarak yapılmışsahneler, bir hitit bereket kültünün nasıl kutlandığını ayrıntılarıyla göstermektedir. tören, en alt sahnede müzikli bir eğlence eşliğinde düğün yemeği ve sıvı adakların hazırlanmasıyla başlar. ikinci sahnede tören için hazırlanan adakların tanrı ve tanrıçaya sunuluşu betimlenmiştir. bu sahnede baş tanrı teşub’un boğa şeklindeki heykeli önünde yine bir boğa kurban edilmektedir. üçüncü sahnede tanrı ve tanrıça tapınak içindeki gerdek yatağında gösterilmiştir. son sahnede ise bir önceki sahnede gerçekleşmiş olan kutsal birleşmenin mutlu sonuçları bir festivalle coşku içinde kutlanmaktadır. bu sahnede bir yanda lir, çalpara ve saz benzeri bir müzik aleti eşliğinde akrobasi gösterileri yapılırken, diğer yanda bir dişi ve bir erkek figür, kutsal birleşmeyi temsili olarak canlandırmaktadır. yine
aynı döneme ait bitik vazosu üzerinde de benzer bir sahne vardır.
(bkz: inandık vazosu)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


hititler’de bereket kültünün kutlandığı bir bayramı gösteren diğer bir örnek de alacahöyük kabartmalarıdır. kentin giriş kapısının iki yanındaki duvarları süsleyen kabartmalarda teşup’a kurban sunanlar, çeşitli müzik aletleri çalanlar ve akrobasi gösterileri yapanlar görülmektedir. anlaşılan çok sayıda kurban sunusunu da içeren bu bayramlar, müzik eşliğinde, çeşitli akrobasi gösterileri yapılan bir panayır havasında kutlanmaktaydı.

anadolu’da m.ö. 750’lerde büyük bir devlet olarak karşımıza çıkanfrigler’de de bereket kültü dini yaşamın odak noktasını oluşturur. burada kült frig ana tanrıçası kybele ile onun sevgilisi attis etrafında şekillenir. en yaygın kullanımı frig uygarlığındadır. frigya mitolojisinde bir ana tanrıça olan kibele'ye genellikle dağ zirvelerinde tapınılırdı. doğa ile özdeşleştirilmiş, özellikle bazı vahşi hayvanlarla ilişkilendirilmiştir.
kaynakburadan
devamını gör...

öldükten sonra herhangi bir şeyin kıymeti harbiyesi kalıyor mu ki? vesselam çalmasa da olur.
t: cenazede çalınması istenen parça.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

''cidden buna mı kırıldın'' cümlesi. bunun kadar kırıcı bir cümle yok.
devamını gör...

kişinin nedenini bilmediği ve gerçek bir sebebe bağlı olmayan, kendisinin veya yakınlarının başına bir şey geleceği, gelecekte yaşayacağı bir durum ve zorlukla baş edemeyeceğine dair yoğun kaygı ve bunun yol açtığı manevi ve fiziksel emarelerle kendini gösteren ruhsal bir sorun.
devamını gör...

"dünya zehirli bir yılan gibidir; derisi yumuşak, ama içinde öldürücü zehir vardır; aldanan cahil ona doğru yürür, akıl sahibi ise ondan uzak durur."
devamını gör...

yüzyüzeyken konuşuruz grubunun solisti, sesi insana keyif veren seslerdendir.
özellikle bazı şarkılarını dinlemekten pek bıkmayacağım sanırım.

barbar



boş gemiler



ne farkeder

devamını gör...

çok ilginç bir bilgi. nasıl olur böyle bir şey diye sorarlar bir...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim