geceleri mutfaktan şu içtikten sonra korktuğum için koşarak yatağıma gidiyorum.
devamını gör...

"sıradan biri olmak istemiyorum!.. "
aslında kabullenmesi zor bir cümle!. kitabı dahi var. bilmiyorum, belki filmi bile vardır.
fakat;
---
bir sapık masum bir kıza kandırıp cinsel istismar da bulunurken,

bir cani hiç tanımadığı birini öldürüp parasını gasp ederken,

bir psikopat hayvanları zulmederken,

bir insan kendisini bin bir yokluk içinde büyüten anne babasına el kaldırırken,

bir adam bilmem kaç yıllık yol arkadaşını sokak ortasında katlederken,

üç kuruşluk menfaat için bütün değerler satılığa çıkarılırken;
---
herhangi bir karşılık beklemeden, yapacağımız bir iyilik ile kalbimizin kapılarını açalım, kışı bahara çevirerek sıradan biri olalım!..
insan olmanın farkına varalım...
devamını gör...

sabahattin ali'nin bir eseri. okumanızı tavsiye ederim.
devamını gör...

ruhları şad olsun
devamını gör...

çıkar ilişkisini fark ettiğim andır. hatta arttırıyorum bizzat dolandırıldığım andır.
devamını gör...

lahmacunun içine domatesini, marulunu koyacaksın bolca limonu da sıktın mı oh tadından yenmez. yanında da bol köpüklü ayran..
oruçlu olan ben ağlamaya gidiyorum.**
devamını gör...

katıldığım bir tespittir. eskiden daha çok insan severdim ki hala seviyorum. ama eskiye oranla artık tahammül edemiyorum. dışarıya çıksam illa uyuz olacak insanlara denk geldiğimi düşünüyorum.
devamını gör...



duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
o zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

isyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.



mevlana celaleddin rumi- etme
devamını gör...

koreli bir ailenin gurbet hikayesini izlediğimiz, lee ısaac chung tarafından yazılıp yönetilen dram filmidir.

film genel olarak çok güzel alt metinler içeren sakin bir film olmuş.
seyirci izlerken karakter analizi yaparken buluyor kendisini yeterince analiz edenler filmden keyif alacaklardır.
ben şahsen böyle usul usul işleyen ve bir anlam çıkarmamızı sağlayan dram filmlerine bayılıyorum hem ders alıyorum hem hüzne boğulmadan dram izliyorum.


film dediğim gibi koreli bir ailenin amerika'da bir eyalete taşınıp çiftçilik ile uğraşmasını anlatıyor.
bir gurbet ve çaresizlik hikayesi yazan ve yöneten abimiz şiirsel bir anlatımla bize aktarıyor olanları.
araları son derece negatif bir çift , kalbi hasta tatlı küçük bir çocuk , küçük yaşında sırtına fazlasıyla yük binmiş kız kardeş ve garip büyükanne.
geçim sıkıntısı yüzünden aralarında problem olan çiftimizin erkek bireyi ailesine bakma derdinde ve bunu çiftçilik yaparak yapmak ve amerika'da kore ürünleri satarak parayı kırmak istiyor.
kadın birey ise eve benzemeyen evden ve sürekli geçim sıkıntısı yaşamaktan bezmiş durumda üstelik küçük oğlu kalp hastası.
böyle kurgulanmış bir hikayenin içindeki hakikatleri aramaya çalışıyoruz filmi izlerken ayrıca güzel müzik kullanımı ve ortalama üstü bir sinematografi sunuyor.

hikayenin sonunda doğru yere ekilen minari tohumu aileye umut veriyor. gariban minari tohumu kimseden hizmet beklemeden kendi halinde büyüyor ve yetişiyor en sonunda ailenin elinde sadece minari kalıyor.
baba uğraşıyor çabalıyor ama minari tohumundan alacağı faydayı alamıyor sonuç olarak minariye kalıyor.
anne taşındıkları yeri ve o evi sevmiyor ama o çevre ailenin küçük oğlunun sağlığına kavuşmasını sağlıyor.
anneanne torununa güzel öğütler veriyor ve sabah inme iniyor sağlığını kaybediyor.
yine anneanne yanlışlıkla babanın bütün emeklerini hiç ediyor ama ailenin yan yana aynı ortamda uyumalarını sağlıyor ve aile beraber olmanın önemini anlıyor.
benim anladığım hakikatler bunlardı üstüne bol bol düşünülmesi gereken güzel bir film olmuş.



ha unutmadan film 6 dalda aday olmuş ve filmin yapımcılığını brad pitt üstlenmiş.
tavsiye edebileceğim lezzetli bir film izleyecek yazarlara iyi seyirler.
devamını gör...

gayet doğal olan bir şeyi, toplumdan saklamaya çalışmak saçma iken, bunun şovunu yapıp, sergilemek de aynı şekilde saçma. kısaca lüzumsuz bir eylemdir.
devamını gör...

onca emeğinin karşılığı gün gelir, ''yapmasaydın'' olur.
devamını gör...

sözlük yazarları neden oy kullanırken cimri davranıyor ?
devamını gör...

ben de utanıyorum seri artı oy vermeye. ama beğendiğim tanıma da artı oyu atmayı ihmal etmiyorum. hatta bazen favorilere bile ekliyorum. *
eğer bir yazara art arda artı oy vermişsem hepsini okumuşumdur.* şunu da söylemeden geçemeyeceğim. artı oy verdiğim yazarlardan karşılık beklemiyorum. lütfen böyle düşüncelere kapılmayın.
devamını gör...

vay 'papam' vay be dedirten başlık. (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilk 5 sezonun seneryasunda bolca antik mısır öğretisi yerleştirilen çizgi dizi. hatta antik mısır belgeseli çekip içine çizgi diziyi yerleştirmişler.
sonraki sezonlar iyice saçmalamış, tükürsen tükürüğüne yazık olacak hale getirilmiştir.

malum ortamlar dahil hiç bir yerde 224 bölümden mütevellit ilk 5 sezonunun orjinali bulunmamaktadır.
işte bu hep ifşa olmak istemeyen illuminatinin oyunu arkadaşlar.

devamını gör...

dijital teknolojiler kullanılarak yapılan bir zorbalık çeşididir. genel olarak telefon üzerinden (sesli veya mesajla), oyun içinde, sosyal medyalarda (twitter, instagram, facebook vb) tekrar eden, insanı utandırmaya, tehdit etmeye, korkutmaya çalışan davranışlardır.

örnek olarak; kişinin özel veya izin vermediği bir fotoğrafını yaymak, kişi hakkında yalan haber yayımlamak, başka birinin kimliğine bürünerek kişiyi kandırmak ve tehdit edici mesajlar göndermek gösterilebilir.

günümüzde siber zorbalık cyberbullying fazlaca artmıştır fakat kişilerin bilmesi gereken en önemli şey, bu zorbalığın dijital ortamda yapıldığı için bir kanıt niteliğinde olmasıdır. buna maruz kalan yetişkinlerin korkmadan gerekli yerlere başvurmasını öneririm. konu çocuklar olduğunda ise daha fazla dikkat edilmelidir. küçüklerimden ise, güvendikleri bir yetişkine olanları utanmadan ve korkmadan anlatmasını rica ediyorum. korkulacak, utanılacak hiçbir şey yok. tehdit hiçbir zaman sonlanmaz, katlanarak artar. eğer aile bireyinize anlatacak cesareti bulamıyorsanız psikoloğa gitmek istediğinizi belirtebilir veya polise de bildirebilirsiniz. küçük bir çocuk polise pek sıcak bakmayacağı için (lütfen bakın) en iyisi güvenilen aile bireyiyle veya psikologla konuşmaktır.
devamını gör...

bu yazıyı belki dün yazdım, belki de bugündü. tam hatırlamıyorum. önemi var mı onu da bilmiyorum. muhtemelen yoktur ama yine de içimde tuhaf bir uzaklaşma duygusuyla oturdum bekliyorum.

albert camus’un anlatmak her zaman zordur zaten. anlatmaya başlamamak için binbir neden bulur insan ama kaçınılmaz son her zaman gelir. o yüzden onunla ilgili yazıların ne zaman yazıldığı da hiçbir zaman mühim olmamıştır ve muhtemelen de hiçbir zaman olmayacaktır.

albert camus bir röportaj esnasında kendisine bir muhabir tarafından en absürt ölüm şeklinin ne olduğu sorulduğunda trafik kazasında ölmek olduğunu söylemiştir. ve bilin bakalım ne oldu? camus bir imza töreninden dönerken trafik kazasında öldü. absürtlük camus’yü ölürken bile yalnız bırakmadı. var oluşunun anlamlanması için ihtiyaç duyduğu şey belki de buydu zaten.

romanın kahramanı mersault da bir absürtlük denizinde yüzmektedir. belki bu yüzden onu ilk deniz kenarında görürüz. mersault her şeyi aynı kayıtsızlık karşılar. doğal bir ölümle giden annesini de, cinayete kurban giden arap’ı da, yaşadığı ilişkiyi de...

mersault doğal olmayan bir inziva içinde çok doğal bir şekilde yaşayan ve kayıtsızlıkla kaplanmış bir yaşayan ölüdür.

okunmaya değer mi bilmiyorum ama okumazsanız eksik kalacaksınız. yine de siz bilirsiniz.
devamını gör...

yaşar'ın '96 çıkışlı divane albümünün hit şarkısı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim