az bilinen görgü kuralları
- her ne suretle olursa olsun bir sofrada okumak, yazmak, hatta not almak doğru değildir.
- şampanya içilen yerde bir yerde şampanya patlatmak ayıptır.
- sofraya yemek gelmeden ekmek yenmemelidir.
- nezaket yapmak düşüncesiyle içki veya suyu yudum yudum içmek doğru değildir.
- sofradan kalkarken, bardakta içki bırakılmaz.
- pilav çatalla yenir.
- şampanya içilen yerde bir yerde şampanya patlatmak ayıptır.
- sofraya yemek gelmeden ekmek yenmemelidir.
- nezaket yapmak düşüncesiyle içki veya suyu yudum yudum içmek doğru değildir.
- sofradan kalkarken, bardakta içki bırakılmaz.
- pilav çatalla yenir.
devamını gör...
haberin yok ölüyorum
duman'ın insanları depresif ruh haline büründüren kül eden şarkısı.
bakma bana öyle derin
işim olmaz senle benim
hiç bu kadar sevilmedin
gözlerinden okuyorum
haberin yok ölüyorum vay
sorma bana nerelisin
ne içersin, ne giyersin?
derdim sana derman olsun
ben gönülden okuyorum
haberin yok ölüyorum vay
azdı yine deli gönül
üzerine geliyorum
geçti yine boş bi' ömür
gözlerinden öpüyorum
haberin yok ölüyorum vay
haberin yok ölüyorum vay
haberin yok ben ölüyorum
sen gelirken ben gidiyorum
dermanım yok ben ölüyorum
ayrılırken ben içiyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
sen gelirken ben gidiyorum
dermanım yok ben ölüyorum
ayrılırken ben içiyorum
haberin yok ben ölüyorum
bakma bana öyle derin
işim olmaz senle benim
hiç bu kadar sevilmedin
gözlerinden okuyorum
haberin yok ölüyorum vay
sorma bana nerelisin
ne içersin, ne giyersin?
derdim sana derman olsun
ben gönülden okuyorum
haberin yok ölüyorum vay
azdı yine deli gönül
üzerine geliyorum
geçti yine boş bi' ömür
gözlerinden öpüyorum
haberin yok ölüyorum vay
haberin yok ölüyorum vay
haberin yok ben ölüyorum
sen gelirken ben gidiyorum
dermanım yok ben ölüyorum
ayrılırken ben içiyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
haberin yok ben ölüyorum
sen gelirken ben gidiyorum
dermanım yok ben ölüyorum
ayrılırken ben içiyorum
haberin yok ben ölüyorum
devamını gör...
saçma türk adetleri
düğün günlerinde, aile yakınlarının arabalarıyla konvoy oluşturup, korna çala çala giderek bütün mahallenin kafasını şişirmesi. sahi, niye böyle bir adet var?
edit: bir şaman adeti imiş meğer. eskiden yeni evlenen çiftlerin mutluluğu için davullar çalınarak, kötü ruhların kovulduğu inancından geliyormuş. günümüzde de yerini korna tutuyor anlaşılan. bilgilendirdiği için arkadaşa teşekkür ediyorum tekrardan.
edit: bir şaman adeti imiş meğer. eskiden yeni evlenen çiftlerin mutluluğu için davullar çalınarak, kötü ruhların kovulduğu inancından geliyormuş. günümüzde de yerini korna tutuyor anlaşılan. bilgilendirdiği için arkadaşa teşekkür ediyorum tekrardan.
devamını gör...
maalesef
masur ark'a ait olan bir şarkı. aynı zamanda spotify 2020'de en çok dinlediğim şarkılardan birisi. sanırım bütün yazımı bu şarkıyla geçirdim. o halde eller havaya!
''inadı bırak yanıma yanaşıver artık, batacağımız kadar aşkın içine battık
aşk denilen buymuş, çok ciddi bir duyguymuş, ona inanların hali maalesef buymuş''
bir de en son caner özyurtlu'nun biz böyleyiz adlı filminde söylüyorlardı.
''inadı bırak yanıma yanaşıver artık, batacağımız kadar aşkın içine battık
aşk denilen buymuş, çok ciddi bir duyguymuş, ona inanların hali maalesef buymuş''
bir de en son caner özyurtlu'nun biz böyleyiz adlı filminde söylüyorlardı.
devamını gör...
pulsus celer et altus
aort yetmezliği ve patent ductus arteriosus'da görülen geniş , güçlü ve sıçrayıcı nabıza verilen isimdir.
devamını gör...
at eti
kazakistanlı vatandaşların çokça tükettikleri et.
normal dana ya da kuzu etine göre biraz daha sert ve ekşimsi bir tadı var.
nerden mi biliyorum, çünkü yedim.*
normal dana ya da kuzu etine göre biraz daha sert ve ekşimsi bir tadı var.
nerden mi biliyorum, çünkü yedim.*
devamını gör...
saniyelik salaklıklar
dün gece uyku öncesi kitap okudum, emmanuel diye bir karakter vardı, emmanuel ismini söylemek ne kadar ahenkli diye düşündüm bir de. sabah daha ayılmadan, maillere bakayım dedim, bir mail, gönderen: emmanuel. bir an kafam gitti, resmen nöronlarım iletişimi kesti, hatta elektrik sinyallerini karşıya değil kendilerine yöneltip intihar etme girişiminde bulunmuş olabilirler, öyle bir boşluk hissi. bir yandan da maili okuyorum call for papers diyor deadline diyor, kitap türkçe değil miydi ne diyor bu diye ekrana bakıyorum. neyse 3-5 saniye sonra kendime geldim. emmanuel dergi reklamı yapıyormuş. derginin ismi ile yollasana şu maili allahın emmanueli, aklımı aldın.
devamını gör...
ruhu olan eşyalar
kitaplar. hepsinde yüzlerce ruh var ve bazıları ile de bağ kurabiliyoruz.
devamını gör...
burger king'in logosunu değiştirmesi
bir fast food zinciri olarak mavi renkten kurtulmaları doğru bir değişiklik olmuş. yeni renk tercihleri açlığı daha tetikleyici ve basit olduğu için amaçlarına daha iyi hizmet edecektir.
devamını gör...
köy hayatının en olumsuz özelliği
ıçanadolunun çorak bir köyünde geçen çocukluktan sonra doğu anadolunun daglik bol rüzgarlı bir köyünü gözleme şansım oldu. ve şu karara vardım ki turkiyenin neresinde olursa olsun köyde yasamak zor iş. en zor yani ise yazın dev sivrisinekler, kışın ısınmak. ama arasira gidip şehrin keşmekeşinden uzaklaşmak gibisi yok. resmen terapi.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
devamını gör...
tuhaf takıntılar
psikopat misiniz lan
devamını gör...
normal sözlük’te 6 kişi kalmak
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması
ilk sözlük deneyimimin olduğu ve muhtemelen son sözlük deneyimim olacak yerdir, bana bir yer yeterli fazlasına lüzum yok. bir yandan yazarken bir yandan da desteklendiğini görmek çok güzel bir duygu, en azından insanlar burada beğenmekten sakınmıyorlar güzel olan şeyi destekliyorlar.
devamını gör...
yol
yesil olani;
alisilageldik korku unsurlarini icermeyen, drama agirlikli bir stephen king romani.
ayrica 1999 yilinda cekilmis, 4 dalda oscar adayligi bulunan efsane film. (bkz: the green mile)
--- alıntı ---
"karanliktan korkuyorum patron lutfen isigi kapatma."
--- alıntı ---
alisilageldik korku unsurlarini icermeyen, drama agirlikli bir stephen king romani.
ayrica 1999 yilinda cekilmis, 4 dalda oscar adayligi bulunan efsane film. (bkz: the green mile)
--- alıntı ---
"karanliktan korkuyorum patron lutfen isigi kapatma."
--- alıntı ---
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhabalar sevgili portakallar!
yeni yayın konseptimizi duyurmaya geldim!
aslında bu hafta için aklımda başka fikirler vardı ki yine dış minnakların* oyununa geldim ve fikir değişikliğine giderek konseptimizi "kent/şehir şarkıları" olarak belirledim.
"peki ne demek istiyorsun sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu, ne demek kent şehir şarkıları, neden bu konsept?" diyenler için;
efendim malumunuz, yanımızda olmayıp başka şehirlerde yaşayan sevdiklerimiz ve bunların yanında; gidemediğimiz ama gidip görmek istediğimiz, küçük ya da büyük bir şekilde yaşanmışlığı, anısı olan, çok sevdiğimiz ya da gidince çok seveceğimiz şehirler var. madem bu şehirler var onların şarkıları olmasın mı? "olsun" diyenleri perşembe günü 22.00'da radyoya bekliyorum öyleyse!

lafı yine çok uzattım biliyorum ama yine de son bir şey söyleyeceğim:
bu konsepti seçerken şarkı sorunu yaşar mıyım diye çok korktum ancak şöyle üstün körü bir araştırınca şehir ismi geçen, şehirlere yazılan onlarca şarkı olduğunu gördüm. sizler de, sizin için anısı olan, görmek istediğiniz veya görünce vurulduğunuz ya da dinlediğinizde orada olmak istediğiniz şehirlerin şarkılarını anons etmek isterseniz eğer, bu hafta tam sırası!
kayıt göndermek için son günümüz çarşamba, kayıtları discord ya da mail üzerinden alıyorum. aklınıza takılan bir şey olursa bir mesaj uzağınızdayım. sevgiler, kalpler ve balonlar efendim.
ps: afiş için "elinin beceriksizliği ile sen yapamazsın, çekil ben yaparım" diyen sevgili cenk'in arka bahçesi'ne çokça fazlaca teşekkürler.
yeni yayın konseptimizi duyurmaya geldim!
aslında bu hafta için aklımda başka fikirler vardı ki yine dış minnakların* oyununa geldim ve fikir değişikliğine giderek konseptimizi "kent/şehir şarkıları" olarak belirledim.
"peki ne demek istiyorsun sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu, ne demek kent şehir şarkıları, neden bu konsept?" diyenler için;
efendim malumunuz, yanımızda olmayıp başka şehirlerde yaşayan sevdiklerimiz ve bunların yanında; gidemediğimiz ama gidip görmek istediğimiz, küçük ya da büyük bir şekilde yaşanmışlığı, anısı olan, çok sevdiğimiz ya da gidince çok seveceğimiz şehirler var. madem bu şehirler var onların şarkıları olmasın mı? "olsun" diyenleri perşembe günü 22.00'da radyoya bekliyorum öyleyse!

lafı yine çok uzattım biliyorum ama yine de son bir şey söyleyeceğim:
bu konsepti seçerken şarkı sorunu yaşar mıyım diye çok korktum ancak şöyle üstün körü bir araştırınca şehir ismi geçen, şehirlere yazılan onlarca şarkı olduğunu gördüm. sizler de, sizin için anısı olan, görmek istediğiniz veya görünce vurulduğunuz ya da dinlediğinizde orada olmak istediğiniz şehirlerin şarkılarını anons etmek isterseniz eğer, bu hafta tam sırası!
kayıt göndermek için son günümüz çarşamba, kayıtları discord ya da mail üzerinden alıyorum. aklınıza takılan bir şey olursa bir mesaj uzağınızdayım. sevgiler, kalpler ve balonlar efendim.
ps: afiş için "elinin beceriksizliği ile sen yapamazsın, çekil ben yaparım" diyen sevgili cenk'in arka bahçesi'ne çokça fazlaca teşekkürler.
devamını gör...
daddy issues
the neighbourhood müzik grubunun hoş bir şarkısı.
devamını gör...
friedman sayıları
elimizde bir tam sayı olsun. eğer sadece toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve üs alma işlemlerini kullanarak sayının rakamlarından, kendisini elde edebiliyorsak bu sayı friedman sayısıdır.
aşağıdaki eşitliklerde ^ işareti üssü manasındadır
25 = (5^2 ) ,
121 = (11^2 ) ,
126 = (6.21).
en ilginç friedman sayıları 123456789 ve 987654321 sayılarıdır;
987654321 = [8.(97+6/2)^5 +1] / 3^4
123456789 = [(86+2.7)^5 – 91] / 3^4
kaynak
aşağıdaki eşitliklerde ^ işareti üssü manasındadır
25 = (5^2 ) ,
121 = (11^2 ) ,
126 = (6.21).
en ilginç friedman sayıları 123456789 ve 987654321 sayılarıdır;
987654321 = [8.(97+6/2)^5 +1] / 3^4
123456789 = [(86+2.7)^5 – 91] / 3^4
kaynak
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
herşey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut dövüşerek
geyikli geceyi kurtardık
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
'geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...
hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
biliyorum gemiler götüremez
neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında..
aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
'geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ay ışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayak ucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
'halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum'
uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
geyikli gece
herşey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut dövüşerek
geyikli geceyi kurtardık
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
'geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...
hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
biliyorum gemiler götüremez
neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında..
aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
'geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ay ışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayak ucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
'halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum'
uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
geyikli gece
devamını gör...
yeni yıla nasıl girersen yeni yıl öyle geçer
2020 yılının çürüttüğü bir iddia.
devamını gör...