sadece bir kere başıma geldi böyle paranormal bir olay. 2 sene önce yazın ortalarında aydın'daki yazlığımdaydım. akşam üstü olup hava serinleyince, kardeşimle birazcık gezmeye karar verdik. tıpkı her zaman yaptığımız gibi. biraz gezerken en son geniş ve kapalı bir araziye doğru geldik. çimlik alanda yürürken tellere paralel yürüyorduk ve tellerin arkasında ise ileriyi görmemize engel olan bir sürü çalı vardı. ancak o tellerin arasında bir boşluk fark ettik. kapkaranlık bir kanalizasyona açılıyordu ve o bölgede teller yırtılmıştı. sürünerek telleri geçebileceğim kadar bir aralık bırakmıştı. telleri geçmeyi düşünmeden önce çok garip bir şey fark ettik. kapkaranlık kanalizasyondan içeriye bakıldığında bir ev gözüküyordu, ve evin balkonunda yaşlı bir adam hareketsizce oturuyordu. ama bunun nasıl olduğuna hiç anlam veremedik. çünkü kanalizasyon kapkaranlık olduğu gibi karşı tarafta da hiçbir ev yoktu. gördüğümüz karşısında şaşkına döndük, ve bunun ne olduğunu anlamak için ise evimize dönüp, yanımıza fener alıp, sonrasında tekrar gitmeye karar verdik. eve dönüp eşyalarımızı aldıktan sonra 1 saat içinde geri döndük. ancak çok ilginç bir şey daha oldu. kanalizasyon tüneli yok olmuştu. önü ise çalılarla kaplanmıştı. sadece bir saat içinde gördüğümüz her şey gitmişti. o saatten sonra da hep o şekilde kaldı ve ikimiz için çok garip ve açıklayamadığımız bir anı olarak aklımızda yer etti...
devamını gör...

şımaracağın biri kalmadığında hayat seni olgun bir insana çevirir.
devamını gör...

hava soğuk dışardan eve yeni girmişsindir. kapıyı açar açmaz burnuna mutfaktan daha yeni pişmiş yayla çorbasının üzerine tereyağı kızdırılarak dökülmüş nane kokusu gelir. ister aç ol ister tok bir tabak içip kendini mutlu hissedersin.
devamını gör...

-karşı koyulamayan bir merak, her şeyiyle tanıma isteği varsa hoşlantı.
-gözlerine bakınca, ellerini tutunca tarifsiz bir huzur hissi varsa sevgi.
-her an her saniye düşünmek, her şeyi onunla hayal etmek, sorgusuz ve çoğunlukla şuursuz bir sevme hali varsa aşk. bu son batağa düşenlere keşbiş olsun.
devamını gör...

biraz daha kalsana.
devamını gör...

özel tüketim vergisi şeklinde başlık varken ötv şeklinde başlık açanlar mı dersin, osman gazi vs recep tayyip erdoğan şeklinde açanlar mı? arada bir hortlatılan başlıkların ortada dönmesi mi? sol frame hakikaten bit pazarına dönmüş durumda.
devamını gör...

#163163

aralık ayında "acaba bana bağlama büyüsü falan yapmış olabilir misiniz? asla çıkamıyorum da." dediğim platform. 7 ay önce olabilir mi dediğim, şimdi ise artık emin olduğum gerçek. ileri görüşlülük mü desem felaket tellallığı mı bilemedim ancak evet hala çıkamıyorum. silah zoruyla tutuluyorsan göz kırp yorumlarına şimdiden cevap vereyim.*

ayrıca açıldığı ilk zamanlar koyduğu çizgisini hala koruyandır. her geçen gün gelen yeni özellikler ve güncellemelerle "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" diyerek yenilenen, gelişen, zamana meydan okuyan interaktif oluşum. ilk zamanlardaki hızla ilerleyen büyümesini, inişli çıkışlı ilerleyen büyümeye bırakmıştır. hep çıkışlı olmasına alıştığımızdan bu inişler göze batsa da normal olduğunu ve inişli çıkışlı da olsa ilerlediğini göz ardı etmemeli. siz bir de eylülden sonra görün*

buralar daha da değerlenecek. rez alın.
devamını gör...

motivasyona gerek olmayan bir şekilde yaşıyorum zaten . rutin , mucizelere yer olmayan bir hayat şu an için.
devamını gör...

"insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır."

albert camus
devamını gör...

kadıköy kaymakamlığı'nın taze kararı.

kaymakamlık, ilçedeki tüm kapalı ve açık alanlarda 7 gün süreyle her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasaklandığını duyurdu.

......................................
bundan sonrası haber niteliği taşımıyor
haberden sonraki bir iki sorum ve yorumum:

öncelikle toplantı olması için en az kaç kişi gerekiyor? şimdi ben bir arkadaşımla bankın iki ucunda toplanabilecek miyim?
korkmayın insanlardan bu kadar.


kadıköy boğa heykeli çevresi, süreyya opera binasının önü, rıhtım beşiktaş iskelesi civarı son yıllarda çok farklı amaçlarla insanların toplandığı, protestolarda bulunduğu alanlar olmuştur.

bazen polis bir duyum alır, ya da duyum almasa bile gösteri beklenen potansiyel bir gün vardır, tarihsel olayların yıl dönümleri vs
hemen 3-4 otobüs çevik kuvvet gelir söğütlüçeşme caddesine.
bazen yetmez toma gelir, aaa bugun fenerin maçı mı vardı dersin sonra bahariyenin girişinde 3-5 kişi bir iki pankart görürsün.
bazen bu da yetmez helikopter uçar dakikalarca, döner durur havada.
sebepsiz yere halitağa caddesi postal kokar. gelip geçen insanlara göz dağı verircesine dikilir robocop polisler.
muhalif seslerden korkmamak lazım.
farklı ses, farklı düşünce adaleti getirir, doğruyu buldurur. illegal varsa bul, yakala, adil yargıla. gerekirse cezasını ver. her eylemciye terörist demek acınası bir acizliktir. vicdansızlıktır.


eylemlerde hikaye çoğunlukla aynıdır.
kaldırım taşları söküldü, otobüs durakları parçalandı, mağaza camları indirildi vs. bunlar anarşist, devlet malına zarar veriyorlar falan filan. göstericiler arasındaki kendini bilmezler olabilir, yasadışı örgüt üyesi olabilir, polisin provokatörü olabilir, vandalist işler karışır gösteriye.
1000 kişiden 10'udur bunu yapan, ama sonuçta eylem halkın gözünde değer kaybeder, destek azalır.
boğaziçi'nde de durum aynı. yok aşağı bak demedi aşağıdan git dedi. yok eylemeciler öğrenci değil.

esas meseleyi unuttur gitsin.
uzun yıllar cumhurbaşkanları rektör atamalarında üniversite içinde en çok oy alan adayı atamıştır. nadiren en çok oy alan ikinci aday atanmıştır. şimdi üniversite içi seçimi bırak tepeden geliyor rektör. bu çürümüşlük değildir de nedir? buna itiraz etmesin mi insanlar? kabul mü etsinler? onlarda düzgün protesto etsinler canım diyenler üst paragrafı tekrar okuyabilir.

evet, eğer uzatılmazsa veya kaldırılmazsa kadıköy ilçesinde 7 gün toplantı ve gösteri yürüyüşü yasağı var.
metrobüse koştururken mesafeli olun,
modadaki banklarda bira içerken tek takılın.
devamını gör...

berrak masmavi bir göl ya da deniz, kıyısında da çam ağaçları ile donatılmış bir dağ ve dağın üzerinden yavaşça süzülüp yükselen dolunayın olduğu bir tabiat fotoğrafı.
devamını gör...

gençken emekli olacaklar diye lanse edilen ama çoğu 10-15 yaşlarında çalışmaya başlamış kişilerdir. 10 yaşında çalışmaya başlamış biri, gününü doldurduysa şuan 40 yaşında emekli olmalıdır çünkü devletin koyduğu kanunlara göre yaş hariç gerekli tüm şartları yerine getirmiştir, 30 sene bu devlete hizmet etmiştir, hem de çocukluğunu, gençliğini yaşayamadan, 40 yaşında çeşitli hastalıklara gark olmuş, bedeni 40 yaşında olmasına rağmen ruhu 60 küsur yaşında olan biridir. emeklilik için genç, iş için yaşlı bulunan bu insanların bu özel durumları dikkate alınarak kendilerine hakları verilmelidir diye düşünüyorum.
devamını gör...

halihazırda yazmış olduğum kitabın girişi şu şekildedir;

"soğuk ve yağışlı bir güz sabahıydı. güneş henüz doğmamıştı. kül rengi bulutlar gökyüzünü kapatıyor, yeryüzündeki her şeyin hastalıklı bir griye bürünmesine neden oluyordu. uzaklarda bir karga sürüsünün çığlıkları savaşı bekleyen askerlerin yüreklerine uğursuzluk korkusu salıyordu."
devamını gör...

kime ne ki ? dediğim başlıktır.
uygulayan yada onu gören memnundur şikayeti yoktur.
rahatsız olan da bakmaz yoluna devam eder olur biter.
size nedir?
bize nedir?
herkes işine baksındır özetle olay.

milletçe nasıl meraklıyız insan davranışları üzerine duygusal semptomlar geliştirmeye.
anlamıyorum.
anlayamıyorum.
devamını gör...

1955 yapımı fransız yönetmen jules dassin'in soygun / polisiye filmidir. tam adı du rififi chez les hommes olup, erkekler arasında maraza, hırgür, şamata gibi bir anlama gelmektedir.

--! spoiler !--

abd dışında çekilen ilk film noir lardan olan film, imkansız bir soygunu gerçekleştirmeye çalışan 4 kişinin hikayesini anlatmaktadır. film zamanının çok ötesinde olup fransız sinemasının ve kendi janrasının en başarılı filmlerinden biridir.

senatör mc carthy'ci amerikan karşıtı faaliyetleri izleme komitesi (huac) tarafından soruşturulurken ülkesini terkeden ve fransa'ya yerleşen amerikalı yönetmen jules dassin'in fransa'da çektiği ilk, avrupa'da çektiği ikinci filmdir.

filmin soygun sahnesi efsanedir. tam olarak 30 dakikadan fazla süren, sıfır diyalog ve müzik içeren bu sahne sinemanın büyüsüdür. yönetmen ile görüntü yönetmeni philippe agostini bu sahnenin çekimi sırasında fikir ayrılığına düşmüşler, görüntü yönetmeni böyle bir şey olamayacağını seyircinin sıkılacağı konusunda ısrar etmiş, ama çekimler bittikten sonra izlediğinde yönetmene hak vermiştir.

soygundan sonra gerçekleşen olaylar ise daha polisiye tarzdadır. filmin bu kısmını da çok beğenmekle beraber, kendi dönemindeki benzer hollywood filmlerine kıyasla daha deneysel şeyler yapılmış, ve kanaatimce çok da başarılı olunmuş.

bu kadar minimalistik bir filmi devasa bir suç destanı gibi hissettirmek kesinlikle kolay bir iş değil. film bir an bile temposunu kaybetmeden ilerler ve tatmin edici bir sonla biter. aynı tarzda kült olmuş yüksek bütçeli hollywood yapımları arasında kaybolmuş, bir elmas gibi parıldayan bir filmdir.

filmin baş karakterinin ismi bile söylerken insanın içini bir hoş ediyor. tony le stéphanois ( toni lö sitefanuva )

henüz seyretmedeyseniz tavsiye ederim, pişman olmayacaksınız.

--! spoiler !--

film noir için #146489
devamını gör...

hiçbir şeyi.
devamını gör...

fazla umursamaz görünüyorum, halbuki her şeyi o kadar umursuyorumki ...belki bunu farketseler daha az kırarlardı beni .ya gerçekten umursamaz olmalıyım ya da hislerimi belli etmeliyim.
devamını gör...

2 sene önce emine bulut cinayeti işlendi. kanımız dondu. ölmek istemiyorum diye çığlıklarını dinledik, kızı yanındaydı... bugün de yemen akoda... kızı yanında, yaşıyor mu diyor, 50 kere şikayet ettik diyor.

sadece izliyoruz.

kısa süre önce de istanbul sözleşmesi kaldırıldıktan sonra kadın cinayetleri azaldı diye haber yapıldı.

onu da izledik.
devamını gör...

murat menteş yüz yıllık oyunun edilgen bir parçası sadece. içinde bulunduğu pırıltılı dünyaya yüz çevirmemek adına birincil kimliğini öne çıkarmaktan korkan adamlardan sadece biri. "eskiden kitle iletişim araçları bu kadar etkin değilmiş. bu yüzden romanlarda uzun uzun betimlemeler olurmuş" sığlığında bir modernist. dostoyevski dirilse, palahniuk'a özenecek diye düşünüyor sanırım.
devamını gör...

insan ve son. kül ve toz. acıklı yok oluşu şatafatlı ömürlerin. ah o yere göğe sığmaz güzellik, devletlere diz çöktüren yiğitlik. nihayetin böyle mi olacaktı. neydin, ne oldun. ihtişamını hangi hırsız çaldı, tutkularını hangi deniz yuttu, o yıldırım öfkeni hangi gök söndürdü. yirmi gramlık ruhla mı kibirlendin şu mavi gezegende. ah sen. göğsü hırsla dolu varlık. neden hor görürsün başka toprakları. peki. sen bilirsin, sev ya da karanlığa dönüşüp kahrol. sen bilirsin, o deniz, o gemi, o ufuk senin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim