griezmann uzun saçlarıyla da güzel, önemli olan boyamaması. ben kısa saçını saçmalayamayacağı için seviyorum*. başka neyi seviyorum? bu güzel insanları çok seviyorum. tarifi mümkün olmayan duygular yaşatıyorlar insana. aslında anlatırım duygularla ilgili konulara hakimim ama alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak çok da uzun yazamıyorum. asla evde değilim. ayrıca şimdiden söylüyorum bir sonraki nickim - değiştirecek olursam- bitter ziyagil. sizi seviyorum korocuğum. iyi ki varsınız. hepiniz iyi ki doğdunuz.
devamını gör...

#1332478 atışmalar eğlenceli efendim, takılacak bir şey yok.
devamını gör...

septik, basit olarak zararlı mikroorganizma demektir. antiseptik ise bu zararlı mikroorganizmaları yok eden, ortadan kaldıran bileşenlerdir. mikropsavarlardır.
devamını gör...

uzak doğu ülkelerinde şehir içi ulaşımı sağlamada kullanılan, yük ve eşya taşımacılığında da kullanılan, ismini çıkardığı sesten alan bir tür motor taksi.
devamını gör...

dışarıdan bakınca:
- abartılı süslü dekorasyon ya da
- cosy bir hava vermek için masa aralıkları geniş tutularak düşük voltajlı sarı ışık ile aydınlatma yapılmış koyu renk dekorasyon.
içeriye girince;
- menüdeki fiyatlar,
sipariş verirken;
- garsonun nezaketten kırılacak halleri,
yemekler geldiğinde;
- porsiyonların büyüklüğü,
hesap öderken;
-kredi kartınızdan çekilen tutardaki hane sayısı.
devamını gör...

gözde arpacık çıktığında, iltihaplanma veya göz kaşıntısı olduğunda ılık bir çaya pamuk veyahut peçete batırarak gözünüze uygulayabilirsiniz. sizi oldukça rahatlatacak, etkili yöntemdir.
devamını gör...

birbirimizi kollayalım.

kız kardeşlik kazanacak. *)
devamını gör...

harikulade bir martin scorsese filmidir. 1990 yılında izleyiciyle buluşmuştur. nicholas pileggi'nin, wiseguy adlı kitabından uyarlanmış, gerçek bir hikayedir.
başrollerinde ray liotta, joe pesci, robert de niro gibi mükemmel oyuncular bulunmakta. hele joe pesci öttürüyor bu filmde...

the godfather'dan sonra mafyayı anlatan en iyi filmdir. konuları işleyişlerinde farklılıklar olsa da mafya denilince akla gelen ilk iki film bunlardır. ve ikisi de tam bir şaheserdir. izlemediyseniz bu tanım sizin için bir işaret olabilir, muhakkak izlemenizi tavsiye ederim.
son olarak müzikleri sahneye cuk oturan, dönemini kasıp kavuran, şahane eserlerdir. sadece şu bile yeter;


gerisi spoiler..



şimdi filmi sizlere kısaca tanıtacağım.
filmimizde mafyanın içinde bulunan ve daha sonrasında içinde bulunduğu mafyayı ifşa eden henry hill'in hikayesi anlatılmaktadır.
henry küçüklüğünden beri mafyaya dahil olmak istemekte. bunun için de fazlasıyla azimli. en nihayetinde istediğine kavuşuyor ama sonu hiç beklediği gibi çıkmıyor.

ray liotta, henry hill rolünü muazzam canlandırmıştır. tabii bunda martin scorsese'nin etkisi çok büyüktür. aynı zamanda henry hill'in de katkılarıyla ya da taktikleriyle ray liotta, henry hill karakteriyle özdeşleşmiştir.

joe pesci filmde tommy devito rolünü öylesine güzel, öylesine karakterle bütünleşerek canlandırmış ki inanamazsınız. yine bu rolüyle "en iyi yardımcı erkek oyuncu oscarı" nı kazanmıştır. daha önce kesinlikle denk gelmişsinizdir ya da duymuşsunuzdur "funny how" sahnesini. işte o kısacık sahnede dahi joe pesci'nin enfes oyunculuğunu net bir şekilde gözlemleyebilirsiniz. buyurun gözlemleyin;


ve robert de niro. canlandırdığı her karakteri en iyi şekilde yansıtan, yılların eskimeyen karizmasıdır kendisi. filmde jimmy conway karakterini canlandırmakta. yer yer iyi yer yer kötü ama hep çıkarlarına göre hareket eden biri. gel gör ki hep karizmatik.

son olarak yönetmen martin scorsese tam bir dehadır. bunu; filmdeki çekim tekniği, hikayenin akıcılığı, benzersizliği karşısında mest olurken fark edebilirsiniz.

ufacık bilgilendirme de salayım. gerçek hayattaki henry hill'imiz, filmden ziyadesiyle memnun kalmış ve herkesin henry hill'in kim olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüp tanık koruma programında olmasına rağmen kendisini açık etmiştir. bu durum sebebiyle fbi henry hill'i tanık koruma programından çıkarmıştır.

son sözü muddy waters söylesin o halde; *


devamını gör...

20. yüzyılın başlarında waterbury saat fabrikası'nda çalışan ve karanlıkta parlayan boyalarla saatleri boyayan ama o parlayan şeyin ne olduğunu anladıklarında iş işten geçtiği için canlarından olan işçi kızlar.

1. dünya savaşı'nda askerler cephede düşman tarafından görülmeden saati öğrenmek için bu fosforlu saatleri kullanıyordu. bu güzel saatler savaştan sonra moda olmuştu. bu nedenle fabrika, birçok genç kızı bu saatleri bu parlak madde ile boyamaları için işe almıştı.

kızlar işten artan boyaları, gece karanlığında ışıl ışıl görünmek için her taraflarına sürüyor, dişlerini bununla parlatıyor, dudaklarına bu boyayı sürüyordu. zaten boya yaptıkları fırçayı da sivriltmek için zaman zaman dudaklarından yardım aldıkları oluyordu.

ancak bir süre sonra kızların dişlerinde dökülmeler, çene kemiklerinde erimeler, kapanmayan yaralar görülmeye başlandı. ölüm vakaları da manzaraya dahil oldu.

maalesef kızların neredeyse içinde yüzdüğü bu parlak boya, radyumdu. bu son derece radyoaktif bir maddeydi.

curie ailesi bu elementi keşfettikten sonra, ne yazık ki büyük bir yanılgı ile kansere iyi geleceğini düşünmüşlerdi ve ortalığı bir radyum çılgınlığı sarmıştı. radyum içeren ürünler eczanelerde bile satılmaya başlanmıştı.

kızlar hastalık ve ölümlerle boğuşmaya başlayıp vakalar da tavan yapınca bu işin peşine düşüldü. görüldü ki vücutlarında yoğun miktarda radyum var, hatta nefes verdiklerinde ağızlarından radon gazı çıkıyor. üstelik ölen kızların kemikleri bile radyasyon yaymaya devam ediyordu.

***

tabi gerçek ortaya çıkınca eski çalışanlar fabrikaya karşı dava açtılar.

--- alıntı ---

kısa bir süre sonra davaya hastalanmış başka eski çalışanlar da katıldı. davacılar, kişi başına 250.000 dolar tazminat talep ediyorlardı. ancak fabrikanın arkasındaki politik ve maddi destek çok güçlü idi ve dava uzadıkça uzuyordu. dava sürerken quinta’nın iki kalça kemiği de kırıldı, albina tamamen yatalak hale geldi. edna artık neredeyse yürüyemez hale gelmişti ve fabrikada çalışmayı bırakalı yıllar olmasına rağmen geceleri hala saçları parıldıyordu. çene kemiği kopmuş olan katherine, avukatına “eğer 250.000 doları kazanırsam cenazeme bir sürü gül alabilirim değil mi?” diye soruyordu.

dava, çekişmeli bir şekilde üç yıl sürdü, bu sırada davalı genç kızlardan 13 tanesi radyum zehirlemesine bağlı çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti. 1928 sonbaharında, dava nihayet sonuca bağlandı ve jüri us radium firmasının her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine, ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verdi. ilaveten, radyum boyası kullanımına ilişkin ciddi düzenlemeler getirildi.

(acikbilim. com'dan alıntıdır.)

--- alıntı ---

ne yazık ki birçok kimyacının da genç yaşta ölme nedeni, o zamanlar ne olduğu iyi bilinmeyen radyoaktivitedir.

çenesinde tümör çıkan radyum kızlarından biri:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günde 2 paket zıgara içen kaynım aşı kanser yapiii diyor. böyle başlıkların yasaklanması lazım bu ülkede, iki satır bilimsel makale okumaya eğrinen yurdumun güzel insanları, hayatı futbol maçları, diziler ve kadın “proğramıyla” geçen güzel yurdum insanları, araştırmak öğrenmek istemeyen akşama kadar aptal kutusunun önünde oturup her söylenene inanan sevgili yurdum insanları.
kendimi büyük resmi görenler kursunu hızlandırılmış olarak bitirmiş diplomamı almış gibi hissediyorum, tişikkirler.
devamını gör...

1978 yılında cem karaca'nın kurduğu edirdahan grubu ile birlikte çıkardıkları üç şarkıdan oluşan albüm. albümdeki ilk parça olan safinaz, türkiye'de çıkan ilk rock opera'dır. ikinci parça karam'ın sözleri ahmed arif'in kara adlı şiirine aittir. üçüncü parça şeyh bedrettin destanı'nın sözleri aynı addaki nazım hikmet'in şiirinden alıntılanmıştır.
devamını gör...

brezilyadaki yerliler, 'kaç yaşındasın' anlamına 'yaşamın kaç kez çiçeklendi' diye sorarlarmış. yani çiçeklerin kaç kez açtıgını gördüysen o yaştasın. gözünün önünde geçen bahara kaç kez dikkat kesildiysen. bu bilgiyi öğrendiğim zaman vay be demiştim nasıl ince düşünüyorlar.
devamını gör...

beşiktaş’ımın 2-0 kazandığı maç.

a l i r ı z a s e r g e n y a l ç ı n
devamını gör...

türkiye'nin bağımsızlığı adına amerikan emperyalizmi ve iş birlikçilerine karşı mücadele veren, davası uğruna canını feda eden cesur kahraman. devrimciliğimizin olanca ateşiyle biz de seni selamlıyor, anıyoruz güzel insan.
devamını gör...

dün katıldığım düğünde davulculara 150 lira bahşiş vermişim. niye böyle bir şey yaptığım konusunda hicbir fikrim yok.
devamını gör...

bu yayını (bkz: kafa sözlük kulüpleri oyun kulübü) üyeleri ile dinlemek çok zevkli idi. tüm arkadaşlara en içten teşekkürlerimi sunarım.
devamını gör...

(bkz: olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu)
yaşamın getirdiği olumsuzlukları bilmek belki anlamak fakat başka bir alternatifin iyi olamayacağını kabul etmek. bilinmeyenden mutluluk ummaktansa bilinenin acılarını çekmeye rıza göstermek.
devamını gör...

önce kendini doğru anlaman sonra da doğru kelimelerle doğru şekilde anlatabilmendir. bazen zor olabiliyor. çoğunluktan farklı düşündüğün ya da hissettiğin zamanlar özellikle. bir de işin kendimi ifade etmeme değer mi boyutu var. senin için zor ve değerli bir şey karşındakinin çok umrunda olmayabilir.
devamını gör...

dogu - batı medeniyetleri
ıslam-hristiyanlık
katolik-ortodoks
varlık-yokluk
galatasaray-fenerbahçe
devamını gör...

"canım çekiliyor gülüyorum, ağlamamam gerekiyorsa ağlamıyorum.. "
yalnız kalmak istedikçe insanlar benden bir şeyler bekliyorlar. yüreğim kanıyor benim, sadece yalnız kalmak istiyorum. ve delicesine ağlamak..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim