alex terrible
metal camiasindaki en iyi bögüren vokallerden birisi, bugun kizimin aglarken nasil bögürdügüne dair bir ornekleme yapayim derken tanistim kendisiyle
devamını gör...
ağlanılan en ilginç yer
bi keresinde uçak kaçırmıştım.
havaistte giderken uçağımın kaçacağını anlamıştım yolda geri de dönemediğim için bikaç çinlinin yanında hüngür hüngür ağlamıştım gece gece ne yapıcam ben orda diye. sonra son bi gayret check ine gidip beni alın diye görevliye yalvarmıştım, o da alamam diyince valizimle çöküp tekrar ağlamıştım*, gelen giden de bana bakmıştı noldu acaba kıza diye.*
havaistte giderken uçağımın kaçacağını anlamıştım yolda geri de dönemediğim için bikaç çinlinin yanında hüngür hüngür ağlamıştım gece gece ne yapıcam ben orda diye. sonra son bi gayret check ine gidip beni alın diye görevliye yalvarmıştım, o da alamam diyince valizimle çöküp tekrar ağlamıştım*, gelen giden de bana bakmıştı noldu acaba kıza diye.*
devamını gör...
sözlük yazarlarının evdeki konumu
tam zamanlı köle, kardeşlerine yarı anne, müzmin mahkum...
devamını gör...
metalci gençliğin tarihe karışması
masum bir 24 yaşındaki gencim ve evet metalciyim işte metalciyim,
ezdiniz hor gördünüz, bagetlerle dövdünüz, penayla tokatladınız.
tek suçum slipknot, motörhead tşirtü giymek diye alay ettiniz evet metalciyim.
atayist dediniz uzun siyah saçlarıma ,gözümdeki rimelle adelet gibi doğdum karşınıza,
lanet olsun evet metalciyim, ben metalciyim işte.
(bkz: akroştiş)
ezdiniz hor gördünüz, bagetlerle dövdünüz, penayla tokatladınız.
tek suçum slipknot, motörhead tşirtü giymek diye alay ettiniz evet metalciyim.
atayist dediniz uzun siyah saçlarıma ,gözümdeki rimelle adelet gibi doğdum karşınıza,
lanet olsun evet metalciyim, ben metalciyim işte.
(bkz: akroştiş)
devamını gör...
çocukken kendinizi en havalı hissettiğiniz an
bir keresinde sınıfta kilolu bir kızla tartışmıştım kız en son "sınıfın %90 'ı senden nefret ediyor" deyince bende dayanamayıp "sınıfın %90'ını kapladığın için olabilir" demiştim. kız ağlayıp gitmişti arkaşlarım da beni tebrik ediyordu.
devamını gör...
mutlu olmayı beceremeyen insanların ortak özellikleri
hep bahanelerinin olması ve o bahanelerin arkasına sığınmalarıdır. sebebe ihtiyaçları yoktur, herhangi bir şeyi mutsuzluklarının sebebi olarak gösterebilirler.
devamını gör...
arı usun eleştirisi
(bkz: arı usun eleştirisi) kant'a göre felsefe araştırmaları birer değerlendirme(eleştiri) olmalıdır. felsefe us ile yapılıyor. öyleyse usun değerlendirilebilmesi için onun ne olup ne olmadığını iyice anlamak gerekir. örneğin felsefe nasıl bir usla yapılıyor, deneyden yararlanmayan bir salt us. öyleyse bu salt us dediğimiz nedir ? işte kant'ın üç büyük kritiğinden biri olan salt usun eleştirisi bu sorunun karşılığını arayarak bize salt usun sınırlarını göstermeye çalışır. salt us a priori (duyarlığın verilerinden alınmamış, deneyden önce kendiliğinden olan) bir bilgiyi gerçekleştirdiği iddiasındadır. bu nesneler düzenini aşarak düşünce düzenine yükselmeyle eş değerdir. öyleyse salt usun bilme yöntemi transandantal ( aşkınsal, salt düşüncenin sınırlarını aşarak mümkün olan verilerle senteze varan mantık) dır. peki salt us bu yöntemle gerçek bir bilgi edinebilir mi ? kant'a göre bilginin ne olduğunu kısaca söylemek gerekirse kant; her bilgi bir yargıdır der. ancak her yargı bir bilgi vermek zorunda değildir. bunu şöyle örneklendirebiliriz. "her cisim yer kaplar" yargısı bize hiç bir yeni bilgi vermez. cisim kavramı esasen kendiliğinden yer kaplamayı içerdiğinden dolayı burada sadece bir çözümleme yapılıyor. cisim kavramı çözümlenerek kendisinde bulunan bir bilgi hiçbir gereği yokken tekrar ortaya konuyor. ama " bu yük ağırdır" dediğimiz zaman, bu yargı aynı zamanda bize bilgide verir. çünkü "yük" kavramı kendiliğinden ağır yada hafif olduğunu bildirmez burada diğer örneğimizin tersine bir çözümleme değil birleştirme yapıyoruz. "yük" kavramı ile "ağır" kavramını birleştirerek yeni bir bilgi elde ediyoruz. demek ki bize bilgi veren yargılar çözümsel değil bireşimsel yargılardır. peki salt us bu bireşimsel yargıyı transandantal yöntemle deneyi aşarak gerçekleştirebilir mi ? kant'ın cevabı gerçekleştiremez oluyor. böylece metafiziği kesin olarak yıkıyor. salt us, deneyden yararlanmadan hiçbir bilgi gerçekleştiremez. öyleyse metafizik tasarımlar, insanların romantik düşüncelerinden başka bir şey değildir. ( engelsin kendisini utangaç materyalist olarak tanımlaması biraz da bu yüzdendir.) artık kant öncesi tanrılaştırılan transandantal us'a güvenilmeyecektir. peki salt us, bireşimsel yargı olan bilgiyi niçin gerçekleştiremez? çünkü us, sadece bir birleştirme işini gerçekleştirmektedir ve bu iş için gerekli gereçleri nesneler düzeninden almaktadır. örneğin elimizde tuttuğumuz taşı yere bırakınca onun düştüğünü görüyoruz ve ancak ondan sonra a posteriori (deneyim ve algılarla sonradan edinilen bilgi) "bırakılan taş düşer" bilgisini edinebiliyoruz. bize duyarlık(görüler sağlayan, insanda bilgiyi sağlayan yeti) bu bilgileri zaman ve mekan içerisinde veriyor. oysa nesneler dünyasında zaman ve mekan diye bir şey yoktur. demek ki bunlar duyarlığın dışarıdan deney yoluyla almadığı verilerdir. peki öyleyse usun verileri midir? hayır usun verileri de olamazlar. çünkü küçük çocuklar zaman ve uzayı düşünmeden ve hiçbir ussal işlem gerçekleştirmeden sevdikleri şeye yaklaşıp sevmedikleri şeylerden uzaklaşırlar. yani duyarlık ne nesneler düzeninden ne de düşünceler düzeninden alır bu bilgiyi. kant' ın bu soruya cevabı sezi oluyor. kant için bunlar bir biçimdir ve ancak duyarlığın sezisiyle elde edilebilir. zaman iç duyarlığın biçimidir, mekan dış duyarlığın. katılmadıkları hiçbir duyumun gerçekleşemeyeceği bu biçimler usun verileri olmadıkları halde deneyüstüdürler. deneyden çıkarılmamıştırlar ama bunlarsız deneyde yapılmaz. kant burada aşkın kavramından deneyüstü kavramına geçer. ona göre aşkın bilgi olamaz ama deneyüstü bilgi olabilir. demek ki kant'a göre bilgi gene de nesneler düzeninden değil usun düşünme düzeninde gerçekleşmektedir. böylelikle kant kendi düşünme yöntemini ortaya koyuyor deney üstü yöntem.( transandantal metod: kant için aşkının değil deney öncesinin bilgisidir. yani bilginin sınırlarını aşan değil bu sınırların içinde kalan bilgi dile getirilir. kendinden önce gelen düşünürlerin bilgi sınırlarının üzerine çıkardıkları deneyüstünü kant tam tersine bilginin temeline oturtur.)
kant'a göre us, deneyin verileriyle bağını koparıp metafizik yapamayacağı gibi deneyin verilerinin arkasına geçerek fizik de yapamaz. çünkü deney bize sadece görünenleri vermektedir. bizse bu görünürlerin ardında bir de kendilik hayal ediyoruz ve yukarı sınırı aşmaya çalıştığımız gibi bu aşağı sınırı da aşmaya çalışıyoruz. kant, bu her iki aşamayı da aynı aşma saymakta ve usun kalıplarının sadece fenomene uygulayıp şeyin kendisine uygulanamayacağını söylemektedir. kant, böylelikle, usun sınırını kesinlikle çizmiş oluyor. bu sınır şeyin kendiliğidir ve hiçbir zaman aşılmamalıdır, çünkü bilinemez.
kant'a göre us, deneyin verileriyle bağını koparıp metafizik yapamayacağı gibi deneyin verilerinin arkasına geçerek fizik de yapamaz. çünkü deney bize sadece görünenleri vermektedir. bizse bu görünürlerin ardında bir de kendilik hayal ediyoruz ve yukarı sınırı aşmaya çalıştığımız gibi bu aşağı sınırı da aşmaya çalışıyoruz. kant, bu her iki aşamayı da aynı aşma saymakta ve usun kalıplarının sadece fenomene uygulayıp şeyin kendisine uygulanamayacağını söylemektedir. kant, böylelikle, usun sınırını kesinlikle çizmiş oluyor. bu sınır şeyin kendiliğidir ve hiçbir zaman aşılmamalıdır, çünkü bilinemez.
devamını gör...
evde en çok küfredilen eşyalar
ayak serçe parmağının vurulduğu sehpa.
(bkz: ayak serçe parmağını bir yere vurmak)
(bkz: ayak serçe parmağını bir yere vurmak)
devamını gör...
unutulmayan aşk-ı memnu replikleri
oğlum o senin yengen yengen.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
elma kokan salon
aklına gelenin
elinin altında olsun diye
sehpanın üstüne bırakılan
tabaktaki elmalarla
elma kokan salon
vaktinde yıkanmış bulaşıklar
tezgâha asılan el beziyle
yıkanmış bulaşık kokan, mutfak
kalabalık evin olmazsa olmazı
yıkanmış çamaşır kokulu banyo
sahibi gibi kokan, odalar
temizlik kokan, koridorlar
para ile alınan
kokulara mumlara gerek kalmayan
her köşesi, yaşayan ev
mutluluk arayana
huzur arayana
rahatlık arayana
yetmez mi?
yüzde yüz benim şiirim olur kendisi.
aklına gelenin
elinin altında olsun diye
sehpanın üstüne bırakılan
tabaktaki elmalarla
elma kokan salon
vaktinde yıkanmış bulaşıklar
tezgâha asılan el beziyle
yıkanmış bulaşık kokan, mutfak
kalabalık evin olmazsa olmazı
yıkanmış çamaşır kokulu banyo
sahibi gibi kokan, odalar
temizlik kokan, koridorlar
para ile alınan
kokulara mumlara gerek kalmayan
her köşesi, yaşayan ev
mutluluk arayana
huzur arayana
rahatlık arayana
yetmez mi?
yüzde yüz benim şiirim olur kendisi.
devamını gör...
yabancı el sendromu
ellerden birisinin kişinin kontrolü dışında hareket etmesi şeklinde kendini gösteren nörolojik sendrom.
devamını gör...
yazarların gittiği en güzel şehir
hatay.. medeniyetler şehri.. insani da bir o kadar samimi.. medeni..
iyi ki varsın hatay..
iyi ki varsın hatay..
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
serçe parmağını sehpaya çarpmaktır.
devamını gör...
divan-ı berid
anadolu selçuklularında posta ve haberleşme işleriyle uğraşan divan.
devamını gör...
van'da helikopterden iki köylünün atılması
yüzde yüz olmuştur bu ülkede yaşanan hiç bir olaya şaşırmamak lazım. öyle olaylar dönüyor ki çoğu basına yansımadığı için insanların haberi olmuyor.
devamını gör...
bir tek sensin sen
yaşamanın ne denli yorucu ve uğraştırıcı olduğunu gösteren rilke şiiri. insanlık bireyler için ne acı verici! fakat bu acının da çözümü aşkta * yatıyor belki de.
gece üzerimize doğar, gösterir bize hakikati. ardından gelecek aydınlığa aldanmamamızı öğütler. inandıramaz kimi zaman ve gömülür ardından. ve kokusuyla görüntüsü akıldadır ilk günkü gibi. hasret diz boyudur artık. ağıtlar yakılır.
geceleri ağlayarak
yattığımı söyleyemediğim sen,
özü beni bir beşik kadar yoran.
benim yüzümden uyumadığını
bana söylemeyen sen:
bu hasreti gidermezsek
nice olur halimiz?
sevenlere bir baksana,
itiraf etmeye başlar başlamaz
nasıl da yalan söylerler.
sensin yalnızlığımın tek sebebi.
tek seni karıştırabilirim.
bir süre sensin o, sonra yine uğultu
ya da iz bırakmayan bir koku.
ah, kaybettim hepsini kollarımda,
bir tek sensin, sen, tekrar tekrar doğan:
sana hiçbir zaman sarılamadığımdan,
vazgeçemiyorum senden.
rainer maria rilke, bir tek sensin sen (şiir)
çeviri: gülbahar kültür
gece üzerimize doğar, gösterir bize hakikati. ardından gelecek aydınlığa aldanmamamızı öğütler. inandıramaz kimi zaman ve gömülür ardından. ve kokusuyla görüntüsü akıldadır ilk günkü gibi. hasret diz boyudur artık. ağıtlar yakılır.
geceleri ağlayarak
yattığımı söyleyemediğim sen,
özü beni bir beşik kadar yoran.
benim yüzümden uyumadığını
bana söylemeyen sen:
bu hasreti gidermezsek
nice olur halimiz?
sevenlere bir baksana,
itiraf etmeye başlar başlamaz
nasıl da yalan söylerler.
sensin yalnızlığımın tek sebebi.
tek seni karıştırabilirim.
bir süre sensin o, sonra yine uğultu
ya da iz bırakmayan bir koku.
ah, kaybettim hepsini kollarımda,
bir tek sensin, sen, tekrar tekrar doğan:
sana hiçbir zaman sarılamadığımdan,
vazgeçemiyorum senden.
rainer maria rilke, bir tek sensin sen (şiir)
çeviri: gülbahar kültür
devamını gör...
normal sözlük'te normal kimsenin olmaması
mindhitchhiker ukdesidir.
şimdi bilinen bir realite diyeceğim de bazı aklı başında olup kol kadar tanım giren yazarlara haksızlık yapmış olacağım efendim. lakin % 80’i normal değil, onların arasında ben de varım lakin çaktırmıyorum. öhöm, neyse.
olsun be, varsın ruh sağlığımız bozuk olsun karakterimiz öyle olmasın. böylelikle de tanıma son vereyim şimdi pot üstüne pot kıracağım he. *
şimdi bilinen bir realite diyeceğim de bazı aklı başında olup kol kadar tanım giren yazarlara haksızlık yapmış olacağım efendim. lakin % 80’i normal değil, onların arasında ben de varım lakin çaktırmıyorum. öhöm, neyse.
olsun be, varsın ruh sağlığımız bozuk olsun karakterimiz öyle olmasın. böylelikle de tanıma son vereyim şimdi pot üstüne pot kıracağım he. *
devamını gör...

