insani tekamülde dinlerin rolü
başlık "hamedexane" tarafından 08.01.2022 22:05 tarihinde açılmıştır.
1.
toplanın. konuşacağız!
..
tekamül kelimesi arapçadaki كمل kökünden geliyor.
tamamlanmak, olgunlaşmak, gelişmek, evrim gibi anlamları ihtiva ediyor.
insani tekamül sadece bireysel bir süreç değil aslında. her ne kadar 'kemale erme' bireyin kendi yolculuğu olsa da bu yolculuk insanlık tarihinin ortak mirası sayesinde şekilleniyor. ki biliyorsunuz insanın sosyal bir hayvan olduğunu. böyle bir nitelemeye sahip olan 'insan'ı, toplumdan tamamen arî düşünmek olanaksız.
insani tekamül, insan için düşünsel bir süreç. en azından ben böyle tanımlıyorum.
neden mi?
çünkü "insan"ın doğduğu zaman ve çocukluk evresinin bir kısmında düşünme eylemini tam olarak gerçekleştiremediğini, tikel düşünebildiğini, tümel düşünemediğini ve soyut kavramını içselleştiremediğini görüyoruz. mesela sizin o yanakları tombik, elleri ponçik dünyalar tatlısı, yanakları ısırılası yeğeniniz*; annesini bilir, babasını bilir, ablasını bilir ama bunlarla birlikte 'insan' kavramını bilemez. ya da siyahı bilir ama siyahlık kavramını bilemez. daha zihni soyut kavramları algılayabilecek yetiye sahip değil.
insanda hasıl olan yetiler vardır. bunlar; nebati ve hayvani yetilere ek olarak insanî yetilerdir. *
insanın kendi yetilerini belli bir olgunluğa erişip, başkasına ihtiyacı olmadan kullanabilmesi ile kemal-i evvel dediğimiz, biyolojik tekamülü gerçekleşmiş olur. işte bu durum hayatın akışı içerisinde, fizik kurallarına uygun olarak hasıl olur. ve sonrası, insani tekamül. düşünsel seyir alanına giriyor. *
said nursi de bu konu ile ilgili; insanın tekemmülünün ilim ve dua ile olduğunu söyler. ilim ise düşünce gerektiriyor.
insanın insan olma bahsindeki, bu düşünsel süreçteki tekamüle salt akıl ile ancak bir yere kadar ulaşabiliriz.* gazzali bu konu ile ilgili; aklın nefsin etkisi altına girebileceğini, nefsin ise geleceğe gözlerinin kör olduğunu, tekamüle rehberlik edecek aklın herkesin menfaatini gözetecek külli bir akıl olması gerektiğini söyler. bu külli akılla birlikte yol alacak akıl için de 'müktesib akıl' kavramını kullanır. külli akıl ile birleşen cüzi akıl, tekamüle ulaşabilir ona göre.
gazzali'nin değindiği külli akıldan kasıt, vahiy-din-şeriattır. dolayısıyla gazzali tekamüle ulaşmada din gereklidir der.
ancak*; biz dinin tarihte her zaman tekamüle öncülük etmediğine de şahit oluyoruz.
yukarıda insanlık mirası gibi şeyler demişim. din de bu mirasa dahildir. evet. ayrıca din her kesimden kimsenin kendisi içersinde söz sahibi olabileceğinden mütevellit ortak bir 'mal'dır. bu ortak mal'ın bir kimsenin tekelinde bulunmasıyla birlikte ne denli felaketlere sebep olabileceğini tarih bize gösteriyor. örneğin ortaçağ avrupasında kilisenin tekelinde bulunan din*, skolastik düşüncesi ve engizisyon mahkemeleri ile insanı, tekamülden daha çok buhrana sürüklemiştir.
bu durumda şu kanaate varabiliriz;
insani telamüle ulaşmada akıl tek başına yeterli olmadığı gibi, din de tek başına yeterli değildir. dini idrak ve teyid edecek akıl da elzemdir. *
evet sonuç bu. dağılabilirsiniz.
..
...
..
*
..
tekamül kelimesi arapçadaki كمل kökünden geliyor.
tamamlanmak, olgunlaşmak, gelişmek, evrim gibi anlamları ihtiva ediyor.
insani tekamül sadece bireysel bir süreç değil aslında. her ne kadar 'kemale erme' bireyin kendi yolculuğu olsa da bu yolculuk insanlık tarihinin ortak mirası sayesinde şekilleniyor. ki biliyorsunuz insanın sosyal bir hayvan olduğunu. böyle bir nitelemeye sahip olan 'insan'ı, toplumdan tamamen arî düşünmek olanaksız.
insani tekamül, insan için düşünsel bir süreç. en azından ben böyle tanımlıyorum.
neden mi?
çünkü "insan"ın doğduğu zaman ve çocukluk evresinin bir kısmında düşünme eylemini tam olarak gerçekleştiremediğini, tikel düşünebildiğini, tümel düşünemediğini ve soyut kavramını içselleştiremediğini görüyoruz. mesela sizin o yanakları tombik, elleri ponçik dünyalar tatlısı, yanakları ısırılası yeğeniniz*; annesini bilir, babasını bilir, ablasını bilir ama bunlarla birlikte 'insan' kavramını bilemez. ya da siyahı bilir ama siyahlık kavramını bilemez. daha zihni soyut kavramları algılayabilecek yetiye sahip değil.
insanda hasıl olan yetiler vardır. bunlar; nebati ve hayvani yetilere ek olarak insanî yetilerdir. *
insanın kendi yetilerini belli bir olgunluğa erişip, başkasına ihtiyacı olmadan kullanabilmesi ile kemal-i evvel dediğimiz, biyolojik tekamülü gerçekleşmiş olur. işte bu durum hayatın akışı içerisinde, fizik kurallarına uygun olarak hasıl olur. ve sonrası, insani tekamül. düşünsel seyir alanına giriyor. *
said nursi de bu konu ile ilgili; insanın tekemmülünün ilim ve dua ile olduğunu söyler. ilim ise düşünce gerektiriyor.
insanın insan olma bahsindeki, bu düşünsel süreçteki tekamüle salt akıl ile ancak bir yere kadar ulaşabiliriz.* gazzali bu konu ile ilgili; aklın nefsin etkisi altına girebileceğini, nefsin ise geleceğe gözlerinin kör olduğunu, tekamüle rehberlik edecek aklın herkesin menfaatini gözetecek külli bir akıl olması gerektiğini söyler. bu külli akılla birlikte yol alacak akıl için de 'müktesib akıl' kavramını kullanır. külli akıl ile birleşen cüzi akıl, tekamüle ulaşabilir ona göre.
gazzali'nin değindiği külli akıldan kasıt, vahiy-din-şeriattır. dolayısıyla gazzali tekamüle ulaşmada din gereklidir der.
ancak*; biz dinin tarihte her zaman tekamüle öncülük etmediğine de şahit oluyoruz.
yukarıda insanlık mirası gibi şeyler demişim. din de bu mirasa dahildir. evet. ayrıca din her kesimden kimsenin kendisi içersinde söz sahibi olabileceğinden mütevellit ortak bir 'mal'dır. bu ortak mal'ın bir kimsenin tekelinde bulunmasıyla birlikte ne denli felaketlere sebep olabileceğini tarih bize gösteriyor. örneğin ortaçağ avrupasında kilisenin tekelinde bulunan din*, skolastik düşüncesi ve engizisyon mahkemeleri ile insanı, tekamülden daha çok buhrana sürüklemiştir.
bu durumda şu kanaate varabiliriz;
insani telamüle ulaşmada akıl tek başına yeterli olmadığı gibi, din de tek başına yeterli değildir. dini idrak ve teyid edecek akıl da elzemdir. *
evet sonuç bu. dağılabilirsiniz.
..
...
..
*
devamını gör...