intihar eden gençlere yapıştırılan damga
başlık "nickimicalmislar" tarafından 14.11.2020 16:54 tarihinde açılmıştır.
61.
intihar düşünceleri aslında kişinin yardım çağrılarıdır. karşındakinin bu çağrılarını asla görmeden, ne yaşadığını bilmeden ‘’damgalamak’’ her zaman için en kolayıdır. direkt konu karşı cinsle olan ilişkilere ve şımarıklığa bağlanır. bir de intihar eden kişinin cinsiyeti kadınsa vay haline. direkt, acaba ne haltlar karıştırdıya gelir konu. çok üzülüyorum ağzı olanın konuşmasına ancak beyni olanın düşünmemesi ve empati kuramamasına.
devamını gör...
62.
çareyi insanda ararsan sen ölürken bile damga yapıştırırlar. çare bir başkası yahut başkaları değil. kendinden öte bir çare yok.
devamını gör...
63.
''z kuşağı, ateist, dinsiz..''
intihar etmeye karar verdiğinde yanında yoklardır, intihar edip huzurlarını kaçırdığında dalmaçya gibi, inek gibi kulağından damgalanır gibi damgalanırsın.
intihar etmeye karar verdiğinde yanında yoklardır, intihar edip huzurlarını kaçırdığında dalmaçya gibi, inek gibi kulağından damgalanır gibi damgalanırsın.
devamını gör...
64.
''korkak'' damgasıdır.
''allahsız'' damgasıdır.
dinsiz damgasıdır.
z kuşağı damgasıdır.
kendini öldürmeye karar verene kadar sallamaz, ama kendini öldürdün mü baş köşeye oturup tanrıymışçasına yargılarlar.
aman ne güzel!
''allahsız'' damgasıdır.
dinsiz damgasıdır.
z kuşağı damgasıdır.
kendini öldürmeye karar verene kadar sallamaz, ama kendini öldürdün mü baş köşeye oturup tanrıymışçasına yargılarlar.
aman ne güzel!
devamını gör...
65.
intihar ettikten sonra damga da mühür de onların olsun. ne fark eder?
devamını gör...
66.
direkmen ebedi cehennemde kalacak,dinsizdir intihar ediyor demek yanlıştır.
devamını gör...
67.
çok yorgunum çok bıkkınım ne kendimle nede başkalarıyla iyiyim ailemle uzağım son bir dönem kalan bölümü maddi yetersizlikten devam edemedim bıraktım şimdi bodrum da çalışıyorum bir restoranda ama yaşamak istemiyorum hiçbir şey bilmiyorum sadece sessizliğe bürüyorum inanların saçma sapansiko dertlerini duyunca içimde derdinizi sikim diyorum genç yaşından ailenden dışlandığını hissediyorsun kaza geçirmiştim üç yıl önce ameliyat ettiler günlerce hastahane yattım kimsem olmadı yanımda geçen gün kaldığım lojmanın merdiveninden düştüm kolum kaç gündür morardı oynatamıyorfum of niye anlatıyorsam keşke ölsem diyorum çok arzuluyorum artık sadece yok olmak istiyorum kendime ait hiçbir şey bırakmadan artık ne bir hedefim nede yaşamak zorunda olacağım birhayatım olur nefret ediyorum yaşmaktan
devamını gör...
68.
kötü bir şeydir.
bütün damgalar kötüdür zaten.
ama intihar toplumsal olduğu kadar bireyseldir de. burada intihar eden/ teşebbüs eden kişiyi yermek değil amacım. ancak gerekçe olarak travma, parasızlık işte ne bileyim acı çekiyor oluş gibi şeyleri göstermek yani bir dış suçlu bulmak içerde olanı halı altına süpürmeye neden olabilir.
bu hayatta sevdiğim kızı vermediler diye intihara kalkışan var, ne bileyim savaştan kolu bacağı kopup dönen ve yaşamaya devam eden var. burada insanlar diyecek ki acı mı yarıştırıyorsun, her insanın eşiği bir değil tırı vırı. yarıştırmıyorum acı canım kardeşim, bazı insanların eşiği niçin bu kadar düşük ona bir bakmak lazım diyorum.
bütün damgalar kötüdür zaten.
ama intihar toplumsal olduğu kadar bireyseldir de. burada intihar eden/ teşebbüs eden kişiyi yermek değil amacım. ancak gerekçe olarak travma, parasızlık işte ne bileyim acı çekiyor oluş gibi şeyleri göstermek yani bir dış suçlu bulmak içerde olanı halı altına süpürmeye neden olabilir.
bu hayatta sevdiğim kızı vermediler diye intihara kalkışan var, ne bileyim savaştan kolu bacağı kopup dönen ve yaşamaya devam eden var. burada insanlar diyecek ki acı mı yarıştırıyorsun, her insanın eşiği bir değil tırı vırı. yarıştırmıyorum acı canım kardeşim, bazı insanların eşiği niçin bu kadar düşük ona bir bakmak lazım diyorum.
devamını gör...
69.
ikidir böyle başlıklara denk geliyorum, her defasında acaba insanlar spesifik olarak kendilerine küfür ettirmek için özel bir çaba mı harcıyor diye düşündürüyor bana bazı tanımlar. ben kibar bir insan değilim, öyle olmak bilinçli bir tercihim olabilir sadece. yani anaokulunda öğrenmiş olmanız gereken empati 101'i gelişimi sekteye uğramış bir primata anlatır gibi ben anlatamam size bu saatten sonra. o sizin insani eksikliğiniz, çok ihtiyacınız varsa gidin kendiniz hâlledin.
benim söyleyeceğim iki çift lafım daha önce buna kalkışmış ve bir şekilde hayatta kalmış olan insanlara. zaten izole edilmiş hissettiğini biliyorum. insanların sandığı gibi çevrendeki insanların hassas birer sevgi kelebeğine dönüşüp sana ihtimam göstermediğini; çoğu zaman kendini suçlu, eksik, güçsüz hissettiğini ve hissettirildiğini biliyorum. sosyal açıdan izole hâle getirilmiş olabileceğinin farkındayım. bazen seslerin çok yüksek olduğunu ve seni sindirdiğini görebiliyorum.
senin üstüne basarak kendilerini güçlü adlettiklerini, sana bir boka yaramayan hayat felsefelerini satmaya çalıştıklarını biliyorum ama sana bir şey söyleyeyim: hiç kafanı bu seslerle doldurup kendini değersizleştirme. eksik değilsin, kırık değilsin; her insanın yaşayabileceği bir şey yaşadın ve sağ çıktın, olan sadece bu. ne azı ne fazlası. kötü bir şey yaşadın ve şimdi devam ediyorsun. sosyal mecralarda en iyiyim diyen bile iki eyleme katılıp kendini aktivist ilan etmiştir en fazla. burun kıvırıp da sokağın içine inmezler öyle. hayatlarında bir kere sığınma evlerine, sosyal yardım merkezlerine, huzurevlerine, yetimhanelere kafalarını uzatıp da baktıkları yoktur çoğunun. kendi ülkelerinin gerçeklerini bile okuyabilecek kadar hayatın içinde değildirler. "psikolojik sorunları varsa niye psikiyatri servisine gitmemiş ama şekerim," gibi non-iq söylemler, anlatabiliyor muyum? nato kafa nato mermer.
kimseye acını beğendirmek, onların gözünde bunu meşrulaştırmak, dayanıklılığı insani bir erdem sanan çileci tiplere sorunlarını kanıtlamak zorunda değilsin. benim, onun, bunun, şunun fikrinin bir önemi yok. biz kimiz? biz tam olarak ne başardık da sana kendini bok gibi hissettirecek kadar kusursuz olalım? kim bunlar da utanç duyacaksın? açık yüreklilikle söylüyorum, ben kimim ki benden utanacaksın mesela? hele ki zaten en temel dürtülerinden birine dahi karşı çıkabilecek kadar dibi görmüş insanların üstünden ego mastürbasyonu yapacak adamın fikrinin kendine bile yettiğini düşünme. onun sattığı yüzeysel ahlakçılık bile ahlaksızlıktan, sözde erdemleri ve etik çizgisi bile kendi aklının küçücük sınırından başka bir şey olmayacaktır kuşkusuz.
bunları sana söyleyebiliyorum çünkü ben de bir zamanlar oradaydım. durduğun yerde duruyordum. ne övünüyorum bununla ne yeriniyorum çünkü bununla ikisini de yapamazsın ve yapmamalısın da. saklayacak tek bir şeyim yok. senin gibi kendimi kırılgan, güçsüz ve dışlanmış hissediyordum. hayatı yaşamayı bile becerememiş olmamın utancı vardı üstümde. bunun gibi insanların etiketleri; sanki bir boklarmış gibi çöpten hallice fikirleri sırtıma daha da yük bindiriyordu. hatta sana bir sır vereyim, hayatta kalmış olmaktan nefret ettim. ama dürüst olalım, kim ki onlar? sen sanıyor musun ki bir kıymeti harbiyeleri var? sanma. kimse için dilemem bunu ama durduğun yerde asılı kalmaları bir travmaya bakar sadece. öyle ben her şeyi aştım, başkalarını yıkan acılar benim gücümü azaltmadı bile tavırlarına bakma sen. psikolojik rahatsızlıklar bunlar için televizyon şovlarında gördükleri; yeraltı muayenehanelerinde herkese aynı hastalığı yakıştırıp geçen terapistlerinden kendilerini süslemek için aldıkları kurdelelerden ibaret. dünyayı deneyimleri dışında algılayabilecek bir mentalite ya da birbiriyle çelişmeyen iki kıytırık fikirleri varsa bile arasan da zor bulursun.
insan delirebilir, insan başkalarına utanç verici gelebilecek hallere düşebilir, insan hiçbir sebep yokken bile kendini buna sürükleyebilir. bu sadece bir yardım çığlığı bile olabilir. en azından birinin seni küçümsemediğini, cık cıklayarak başını çevirmediğini, utanç nesnesi ya da güç denemesi yapabileceği 'bir başkası daha' olarak görmediğini bilmeni istiyorum. umarım hayatın bundan sonra onun tadını çıkarabileceğin kadar güzel geçer ve eğer geçmez ise tüm kalbimle kendinde devam edebilecek bir şeyler bulmanı umut ediyorum. sesleri bastır gitsin, seninkinden başka hiçbirinin bir önemi yok.
ha, sizler için de söyleyecek güzel bir şey aradım zihnimde ama boşverin gitsin, bulamıyorum bile. herkesin başkasının masasına ne servis ediyorsa ondan yemesi gerektiğini geç oldu ama öğrendim. yani böyle güzel güzel sallıyorsunuz ya durduğunuz yerden; kendinizi süsleyip cilalamaya devam edin ama bir gün orada durmak zorunda kalırsanız ki bunu hiç kimse için dilemem ama olur da kalırsanız lütfen hatırlayın olur mu? işler ters gittiğinde kendi inşa ettiğiniz bu düşünceler sizi de yakaladığı zaman vakti zamanında onların en ateşli savunucularından biri olduğunuzu hatırlayın. hiçbir boka yaramayan insanlar üstünüzden ego mastürbasyonu yapmaya kalktığında ki sizi temin ederim tıpkı sizin gibi onlar da yapacaklar o zaman söylediğiniz her cümleyi noktasından virgülüne kadar hatırlayın.
bana olmaz demeyin; dilerim ki olmaz ama o sarsıntı bazen şiddetli travmalarla değil suyu bulandıracak bir küçük çakıl taşıyla bile gelebilir. bir yabancının lafıyla bile zihninizin kırılabileceği anlar vardır ve o an geldiğinde aynı tavrı gördüğünüz zaman ağlamak yok. oyunu siz kurdunuz, ne yazık ki hiç istemiyor olsam da siz de oynayacaksınız. sizin için hayatta kalmak güçlü(!) olanlara mahsus ise bir köşede ölmenizin başkaları için ziyanı olmadığında şikayet etme hakkınızı kaybettiniz çünkü bu duyarsızlığı bir elden siz yarattınız. rüzgar eken fırtına biçer. bunun için cadı avına mı çıkmak istiyorsunuz? o çok hassas sinirleriniz mi gerildi? ilk beni yakabilirsiniz. sanki çok da s...de.
benim söyleyeceğim iki çift lafım daha önce buna kalkışmış ve bir şekilde hayatta kalmış olan insanlara. zaten izole edilmiş hissettiğini biliyorum. insanların sandığı gibi çevrendeki insanların hassas birer sevgi kelebeğine dönüşüp sana ihtimam göstermediğini; çoğu zaman kendini suçlu, eksik, güçsüz hissettiğini ve hissettirildiğini biliyorum. sosyal açıdan izole hâle getirilmiş olabileceğinin farkındayım. bazen seslerin çok yüksek olduğunu ve seni sindirdiğini görebiliyorum.
senin üstüne basarak kendilerini güçlü adlettiklerini, sana bir boka yaramayan hayat felsefelerini satmaya çalıştıklarını biliyorum ama sana bir şey söyleyeyim: hiç kafanı bu seslerle doldurup kendini değersizleştirme. eksik değilsin, kırık değilsin; her insanın yaşayabileceği bir şey yaşadın ve sağ çıktın, olan sadece bu. ne azı ne fazlası. kötü bir şey yaşadın ve şimdi devam ediyorsun. sosyal mecralarda en iyiyim diyen bile iki eyleme katılıp kendini aktivist ilan etmiştir en fazla. burun kıvırıp da sokağın içine inmezler öyle. hayatlarında bir kere sığınma evlerine, sosyal yardım merkezlerine, huzurevlerine, yetimhanelere kafalarını uzatıp da baktıkları yoktur çoğunun. kendi ülkelerinin gerçeklerini bile okuyabilecek kadar hayatın içinde değildirler. "psikolojik sorunları varsa niye psikiyatri servisine gitmemiş ama şekerim," gibi non-iq söylemler, anlatabiliyor muyum? nato kafa nato mermer.
kimseye acını beğendirmek, onların gözünde bunu meşrulaştırmak, dayanıklılığı insani bir erdem sanan çileci tiplere sorunlarını kanıtlamak zorunda değilsin. benim, onun, bunun, şunun fikrinin bir önemi yok. biz kimiz? biz tam olarak ne başardık da sana kendini bok gibi hissettirecek kadar kusursuz olalım? kim bunlar da utanç duyacaksın? açık yüreklilikle söylüyorum, ben kimim ki benden utanacaksın mesela? hele ki zaten en temel dürtülerinden birine dahi karşı çıkabilecek kadar dibi görmüş insanların üstünden ego mastürbasyonu yapacak adamın fikrinin kendine bile yettiğini düşünme. onun sattığı yüzeysel ahlakçılık bile ahlaksızlıktan, sözde erdemleri ve etik çizgisi bile kendi aklının küçücük sınırından başka bir şey olmayacaktır kuşkusuz.
bunları sana söyleyebiliyorum çünkü ben de bir zamanlar oradaydım. durduğun yerde duruyordum. ne övünüyorum bununla ne yeriniyorum çünkü bununla ikisini de yapamazsın ve yapmamalısın da. saklayacak tek bir şeyim yok. senin gibi kendimi kırılgan, güçsüz ve dışlanmış hissediyordum. hayatı yaşamayı bile becerememiş olmamın utancı vardı üstümde. bunun gibi insanların etiketleri; sanki bir boklarmış gibi çöpten hallice fikirleri sırtıma daha da yük bindiriyordu. hatta sana bir sır vereyim, hayatta kalmış olmaktan nefret ettim. ama dürüst olalım, kim ki onlar? sen sanıyor musun ki bir kıymeti harbiyeleri var? sanma. kimse için dilemem bunu ama durduğun yerde asılı kalmaları bir travmaya bakar sadece. öyle ben her şeyi aştım, başkalarını yıkan acılar benim gücümü azaltmadı bile tavırlarına bakma sen. psikolojik rahatsızlıklar bunlar için televizyon şovlarında gördükleri; yeraltı muayenehanelerinde herkese aynı hastalığı yakıştırıp geçen terapistlerinden kendilerini süslemek için aldıkları kurdelelerden ibaret. dünyayı deneyimleri dışında algılayabilecek bir mentalite ya da birbiriyle çelişmeyen iki kıytırık fikirleri varsa bile arasan da zor bulursun.
insan delirebilir, insan başkalarına utanç verici gelebilecek hallere düşebilir, insan hiçbir sebep yokken bile kendini buna sürükleyebilir. bu sadece bir yardım çığlığı bile olabilir. en azından birinin seni küçümsemediğini, cık cıklayarak başını çevirmediğini, utanç nesnesi ya da güç denemesi yapabileceği 'bir başkası daha' olarak görmediğini bilmeni istiyorum. umarım hayatın bundan sonra onun tadını çıkarabileceğin kadar güzel geçer ve eğer geçmez ise tüm kalbimle kendinde devam edebilecek bir şeyler bulmanı umut ediyorum. sesleri bastır gitsin, seninkinden başka hiçbirinin bir önemi yok.
ha, sizler için de söyleyecek güzel bir şey aradım zihnimde ama boşverin gitsin, bulamıyorum bile. herkesin başkasının masasına ne servis ediyorsa ondan yemesi gerektiğini geç oldu ama öğrendim. yani böyle güzel güzel sallıyorsunuz ya durduğunuz yerden; kendinizi süsleyip cilalamaya devam edin ama bir gün orada durmak zorunda kalırsanız ki bunu hiç kimse için dilemem ama olur da kalırsanız lütfen hatırlayın olur mu? işler ters gittiğinde kendi inşa ettiğiniz bu düşünceler sizi de yakaladığı zaman vakti zamanında onların en ateşli savunucularından biri olduğunuzu hatırlayın. hiçbir boka yaramayan insanlar üstünüzden ego mastürbasyonu yapmaya kalktığında ki sizi temin ederim tıpkı sizin gibi onlar da yapacaklar o zaman söylediğiniz her cümleyi noktasından virgülüne kadar hatırlayın.
bana olmaz demeyin; dilerim ki olmaz ama o sarsıntı bazen şiddetli travmalarla değil suyu bulandıracak bir küçük çakıl taşıyla bile gelebilir. bir yabancının lafıyla bile zihninizin kırılabileceği anlar vardır ve o an geldiğinde aynı tavrı gördüğünüz zaman ağlamak yok. oyunu siz kurdunuz, ne yazık ki hiç istemiyor olsam da siz de oynayacaksınız. sizin için hayatta kalmak güçlü(!) olanlara mahsus ise bir köşede ölmenizin başkaları için ziyanı olmadığında şikayet etme hakkınızı kaybettiniz çünkü bu duyarsızlığı bir elden siz yarattınız. rüzgar eken fırtına biçer. bunun için cadı avına mı çıkmak istiyorsunuz? o çok hassas sinirleriniz mi gerildi? ilk beni yakabilirsiniz. sanki çok da s...de.
devamını gör...