umutsuz kalmak sanırım gelecek için bir ümidi olmamak diye düşünüyorum.
devamını gör...
bir aşağıdaki başlıkta düğün yakaladık, ufak ufak oraya gidelim mi ya? içimiz kıyılmasın, gözümüz kararmasın.
devamını gör...
intihar etmek için trilyon tane sebep bulunurda yaşamak için tek bir sebep yeterli.
devamını gör...
ne olursa olsun hayat yaşamaya değerdir. güneşin her gün doğuşu bile yaşamak için bir sebep aslında.
devamını gör...
rte'nin seçimleri kazanması.
devamını gör...
buraya uzunca şeyler yazabilirim ama kötü örnek olmamalıyım.

zira yaşamak için de bir çok neden var ve sizin ölümünüz değer verdiklerinizin acısına sebep olur.
devamını gör...
tutunacak bir dalınızın ve kaybedecek bir şeyinizin olmaması.
devamını gör...
yoktur esasinda. yasamaktan vazgecmenin saglikli sebepleri olabilir mi? hayatta kalma ic gudusu bu denli baskin olan, neredeyse tum yikiciliginin temel nedeni hayatta kalma temasi uzerine kurulu insanin intihar icin nedenleri degil bahaneleri olur ancak.
sebep arayana hayat guzel, ne olursa olsun yasa denilemez elbette. suni anlamlarla hayatinin anlamini kesfet soylemi de olabildigince banal. “hiclikten var olmaya gectiysen/bunu goze alabiliyorsan ne olursa olsun yasamayi dene” denebilir lakin. tabi yasiyorsan, tabi once hic olabilmeyi goze alabiliyorsan. nefes almadan ote acisiyla/ yarasiyla yola devam etmeye cesaretin varsa. neticede ne yol duzluk ne yolculuk rahat. yine de keyifli yolculuklar…
devamını gör...
tebdili mekan ferahlığı.
devamını gör...
istenmeyen çocuk olmak ve toksik bir ailede büyümek. bu ikisi zaten hayatı başlı başına zehir ediyor ve insanı öyle bir kısırdöngüye sokuyor ki onlardan devralınan duyguların esaretinden tek başına çıkmak çok zor. seni öyle yoğun bir şekilde sevilemez, değersiz ve yetersiz hissettirdikleri için kendin de buna inanıyorsun, sen kendini böyle görünce, etrafındakiler de seni öyle görüyor. temel sağlam olmayınca binanın geri kalanı nasıl çürük oluyorsa, öyle geçmişin izleri peşini hiç bırakmamış oluyor. sonrasında da hayatında başka olasılıkların olma ihtimalini bile düşünemeyecek kadar yoğun ümitsizlik hissine kapılıyorsun. bu durumu bir psikolog şöyle açıklamıştı: "intihara meyilli olan kişiler, hiçbir şeyi göremedikleri kapkara bir tünelin içinde yolun sonunda hiçbir şey olmayacağını düşünen kişilerdir." evet, bir zamanlar ben de o durumda olan biri olarak şunu diyebilirim ki, çok zor bir durum ve bu duyguların insanı esir aldığı bu ruh halini kelimelerle ifade edebilmek çok zor... kesinlikle bir uzmandan yardım almak bu süreçte çok önemli. sakın "benim hayatım hep böyleydi, böyle gidecek." diye düşünmeyin. terapistiniz, illa ki size bir yol gösterecek ve etrafınızdaki o kapkara dumanlar zamanla dağılacak ve hayatta bir sürü olasılık olduğunu ve hayatın çok değişken olduğunu, bugün yapamadıklarınızı ileride yapabilir hale gelebileceğinizi unutmayın... terapistim benim ufkumu açtı ve ben en azından etrafımdaki o kapkara dumanların dağıldığını hissediyorum, artık kendimi seviyorum ve hayatı her şeye rağmen yaşamaya değer buluyorum. bu noktada beni güçlendiren bir hikayeyi alıntılamak isterim:

bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır.
en sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir.

bütün komşularını yardıma çağırır. her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser. birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. gözlerine inanamaz. eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.

bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!

hayatımın çoğu döneminde kendimi kuyuya düşen eşek gibi hissettiğim için, bu kuyuya düşen eşek metaforunu çok severim. evet hayat hiç adil değil ve belki de en sevdikleriniz bile size düşmanlık edecek ama siz o eşek gibi atılan toprakların üzerinden atlayıp kendi hayatınızı kuracaksınız...
devamını gör...
hiç bir bahanesi olamaz.

size verilmiş can, sizin için bir şanstır. duygularınızın dengesi bozulduğu için, size verilen hayattan vazgeçmeniz aslında cahilliktir çünkü nefes aldığınız her an, duygu durumunuzu ve hayatınızı değiştirme şansınız var. ölüm sizi bütün haklarınızdan mahrum kılar.


ayrıca size verilen zaman dolmadan ölmeye kalkmanız, ( kendinizi öldürmeniz..) islam’da günah olarak geçer. şu da bir gerçektir; rabbim izin vermediği sürece ölemezsiniz. isterseniz 163748 kez deneyin, yine ölemezsiniz.


intihar etme durumunu 2 farklı şekilde açıklayacağım;


hissettiğiniz kötü duygular, özellikle intihara teşvik duygusu şeytani’dir. şeytan sizi manipule ederek bu büyük günahı işletmeye çalışır. şeytan insan zihninde her türlü baskıyı oluşturur. en basit durumları içinden çıkılmaz durumlar gibi gösterir, duygusal çöküşlerinizin çok acı verici olduğunu düşündürür, sizi şiddete meyilli hatta günlük hayattaki işlerinizi yapamayacak kadar aciz duruma getirir. bunun sebebi sizin dini anlamda çökmeniz, inancınızın zayıflaması hatta büyük günahlardan biri olan intiharı denemenizi sağlamaktır.

bilimsel açıdan açıklama isteyen arkadaşlar içinse: zihniniz size karşı çalışan manipulatif bir organdır. sizi aklınızdan geçen şeylere inandırmaya çalışan bir maşa görevi görür. eğer zekice hareket ederseniz, manipülasyonu görür ve aldırış etmezsiniz. böylelikle onu yenmiş olursunuz. psikologların ve psikiyatrların yaptığı bu’dur aslında. zihninize üstünlük sağlamanızı sağlamak. bunu bazen ilaçlarla, bazen terapilerle çözmeye çalışırlar ama iş yine hep sizde bitiyor.


her iki açıdan da güçlü durun ve zihninizden geçen olumsuz olgulara inanmayın. intiharı düşünmek, onu uygulamaktan farklıdır. her düşündüğümüzü yapacak olsaydık, irademizin ne değeri kalırdı ki? asla her şeye aynı anda hakim olamazsınız.

insani çabanızla her zaman mutlak doğruya ulaştığınızı düşünmek yanlıştır. sizin dünyanın en kötü olayı olduğunu düşündüğünüz şey gerçekten öyle midir acaba? her ayrılık, her acı kötü müdür misal? kendi çabanızla %100 emin olamadığınız şeyler için, canınıza kıymak anca deneyimsizlik olur.

unutmayın ki sizi koruyan bir rabbiniz var. başınıza gelen şerrin bile bir hayırı vardır. göremiyor olmanız, bu gerçeği değiştirmez.
devamını gör...
intihar etmek için tek sebeb düşük profilli zayıf bir psikolojiye ve yıpranmış hırpalanmış bozuk bir ruh haline ihtiyaç var. yoksa hayat bize ne yaşatırsa yaşatsın, acısıyla tatlısıyla ne şahane bir şey yaşamak.
devamını gör...
ölüm zamanını ve şeklini insanın kendi belirlemek istemesi.
devamını gör...
benim için yoktur. daha yks'ye gireceğim.
devamını gör...
önümüzdeki seçimde malum kişinin kazanması.
devamını gör...
ne intiharı daha onunla sahilde erik yiyeceğiz.
devamını gör...
nefs-i müdafaa.
devamını gör...
zaman çabuk geçiyor zaten, az daha sabredin ecelinizle ölün. sonra ölünce geri dönüşü olmaz,üstelik bir yazıda kendini asanların otopsi sonuçlarına bakıldıklarında tırnaklarında halat parçaçıkları bulunmuş,son anlarda hepsi kurtulmaya çalışmış.(ki bu çok normal,fıtrat gereği yaşamak ister beyin)
devamını gör...
kaybedecek bir şeyin kalmaması.
devamını gör...
intihar'ın hiç bir koşulda bir sebebi olamaz. sizi intihar'a sürükleyen duygu sadece psikolojik bir manipülasyondur. hissettiğiniz duygusal çöküntü size "devam edemeyeceğinizi" düşündürüyor ve zihninizin size okuduğu hikayeye inanıp, ona göre son yazmaya çalışıyorsunuz.

insan psikolojisini bu kadar iyi bilmemin bir sebebi var; hayatım boyunca hep kendi psikolojime meydan okudum. benim zihniminde beni sayısız kez intihara sürüklemeye çalıştığı anları bilirim ama onu hiç ciddiye almadım. önüme çıkardığı bütün potansiyelleri red ettim ve olasılıkların hepsine " saçma" dedim. zihinen kendinize bu ambargoyu koyduğunuzda, aslında hiç bir olayın/ olgunun sandığınız kadar kötü olmadığını idrak ediyorsunuz. intihar, tembel insanın işidir. hayata devam etmeye daha doğrusu bu eforu harcamaya erinen kişinin işidir. bu noktada %100 birey suçlu değildir, içine doğduğu aile ve o ailenin sorumluluk/ dayanıklılık algısını yükleyememiş olması asıl problemdir. her ebeveyn aslında bir şekilde kendi cocugunun istismarcısıdır. biliyorum, çok ağır bir söylem ama maalesef öyle.
bu ülkede kimse çocuğunu gerçekten psikolojisini ön planda tutarak yetiştirmiyor. herkesin çocuguna karşı davranış bozukluğu, öfke kontrol problemi ve baskıcılığı var. dolayısıyla herkes öyle ya da böyle bir şekilde istismar edildi.

konuya geri dönecek olursak; bu duyguya çok kapılmamak gerekiyor. ne yaşamış olursanız olun, 20 dakikalık bir savaşla kazanırsınız. beyninizin size saldırdığını fark edin ve duruma el koyun. göreceksiniz 20 dakikada tüm düşünce sisteminiz değişecek ve arınacaksınız. zihnin manipülasyonunu fark ettiğinizde, psikolojik olarak her şeye farkındalığınız çok artıyor.

"insanın zihnini yönetmesinin" aslında açılımı bu. size ait olmayan kötü düşünceleri asla kabullenmeyin ve denemeyin.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"intihar etmek için sebepler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim