ırkçılık turancılık davası
başlık "eyjafjallajokull sen kimsin ya" tarafından 03.05.2023 02:36 tarihinde açılmıştır.
1.
“türkiye'nin ilk ve en büyük ırkçılık davası. 7 eylül 1944 – 29 mart 1945 tarihleri arasında toplam 65 oturum süren davada aralarında nihal atsız ve alparslan türkeş gibi ünlü turancıların da bulunduğu 23 sanık yargılanmıştır.
ilk olarak davanın seyrine bakmadan önce toplumda turancılık akımlarının yükselişe geçtiği döneme bir göz atmak gerekir.
ikinci dünya savaşı'nın başlangıç yıllarında almanya ve italya'nın başını çektiği milliyetçi blok avrupa'da hızla ilerlemekteyken türkiye savaşa girip girmemek konusunda kararsız görünmekte ve iki taraftan gelen baskılara direnmektedir. bu günlerde turancılar savaşa almanya yanında girerek kafkasya'daki türklerle birleşmenin doğru olduğuna inanmaktaydılar. bunu gören ve durumdan faydalanmak isteyen alman hükümeti de bu konuda turancılara destek vermekteydi.
almanya'nın o dönemki ankara büyükelçisi von papen turancı çevrelerle görüşerek orta asya türk cumhuriyetleri hakkında bilgi toplamakta ve destek aramaktaydı. özellikle 1942 yılında almanya sovyetler'e ilerlemekteyken büyükelçi ismet inönü ile de görüşmüş, ancak tarafsız kalmaya kararlı inönü'den beklediği desteği bulamamıştır. ancak inönü alman desteğiyle süren turancı akımların pek fazla üzerine giderek almanya'nın tepkisini çekmek de istememiştir.
ta ki ruslar alman kuşatmasını kırarak avrupa'ya ilerlemeye başlayıncaya kadar...
bu süreçte işler tersine dönmüş, rusya ve komünizm yanlısı akımlarda bir hareketlilik görülmeye başlamıştır.
işte bu günlerde toplumda ırkçılık ve turancılık davası olarak bilinen davanın ortaya çıkmasına neden olan ilk gelişmeler filiz vermiştir. 1944 yılının mart ayında nihal atsız orkun dergisinde başbakan şükrü saraçoğlu'na açık bir mektup yazmıştır. mektupta rus yanlılarının devletin çeşitli kademelerinde, özellikle milli eğitim bakanlığı bünyesinde yuvalandıklarını söylemiş ve dönemin milli eğitim bakanı hasan ali yücel'i hedef göstermiştir. atsız bununla da yetinmeyerek rus destekçisi olarak gördüğü sabahattin ali'ye vatan haini yakıştırmasında bulunmuştur.
bu gelişmeler üzerine siyasi ortam hareketlenmeye başlar. sabahattin ali, nihal atsız aleyhine tazminat davası açar ve atsız'ın orkun dergisi 1 nisan'da kapatılır. 9 nisan 1944 günü ankara'da görülen tazminat davası başlar. mahkeme salonuna gelen turancı gençler sabahattin ali ve hasan ali yücel aleyhine sloganlar atarak taşkınlık yapınca duruşma 3 mayıs'a ertelenir.
işte o günden sonra türkçülük günü olarak kutlanacak olan 3 mayıs 1944'de nihal atsız'ın ankara'ya gelişi üzerine turancı gençler ulus'ta toplanarak başbakan şükrü saraçoğlu ile görüşmek için yürümeye başlarlar. polisin eylemcilere müdahalesi sert olur ve eylemcilerden bazıları tutuklanır, ayrıca atsız söz konusu davadan 4 ay hapse mahkum olur.
geçen süre zarfında ismet inönü olaylar hakkında fazla yorum yapmayınca, milli şef 19 mayıs şerefine turancı gençlere af çıkaracak dedikoduları yayılır. ancak inönü 19 mayıs konuşmasında ırkçılık ve turancılık davasının başladığını şu sözleriyle beyan eder.
"türk milliyetçisiyiz fakat memleketimizde ırkçılık prensibinin düşmanıyız. turancılık fikri yine soz zamanların hastalıklı ve zararlı gösterisidir. bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için, elbette cumhuriyet'in bütün tedbirlerini kullanacağız.
fesatçılar, genç çocukları ve saf vatandaşları aldatan fikirlerini millet karşısında açıktan açığa münakaşa edemeyeceğimizi sanmışlardır. aldanmışlardır ve daha çok aldanacaklardır...
vatandaşlarım! emin olabilirsiniz ki, vatanımızı bu yeni fesatlara karşı da kudretle müdafaa edeceğiz.... "
böylece dava süreci fiilen başlamış olur polis ve mah operasyon başlatır, çok sayıda turancı göz altına alınır. aralarında o dönemde piyade üsteğmen olan alparslan türkeş'in de bulunduğu tutuklular ünlü sansaryan han'a götürülürler. aralarında ordu mensuplarının da bulunduğu mahkumlar o dönemden sonra tabutluk adı verilecek olan hücrelerde tutulurlar ve pek de iyi muamelelere maruz kalmazlar. tabutluklar hakkında tırnak çekmeye varan işkencelerin yapıldığı söylenir.
7 eylül 1945'de başlayan mahkeme tutukluların bu iddiaları dile getirmesi sonucu davanın savcılarından kazım alöç şu çarpıcı beyanla işkence iddialarına açıklık getirir:
"biz bunları huzurunuza vatan hainleri olarak getirdik, pera palas’ta yatıracak değildik herhalde. elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır. "
"gizli teşkilkat kurarak kurulu düzeni yıkmaya teşebbüs" suçundan 7 eylül 1944'de istanbul 1 no’lu örfi idare mahkemesi'nde yargılanmaya başlayan sanıklar muhtelif cezalar alırlar. olayları ateşlemekle suçlanan nihal atsız 6,5 yıl hapse mahkum olur ve mahkumiyet kararı ile ilgili olarak "turan için mahkumiyet benim için şereftir" beyanında bulunur. keza türkeş de 9 ay 10 gün hapse mahkum olur, ancak askeri mahkeme'nin temyizi ile fazla tutuklu kalmaz.
tutuklama sürecinde turancılar dönemin hükümetini almanlara karşı üstünlük kuran ruslara türkçüleri feda ederek bir siyasî rüşvet vermekle suçlarlar.
falih rıfkı atay ise 3 mayıs olaylarından sonra, ulus gazetesinde "türkiye'yi içinden dağıtıp tahrik etmek için gökten bir bela ısmarlansa, ırkçılıktan beteri türkiye'ye inemez" diye yazar.
”
ilk olarak davanın seyrine bakmadan önce toplumda turancılık akımlarının yükselişe geçtiği döneme bir göz atmak gerekir.
ikinci dünya savaşı'nın başlangıç yıllarında almanya ve italya'nın başını çektiği milliyetçi blok avrupa'da hızla ilerlemekteyken türkiye savaşa girip girmemek konusunda kararsız görünmekte ve iki taraftan gelen baskılara direnmektedir. bu günlerde turancılar savaşa almanya yanında girerek kafkasya'daki türklerle birleşmenin doğru olduğuna inanmaktaydılar. bunu gören ve durumdan faydalanmak isteyen alman hükümeti de bu konuda turancılara destek vermekteydi.
almanya'nın o dönemki ankara büyükelçisi von papen turancı çevrelerle görüşerek orta asya türk cumhuriyetleri hakkında bilgi toplamakta ve destek aramaktaydı. özellikle 1942 yılında almanya sovyetler'e ilerlemekteyken büyükelçi ismet inönü ile de görüşmüş, ancak tarafsız kalmaya kararlı inönü'den beklediği desteği bulamamıştır. ancak inönü alman desteğiyle süren turancı akımların pek fazla üzerine giderek almanya'nın tepkisini çekmek de istememiştir.
ta ki ruslar alman kuşatmasını kırarak avrupa'ya ilerlemeye başlayıncaya kadar...
bu süreçte işler tersine dönmüş, rusya ve komünizm yanlısı akımlarda bir hareketlilik görülmeye başlamıştır.
işte bu günlerde toplumda ırkçılık ve turancılık davası olarak bilinen davanın ortaya çıkmasına neden olan ilk gelişmeler filiz vermiştir. 1944 yılının mart ayında nihal atsız orkun dergisinde başbakan şükrü saraçoğlu'na açık bir mektup yazmıştır. mektupta rus yanlılarının devletin çeşitli kademelerinde, özellikle milli eğitim bakanlığı bünyesinde yuvalandıklarını söylemiş ve dönemin milli eğitim bakanı hasan ali yücel'i hedef göstermiştir. atsız bununla da yetinmeyerek rus destekçisi olarak gördüğü sabahattin ali'ye vatan haini yakıştırmasında bulunmuştur.
bu gelişmeler üzerine siyasi ortam hareketlenmeye başlar. sabahattin ali, nihal atsız aleyhine tazminat davası açar ve atsız'ın orkun dergisi 1 nisan'da kapatılır. 9 nisan 1944 günü ankara'da görülen tazminat davası başlar. mahkeme salonuna gelen turancı gençler sabahattin ali ve hasan ali yücel aleyhine sloganlar atarak taşkınlık yapınca duruşma 3 mayıs'a ertelenir.
işte o günden sonra türkçülük günü olarak kutlanacak olan 3 mayıs 1944'de nihal atsız'ın ankara'ya gelişi üzerine turancı gençler ulus'ta toplanarak başbakan şükrü saraçoğlu ile görüşmek için yürümeye başlarlar. polisin eylemcilere müdahalesi sert olur ve eylemcilerden bazıları tutuklanır, ayrıca atsız söz konusu davadan 4 ay hapse mahkum olur.
geçen süre zarfında ismet inönü olaylar hakkında fazla yorum yapmayınca, milli şef 19 mayıs şerefine turancı gençlere af çıkaracak dedikoduları yayılır. ancak inönü 19 mayıs konuşmasında ırkçılık ve turancılık davasının başladığını şu sözleriyle beyan eder.
"türk milliyetçisiyiz fakat memleketimizde ırkçılık prensibinin düşmanıyız. turancılık fikri yine soz zamanların hastalıklı ve zararlı gösterisidir. bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için, elbette cumhuriyet'in bütün tedbirlerini kullanacağız.
fesatçılar, genç çocukları ve saf vatandaşları aldatan fikirlerini millet karşısında açıktan açığa münakaşa edemeyeceğimizi sanmışlardır. aldanmışlardır ve daha çok aldanacaklardır...
vatandaşlarım! emin olabilirsiniz ki, vatanımızı bu yeni fesatlara karşı da kudretle müdafaa edeceğiz.... "
böylece dava süreci fiilen başlamış olur polis ve mah operasyon başlatır, çok sayıda turancı göz altına alınır. aralarında o dönemde piyade üsteğmen olan alparslan türkeş'in de bulunduğu tutuklular ünlü sansaryan han'a götürülürler. aralarında ordu mensuplarının da bulunduğu mahkumlar o dönemden sonra tabutluk adı verilecek olan hücrelerde tutulurlar ve pek de iyi muamelelere maruz kalmazlar. tabutluklar hakkında tırnak çekmeye varan işkencelerin yapıldığı söylenir.
7 eylül 1945'de başlayan mahkeme tutukluların bu iddiaları dile getirmesi sonucu davanın savcılarından kazım alöç şu çarpıcı beyanla işkence iddialarına açıklık getirir:
"biz bunları huzurunuza vatan hainleri olarak getirdik, pera palas’ta yatıracak değildik herhalde. elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır. "
"gizli teşkilkat kurarak kurulu düzeni yıkmaya teşebbüs" suçundan 7 eylül 1944'de istanbul 1 no’lu örfi idare mahkemesi'nde yargılanmaya başlayan sanıklar muhtelif cezalar alırlar. olayları ateşlemekle suçlanan nihal atsız 6,5 yıl hapse mahkum olur ve mahkumiyet kararı ile ilgili olarak "turan için mahkumiyet benim için şereftir" beyanında bulunur. keza türkeş de 9 ay 10 gün hapse mahkum olur, ancak askeri mahkeme'nin temyizi ile fazla tutuklu kalmaz.
tutuklama sürecinde turancılar dönemin hükümetini almanlara karşı üstünlük kuran ruslara türkçüleri feda ederek bir siyasî rüşvet vermekle suçlarlar.
falih rıfkı atay ise 3 mayıs olaylarından sonra, ulus gazetesinde "türkiye'yi içinden dağıtıp tahrik etmek için gökten bir bela ısmarlansa, ırkçılıktan beteri türkiye'ye inemez" diye yazar.
”
devamını gör...