istanbul sözleşmesini savunan müslüman
başlık "jed mosley" tarafından 14.04.2021 20:33 tarihinde açılmıştır.
1.
cahildir. zira istanbul sözleşmesi ve kur’an taban tabana zıttır.
öncelikle, bu entry istanbul sözleşmesini destekleyen non-müslim birisi tarafından yazılmaktadır.
istanbul sözleşmesi, birçok maddesinde amacının kadın-erkek eşitliği olduğunu vurgular: madde 4, 14, 15, 66...
kur’an ise hukuk önünde kadını resmen yarım erkek olarak sayar:
bakara 282: “...erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar...”
bu da kur’an’ın miras hakkındaki düşünceleri, yine kadının yarım erkek sayıldığını görüyoruz:
nisa 11: “...allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder...”
tahmin edebileceğiniz üzere istanbul sözleşmesinin bir diğer ve en önemli amacı da aile içi şiddeti, dolayısıyla kadına şiddeti önlemektir:
ist. söz. mad. 1: “... kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak...”
kur’an’ın ise kadına şiddet konusunda tavrı kısa ve öz:
nisa 34: “...baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün...”
özetle istanbul sözleşmesi, allah’ın erkek kullarına verdiği karılarını dövme hakkına karşı çıkar ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
not: ayetler, diyanet’in resmi sitesinden alınmıştır.
öncelikle, bu entry istanbul sözleşmesini destekleyen non-müslim birisi tarafından yazılmaktadır.
istanbul sözleşmesi, birçok maddesinde amacının kadın-erkek eşitliği olduğunu vurgular: madde 4, 14, 15, 66...
kur’an ise hukuk önünde kadını resmen yarım erkek olarak sayar:
bakara 282: “...erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar...”
bu da kur’an’ın miras hakkındaki düşünceleri, yine kadının yarım erkek sayıldığını görüyoruz:
nisa 11: “...allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder...”
tahmin edebileceğiniz üzere istanbul sözleşmesinin bir diğer ve en önemli amacı da aile içi şiddeti, dolayısıyla kadına şiddeti önlemektir:
ist. söz. mad. 1: “... kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak...”
kur’an’ın ise kadına şiddet konusunda tavrı kısa ve öz:
nisa 34: “...baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün...”
özetle istanbul sözleşmesi, allah’ın erkek kullarına verdiği karılarını dövme hakkına karşı çıkar ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
not: ayetler, diyanet’in resmi sitesinden alınmıştır.
devamını gör...
2.
vallahi mantıklı bir şekilde açıklamak istiyorum ama inanın sabrım yok artık bu taş devri zihniyete. kuran eğer istanbul sözleşmesindeki maddelere zıt ise insan olarak sizin de kurana karşı olmanız lazım. hangisi acaba, düşünebilen bir insan olmayabilir misiniz ?
devamını gör...
3.
müslüman solcudur. (bkz: ateist sağcı)
devamını gör...
4.
en azından doğruları yazmış. bu sebeple beğenimi aldı.
devamını gör...
5.
sıradan bir müslümandır. ben şeyi merak ediyorum: bizim millet ne zaman sadece bildiği konular hakkında konuşmak erdemini gösterebilecek, bilmediği konularda ise susmayı tercih edecek mesela? bu kadarını becersek çağ atlarız gibi geliyor.
devamını gör...
6.
şiddete, tacize, tecavüze karşı olan insandır.
devamını gör...
7.
yazılanlar doğru bundan da beğendim ama her vatandaş cinsiyet fark etmeden savunmalı istanbul sözleşmesini.
devamını gör...
8.
ya siz bu sözleşmeyi ne zannediyorsunuz gerçekten bak bana da anlatın, şöyle mi yazıyor biz tapınak şövalyeleri buda istanbul sözleşmesi müslümanlara adilik olsun diye yazdık biz bunu, bunu yazan jaques okuyana... gibi bişey değil arkadaşlar kadına karşı şiddetin aktif olarak önlenmesi amacı ile yazılmış normal bir metin. karımı satırla dövme isteğime belki engel olabilir diyen biri olsanız da bu kadar saçmalamaya da gerek yok.
devamını gör...
9.
istanbul sözleşmesini desteklemeyen müslüman cahil diye eleştirilir, sözleşmeyi destekleyen yine cahil olmak ya da müslüman olmamakla. din ne sadece kitaptır, ne sadece sünnettir ne de sadece mezheptir. din sosyal kültürel bir olgudur ve nasıl algılandığı, nasıl yaşandığı zamana ve gruplara göre değişir.
başlıkta kuranın istanbul sözleşmesine aykırılığı tartışılmaktadır, bu durumda başlık kuranın istanbul sözleşmesine aykırılığı olmalıdır.
kuran, islam ve müslüman bu kavramları birbirinin yerine kullanamazsınız hepsinin anlamı farklıdır ve tartışmanın çerçevesini değiştirir.
kuranda istanbul sözleşmesine aykırı ayetler vardır. yazar doğru tespitle başlamış ancak başlığı yanlış kategorize etmiştir.
kutsal kitaplar, evrensel ve tüm zamanların kitabı denilen kitaplar dahil olmak üzere o dönemin değerlerini ve yaşamını yansıtır. değişmeyen tek şey değişimdir ve bugün bu kitaplarla medeni yaşam standartları, insan hakları anlayışı vb. konularda çelişkiler vardır.
islamın istanbul sözleşmesine uygunluğu o ülkenin veya toplumun islamı nasıl algıladığına ve yaşadığına göre değişir.
müslüman olmak din olarak islamı seçen kişiyi tanımlar ve herkes kendi dinini kendi içinde bulunduğu topluma ve kendi kişisel değerlerine göre yaşar. kimin ne kadar müslüman olduğu islamda tartışmaya açık değildir. kimse bir diğerini savunduğu veya savunduğu, yaptığı veya yapmadığı şeyler nedeniyle müslümanlığını sorgulayamaz.
din sosyal gelişmeyi engelleyici durumda olmak zorunda değildir, hristiyan ülkelerin kanunlarında ve toplumsal yaşamında nasıl incille özellikle eski kitapla ters düşecek noktalar varsa, kuranda da bu vardır. şaşırtıcı değildir. kişiler dini inançlarıyla temel insanı değerleri birleştirebilirler. sonuçta kuran dahil olmak üzere tüm kitaplarda şiddeti öneren ya da eşitsizliğe neden olan ayetler kadar eşitliği savunan ve şiddete karşı olan ayetlerde vardır. olmadığı noktalarda ise dindar insan mantıksız ya da vicdansız insan demek değildir. herkes din anlayışını aynı zamanda kendi mantık ve vicdan süzgecinden geçirir.bu anlamda bir müslümanın istanbul sözleşmesini savunması, bir ateistin, bir hristiyanın istanbul sözleşmesini savunmasından farklı değildir. mantık ve vicdan sorunun cevabıdır.
her fırsatta dindarları cahil olarak tanımlamanın kimseye faydası yoktur ancak insani değerlerde buluşmak uyumlu bir toplumun temelini oluşturur. bu tür yaklaşım aynı zamanda istanbul sözleşmesi ve kadın hakları konusunda polarizasyon yaratarak gereksiz yere insanları kadın hakları ve istanbul sözleşmesi konusunda düşmanlaştıracaktır. kaş yapmakla ilgisi olmayan direk göz çıkarmayı hedefleyen bir tartışmadır.
bu tartışmanın yine kimin entellektüel, kimin zeki, kimin cahil olduğuyla ilgisi yoktur. kuranda cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet konusu sadece dini referanslarla bu görüş çerçevesindeki ayetlerle tartışılabilir.
(bkz: insani değerlerin ayrıştırma amaçlı tartışılması)
başlıkta kuranın istanbul sözleşmesine aykırılığı tartışılmaktadır, bu durumda başlık kuranın istanbul sözleşmesine aykırılığı olmalıdır.
kuran, islam ve müslüman bu kavramları birbirinin yerine kullanamazsınız hepsinin anlamı farklıdır ve tartışmanın çerçevesini değiştirir.
kuranda istanbul sözleşmesine aykırı ayetler vardır. yazar doğru tespitle başlamış ancak başlığı yanlış kategorize etmiştir.
kutsal kitaplar, evrensel ve tüm zamanların kitabı denilen kitaplar dahil olmak üzere o dönemin değerlerini ve yaşamını yansıtır. değişmeyen tek şey değişimdir ve bugün bu kitaplarla medeni yaşam standartları, insan hakları anlayışı vb. konularda çelişkiler vardır.
islamın istanbul sözleşmesine uygunluğu o ülkenin veya toplumun islamı nasıl algıladığına ve yaşadığına göre değişir.
müslüman olmak din olarak islamı seçen kişiyi tanımlar ve herkes kendi dinini kendi içinde bulunduğu topluma ve kendi kişisel değerlerine göre yaşar. kimin ne kadar müslüman olduğu islamda tartışmaya açık değildir. kimse bir diğerini savunduğu veya savunduğu, yaptığı veya yapmadığı şeyler nedeniyle müslümanlığını sorgulayamaz.
din sosyal gelişmeyi engelleyici durumda olmak zorunda değildir, hristiyan ülkelerin kanunlarında ve toplumsal yaşamında nasıl incille özellikle eski kitapla ters düşecek noktalar varsa, kuranda da bu vardır. şaşırtıcı değildir. kişiler dini inançlarıyla temel insanı değerleri birleştirebilirler. sonuçta kuran dahil olmak üzere tüm kitaplarda şiddeti öneren ya da eşitsizliğe neden olan ayetler kadar eşitliği savunan ve şiddete karşı olan ayetlerde vardır. olmadığı noktalarda ise dindar insan mantıksız ya da vicdansız insan demek değildir. herkes din anlayışını aynı zamanda kendi mantık ve vicdan süzgecinden geçirir.bu anlamda bir müslümanın istanbul sözleşmesini savunması, bir ateistin, bir hristiyanın istanbul sözleşmesini savunmasından farklı değildir. mantık ve vicdan sorunun cevabıdır.
her fırsatta dindarları cahil olarak tanımlamanın kimseye faydası yoktur ancak insani değerlerde buluşmak uyumlu bir toplumun temelini oluşturur. bu tür yaklaşım aynı zamanda istanbul sözleşmesi ve kadın hakları konusunda polarizasyon yaratarak gereksiz yere insanları kadın hakları ve istanbul sözleşmesi konusunda düşmanlaştıracaktır. kaş yapmakla ilgisi olmayan direk göz çıkarmayı hedefleyen bir tartışmadır.
bu tartışmanın yine kimin entellektüel, kimin zeki, kimin cahil olduğuyla ilgisi yoktur. kuranda cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet konusu sadece dini referanslarla bu görüş çerçevesindeki ayetlerle tartışılabilir.
(bkz: insani değerlerin ayrıştırma amaçlı tartışılması)
devamını gör...
10.
bunun müslüman olmasının üzerinde herhangi bir sonuç doğurmayacağını bilen mantıklı bir insandır sanırım
devamını gör...
11.
cahildir diyen ateiste bakar mısın. yarım yamalak internet sitelerinden baktığı meallerden islam'da kadının kötülendiğini öne sürmüş. yazık kimin çocuğuysa.
devamını gör...
12.
benim o müslüman. bal gibi savunuyorum hem de. dahası bir müslümanın feminist olabileceğini de savunuyorum. aksini iddia eden ispat eder. bu kadar da iddialıyım.
#653402 (bkz: hem feminist hem müslüman olunabilir mi sorunsalı)*
bir kişiye müslüman diyebilmemiz için iman esaslarını ve hz. muhammed'in allah'ın elçisi olduğunu kabul etmesi gerekir. müslüman olmak için bu kadarı yeterlidir. bir müslüman inandığı kitabın öngördüğü kurallara uymamakla dinden çıkmaz.
dinden çıkabilmesi, müslüman kimliğini kaybedebilmesi için allah'a şirk koşması gerekir. mesela allah'a kalorifer peteğini ortak koşsa dese ki evreni tanrı ve kalorifer peteği birlikte yaratmıştır, şirke girer ve müslüman sıfatını kaybeder.
bu bağlamda kişi bilinen büyük günahlardan içki içmek veya zina yapmak fiillerini işlese yine müslüman sıfatını kaybetmez. ya da mesela kur'andaki miras hükümlerini bir müslüman uygulamasa diyelim müslümanlığından bir şey kaybeder mi? kaybetmez.
diyelim ki feminist olan bir kişi islam dininin hükümlerine aykırı hareket etmek zorunda olsun, feminist olabilmek için. onun bu aykırı davranışları iman dairesinden çıkmasını sonuçlar mı? bence sonuçlamaz. olsa olsa tutarsız ve çelişkili davranmış olur.
şunu derseniz; bir müslüman feminist olmamalı, buna hiçbir şey demem. gerçekten de feminist teori ile islam dini örtüşüyor gibi görünmüyor. her iki alana da hakim olmadığım için daha fazla bir şey diyemem açıkçası.
ama feminist olmakla kişi dinden çıkar müslüman kimliğini kaybeder diyorsanız, lütfen bu tanıma anti-tez geliştirin.
sonuç olarak bir müslüman feminist olabilir ve müslüman kimliğini kaybetmez dediğim sorunsaldır.
#653402 (bkz: hem feminist hem müslüman olunabilir mi sorunsalı)*
bir kişiye müslüman diyebilmemiz için iman esaslarını ve hz. muhammed'in allah'ın elçisi olduğunu kabul etmesi gerekir. müslüman olmak için bu kadarı yeterlidir. bir müslüman inandığı kitabın öngördüğü kurallara uymamakla dinden çıkmaz.
dinden çıkabilmesi, müslüman kimliğini kaybedebilmesi için allah'a şirk koşması gerekir. mesela allah'a kalorifer peteğini ortak koşsa dese ki evreni tanrı ve kalorifer peteği birlikte yaratmıştır, şirke girer ve müslüman sıfatını kaybeder.
bu bağlamda kişi bilinen büyük günahlardan içki içmek veya zina yapmak fiillerini işlese yine müslüman sıfatını kaybetmez. ya da mesela kur'andaki miras hükümlerini bir müslüman uygulamasa diyelim müslümanlığından bir şey kaybeder mi? kaybetmez.
diyelim ki feminist olan bir kişi islam dininin hükümlerine aykırı hareket etmek zorunda olsun, feminist olabilmek için. onun bu aykırı davranışları iman dairesinden çıkmasını sonuçlar mı? bence sonuçlamaz. olsa olsa tutarsız ve çelişkili davranmış olur.
şunu derseniz; bir müslüman feminist olmamalı, buna hiçbir şey demem. gerçekten de feminist teori ile islam dini örtüşüyor gibi görünmüyor. her iki alana da hakim olmadığım için daha fazla bir şey diyemem açıkçası.
ama feminist olmakla kişi dinden çıkar müslüman kimliğini kaybeder diyorsanız, lütfen bu tanıma anti-tez geliştirin.
sonuç olarak bir müslüman feminist olabilir ve müslüman kimliğini kaybetmez dediğim sorunsaldır.
devamını gör...
13.
istanbul sözleşmesi saçmalıktır. abicim zaten var da ne oldu? cinayetlerin ne kadarını önledi? bu sözleşme gerizekalıların yüreğini soğutmaları adına çıkmıştır. kadın cinayetlerini hatta cinayetleri durdurmanın tek yolu eğitimden geçer. "onlar yapsın biz cezayı keseriz" diye bir sistem olamaz. böyle bir mantık olamaz, buna inanan ve savunan mantık hiç olamaz. gerekli eğitimi veremeyen bireylerin sorunudur bu. zaten ülke de adalet yok, eğitim yok. eğitimi anne-baba çocuğuna verebildiği kadar vermelidir. bunların yanlış olduğunu, kimseye yararı olmayacağını, kadınların sinirlenme anında fevri bir hareketle aşağılanmaması ve herhangi bir hakaret dahi edilmemesi gerektiğini en iyi yolla çocuğa geçirmek gerekiyor. herşeyden bihaber adamlar anne-baba olursa, eğitim olmaz, adaleti sokaklar sağlarsa, isterse en büyük ceza gelsin ne fayda? hayır bi de müslüman adamın kabul edip etmemesine takılmış tanımlarda.
ayrıca şuna da açıklık getirmekte fayda var; islam hukuk karşısında sadece bazı konularda erkek kuralı koyar. nedir bunlar? mesela karar verirken duygu değişimi yaşama ihtimali varsa erkek şartı konur. çünkü erkekler kadınlara göre daha net olabiliyor. mesela taciz olayı geçiren bir kadın mahkemeye çıktığı vakit bunu onaylamaktan korkabilir, ya da farklı bir duyguya kapılabilir. bundan mütevellit erkek şartı konur ki, haklı olduğu davayı savunabilsin. tabi bu değişir, verdiğim sadece bir örnek yani. daha muhalefet olmayı bilmiyoruz bence.
eğitimsiz ortam da istediğiniz kuralı koyun, bu kural gerçekleşemez. bir maymun birine zarar veriyorsa, birine zarar vermenin yanlış olduğunu öğretmeden ceza keserseniz, bunun sizin hatanız olduğunu sanacak ve sadece sizden kaynaklı olduğunu varsayacak. eğer düzgün bir eğitimden geçirirseniz bırakın varsayımı böyle olayların olma ihtimali en aza iner. önce eğitim.
ayrıca şuna da açıklık getirmekte fayda var; islam hukuk karşısında sadece bazı konularda erkek kuralı koyar. nedir bunlar? mesela karar verirken duygu değişimi yaşama ihtimali varsa erkek şartı konur. çünkü erkekler kadınlara göre daha net olabiliyor. mesela taciz olayı geçiren bir kadın mahkemeye çıktığı vakit bunu onaylamaktan korkabilir, ya da farklı bir duyguya kapılabilir. bundan mütevellit erkek şartı konur ki, haklı olduğu davayı savunabilsin. tabi bu değişir, verdiğim sadece bir örnek yani. daha muhalefet olmayı bilmiyoruz bence.
eğitimsiz ortam da istediğiniz kuralı koyun, bu kural gerçekleşemez. bir maymun birine zarar veriyorsa, birine zarar vermenin yanlış olduğunu öğretmeden ceza keserseniz, bunun sizin hatanız olduğunu sanacak ve sadece sizden kaynaklı olduğunu varsayacak. eğer düzgün bir eğitimden geçirirseniz bırakın varsayımı böyle olayların olma ihtimali en aza iner. önce eğitim.
devamını gör...
14.
#1762650 evet kesinlikle siz iyi biliyorsunuz. eğitimsiz ülkeden adalet bekleyen sizler muhteşem insanlarsınız.
edit: bunu bana değil dinci davranan kesimlere söylemeniz daha mantıklı. sözleşme bence cinayetlerin durmasına önayak olmuyor. kaldırıldı yine bir fark olmadı. önce adalet şart ben bunu savunuyorum. önce adaleti aramak gerekiyor.
edit: bunu bana değil dinci davranan kesimlere söylemeniz daha mantıklı. sözleşme bence cinayetlerin durmasına önayak olmuyor. kaldırıldı yine bir fark olmadı. önce adalet şart ben bunu savunuyorum. önce adaleti aramak gerekiyor.
devamını gör...
15.
bu sözleşmenin adı neden istanbul sözleşmesi bunu hiç düşündünüz mü. avrupa birliği adaylığı sürecinde avrupaya yaranmak ve fon almak için öncülük edilip imzaya açılan sözleşmeyi bugün lanetliyorlar.
demek ki demokrasi hakikaten bir tramwaymış ve istenilen durağa gelince inebiliyormuşuz.
demek ki demokrasi hakikaten bir tramwaymış ve istenilen durağa gelince inebiliyormuşuz.
devamını gör...
16.
kadın cinayetlerini önleyemiyor diye sözleşmeyi mi kaldıralım? ben daha güzel bir öneride bulunayım: ceza kanunumuz hangi suçu önlüyor? cinayet, hırsızlık, tecavüz bitti mi? bitmedi. o zaman kaldıralım tck'yı bitsin gitsin. herkes çocuğuna düzgün eğitim versin.
devamını gör...
17.
bu sözleşme adı verilen deklarasyon öyle menem bir şey ki şiddetle karşı çıkan sarıklı yobazlar ile ağızlarından köpükler fışkırırcasına savunan kürtçü femoların cırtlak sesleri arasında meselenin özünü kimse önemsemiyor.
yüzlerce sözleşme de imzalasan, sözleşmenin ana unsuru ve tarafı olan kadınıyla ve erkeğiyle insan kalitesi yerlerde sürünüyorsa bir anlamı olmaz.
anadolu’nun ötelenen ve sosyal yaşamdan mahrum bırakılan kadını yine kaderine terkedilip şiddetle susturulacaktır.
zaten yobazın derdi sebi sübyana hallenip ceza almamak, kürtçünün derdi ise militan yetiştirdiği sözde feminist derneklere ab fonlarını aktarmak.
ne sözleşme ne de kadın umurlarında.
yüzlerce sözleşme de imzalasan, sözleşmenin ana unsuru ve tarafı olan kadınıyla ve erkeğiyle insan kalitesi yerlerde sürünüyorsa bir anlamı olmaz.
anadolu’nun ötelenen ve sosyal yaşamdan mahrum bırakılan kadını yine kaderine terkedilip şiddetle susturulacaktır.
zaten yobazın derdi sebi sübyana hallenip ceza almamak, kürtçünün derdi ise militan yetiştirdiği sözde feminist derneklere ab fonlarını aktarmak.
ne sözleşme ne de kadın umurlarında.
devamını gör...
18.
ya hadi abicim.
devamını gör...
19.
bir insanın canını inandığı dinden daha çok önemseyen kişidir. söyle de anlatılabilir. bütün ibadetlerini yerine getiren bir müslüman olup doğaya ve hayvanlara eziyet ediyorsan bana göre yaptığın eylemin bir anlamı yok. ortada bir kitap var, doğru. ama zamanında ne olmuş, bunlar taa o zamanlardan bu zamana tamamıyla değişmeden gelmiş mi bilmiyoruz. ki dünyada bir sürü din var, hepsi insanların kendilerini çaresiz hissedip inanmak istedikleri bir şey sonucu ortaya çıkmış. yağmur tanrısı demişler, aşk tanrısı demişler ve zamanla bunlar şekil değiştirmiş, inanılan şey ne kadar aynı olsa da. ama benim bildiğim bir şey varsa o da erdemdir. iyilik erdemi. insanın hayat amacı olması gereken bir şeydir. başka bir insana, kendine, hayvana ve doğaya iyi olabilme eylemi. ve bu erdeme inanan bir insan bir başka insanın vahşi bir şekilde öldürülmesini savunmaz. bizim dinimize göre bir insanı öldürmek günahsa. bunu engelleyen bir sözleşme neden dinle zıt olsun. kadının üstüne yazılan bu kadar ayetten sonra bir erkeğin tutup da yazılanları değiştirmediği ne malum? şu an ki hayatınızda burçlara bile inanmazken anlatılan mucizevi şeyleri sorgusuz sualsiz kabul mi ettiniz?
ayrıca #1762647 tanıma cevaben:
bu ülkede hiçbir kanun yeterince uygulanmıyor diye hepsini kaldıralım o zaman. neymiş istanbul sözleşmesi kaldırılmış da hiçbir şey fark etmemiş. ne kadar bir kadını öldürmüyor olsanız da kadın veya erkek fark etmeksizin kadın haklarına gölge düşüren herhangi bir eylem yapıp, saçma sapan konuşuyorsanız hepinizin ellerinde öldürülen kadınların kanı var. bu konunun tartışmaya kapalı bir konu olduğunu düşünüyorum. cinsiyet fark etmeksizin bir insan öldürülüyor, psikolojik veya fiziksel şiddete, işkenceye maruz ediliyor veya tacize, tecavüze uğruyorsa karşıdaki kişinin iğne ucu kadar dahi haklılığından söz edilemez. eğer siz tüm bunları yapan bir insanı halkın önünde belli işkencelere tabi tutarsanız, sanıyorum ki bu yeterli olacaktır bazıları için. ama birini öldürmüş, 10 yıl yatsın çıksın diyorsanız hepimize geçmiş olsun. bu düzen değişmediği sürece daha çok can yanacaktır.
"en uzun yolculuklar bile, tek bir adımla başlar." diyor lao tzu. istanbul sözleşmesi de bu yolda geri dönülmemesi gereken bir adımdır. yani her şey "vardı da noldu" demekle olmuyor. adımı atıp gereğini yapacaksın. kadındı erkekti. o üstündü bu üstündü. geçti bunlar artık. kendinize gelin.
ayrıca #1762647 tanıma cevaben:
bu ülkede hiçbir kanun yeterince uygulanmıyor diye hepsini kaldıralım o zaman. neymiş istanbul sözleşmesi kaldırılmış da hiçbir şey fark etmemiş. ne kadar bir kadını öldürmüyor olsanız da kadın veya erkek fark etmeksizin kadın haklarına gölge düşüren herhangi bir eylem yapıp, saçma sapan konuşuyorsanız hepinizin ellerinde öldürülen kadınların kanı var. bu konunun tartışmaya kapalı bir konu olduğunu düşünüyorum. cinsiyet fark etmeksizin bir insan öldürülüyor, psikolojik veya fiziksel şiddete, işkenceye maruz ediliyor veya tacize, tecavüze uğruyorsa karşıdaki kişinin iğne ucu kadar dahi haklılığından söz edilemez. eğer siz tüm bunları yapan bir insanı halkın önünde belli işkencelere tabi tutarsanız, sanıyorum ki bu yeterli olacaktır bazıları için. ama birini öldürmüş, 10 yıl yatsın çıksın diyorsanız hepimize geçmiş olsun. bu düzen değişmediği sürece daha çok can yanacaktır.
"en uzun yolculuklar bile, tek bir adımla başlar." diyor lao tzu. istanbul sözleşmesi de bu yolda geri dönülmemesi gereken bir adımdır. yani her şey "vardı da noldu" demekle olmuyor. adımı atıp gereğini yapacaksın. kadındı erkekti. o üstündü bu üstündü. geçti bunlar artık. kendinize gelin.
devamını gör...
20.
müslüman değilim. sözleşme dandik. ne o öyle toplumsal cinsiyet falan.
devamını gör...