kanser olmak

her gün bir paket sigara ve bira içerek seneler içinde gerçekleştirilebilecek hastalık

allah düşmanımın başına vermesin dediğim nalet hastalık

kanserden çok saçların dökülmesi üzer insanı..
yaşanılan acı ve o an olan psikolojiden bahsetmiyorum bile

neslican gibi melekleri aramızdan alan illet hastalık.

sigara içicileri'nin zaman zaman aklına gelen piyango hastalık şans eseri yakalanma olsalığı da vardır.

bir espri olarak da kullanılan birleşik fiil. çok gıcık olmak anlamında. ben de kullanıyordum sanırım. önceden.

hayatına kanser hastalığı girmiş biri için bu kullanım dünya üzerinde yokmuş, hiç var olmamışçasına buharlaşıyor. bu kelime ve ardına eklenen tüm fiilimsiler sadece, sadece gerçek anlamı ile var oluyor. bu kullanıma rast geldiğinizde ilk etapta cümleyi algılayamıyorsunuz. sonra aaa evet böyle bir şey de vardı diyorsunuz...

umarım ömrünüz boyunca sadece espri anlamı ile kullanırsınız.

yakın zamanda babamın başına gelmiş olaydır. başına gelen insanı yorduğu kadar, etrafındakileri de yorar.
teşhisin konulması ile şikayetleri için ilk kez doktora gitmesi arasında iki ay var.
teşhis konulduktan sonra yapılan tedavi planındaki tedaviye uygun olup olmadığını anlamak için yapılacak testlerin tamamlanması 2-4 hafta sürecekmiş. testleri hızlandırmak için bir kamyon para dökülmese * en erken 2 ay diyorlar.
yani bu hastalık hayatınıza girdiği andan itibaren değil, kendini göstermeye başladığı andan tedaviye başlayabildiğiniz ana kadar neredeyse 4 ay geçiyor.
genelde tedaviye başlamadan 1-2 yıl ömür biçilen bir hastanın 4 ayı teşhis ve tedavi yöntemine karar verecek testler ile geçiyor.
4 ayın kısa bir süre olduğunu düşünebilirsiniz, ancak 10 ay önce gittiği check-up ta hiç bir sorun bulunmayan insanın 10 ayın sonra ciğerlerinde gelişmiş ve çoğalmış birden fazla kötü huylu, kalça kemiğine kadar metastaz yapmış kanser teşhisi konulabiliyor. 10 ayda bu kadar çoğalan ve gelişen bir kanserin tedavisine başlayabilmek için 4 ay beklenmesi demek her geçen gün tedavinin başarı şansının düşmesi, hastanın durumunun kötüleşmesi demek.
işin sonunda ameliyata ve radyoterapiye uygun olmayan, akıllı ilaç tedavisine uygun olup olmadığını öğrenmek için gen testi sonuçlarını beklediğim ve moral bozukluğundan hiç bir şey yediremediğim bir adet kanser hastasına sahibim. zaten hayatı boyunca hiç bir şeyden memnun olmamış, tüm hayatını depresif geçirmiş birinin kanser olması böyle oluyor demek ki.
gelip beyfendiyi kendi babası yapmak isteyen varsa lütfen buyurabilir mi? çünkü ben şimdiden çok yoruldum.*

aylar sonrası gelen edit:
henüz sona gelmedik ama yaklaşıyoruz. verilen ilaçlar işe yaramadı, artık her gün gözümün önünde biraz daha ölen ve moral bozukluğundan değil, nefes alamadığı için yemek yiyemeyen bir kanser hastam var.

hayatında ağzına sigara sürmemiş annemi bizden alan hastalık.
günde üç tabaka sarma sigara içen dedemin ve annemin teyzesinin yanına bile uğramayan hastalık. dedem kafayı vurdu öldü. annemin teyzesi düşüp çömleği kırınca gitti.

iki ayrı anlamı var. gerçek anlamdaki kanser olmak allah kimseye yaşatmasın cidden. eğer yaşayan üzülen varsa da allah sabır versin inşallah zor zamanlarınızı atlatırsınız. mecaz anlamı da boş insanların yanında hissettiğiniz duygu durumudur. düşman başına bile verilmesin yani.

arkadaşımın kocasını pençesine alan hastalık. aşırı derecede ve ağrılı öksürme şikayetiyle gittikleri hastanede küçük hücreli akciğer kanseri olduğunu öğrenmişler. kemoterapi, radyoterapi ya da ameliyat için karar vermek için çektikleri tomografi görüntülerinde beyninde de ur olduğu anlaşılmış. önceliği ona verip uru almışlar ameliyatla. bu ameliyattan 15 gün sonra çekilen beyin tomografisinde ikinci bir ur daha görülmüş. bir daha ameliyat. bundan sonra radyoterapiye girecekken karaciğer, ince barsaklar ve dalakta da lezyonlar görülmüş. en son ağrıları başlamış adamın. doktor 4ncü evre olduğunu söylüyormuş. arkadaşım kendisini ölüme alıştırmaya çalışıyor.

6 senedir annem için mücadele ettiğimiz hastalık. bedeninde çoğalmanın durdurulamasıdır.
kendinde sevdiklerinde denk gelirsen bu hastalığa izi silinmeyecek hatıralar yaralar bırakır.

olaya farklı bakarsak aslında benliğinde kendini gösterme çabasında olan bir hücrenin büyüme çoğalma hevesinin ardında önce kendi doğal düzenini bozması daha sonra çevresine zarar vermesi ve en sonunda kendine yaşayacak bir benlik bırakamaması sonunda ölmesi olarak tanımlanabilir.
bana her zaman popülarite , fenomenlik, ünlü olma kavramları kanserle özdeşleşmiş olarak geliyor.

insanlığın kanseri büyüme kendini diğerlerinden üstün görme hevesi nedeniyle oluşan kaos değil midir?

sözlüğün son durumunu görünce yaşadığım durumdur. diğer türlüsünü allah uzak etsin.

allah kimseye rüyasında bile göstermesin hastalığı. dayımı ve "öz halam/amcam olsa ancak bu kadar severdim" dediğim üç insanı bu hastalıktan kaybettim. ölüm elbette tanrının emri, ona bir şey yapamayız ama onların yaşadıkları o sürece tanık olmak berbat bir şey. canınız yanıyor, hiçbir şey yapamıyorsunuz. doktorlar da yapamıyor bir noktadan sonra. öyle eliniz kolunuz bağlı oturup her şeyi izleyip bir şeyi sabırla beklemeniz isteniyor. başlarda güçlü kalıp toparlamaya çalışıyorsunuz, çoğu zaman inanıyorsunuz ama zaman hep aleyhte işliyor ve bir yerde dayanacak gücü bulmak imkansızlaşıyor. aptalca şeylere sevinirken buluyorsunuz kendinizi.

mantıklı şeylere sevinmek varken aptalca şeylere sevinecek duruma getirmeyin kimseyi.