kezban

kişilerin istedikleri şekilde olmayan, istediklerini yapmayan kadınlara söyledikleri "aşağılayıcı" isim. özellikle kişi yazdım çünkü maalesef pek çok kadının da öteki kadınları bu şekilde etiketlediğine çok şahit oldum.
kadınları etiketlemek her toplumda olan, kadını küçültmeye yönelik bir eylemdir. (bkz: karen)
ben, bana denildiğinde aldırmıyorum çünkü insanlar kendi iç dünyasını bu söylemler ile yansıtırlar.

hayatımda birçok kezban gördüm ama tam olarak bu tanıma uyanıyla metrobüste karşılaştım. bok gibi bir gün geçirmiştim ve iş görüşmesine gidiyordum. etrafımla ilgi alakam sıfır yani. karşılıklı oturulan koltuklardan birisine oturdum. iki adet karşılıklı tek. karşımda da bir kız var giyim tarzı ve hareketlerinden varoş olduğu anlaşılıyor. yanında da hemen ayakta duran bir başka kız arkadaşı var.

ben her ne kadar dışarı baksam da karşı karşıya olduğumuzdan ister istemez göz göze geliyorduk. ancak uzun süreli bir bakışım vs. olmuyordu. ancak bu arkadaş gözlerini bana dikmiş ve bana bakıyordu, ben de bana baktığı için ister istemez ona bakıyordum ve ben baktıkça sanki beni yakalamış edasıyla triplere giriyordu. bu saçma eylem o kadar çok devam etti ve kız durumu o kadar abarttı ki oflayıp puflamaya başladı. kalkıp yer değiştirebilirdim ancak o kadar yolu da ayakta gitmek istemedim.

en sonunda arkadaşıyla fısıldaşmalar bana sert bakış atmalara kadar vardı olay. kız ise normalde yolda çıplak görsem kafamı çevireceğim bir tipti.

kezban özgüveni böyle bir şey olsa gerek. 3-4 sene oldu, şimdi gülerek hatırlıyorum.

kadın ismidir yani annemin ismi. evet.

nasıl okkalı bir tabir ise, yıllardır eskimedi.

cuk oturuyor yerli ürünlere.

şıp hatta.

tek bir ünvan, her anlatılmak istenenin adeta kısaltması gibi.

bir norm ender şarkısı.


sözleri
elde bir telefon pembe kaplı
ve onuda kendi gibi süslemesi
zırp pırt yazışıp triplere girip
sonra sana bakıp üflemesi

erkek dediğin onu taşımalı bir kere
sürekli bi ilgi beklemesi
ticari işleri sanat eseri sanıp
pop müzik falan dinlemesi

onu terkedeceksen yedeğin boldur
bu yüzden aşkları amortili
kusursuz egosu giderli tavrı
hep demet akalın garantili

sen hâlâ kalkıp empati diyorsun
parasız konuları hiç etme zaten
toz konmaz bir kaşıkcı elması
ona helkes selfie çubuğu zaten

dır dır edip yine saçmala dur ama
şşş kız bak bi ne diyeceğim
tüm dünyada savaş çıksa bile
sen düşünürsün ne giyeceğim

hadi ne yaparsan yap farketmez ama
tam dokuza sekiz kezbansın
bütün şarkıda sana sövsem bile
istem dışı oynar o göbeceğin

böyle bu işler sana anlatayım
ömrü boyunca diyet yapacak (tabi)
yağlı kızartmalı fast food gömer ama
yanında içecek light olacak

postişli falan kankalarıyla
o aşk dizilerine özenmesi
aynalı pozlarıyla sahteliği
aforizmalarla gidermesi (aha)

foto çekinirken kendine bakıp
doğru açıyı falan aramaları (evet)
terminatör misali gözleri ve
radar gibi mekanı taramaları (aynen)

cümlede kuramaz yaa demeden
hareketleri deli saçmaları (hahah)
hesap ödeniriken sığınak gibi
bir anda tuvalete kaçmaları (ooov)

dır dır edip yine saçmala dur ama
şşş kız bak bi ne diyeceğim
tüm dünyada savaş çıksa bile
sen düşünürsün ne giyeceğim

hadi ne yaparsan yap farketmez ama
tam dokuza sekiz kezbansın
bütün şarkıda sana sövsem bile
istem dışı oynar o göbeceğin

ve bir barış manço şarkısı.

"ateş sadece düştüğü yeri yakar nedir bu dünyanın hali
bir sana bir bana al gülü ver gülü sev beni seveyim ki seni

dünyanın hali böyle
bir bakışın yeter düşerim yollarına dünyalar güzeli kezban
sarı sarı bileziği takarım kollarına dünyalar güzeli kezban

babası yıllarca didinip çabalamış oğluna bir bağ bırakmış
hayırsız evlat üzümünü yemiş ama merak edip sormamış

dünyanın hali böyle
bir bakışın yeter düşerim yollarına dünyalar güzeli kezban
sarı sarı bileziği takarım kollarına dünyalar güzeli kezban
al gülü ver gülü kezban al gülü ver gülü
bir bakışın yeter düşerim yollarına dünyalar güzeli kezban
sarı sarı bileziği takarım kollarına dünyalar güzeli kezban

kitabına uyduran kervanı yükleyip yüksek dağlardan aşırır
beceriksiz kişi sağa sola bakınıp ta düz ovada yolunu şaşırır
dünyanın hali böyle
bir bakışın yeter düşerim yollarına dünyalar güzeli kezban
sarı sarı bileziği takarım kollarına dünyalar güzeli kezban"

lise yılları psikoloji dersinden aklımda kalan şizofren bir hastanın kezban şiiri var.
yalan yanlış yazayım şiiri.

uzakta bir şehir
şehirde bir mahalle
mahallede bir ev
evde bir oda
odada bir kadın
kezban...
kezban...
kezban...

ben 24 yaşında bir erkeğim. az önce yolda bisikletinin zinciri atmış bir kızın yanından geçtim. yardım edip zinciri taksam mı diye düşündüm fakat toplumdaki kezban kızların bizde bıraktığı intiba dolayısıyla kızcağıza yardım etmedim. ne bileyim belki “ay git işine sapık” falan diyecek.. başım belaya girer falan hiç gerek yok.
indi bisikletten ve tuttu direksiyonu yürüye yürüye gitti.
bizi bu hale getirdiniz işte.

sadece cinsiyeti yüzünden değerli olduğuna inanmış, cinsiyeti üzerinden prim yapmayı yol bellemiş dişi insan.

yıllarca birilerine bazen de bana söylendiğini duyduğum bir anlam taşımayan ama küçümsemek için söylenen sözcüklerden biri. açıkçası lise de normal ama sonraki kademelerde küçük düşüyorsunuz bu kelimeyi kullanınca.

henüz üzerinde anlam birliği sağlanmadığı anlaşılan, ancak kadın cinsini aşağılayıcı bir şekilde tanımlamaya yaradığı konusunda şüphe duyulmayan kelimedir.

manası konusunda toplumsal mutabakat sağlanması en büyük temennimizdir.

ev hanımı anlamına gelen kadın ismi. evet doğru duydunuz gerçek anlamı 'ev hanımı'. kuranda geçen yalancı anlamına gelen kelime 'tukezziban' dır, arapçada tek bir harf o harfin çıkış sesi tüm anlamı değiştirebilir.

kekoların kadın hali.

ne anlama geldiğini şu #1339882 entryde öğrendiğim kadın ismi. anlamını öğrendikten sonra da şöyle bi’ düşündüm, tanıdığım bütün bu isme sahip kadınlar* ev hanımı. verilen isim gerçekten insanın hayatını bu kadar etkiliyor olabilir mi?


bu kadar iyisini şu zamana kadar görmedim.*

muazzez tahsin berkand'ın 1968'de yayınladığı kezban adlı kitaptan sonra köyden yeni gelmiş, şehire uyum sağlayamamış genç kadın manasında bir metafor olarak kullanılması yaygınlaşmış bir kadın ismi.

bugüne kadar insanlarla tanışmanın doğal ve normal olduğunu düşüyordum.taki birkaç dakika öncesine kadar.erkekler gerçekten tanışmayı bilmiyor ve bir kadının tanımadığı erkekten gelen boş beleş konuşmalardan midesinin bulanabileceğini algılayamıyor. o yüzden lütfen boş yapmayın çünkü çoğu kadının mallığa tahammülü kalmadı.buradan kezban dediğim tüm kadınlardan özür diliyorum,meğer mideleri bulanıyormuş(özellikle sosyal medyadan.)

şaban gibi, kader kurbanı bir isimdir. ilkinde bir kurgu karakteri*, ikincisinde ise biz türk halkı suçluyuzdur.

kanımca eskiden bu isimler 100 kişiden birine konuyorduysa, şimdi 1.ooo, belki 10.000 kişiden birine konuyordur. *

aslında ne kezban ne de şaban kendi başlarına kötü isimlerdir; dediğim gibi kader kurbanıdırlar.

çoğu erkekten ban yiyeceği kesin hatun.

sosyal medya profillerine ben şöyle prensesim, böyle kraliçe'yim yazarlar.