dijital çağda ortaya çıkan bilgi edinme, öğrenme ve yönetme metotlarını içeren tanımlar ve yöntemler bütününe verilen isim.

literatürdeki isimleri;
(bkz: personal knowledge management)
(bkz: pkm)

erken edit : girdinin ilk bölümleri kara sistem dediğimiz eski öğrenim sistemlerine yönelik birkaç sığ eleştiriden; son kısımları ise başlığın içeriği ve kullanılabilecek araçlarla ilgili giriş düzeyinde tanım ve minimal örneklerden oluşmaktadır.

özellikle 30 / 35 yaş üzerinde konumlanmış ve ezbere dayalı 'öğretimin' sarıp sarmaladığı en niteliksiz öğretim sisteminin istem dışı mensubu olmuş birçok kişi; yakın geçmişte olsa dahi okuduğu, izlediği, dinlediği şeylere dair birçok şeyi hatırlamakta zorlanıyor. tüm bunları sebep / sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirip, akabinde analitik bir sonuca ulaşabilmek ve kişiye özel bir metot geliştirebilmek için öncelikle daha ilköğretim yıllarında bizlere empoze edilen ve o dönemdeki öğretim sistemine göre başarılı bir öğrenci olarak addedilebilmek için model olarak belirlediğimiz çalışma sistemlerine bir göz atmak gerekiyor. tabii ki bu yazdıklarım ve yazacaklarım bana özel bir durumdur lakin eminim ki birçok kişinin hak vereceği durumlar silsilesidir.

ilkokul, ortaokul, lise, üniversite fark etmeksizin; bir tarih sınavında başarılı olabilmek için "ezberlemeniz" gereken konular / sorular üç aşağı, beş yukarı belliydi.

istanbul'un hangi yıl fethedildiğini,
atatürk'ün doğum tarihini,
dandanakan savaşı'nın tarihini,
malazgirt savaşı'nın tarihini,
karlofça antlaşması 'nın üç tane maddesini,
lale devri 'ni anlatan iki üç tane niteliksiz tanımı,

gibi ve benzeri sınav sorularına bir cümlelik veya bir paragrafı geçmeyecek şekilde cevapları verebilecek, yazabilecek (doğruluğu teyit edilmemiş, 12 eylül döneminin ürünü m.e.b kitaplarındaki bilgileri) bir öğrencinin tarih dersinden kalması / başarısız sayılması pek mümkün değildi. ki bu tespitin naçizane ne denli doğru olduğunu son 20 yıla bakarak anlayabiliriz.

benzer tespitleri coğrafya, din kültürü ve ahlak bilgisi, beden eğitimi, matematik, fizik gibi tüm derslerle ilgili de çoğaltabilir; aynı 'nitelikte' & 'niteliksiz' ve 'öğretici' sorulara; öğrenciler tarafından verilecek cevapların ne denli 'bilgiye' dayalı olduğuna dair örnek tablosu genişletilebilir. eğitim öğretim sistemini tartışacak ve sorgulayacağım girdi bu değil; o yüzden konuyu uzatmadan içeriğe girmeye çalışayım.

hababam sınıfı 'nın da bir sahnesinde açıkça görüldüğü ve eleştirildiği üzere 1453 tarihini hemen hepimiz biliriz. zihnimizde bir yerlerde saklı durur o bilgi. ama o bilgiye ihtiyacımız var mıdır ? en azından artık var mıdır ? zamanında 'ezberlediğimiz' bu bilginin bu günün içerisinde yaşayan kaçımızın yaşamına faydası; kaçımızın entelektüel birikimine; kaçımızın kurumsal imajına katkısı vardır ? 1453 tarihi ve istanbul'un fethi elbette dünya tarihinde çok önemlidir fakat bu örneği adı üstünde olacak şekilde sadece bir örnek olarak verdiğimi lütfen göz ardı etmeyin.

aramızda bir kişi var mıdır ki lise yıllarındaki matematik derslerinde şu soruyu arkadaşlarına veya kendisine sormamış olsun : "bu integral formülleri ileride ne işime yarayacak?"
eminim ki bu soruyu kendisine sormamış çok az kişi vardır. zaten sıkıntı da oradadır; sorsa da, sormasa da neticenin değişmeyeceği bilinçaltına yerleştirilmiştir. başarılı bir öğrenci olup, bir üst sınıfa geçmek ve mezun olduktan sonra iş bulabilmek, hayallerini gerçekleştirmek için o formülleri ezberlemek zorunda olduğu öğretilmiş ve yaşamda başarılı olabilmenin kriteri olarak önüne konulmuştur.

günümüzde hepimiz öyle veya böyle dijital yaşamın bir şekilde kıyısından köşesinden içinde bulunuyoruz. hiçbir sosyal medya platformunda hesabı olmayanlar bile, hiç yoksa bir interaktif sözlüğe giriyor, wikipedia'da araştırma yapıyor, veyahut en basiti google'a giriyor. yani ister eski tedrisattan gelmiş olalım, istersek de dün doğmuş olalım fark etmiyor; yeni dünya düzeni içerisinde yaşamak zorunda olduğumuzu her an daha çok hissediyoruz.

peki yeni dünya düzeninin bir numaralı avantajı olarak gösterilen "bilgiye erişim kolaylığı" gerçekten denildiği kadar bizlere artı değer katan bir durum mu ? veyahut yukarılarda oldukça eleştirdiğim eski düzene göre bizleri daha mı analitik düşünmeye, okumaya yönlendiriyor ? hayır. bilakis, eski düzen ile kıyaslandığı zaman bu denli efektif kullanıma açık bir teknolojik imkanın ne denli dezavantajlı hale evrilmesine tanıklık ediyoruz.

şöyle ki; yukarıda itiraz ettiğim öğretim sistemine ve o sistemin kendi dinamiği olan sınav sorularına verilen cevapların 'doğruluğu' tartışılmazdı. örnek vermek gerekirse; atatürk'ün doğum tarihi için "acaba 1900 olabilir mi?" veya "istanbul, 1453 değil; 1463'te fethedilmiştir." diye itiraz eden veya soru soran kişi olmazdı. buraya kadar güzel; ama hep dediğim gibi bu bilgilerin bizlere artık faydası var mıdır ? varsa da nedir ?

üniversiteyi 8 senede bitirdim ben; karadeniz teknik üniversitesi, iktisat bölümü. ortalama bir üniversitenin, elini kolunu sallayan herkesin girebildiği nitelikte bir fakülte yani. birinci sınıftayken uluslararası ilişkiler dersinde, profesör unvanındaki bir hocamız enflasyon' un ve döviz kuru 'nun kabaca bir cümleyle ne olduğunu anlatırken, gerçekten merak ettiğim ve öğrenmek istediğim bir soru için elimi kaldırmıştım:

"hocam, anladım; enflasyon, toplam talebin, toplam arzı geçmesidir. ben, bundan ziyade ecevit'in ayağı kayıp, düşecek gibi olduğu zaman döviz kuru neden yükseliyor? onu öğrenmek istiyorum." dediğim zaman "çık dışarı." diye bir cevap almış ve o kapıdan da bir daha 8. sınıfta tekrar içeri girmiştim. peşine yüksek lisans, spk lisansları, ikinci üniversite vesaire derken gördüm ki hiçbir şey değişmemiş. halbuki trabzon'un, giresun'un, ordu'nun köylerine gidin; orada yaşayan 80 yaşında neneler size "torun, bu sene fındık çok; ucuza gidecek." şeklinde bir iktisadi analiz yapabilir. ama kuramsal teori öyle demiyor tabii; toplam talebin, toplam arzı geçmesi şeklinde deyince "başarılı" öğrenci oluyorsun diyor. en azından türkiye'de diyor.

her neyse;

şimdi her şey elimizin altında gerçekten. eskisi gibi bilmediğimiz takdirde utanabileceğimiz bir kaygı söz konusu değil. terbiyesizlik olarak algılanmasın lakin youtube'a girip "how to do sex?" yazan birisi bile en ince ayrıntısına kadar öğrenip; 20'li yaşlara kadar ahlakdışı olduğu iddia edilen konulara dair kendisini güncelleyebilir.

fakat sanırım artık bu kadar kolaylığın neticesinde insanlar bilgiyi, edinmek için değil; satmak için araştırıyor. twitter bunun en basit örneği. (bkz: stefan zweig), (bkz: friedrich nietzsche) alıntıları görmediğimiz bir gün var mı ? artık o insanların kitabını okumaya, felsefesini, temel itirazlarını veya taleplerini anlamak için zaman harcamaya değer var mı ? yok. çünkü bilgi, artık öğrenildiği zaman insana artı değer katabilen bir metadan, satıldığı takdirde "like" alan bir forma dönüştü. elbette herkes için değil.

satış sektöründe çalışanlar iyi bilir; hiçbir zaman satılacak şeyler, hedefler bitmez. bilgi de artık o noktaya geldi. her gün yeni bir alıntı paylaş, her gün yeni bir felsefi sözün linkini ver, her gün başkasına dair bir fikri kendi fikrinmiş gibi pazarla, vs. sattıkça başarılı ol; ama neyi, niye sattığını bilmeden.

tüm bu gerekli / gereksiz naçizane tespitlerden sonra gelelim ana mevzuya;

tüm bu hengame içerisinde ve bilgi bombardımanı altında yaşadığımız bu çağda öğrenmek istediğimiz bilgiyi kalıcı hale getirmek git gide zorlaşır hale geldi. bir şekilde büyük çoğunluğumuz odaklanma problemleri ile kurumsal ve bireysel yaşamımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. ama öğrenmemiz gereken şeyler de her geçen gün artıyor. kapitalist sistem, bizden her gün ilgimiz, alakamız olmayan farklı şeyleri öğrenmemiz gerektiğini; sınavdan geçebilmek, terfi alabilmek, işe girebilmek için bunu şart olarak önümüze koyuyor.

bir bakıyorsunuz iktisat öğrencisi, kendisini photoshop öğrenmeye çalışırken; edebiyat öğretmeni ise makro ekonomi öğrenmeye çalışırken buluyor kendisini. çünkü alanı, uzmanlığı dışında öğreneceği; pardon öğrenip, amirine / öğretmenine satacağı bir cümlelik o bilginin kendisini ileriye taşıyacağını biliyor. bu gruba hepimiz dahiliz.

peki ya bizim esas öğrenmek istediklerimizi, okuduklarımızı bunca müşkülat içerisinde nasıl daha kalıcı hale getirip; nasıl ihtiyaç anında geri çağırabileceğiz ? aylardır bu konuda okumadığım yerli yabancı makale; izlemediğim video; araştırmadığım felsefe kalmadı. en sonunda benim de cehaletim neticesinde yeni tanışabildiğim ve son iki aydır üzerinde durduğum bir sistemi buldum.

(bkz: zettelkasten) not alma sistemi. sistem esasen hepimizin çok iyi bildiği bir felsefe üzerine dayanıyor. girdi yazarken bknz vermenin ta kendisi. fakat herkes kendisine göre farklı şekillerde formüle ediyor.

kimisi evernote üzerinden tagging system uygularken, kimisi obsidian üzerinden personal wiki 'sinin oluşturuyor. sistemin ilk önerisi ve oturduğu zemin, atomik not diye tanımlanıyor. en fazla 1 cümlelik notlar ile ve her not için ayrı bir kağıt / dosya kullanma üzerine dayalı. yine aynı örnek üzerinden gidersek diyelim ki istanbul'un fethi üzerine bireysel / akademik okuma yaptığınızı varsayalım.

1- bu araştırmayı niye yapıyorsunuz ? evet, komik bir soru gibi gelebilir ama not alma sisteminizi formüle edebilmek için gerçekten bu soruyu sorun. örn : kişisel entelektüel birikimime katkı yapmak için, tamamen merak, arkadaşıma hava atmak için, sınav için, vesaire. her ne olursa olsun bu soruyu sorun ve cevabını dürüstçe kendi kendinize verin.
2- ana başlık belli : istanbul'un fethi. konuya dair öğrendiğin her ama her şeyi ayrı bir not olarak, atomik olarak yaz. misal:
*fetih tarihi : 1453
*fetheden kişi : fatih sultan mehmet

sonunda bu iki maddeyi "istanbul'un fethi" olarak birbirine bağla veya "fetih" etiketi altında formüle et. görece basit görünen ama içerisine girildiği ve ampirik çalışmalar yapan, akademik araştırmalar yapan kişiler için sonunda gelinen noktanın çarpıcılığını daha net gösterebilmek adına ilgili makale ve videoları aşağıda paylaşacağım. fikirlerinize ve önerilerinize açık olmakla beraber; benzer çalışma yöntemleri paylaşımları konusunda farklı önerileri olan var ise bu başlık altında istişare etmek isterim.

kullanabileceğiniz dijital programlar:
(bkz: evernote)
evernote getting things done & tagging system

(bkz: obsidian)
obsidian zettelkasten building
öğrenciler için

makaleler;
yalçın arslan / bilgi yönetimi
philo coder / pkm
marvin blum / pkm


örnek çalışmalar;
obsidian smart notes
obsidian zettelkasten

not : sakin kafayla okuyacağım tekrar girdiyi. birçok noktada edit ve ekleme gelecektir diye düşünüyorum. taslak girdi olarak kabul edebilirsiniz şu anki halini.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kişisel bilgi yönetimi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim