kitap okumanın faydaları

14 yıldır düzenli kitap okurum. bir faydasını gördüğümü idda edemem internet çıktı mertlik bozuldu.

zihinsel yolculuktur. başka yaşamlara kurgusal da olsa konuk olursun. kelimelerle verileni zihninde sen canlandırırsın. her kitap senin zihinsel yönetmenliğine göre canlanır. kurgusal kitaplarda insanların hayal dünyalarına girersin, zihin haritalarını çıkarırsın. bu bence çok eğlenceli ve fantastiktir. 200 sene öncesinde birisinin de sizin gibi aşık olduğunu okumak bunu anlayabilmek zamanda yolculuk yapmak değil midir?

yaşıtlarıma göre kendimi daha iyi ifade etmemi sağladı,her zaman bulunduğum ortamda fikri danışılan kişi oldum. bu alışkanlığı kazanmamda babamın beni her pazar kitapçıya götürmesinin katkısını yadsıyamam,cebinde çok para olmasa da kitaba giden para boşa gitmez sen benim en büyük yatırımımsın derdi.

yaşadığınız dünyayı unutturup size yepyeni bir dünya açar. hayeller,beklentiler ve varsayımlar içerisinde yeni dünyanızda kaybolup, mutlu bir şekilde devam edersiniz.

metal rahatlama, kelime dağarcığı zenginleşti, hayal kurma yeteneği artar, hızlı anlar, pratik düşünür, bilgi edinir, farklı bakış açısı kazanır, boş zamanları kötü alışkanlıklara kaptırmaz

her gün farklı birinin konuğu olup, bambaşka diyarlarda yolculuk etmeyi sağlar.

paran varsa paris sokaklarında dolaşabilirsin ama parası olmayan için bir kitapla istediğin tatili yapabilmekte faydanın dik alasıdır...

sigarayı bıraktıktan sonraki süreçte (1.5 aydır kullanmıyorum.) 3-4 kitap bitirdim. zamanı kullanma açısından epey faydası oldu. diğer yandan sürekli evde olduğumuz yasak günlerinde adeta arkadaş oldum onlarla. hiç yoktan en azından sizi terk etmiyorlar.

okunan kitabin icerigine göre degisir bu. bilimsel ve roman turu kitaplar, fayda verir insanlara.

neden kitap okuyorsunuz? sorusuna cevap olması açısından tanımlanması gerekendir. soru, kitap okumanın nasıl bir faydası olduğunu merak eden birileri tarafından sorulur.

cevap verelim: üslup kazanmak için. ben bir üslup kazanmak istiyorum. hal ve hareketlerimde, konuşmalarımda, olaya yaklaşımlarımda, düşüncelerimde bir üslup olsun istiyorum. bir düzen, bir kararlılık olsun diye okuyorum. sözgelimi sefaletin de acının da mutluluğun da içini görebilen biri olmak ve onu basit ve yalın bir şekilde anlatabilmek için fante okuyorum. insan ilişkilerinde, olaylara yaklaşımlarımda, hayatın bütününde bir duruşum olsun diye ferdinand celine okuyorum.

çok kitap okumak değil! en önemlisi ne okuduğunu bilmektir. yıllar geçer, insanlar okur, okumaya ara verirler, sonra tekrar okurlar. bu döngünün içinde, işe yarar bir şeyler yaptıklarını düşünseler de bir türlü o kesin faydanın ne olduğunu bilemezler. bir fayda için okunması gerekmediği gibi, herkesin başka bir şey bulacağı bir eylem kitap okumak. ben, dediğim gibi, yaşamı okumayı, onun enstrümanlarını kullanmayı ya da karşıma çıkan şeylere karşı tavır almayı öğreniyorum. peki bunu nasıl yapıyoruz?

öncelikle ne okuduğunuz kadar kimi okuduğunuz da önemlidir. bazı insanlar, bazı kitaplar tam olarak aradığınız şey iken, bazıları tam tersi, faydadan çok zaman kaybına sebeptir. bu, şu kitabın ya da bu kitabın faydasız, kötü olduğunu göstermez. yalnızca, size hitap etmiyordur ve "okumuş olmak için okumak" gibi garip ve faydasız bir işin içine düşürür sizi. son zamanlarda bir kitap okudum. adı "kirpinin zarafeti" ve yazarın 300 sayfada bana anlatmak istediği tüm o şeyleri, laf kalabalıklarını, kelime oyunlarını ya da çevirisinden midir bilinmez akmayan cümlelerini, tek bir celine paragrafına sığdırabilirdim. evet. "o içimdeki siktir olup gitme isteğini bir türlü atamıyordum" cümlesi, bana kitapta dünyadan kaçıp gitmek isteyen bir çocuğun tüm afilli cümlelerinden daha çok şey anlatıyordu.

herkesin zevki, kitaplardan beklentisi farklıdır. yaşamınızda oturtmaya çalıştığınız kişilik her neyse, ne yöne doğru evriliyorsanız, işte o tür kitaplara yönelmelisiniz. şimdi size marcel proust'un şöyle bir faydası var diyemem. şöyle bir beş-on kişinin olduğu bir ortamda, sessizce etrafı gözlemlediğinizde, tavırlara, mimiklere baktığınızda, hangi konulardan sonra bilincin ne yöne aktığını gördüğünüzde hissedersiniz. insanların küçük mutsuzlukların arkasına sığındığını, oradan merhamet dilendiğini gördüğünüzde, sözümona onları mahveden dertlerini dinlediğinizde, işte aklınıza kocaman bir ferdinand celine alıntısı gelir: "rahminden kan fokurdayarak boşalıyordu. hastaneye yetiştirilmesi gerekiyordu ama akrabaları yanaşmıyordu. hastane olmaz! diye söyleniyorlardı. kocasını arıyordu gözlerim yine de. karısı bir köpek gibi titreyerek can çekişiyordu ama o hastaneye gitmeye yanaşmıyordu." bu sahnenin sonunda kadın ölmüş, o orospu çocuğu koca da önlerine konulan kültürün korkunçluğuna teslim olup, vicdanını, insanlığını kaybetmişti. böyleydi işte amına koyim, bu kadar zalimdi hayat ve gerçekten ciddi meseleler vardı önümüzde. kimin kimi whatsapp grubundan siktir ettiği ya da kimin kimi akşam yemeğine davet etmediği önümüze sorun olarak, büyütülerek konulamazdı. bazı şeyler siktir edilmelidir arkadaşlar. yemeğe çağırmadı mı? anasının amına kadar yolu vardır. durduk yere size soğuk mu davranmıştır? istediği gibi davranabilmelidir, işimize bakmalıyızdır.

işte bir filtre kazandırır kitaplar size. bir kitapta bir kocanın, karısını bırakıp gittiği bir sahne vardır. o kadın, o sefaletin içinde, tüm edebiyle, yavaş yavaş ölür. ruhu, duyguları, hayalleri ölmüştür. sonra bir sabah döner gelir adam. çocuklar toplanır ve karısı ona en güzel kıyafetlerini giyerek kahvaltı hazırlar. tekrardan eskisi gibi! aile olmak için! tüm hoşluğuyla, maria'lığıyla yaklaşır kocasına. buradan anlarsınız ki işte hayat böyle acımasızdır. o kadına, 4 çocuğuyla kocasını bekleten ve döndüğünde de onu tekrar kazanmak zorunda hissettiren bir mecburiyet, bir sefalet vardır. 4 çocukla, bakkal'dan borç almaya utanan bir kadın vardır orada. oğlunun öğretmeni ona bir iyilik yaptığı için, halini hatrını sorduğu için, hediye olarak ona "makarna" gönderen bir kadındır bu. evet, öyle bir sefalettir. makarna gönderir ve bunubla mutlu olacağına inanır. "bir kez yeseniz, bir daha unutamazsınız. yediğiniz en iyi makarnadır" muhakkak. bir yandan bu kadın vardır, bu dramdır; bu, gerçek bir derttir işte amına koyim. sonra karşınıza biri geçmiştir ve gerçekten hayretlik bir derdini anlatır ve mutsuzluğunu gözlerinden okursunuz. kendisi yaşadığı boktan olayın ya da duyduğu sözün büyük bir hüzün vesilesi olduğuna inanmıştır ama değildir işte. maalesef, olay da boktandır duygular da boktan.

işte bu farkları gösterir size kitap okumak. yalnız, hakkıyla okursanız; düşünerek, cümleleri boşa gözlerinizle tarayıp geçmeden okursanız. sırf, çevremizde dönen dolapların, neyin ne olduğunu anlayabilmek bile çok büyük faydadır.

bizim bi tanıdık var iş yerinde. **
cümle kuramıyor. bir şey söyleyecek, konuşmaya başlıyor, kelimeler kusuyor arka arkaya. kusmuk içindeki kelimelerden işinize yarayanları seçip anlamlı bir bütün oluşturmak size kalıyor.
ne zaman kitap okumaya üşensem aklıma o gelir, hadi jinjuli oku derim içimden, anlatacağın ve anlaşılmak isteyeceğin çok konu var.

unutmak için de okunur efendim, o anki halini, düşüncelerini, yorgunluklarını bir kenara bırakabilmek için, odağını başka bir yöne çevirebilmek için de okunur

türkçemizi düzgün kullanabilmeniz için, bişeyler öğrenmek için, hobidir bu psikolojimize iyi gelmesi için okunur.

'kitap zekayı kibarlaştırır.' etrafınızdaki insanlardan bunu anlayabilirsiniz sanırım.
insan etrafındaki beş kişinin toplamıdır.

kibar mısınız?

kendını geliştirmek , yeni şeyler öğrenmek , insanların içini okuyabılmek gibi skiller katan alışkanlık

başka dünyalara götüren eylem.yıllar öncesinde bazı olaylar yaşamış birisinin hayatını kendi hayatınla bağdaştırmak.empati yeteneğinin artması.ilaçsız tedavi yöntemi.mutluluk,huzur...

çok bi numarası yok, okumayın.

güzel ve düzgün konuşmayı sağlar.
başka başka hayatlara ulaşmamıza yardımcı olur.
beynimizi ve hafızamızı güçlendirir.
çok farklı boyuları ele alarak düşünmeyi sağlar.

fantastik kitaplar okursanız hayal gücünüz gelişir. klasiklerden okursanız güzel bir plot’a müdahil olmanın yanında dönem hakkında bilgiler edinirsiniz, bir bakıma tarih öğrenirsiniz. bilgi içerikli kitaplar (kişisel favorim) okursanız da bilgilenirsiniz yahu daha ne olsun. kısacası; okuyun ki taştan, çimenden, odundan bir farkınız olsun.

insanlara ,hayata bakış açınızı değiştirir, kibar olmayı ,nerede ne konuşacağınızı öğretir, sizi farklı hikayelere ,öykülere götürür ve en önemli şey empati yeteğinizi geliştirir ve yazdığınız zaman yazınızın daha anlaşılır ve daha okunalı ,açıklayıcı olmasını sağlar. ( benim şahsi düşüncem bu yönde ,katılıp katılmamak size kalmış)