benim alt kattaki minnoş ve yaşlı komşularıma ait kavgalardır. saat önemli değildir onlar için. oturma odasında kavga etmeye başlıyorlar önce. sonra kısa bir mola verip biri misafir odasına diğeri mutfağa geçiyor. uzaktan çemkirme şeklinde kavgaya devam ediyorlar. anlamadığım neden tek odada kavga etmiyonuz? evin içinde başka bir yere de geçemiyorum heryerden duyuluyor. bu komşular günaşırı bağırış çağırışken, bizden bir kavanoz yere düşse aşağıdan bağırırlar, gürültü oldu diye. ben de uysam onlara bu sefer benle onlar arasında kavga olucak. günümüz komşulukları da kalmadı artık malum insanlar niye baktın diye birbirine silah çekip öldürüyorlar.
devamını gör...
kavganın muhatabı olmadığım sürece, dinlemesi ve izlemesi keyifli aktivitelerdendir. apartmanınız da sağolsun beni bu eğlenceden hiç mahrum bırakmaz.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
polisi aramakla aramamak arasında bırakan, yaşandığı saate, şiddetine ve komşularınızın tipine göre çeşitli tepkiler verebileceğiniz olaydır efenim.

geçtiğimiz ay ya da ondan bir önceki ay olmalı artık tam tarihi anımsayamayacağım ama 30 günden fazla olmuştur. lanet olsun dostum işte her ne ise, tarihi anımsamıyorum ama olayın şiddeti daha dün gibi zihnimde:

sizlere daha önce ne kadar elit bir semtte oturduğumdan bahsetmiş, komşularımı anlatmıştım. geçen sene itibariyle, ters kelepçeyle evinden alınan çingene torbacıdan boşalan daireye hala daha kimin oturduğunu bilmiyorum ve fakat hemen alt katımıza yaz ayının sonlarına doğru yabancı bir kadın yerleşmişti. sarışın, orta yaşlarda bir kadın, biraz da soğuk. böyle selamsız, sabahsız biri ki anlayabiliyorum efenim; burası türkiye, bugün selam verirsiniz, yarın borçlu çıkarsınız.

sessiz sedasız takılan kadının günlük rutini, bir süre sonra, gece saat on bir gibi başlayan ve yaklaşık yarım saat kadar ingilizce hakaretler eşliğinde bağırmalar içeren bir şey olmaya başladı. önce anlayamadım efenim, bu kadın evde tek, bağırıyor çağırıyor ama niye? cevap vereni yok, kendi kendine mi kızıyor, "ulan salak kadın, niye tatile buraya geldin?!" filan diye kendini mi terbiye ediyor diye düşündüm. ancak bu bağırmalar gittikçe şiddetlenmeye başladı, maruz kalıyordunuz efenim ister istemez, nitekim kapı pencere açık bağırıyordu gecenin sessizliğinde. öyle "bardağı duvara-parkeye koyayım da dinleyeyim"lik bir durum değildi yaşanan.

uyuşturucu bir maddenin etkisinde olduğunu düşündüm önce, sonra hasta mı acaba dedim, elim 112'yi tuşlamaya gitti geldi, emin olamadım. "ula ne biçim bi mahalle, bir ben mi rahatsız oluyorum bu sesten?!" diye de düşündüm tabii (hep düşünürüm bunu), lanet olasıca komşularım o kadar kanıksamışlar ki kendi çekirdek aileleri içindeki böğürtüleri, komşudan gelenlere de "onlar da aile etkinliği yapıyorlar bizim gibi" gözüyle bakıyor olmalılar. artık bu mahallenin bağlı olduğu karakoldakiler beni tanıyorlar türlü şikayetlerimden dolayı, araya araya adımı "mahallenin rahatsızı"na çıkardım.

nihayetinde fark ettim ki bu kadıncağız, telefonda konuşuyor ve telefondaki her kimse, kadının asabını çok fena bozuyor.

bu bağırmalar daha sıklaşıp, süreleri uzamaya başladıkça, artık olayın ne olduğunu anlamak adına işimi bırakıp dinlemeye karar verdim. yer yer hakaretlerin havada uçuştuğu, yer yer "seni seviyorum"lu yalvarmaların bulunduğu tüm o feryatlardan çözdüğüm; kadının, ikinci kadın olduğu efenim. e be ablacığım, e be güzelim, tutula tutula evli, çocuklu, kıçı başı açıkta, made in turkey bir abimize mi tutuldun? hay senin o arabesk kalbini... ne bu, "helga türk erkekleri şok seviyör" başlıklı 90lar haberi mi?

neyse efenim, gönül bu, aka da konar shite de diye boşuna dememişler. bizim bu yabancı ablamız "ya o ya ben!" diye tutturmuş. adam da başından sallayamıyor, bir yandan elinde tutacak ablayı ki yurtdışına çıkabilsin, böyle arada bir yerde kalmış bunların olay. gerisini de anlamadım, ingilizcem bu kadarına yetiyordu.

neyse efenim kadın bir gün intiharla mintiharla tehdit etti adamı, ama yer gök inliyor; gecenin ikisi. adam paldır küldür geldi daireye, tabii polisi aradım. zaten "olay yerine gönderdik bir ekip" dediler, nihayet mahalle sığırla.. pardon sakinlerimiz de artık bu olayda hiçbir sakinlik ve normallik görmemeyi başarıp polisi arayabilme refleksini göstermişler. art arda 6-7 arama olunca da nasıl şaak diye geliyor polisler şaşarsınız. bundan sonra yöntemi buldum efenim, baktım bir olay mı var, tek aramayı o kadar iplemiyorlar madem, birkaç arkadaşı organize edeceğim aynı olaya 7-8 şikayet oluşturmaya, hoop gelsinler. siz de yapın.

"bu ayın sonunda zaten ülkesine dönecek" filan diyerek savuşturdu abimiz polisleri. polis amcaları da kızdı onlara "bi daha olmasın haaa hııı" diye. diğer günlerde de sesi çıkmadı bunların. sanırım bir şekilde ikna etti ablayı "balım, sana aşığım ama karım... mecburum" filan dedi herhalde. çaktırmadan bakkala ekmek almaya inip çıktıkça onların katından yavaş yavaş geçtim, "bu kadar aşık olunası, uğruna kendini yırtılası bu erkeğin sıfatı nasılmış acaba, bi de ben göreyim" merakıyla. napim efenim yani, kadın çok yırttı kendini, ben öyle bir kendini parçalama haline canlı şahit olmadım, merak işte.

ya gördüm abiyi... neyse bir şey demiyim.

çok var böyle komşu kavgalı anım. ara ara gelir anlatırım efenim, manyaktan bol ne var bizde?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"komşu kavgaları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim