1.
1990'lı yıllarda amerika kıtasında ortaya atılan bir kavramdır.
oldukça tartışmalı bir konu olan kültürel temellük amerika kıtasında yaşayan yerli halkın sanatını, dansını, giyimini kuşamını kendilerine mal eden amerikalı ve kanadalılara karşı bir söylem olarak ortaya çıkmıştır.
zaten temellük de kendine mal etmek anlamına gelen bir sözcük olmakla birlikte çalmak, el koymak anlamında da kullanılmaktadır bu kavram içinde.
kültürel temellük kavramı gücü elinde bulunduran toplumların ezilen ve sömürülen toplumlara ait olan kültürel değerleri ve kültür ürünlerini kendine mal ederek bundan gelir elde etmesi anlamına geliyor.
ben bu kavrama en son rebecca f. kuang'ın çok beğendiğim kitabı sarı yüz isimli kitapta denk geldim. amerikalı bir beyaz olan juniper ülkede yaşayan çin azınlığı hakkında bir kitap yazınca kültürel temellük ile suçlanır.
kültürel temellük özellikle müzik, moda ve dans gibi alanlarda çok göze batarken edebiyat ve tiyatro gibi alanlarda da kendini gösterir.
sömürülen toplumların kendi kültürel değer ve ürünlerini özünü hiç kavramadan, özünü ciddiye almadan, sadece maddi getirisi düşünülerek sömürülmesi üzerinde tartışılacak bir şey değildir benim için.
oldukça tartışmalı bir konu olan kültürel temellük amerika kıtasında yaşayan yerli halkın sanatını, dansını, giyimini kuşamını kendilerine mal eden amerikalı ve kanadalılara karşı bir söylem olarak ortaya çıkmıştır.
zaten temellük de kendine mal etmek anlamına gelen bir sözcük olmakla birlikte çalmak, el koymak anlamında da kullanılmaktadır bu kavram içinde.
kültürel temellük kavramı gücü elinde bulunduran toplumların ezilen ve sömürülen toplumlara ait olan kültürel değerleri ve kültür ürünlerini kendine mal ederek bundan gelir elde etmesi anlamına geliyor.
ben bu kavrama en son rebecca f. kuang'ın çok beğendiğim kitabı sarı yüz isimli kitapta denk geldim. amerikalı bir beyaz olan juniper ülkede yaşayan çin azınlığı hakkında bir kitap yazınca kültürel temellük ile suçlanır.
kültürel temellük özellikle müzik, moda ve dans gibi alanlarda çok göze batarken edebiyat ve tiyatro gibi alanlarda da kendini gösterir.
sömürülen toplumların kendi kültürel değer ve ürünlerini özünü hiç kavramadan, özünü ciddiye almadan, sadece maddi getirisi düşünülerek sömürülmesi üzerinde tartışılacak bir şey değildir benim için.
devamını gör...