#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda emin alper'in yer aldığı 2022 yapımı filmde, yeni savcı olan bir adam ve atandığı bölgede yaşanan sorunlar ele alınmaktadır. kasabada yaşanan kriz genç savcı için işleri oldukça zorlaştıracaktır.
yönetmen:
emin alper
oyuncular:
selahattin paşalı
selin yeninci
ekin koç
erdem şenocak
kazım sinan demirer
ali seçkiner alıcı
hatice aslan
emin alper
oyuncular:
selahattin paşalı
selin yeninci
ekin koç
erdem şenocak
kazım sinan demirer
ali seçkiner alıcı
hatice aslan
*antalya altın portakal film festival (2022) / cahide sonku ödülü
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi yönetmen: emin alper
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi yardımcı oyuncu: erol babaoğlu
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi erkek oyuncu: selahattin paşalı
*altın arena ödülü (2022) / en iyi film
film, toplam 10 ödüle sahiptir.
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi yönetmen: emin alper
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi yardımcı oyuncu: erol babaoğlu
*antalya altın portakal film festival (2022) / en iyi erkek oyuncu: selahattin paşalı
*altın arena ödülü (2022) / en iyi film
film, toplam 10 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "unmasked" tarafından 09.10.2022 13:51 tarihinde açılmıştır.
21.
alegorik bir anlatımla türkiye'nin iç yüzünü anlatmış, aslında tüm ülkenin üzerine cuk diye oturacak bir kalıbı göstermiştir.
nefret dolu anadolu irfanının(!) tecavüzü sıradanlaştırıp eşcinsel ilişkinin lafıyla bile insan linçlemeye hazır olduğunu izlediğimiz bir filmdir.
bana kalırsa bir sürü metaforuyla dört başı mamur bir anlatıydı ve atlattığımız seçim sonrası yine girdiğimiz seçim maratonunu düşününce bir şeylerin değişmediğini, değişmeyeceğini; bugün tiksintiyle baktığımız, içimizi yakan şeylerin hep var olduğunu ve hep var olacağını bir kez daha mıh gibi aklımıza sokuyor.
hep söylüyorum, nereden bakarsak bakalım, biz insanın insanı yaktığı bir coğrafyada yaşıyoruz; çok acı.
not: selahattin paşalı döktürmüş, mükemmel bir oyunculuktu.
nefret dolu anadolu irfanının(!) tecavüzü sıradanlaştırıp eşcinsel ilişkinin lafıyla bile insan linçlemeye hazır olduğunu izlediğimiz bir filmdir.
bana kalırsa bir sürü metaforuyla dört başı mamur bir anlatıydı ve atlattığımız seçim sonrası yine girdiğimiz seçim maratonunu düşününce bir şeylerin değişmediğini, değişmeyeceğini; bugün tiksintiyle baktığımız, içimizi yakan şeylerin hep var olduğunu ve hep var olacağını bir kez daha mıh gibi aklımıza sokuyor.
hep söylüyorum, nereden bakarsak bakalım, biz insanın insanı yaktığı bir coğrafyada yaşıyoruz; çok acı.
not: selahattin paşalı döktürmüş, mükemmel bir oyunculuktu.
devamını gör...
22.
adı "anadolu irfanı" olabilecek bir film. iç sıkıcı. özellikle ülkenin halinden dolayı karamsar olduğunuz dönemlerde izlemeyin. oyunculuklarda çok büyük bir olay göremedim. savcinin yaşadığı hisleri daha derin görmek isterdim. konu çok ilgi çekici. gerçeğin ne olduğunu bilmemek de daha güzel olmuş. zaten mesele o değil.
devamını gör...
23.
çıktığı zaman sinemada izlemiş dünya sözlük'te de uzunca yazmıştım. spoiler sayılır ama kendi görüşümü beyan edeceğim.
filmdeki çingene kıza gerçekten savcının tecavüz ettiğini düşünüyorum. aklı kıt kız ilk sorgusunda ablam beni dövdü diyor. neden diye sorulunca vazoyu kırdıydım cevabını veriyor. bunlar çadırda yaşayan konar göçer insanlar. vazo ne alaka. hatta savcı telefonla konuşurken ablası da var karşı tarafta galiba. muhtemelen halvet olmadan önce savcı, kıza çocukken yaşadığı ve dayak yediği vazo kırma olayını anlattı. onun dışında çok ilginç bir film değil. bazı şeylere dokunmak istemiş. burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi tezini fincancı katırlarını çok ürkütmeden öne sürmüş. ayrıca filmin başındaki o canhıraş yavru domuzun peşine düşüp yakalama sahnesi bu ülkede samsun şehrinde gerçekten yaşandı. domuz orada anadolu'nun hoşlanmadığı her şeyi ifade eden bir metafor.
filmdeki çingene kıza gerçekten savcının tecavüz ettiğini düşünüyorum. aklı kıt kız ilk sorgusunda ablam beni dövdü diyor. neden diye sorulunca vazoyu kırdıydım cevabını veriyor. bunlar çadırda yaşayan konar göçer insanlar. vazo ne alaka. hatta savcı telefonla konuşurken ablası da var karşı tarafta galiba. muhtemelen halvet olmadan önce savcı, kıza çocukken yaşadığı ve dayak yediği vazo kırma olayını anlattı. onun dışında çok ilginç bir film değil. bazı şeylere dokunmak istemiş. burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi tezini fincancı katırlarını çok ürkütmeden öne sürmüş. ayrıca filmin başındaki o canhıraş yavru domuzun peşine düşüp yakalama sahnesi bu ülkede samsun şehrinde gerçekten yaşandı. domuz orada anadolu'nun hoşlanmadığı her şeyi ifade eden bir metafor.
devamını gör...