kürtajın yasaklanması gerekliliği

yasaklama değil ama sınırlama getirilmesi taraftarıyım. ilk olarak çocuk yapmak bile iki bireyi değil bütün toplumu ilgilendirir. keza o çocuk geleceğin suçlusu olabilir. bu yüzden evlilik dışı çocuk sahibi olmak baştan yasaklanmalı (ülkemizde yok ama amerikada bekar annelik tarzı şeyler var)
evli çiftler ise belli şartları sağladıkları taktirde çocuk sahibi olabilmeli. çocuk yapma hakkı verilmeyen kişiler hamile kalırsa ve eğer tecavüz mağduru değilse kürtaj hakkı verilmemeli çocuk doğduktan sonra ise bireylere cezai yaptırım uygulanıp çocuk devlet korumasına alınmalı. bu şartlarda bilinçsizce çocuk yapma ve yetersiz ebeveynlerin o çocukları yetiştirme gibi sorunları olmaz. kısacası bir istismar mağduru olunmadığı, çocukta bir engellilik durumu olmadığı, anne sağlığını tehdit eden bir durum olmadığı, tamamen kişilerin kendi hür iradeleri ile çocuk yaptıkları durumlarda kesinlike kürtaj hakkı tanınmamalı. benim şu an için görüşüm bu yönde.

edit: anne babası olmayan bir çocuğu neden mi potansiyel suçlu olarak görüyorum, her insan potansiyel suçludur. fakat hayatının en kritik zamanlarında hiçbir sevgi ve eğitim görmemiş bir birey tabiki daha büyük potansiyel oluşturur bu konuda. anne ve baba rolleri kritik öneme sahiptir ve görmezden gelinemez. şunuda belirtmek isterim yazımda özel istismar durumları hariç demiştim yani buna rağmen karşı çıkanlar tamamen kadının keyfinden hamile kalıp çocuğu aldırmasını destekleyenler. anne olmak doğum yapmak istemiyorsa önlemimi alır. düşüncesizce bir işe gir sonra senin salaklığını doğmamış bir bebek çeksin. özgürlüğünüz bir kişinin hayatta kalıp kalmamasını belirliyorsa orada özgürlüğünüz çoktan bitmiştir.
elinizi ateşe sokarsanız eliniz yanar baştan sokmayın, sokup sizi yaktı diye ateşe kızmak mantıksızdır.

evlilik dışı çocuk yasaklanmalı mı? doğan çocuğun annesi ve babasının bir kağıt üzerinde imzası yok diye çocuk seri katil olacak diye bir kaide mi var bu nasıl bir saçmalık? kürtaj konusuna gelirsek de embriyonun anneden bağımsız yaşamı söz konusu olmadığı için evlilik olsun ya da olmasın kürtaj kararı yalnızca ve yalnızca anneye ait olmalıdır.

doğduktan sonra bakamayacak olmak değil ki asıl olay. vücudunda bir insanın gelişmesini de istemeyebilir. ayrıca size ne arkadaşlar. isteyen anne olur isteyen olmaz. ister evlenir de doğurur ister bekar anne olur. sanki ülkede hiç evlilik dışı çocuk yok. evlilik dışı olan her çocuğu neden potansiyel suçlu olarak görüyorsunuz. ve neden kişilerin özel hayatlarına bu kadar burnunuzu sokuyorsunuz.

gerçekte; doğacak bebeğin yaşama hakkıyla ilgili olmayıp tamamen kadınların özgürlüklerinin kısıtlanmasına yönelik olarak ortaya atılan, ikiyüzlü bir istektir.

kürtaj yasaklanması tr gibi çağ gerisi halka sahip ülkelerde büyük sorunlara yol açabilir. asıl gerekli olan her bireyi çocuk yapması için gerekli testlere tabi tutmaktır. zira ülkenin geleceği bireylerden önemlidir. herkesin çocuk yapma hakkı vardır diyerek geçiştirmemek gerekir. zaten ilk 30 yıl bu uygulansa halk iflah olur ve eğitimli bireyler çoğunluğu sağlar. yani çocuk yetiştirmesini bilmeyenler çocuk yapmamalıdır bence

zaten ülkede kürtaj yapan 3-5 hastane var yani yasak gibi bir şey istesen de yapamıyorsun.

niye ki? bu kadar nufus neyimize yetmiyor? illa brezilya gibimi olalım yani ?

tamamen 'ahlak' anlayışı ile ilgili olan başlıktır.

kürtajdan bahsedilirken toplumda gösterilen ilk refleks, anne ve babalığın, özgür iradeye bağlı birer tercih meselesi olduğudur. halbuki mesele bizim irademizi fersah fersah aşar. çünkü özgür iradeyle yapacağımız tercih, bir diğerinin en doğal hakkı olan yaşama hakkıdır. bir başkasının hayatına doğrudan müdahale edebilecek bir irade düşünelim. bir başkasının hayatını, yaşam hakkını elinden alabilecek kadar geniş yelpazeli bir hakkımız olabilir mi? buradaki ahlaki sorumluluğu hangi tıbbi ya da öznel gerekçeyle yok sayabiliriz. 10 günlük bir cenin ile 9 aylık bir bebeğin hayatının elinden alınması arasında nasıl bi farktan söz edilebilir! kişi, anne veya babalık gibi istemediği konum ya da sıfatları edinmemek adına bu hakka sahip midir? yaşam hakkı üzerine tartışılamayacak bi kavramdır. bu hakka her türlü müdahale gasptır, cinayettir.

bana doğru gelen düşünce tecavüz sonucu hamilelikte tabii ki de kişinin kararıyla aldırılması gerekiyor.
fakat bebek sahibi olmak istemediği halde korunmayıp hamile kalan ve bunun sonucunda keyfi olarak kürtaja başvuran insanların derdini anlayamıyorum.

vucud kadinin vucudu. kurtaj yaptirmasa, karninda buyutecek ve doguracak ve sonrasinda bakacak kadindir. kurtaj yaptirsa, bir ameliyat ve sonrasinda vucudunda hormonal duzelsizlikler olacak olan da kadindir. bu yuzden, bu konuda soz sahibi olmasi gereken de yine kadinin kendisidir.

beni, “aman tanrım! yoksa 1500 yılına mı gittim? bunlar ne kadar çağdışı söylemler! yoksa hepimiz 2021 yılında değil miyiz?” diye düşündüren başlıktır bu.

öyle bir gereklilik yoktur. insanların cocuk doğurmayı seçip, seçmemesine siz karar veremezsiniz. bu kişisel bir konudur, kimseyi de ilgilendirmez.

sevişmeler çoğalmalı.

kürtajın yasaklanmasını talep edenlerin gerçek derdinin kadınların özgürlüğü olduğu ve bu doğrultuda, gerçekte insan hayatının onlar için sadece bir kılıf oluşu artık herkesin bildiği bir gerçek olduğundan ötürü hiçbir şey ifade etmeyen haksız ve gerici bir taleptir.

kadın bedenine kadınlardan başka kimse karışamaz

kürtaj her kadının hakkıdır . hiçbir kadın isteği dışında doğum yapmaya zorlanamaz .kürtaj yaptırıp yaptırmamak sedece çocuğu doğurucak olan kadının kararıdır

doğum kontrol haplarına ulaşım zor,ertesi gün hapı bu kadar pahalı olmasaydı yasaklanılabilirdi. zaten kürtaj diyince kimse sevinip oh ne güzel iyi olmuş demiyor.

saçmalamayın kürtaj bir kadının sahip olması gereken en doğal haklardan biri. bir kadın o çocuğu doğurmak istemiyorsa bitmiştir sonuçta beden onun karar da onun. yasaklanırsa ortalık çöplerde bulunan bebeklerden ya da düşük yapmaya çalışırken ölenlerden geçilmez.

kimsenin hayatı ile ilgili karar veremezsiniz. isterse aldırır isterse doğurur. haddiniz olmayan konularda fikir beyan edip yer kaplamayın.

kürtajın kadının hakkı olduğunu bir yana bırakalım, çocuk doğmak zorunda kalırsa başından beri nefret edilen her hatasını yüzüne vurulan bir çocuk olması çok yüksek ihtimal